Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2022/5583 E. 2023/2279 K. 21.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/5583
KARAR NO : 2023/2279
KARAR TARİHİ : 21.06.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2021/1628 E. 2022/370 K.
SUÇ : Taksirle öldürme
HÜKÜM : Beraat

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1…. Cumhuriyet Başsavcılığının 30.05.2016 tarihli 2014/1720 Soruşturma 2016/515 Karar sayılı karar ile DSİ yetkilileri hakkında verilen kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair kararın , Bergama Sulh Ceza Hakimliğinin 2016/957 Değişik iş sayılı kararı ile kaldırılmasından ve Balıkesir Valiliği tarafından haklarında verilen soruşturma izni verilmemesine dair kararın İzmir Bölge İdare Mahkemesi tarafından kaldırılmasından sonra DSİ yetkilileri …, …, …, …., … hakkında taksirle öldürme suçundan dava açılmıştır.

2.Bergama Ağır Ceza Mahkemesinin 02.03.2021 tarihli 2019/142 Esas 2021/70 Karar sayılı kararı ile anıklar …, …, …, …, …, … ve …’ün taksirle öldürme suçundan 5271 sayılı Kanunun 223 üncü maddesinin (c) bendi uyarınca beraatlerine karar verilmiştir.

3.İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin 18.02.2022 tarihli 2021/1628 Esas 2022/370 Karar sayılı kararı ile sanıklar hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik katılanlar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

4.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 17.06.2022 havale tarihli ve 2022/62353 sayılı, esastan reddi ile hükmün onanması görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılanlar Vekilinin Temyiz Sebepleri
DSİ’de görev yapan sanıkların sulama kanalı etrafında gerekli güvenlik önlemlerini almaması ve gerekli uyarıları yapmaması nedeniyle kusurlu olduklarına, cezalandırılması gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü:
1.30.08.2014 tarihinde 2009 doğumlu … ve 2007 doğumlu …’nın… Mahallesi’nde bulunan …’ya ait evde bulunmakta iken, evden oynamak amacıyla ayrılıp … ilçesi… mahallesi alt kısmından geçen sulama kanalına… Mahallesi kanalizasyon hattının kanala bağlandığı bölgede girdikleri ve boğularak vefat ettiklerinin maddi vakıa olarak kabul edildiği, tüm dosya kapsamı ve delillerin değerlendirilmesi neticesinde; 24/04/2018 tarihli Orman ve Su işleri Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı Müfettişliği’nin ön inceleme raporuna göre DSİ 25. Bölge Müdürlüğü yöneticilerinin sorumluluklarını yerine getirdiklerinin tespit edilmesi, 16/06/2020 tarihli Tarım ve Orman Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 25. Bölge Müdürlüğü’nün olayın meydana geldiği kanalla ilgili; “Söz konusu uygulama projesinin tasdik edildiği ve inşaatın yapıldığı dönemde sulama kanallarının etrafının tel çit ile çevrileceği veya üzerinin kapatılacağına dair mevzuatta hüküm bulunmadığından kuruluşumuz projelendirme kriterlerine göre sulama kanalı etrafında tel çit uygulaması yoktur, sulama kanallarının üzerilerinin kapatılması şebekede yeterli basıncın sağlanması durumunda uygulanmakta olup dava konusu olayın yaşandığı anakanal kesimi açık kanal olarak inşa edilmiştir” şeklindeki cevabi yazısı ve sunulan ekler incelendiğinde kanalın projeye uygun yapıldığının tespit edilmesi, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan 30/08/2014 tarihli olay yeri inceleme ve tespit tutanağına göre olay yerinde yapılan kontrolde vefat eden çocukların kanala girdikleri bölgede herhangi bir uyarı levhası ve engelin bulunmadığı anlaşılmış ise de… mahallesi asfalt yol ayrımından kanal yoluna girişte (olay yerine 600 metre) bir adet “kanala girmek, yüzmek, avlanmak tehlikeli ve yasaktır” ibareli uyarı levhasının olduğunun görülmesi karşısında her alanda uyarı levhası bulunmasının beklenemeyeceği, uyarı levhasının konum olarak asfalt yol ile kanalın kesişme noktasında bulunduğu, dolayısıyla kanalın yerleşim yerlerine uzak olduğu değerlendirildiğinde asfalt yoldan gelecek kişilerin uyarı levhasını görecek şekilde yerleştirilmiş olması, 22/02/2015 tarihinde iş baş müfettişi ve iş güvenliği uzmanı İrfan Güven’den alınan bilirkişi raporunda ve 26/10/2016 tarihinde İnşaat Mühendisi İş güvenliği Uzman Eğiticisi, İnşaat mühendisi ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim görevlisi (CMK) tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan talimata istinaden düzenlenen bilirkişi raporunda DSİ çalışanı sanıklara kusur atfedilmiş ise de raporlar incelendiğinde kanalın tel örgü vs gibi korumasının olmadığı, dolayısıyla sanıkların yaşanabilecek olayları öngörmelerinin gerekmesi sebebiyle bilirkişilerce kusur atfedildiği anlaşılmış ise de raporlar incelendiğinde sulama kanallarının çevrili olması gerektiğine ilişkin kanuni dayanağın belirtilmediği anlaşıldığından söz konusu bilirkişi raporlarındaki tespitlerin yerinde olmadığı kanaatiyle 16/05/2016 tarihinde DEÜ Mühendislik fakültesi öğretim üyesi, inşaat mühendisi ve avukat bilirkişi tarafından hazırlanmış heyet bilirkişi raporu hükme esas alınarak, sulama kanallarının etrafının tel çit ile çevrileceği veya kapatılacağına dair mevzuatta hüküm bulunmaması nedeniyle ve ayrıca somut olayda yükümlülüklerini yerine getiren, mevzuata aykırı davranmadıkları anlaşılan sanıklar …, …, …, …, …, … ve …’e meslekleri itibariyle de müteveffalar … ve …’nin kanala düşüp ölmelerinde kusur atfedilemeyeceği kanaatiyle, sanıkların üzerlerine atılı “Taksirle Birden Fazla Kişinin Ölümüne Neden Olma” suçu açısından kast veya taksirlerinin bulunmaması nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 223/2-c maddesi uyarınca sanıkların atılı suçtan ayrı ayrı beraatlerine karar verildiği şeklindedir.

2. İzmir Adli Tıp Grup Başkanlığı tarafından düzenlenen 10.10.2014 tarihli ve 06.11.2014 tarihli raporlarda … ve …’nin suda boğulma sonucu öldükleri tespit edilmiştir.

3.Katılan sanık …’nin beyanı “Olayla ilgili soruşturma aşamasında vermiş olduğum ifadem doğru ve geçerlidir, aynen tekrar ederim, olay ifademde anlattığım şekilde meydana gelmiştir, olay meydana geldiğinde … ilçesine yerleşeli yaklaşık 3 ay olmuştu, ben kolay kolay dışarıya çıkmayan biriyim, evin yakınında sulama kanalı olduğunu bilmiyordum, olay günü … abi diye hitap ettiğim komşumuz olan müşteki sanık …’nın evine ailecek gittik, ikametimden ilk kez bu şekilde çıkmış oldum, müşteki sanık …’in evinde namaz kılarken bu olay meydana geldi, … abinin evinin de sulama kanalına yakın olduğunu bilmiyordum, gerek bizim evimizden gerekse … abilerin evinden sulama kanalı gözükmemekte, olaydan sonra sulama kanalının her ikimizin evine yakın olduğunu öğrendim, sulama kanalının bu kadar yakın olduğunu bilseydim kesinlikle oğlumu o bölgeye göndermezdim, oğlumun başına böyle bir şey gelmesini neden isteyeyim! sanıklardan şikayetçiyim, …’nın ailesinden, müşteki sanık …’dan şikayetçi değilim, kendilerinin de oğlu ölmüştür, ifademde de belirttiğim gibi sulama kanalı çevresinin tel örgülerle çevrili olması gerektiğini düşünüyorum, DSI yetkilileri gerekli önlemleri almamıştır, oğlumun ölümüne bu şekilde sebebiyet verilmiştir. Sanıklardan şikayetçiyim, dava ve duruşmalara katılmak istiyorum. Herhangi bir maddi zarar talebim yoktur. Bu olayda benim herhangi bir kusurum yoktur, bir anne olarak gerekli dikkat ve özeni gösterdim, bir anne evladının ölümünü nasıl ister! atılı suçlamayı aleyhimdeki bilirkişi raporları dahil tüm belge ve beyanları kesinlikle kabul etmiyorum, beraatimi ve hakkımda lehe olan hükümlerin uygulanmasını talep ediyorum, dedi.” şeklindedir.

4.Katılan …’nin beyanı “Olayla ilgili soruşturma aşamasında vermiş olduğum ifadem doğru ve geçerlidir, aynen tekrar ederim, sulama kanalı ile ilgili gerekli önlemlerin alınmadığını düşünüyorum, bizim canımız yandı başkasının canı yanmasın, sanıklardan şikayetçiyim dava ve duruşmalara katılmak istiyorum, müşteki sanıklar… ve …’den herhangi bir şikayetim yoktur, … benim eşim olur, kendisi anne olarak üzerine düşeni yapmıştır, … da komşumuz olur, kendisi de bir baba olarak olayın mağdurudur, sanıkların cezalandırılmalarını istiyorum, bu olay nedeniyle 6 ay işe gitmedim ve maaş alamadım, bununla ilgili herhangi bir maddi zarar talebim yoktur, bunun dışında da herhangi bir maddi zararım yoktur, dedi.” şeklindedir.

5.Mağdur sanık …’nın beyanı “Olayla ilgili soruşturma aşamasında vermiş olduğum ifadem doğru ve geçerlidir, aynen tekrar ederim, olay ifademde anlattığım şekilde meydana gelmiştir, sulama kanalı benim evime 175 metre mesafededir, olaydan sonra jandarma personeli ile birlikte ölçmüştüm, bu sulama kanalı evimizden görünmemekte, …’nin sulama kanalının varlığından haberdar olup olmadığını bilmiyorum, olay gününe kadar sulama kanalının etrafında herhangi bir uyarı levhası yoktu, kanalın etrafı tel örgü veya başka herhangi bir şey ile çevrili değildi, olay gününe kadar kendi çocuklarımız dahil hiç bir çocuğun sulama kanalında yüzdüğünü görmedim, nasıl olmuşsa o gün çocuklarımız gitmişler, hatta o gün bana denize gitmek istediklerini söylemişlerdi, kendilerini akşam götüreceğimi söylemiştim, gerekli önlemlerin alınmadığını düşünüyorum, fakat sanıklardan şikayetçi değilim, dava ve duruşmalara katılmak istemiyorum, herhangi bir maddi zararım yoktur. Ayrıca atılı suçlamayı kesinlikle kabul etmiyorum, bilirkişi raporlarında belge ve beyanlarda aleyhe olan hususları kabul etmiyorum, bir baba olarak gerekli dikkat ve özeni gösterdiğimi düşünüyorum, hiç bir baba evladının ölümünü istemez, bu olay nedeniyle yeterince acı çektim ve halen çekmekteyim, olayın mağduru benim, olayda herhangi bir kusurum yoktur, beraatimi ve hakkımda lehe olan hükümlerin uygulanmasını talep ediyorum, dedi.” şeklindedir.

6.Sanık …’in savunması ” olayla ilgili soruşturma aşamasında vermiş olduğum ifadelerim doğru ve geçerlidir, aynen tekrar ederim, ben Balıkesir DSI bölge müdürlüğünde “proje inşaat başmühendisi” olarak 2013 yılının sonundan bu yana görev yapmaktayım, olay günü ben Balıkesir’de görevliydim, olayı sonra öğrendim, söz konusu sulama kanalı ile ilgili güvenlik önlemlerinin alınması konusunda benim herhangi bir yetkim yoktur, Genel Müdürlüğün onayladığı proje çerçevesinde bizler verilen talimatları yerine getiririz, o bölgede 60 km uzunluğunda sulama kanalı mevcuttur, iki taraflı olarak toplamda 120 km’ye tekabül etmektedir, genel müdürlük tarafından talimat verilmeden bizim kendi insiyatifimizle sulama kanalı etrafında güvenlik önlemi almak gibi yetkimiz yoktur, böyle bir yetkimiz olmadığı için de sorumluluğum yoktur, geçici ve kesin kabullerin ardından sulama kanalı ile ilgili uzmanlar (kurumumuzdaki inşaat ve ziraat mühendisleri) tarafından sulama kanalının projeye uygun yapıldığı bizlere söylendi, sulama kanalı tamamlanıp faaliyete geçtikten sonra da bana herhangi bir yetkili tarafından güvenlik önlemi alınması konusunda talimat ve bilgi verilmedi, olayda herhangi bir kusurum yoktur, bilirkişi raporlarında ve beyanlarda aleyhe olan hususları kabul etmiyorum, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasını talep ediyorum, beraatimi hakkımda lehe olan hükümlerin uygulanmasını ve ayrıca duruşmalardan bağışık tutulmayı talep ediyorum, dedi.” şeklindedir.

7.Sanık …’ın savunması “olayla ilgili soruşturma aşamasında vermiş olduğum ifadelerim doğru ve geçerlidir, aynen tekrar ederim, yaklaşık 34-35 yıldır DSI Balıkesir Bölge Müdürlüğünde görev yapmaktayım, 2002 yılına kadar işletme bakım mühendisi olarak çalışıyordum, 2002’den bu yana işletme ve bakım şube müdürü olarak görev yapmaktayım, olayda herhangi bir kusurum yoktur, olay tarihi itibariyle sulama kanalları ile ilgili bizlere yükümlülük yükleyen herhangi bir yönetmelik yoktur, 07/11/2019 tarihinde DSI Su yapıları Koruyucu, Güvenlik Tedbirleri Yönetmeliği yürürlüğe girdi, bu yönetmelik uyarınca da gerekli güvenlik önlemi alınması belediyenin sorumluluğundadır, benim ve diğer sanıkların ne olay tarihinde ne de bugün itibariyle böyle bir yükümlülüğümüz yoktur, müştekiler kanalı görmediklerini beyan etmişlerdir, Salihler köyü ile … İlçesi arasında araçla giderken sulama kanalının üzerinden geçilir, sulama kanalının görülmemesi mümkün değildir, olayı duyduğumda sulama birliği yetkililerini arayarak kendilerine herhangi bir uyarı levhasının olup olmadığını sordum, kendileri de olduğunu söylediler, o zaman problem yok dedim. Çocukların yaramazlıkları neticesinde böyle üzücü bir olay yaşanmıştır, biz de bunun yaşanmasını istemezdik, bizler de çok üzüldük, güvenlik önleminin alınması konusunda benim Şube Müdürü olarak yetki ve sorumluluğum yoktur, sanık …’un bu konudaki savunmalarına iştirak ediyorum, atılı suçlamayı, bilirkişi raporlarında ve beyanlarda aleyhe olan hususları kabul etmiyorum, beraatimi hakkımda lehe olan hükümlerin uygulanmasını, ve ayrıca duruşmalardan bağışık tutulmayı talep ediyorum, dedi.” şeklindedir.

8.Sanık …’ün savunması ” olayla ilgili soruşturma aşamasında vermiş olduğum ifadelerim doğru ve geçerlidir, aynen tekrar ederim, yaklaşık 20 yıldır DSI Balıkesir bölge müdürlüğünde inşaat mühendisi olarak görev yapmaktayım, olayda herhangi bir kusurum yoktur, sulama kanallarının etrafında bugün dahi herhangi bir tel örgü yoktur, bu şekilde sulama kanallarının tel örgü veya başka herhangi bir şey ile çevrilmesi için bunun yatırım programında, uygulama projesinde yer alması gerekir, buna merkezi bütçeden pay ayrılması gerekir, bunlar olmadan tel örgü ile çevirme gibi bir güvenlik önlemi alınmaz, benim ve diğer sanıkların da böyle bir yetkisi yoktur, yetkimiz olmadığı için sorumluluğumuz da yoktur, bu olay esasında hizmet kusuruna dayanmaktadır ve bana göre adli yargı değil idari yargı görevidir, bilirkişi raporlarında ve beyanlarda aleyhe olan hususları kabul etmiyorum, bilirkişiler olaya vakıf değiller, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasını talep ediyorum, beraatimi hakkımda lehe olan hükümlerin uygulanmasını ve ayrıca duruşmalardan bağışık tutulmayı talep ediyorum, dedi.” şeklindedir.

9.Sanık …’in savunması ” olayla ilgili soruşturma aşamasında vermiş olduğum ifadelerim doğru ve geçerlidir, aynen tekrar ederim, ayrıca Balıkesir 1.Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunmuş olduğum savunmalarımı içerir dilekçe içeriğini aynen tekrar ederim, DSI Balıkesir bölge müdürlüğünde 2004 yılından bu yana işletme ve bakım başmühendisi olarak görev yapmaktayım, olayda herhangi bir kusurum yoktur, sulama kanalları ile ilgili güvenlik önlemlerinin alınması hususunda Genel Müdürlük bizden uyarı levhalarının asılmasını istemişti, biz de bunu yerine getirdik, olayın meydana geldiği sulama kanalında uyarı levhası bulunmaktaydı, fakat tel örgü veya başka herhangi bir şey ile çevrilme noktasında bizlere verilen herhangi bir talimat yoktur, bu husus yatırım programında ve uygulama projesinde de yer almamaktadır, benim sorumluluğum inşaatın kesin kabulünün yapılmasının ardından başlamaktadır, olayda kesin kabul de suça konu olayın meydana geldiği tarihten 1 yıl sonra yapılmıştır, bilirkişi raporlarında ve beyanlarda aleyhe olan hususları kabul etmiyorum, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasını talep ediyorum, beraatimi hakkımda lehe olan hükümlerin uygulanmasını ve ayrıca duruşmalardan bağışık tutulmayı talep ediyorum, dedi.” şeklindedir.

10.Sanık … ‘ın savunması ” olayla ilgili soruşturma aşamasında vermiş olduğum ifadelerim doğru ve geçerlidir, aynen tekrar ederim, ayrıca Balıkesir 1.Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunmuş olduğum savunmalarımı içerir dilekçe içeriğini aynen tekrar ederim, DSI Balıkesir bölge müdürlüğünde 25/11/2014 yılından bu yana proje ve inşaat şube müdürü olarak görev yapmaktayım, olayda herhangi bir kusurum yoktur, yapılacak işlerde proje, inşaat ve işletme olarak 3 aşama söz konusudur, sulama kanalları ile ilgili güvenlik önlemlerinin alınması işletme aşamasını ilgilendiren bir konudur ve bu konu da sulama birliklerinin sorumluluğundadır. Bu hususu 07/11/2019 tarihinde yürürlüğe giren sanık …’in savunmasında belirttiği ilgili yönetmelik çok net bir şekilde açıklamıştır, bu yönetmeliğin delil olarak Mahkemenizce dikkate alınmasını, gerek benim ve gerekse diğer sanıkların sorumluluklarının tayininde bu yönetmeliğin göz önünde bulundurulmasını talep ediyorum, bu olayda benim herhangi bir yetkim, sorumluluğum ve kusurum bulunmamaktadır, bu bağlamda bilirkişi raporlarında ve beyanlarda aleyhe olan hususları kabul etmiyorum, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasını talep ediyorum, beraatimi hakkımda lehe olan hükümlerin uygulanmasını ve ayrıca duruşmalardan bağışık tutulmayı talep ediyorum, dedi.” şeklindedir.

11.Sanık …’ün savunması “Olayla ilgili soruşturma aşamasında savunmamı yazılı olarak vermiştim, ayrıca bu aşamada yine savunmamı yazılı olarak sunuyorum (sanık tarafından sunulan savunmasını içerir 03/03/2020 tarihli 9 sayfadan ibaret dilekçe ve ekleri (6 ek) alındı, okundu, dosyasına eklendi), gerek soruşturma aşamasında ve gerekse bu aşamada sunduğum savunmalarımı içerir dilekçe içeriklerini tekrar ediyorum, bu aşamada başka bir şey söylemek istemiyorum, atılı suçlamayı kesinlikle kabul etmiyorum, olayda benim hiç bir kusurum yoktur, aleyhimdeki bilirkişi raporu dahil tüm belge ve beyanları kabul etmiyorum, dilekçemde olay yerinde bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmiştim, bu talebimi tekrar ediyorum. Beraatimi, Mahkemeniz aksi kanaatteyse hakkımda lehe olan hükümlerin uygulanmasını ve ayrıca duruşmalardan bağışık tutulmayı talep ediyorum, dedi. ” şeklindedir.

12.Sanık …’ın savunması ” Ben konu ile ilgili ayrıntılı şekilde beyanlarımı ve delillerimi içerir dosyayı mahkemeye sunuyorum , bu beyanlarımın savunmam ve delillerim olarak dikkate alınmasını talep ederim , ben Samsun DSİ 7. Bölge Müdürlüğünde 2017 yılından beri Bölge Müdürü olarak görev yapmaktayım , olay tarihinde Bursa DSİ 1.Bölge Müdürlüğünde bölge müdürü olarak görev yapmaktaydım , maktüller … ve … isimli çocukların Sarıyer mahallesi mevkiinde bulunan DSİ ye ait sulama kanalında boğulmaları olayı ile benim hiçbir bağlantım yoktur çünkü olay benim sorumluluğum altında olan bölgede meydana gelmemiştir , olay kapsamında alınan ilk bilirkişi raporunda sulama birliğinin sorumluluğu olduğu belirtilmiştir , daha sonra yeniden alınan bilirkişi raporunda meydana gelen olayın DSİ 25. Bölge Müdürlüğü sınırları dahilinde olduğu belirtilmiştir , ben de 1989 – 2014 yılı 19 ağustosa kadar burada değişik görevlerde bulundum ancak olay tarihinde yani 30/08/2014 tarihinde Bursa DSİ 1.Bölge Müdürlüğünde bölge müdürü olarak görev yapmaktaydım dolayısıyla meydana gelen bu olayda benim sorumluluğum ve kusurum yoktur , üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum . Beraatimi talep ederim. Mahkeme hakkımda hüküm tesis edecek ise lehe olan hükümlerin uygulanmasını talep ederim dedi.” şeklindedir.

13.Tanık …’in beyanı “: 2012 yılında … Sol Sahil Sulama Birliği Başkanı olarak göreve başlamıştım, yaklaşık 1 buçuk yıl öncesine kadar bu görevime devam ettim. Bir buçuk yıl önce Türkiye genelinde Sulama Birlikleri kayyımlara devredildi. Çocukların boğularak hayatını kaybettiği kanal projesi 2000 yılında başlamıştı. 2006 yılında Sulama Birliğimiz kurulmuş ve yapılan kanallarla su sulama kanalı projesi hala tamamlanamadı ve inşaat halindedir. Sulama Birliği bu projeyi teslim almamıştır. Her ne kadar kolluk ifademde DSİ bu projeyi teslim almamıştır şeklinde geçmiş ise de, yanlış geçtiğini düşünüyorum, belirttiğim gibi DSİ tarafından Sulama Birliğine proje teslim edilmemişti, DSİ müdürlüğü bu projedeki suyu kullanmamız için bize vermişti, birlik olarak bize devir gerçekleşmemişti. Bu sebeple birlik olarak bakım ve güvenliğinden sorumlu değiliz, yalnızca suyun kullanımını sağlıyoruz. Kanalın bakımı DSİ tarafından yapılmaktadır. Ben bu kanalın güvenli olmadığı, etrafına çit çekilmesi, güvenliğin sağlanması gerektiğine dair birçok kez DSİ Bölge Müdürlüğüne görev yaptığım süre zarfında yazılar yazmıştım, uyarı levhaları istemiştim. Olayla ilgili söyleyeceklerim bunlardan ibarettir, tanıklık ücreti talep etmiyorum, dedi.” şeklindedir.

14…. Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 30.08.2014 tarihli olay yeri inceleme ve tespit tutanağında; olayın … İlçesi… Mahallesi DSİ’ye ait sulama kanalında kanalizasyon hattının bağlandığı bölgede meydana geldiğinin görüldüğü, olay yerinde yapılan incelemede su kanalının köy merkezine yaklaşık olarak kuş uçumu uzaklığının 700 metre, Salihler Mahallesi asfalt yol ayrımından da 600 metre mesafede olduğu, su kanalının genişliğinin 6.70 metre, suyun derinliğinin takriben 1.50- 1.60 metre, su kanalıyla … toprak yolu arasında 78 cm düzlük alanın olduğu, ölenlerin bulunduğu noktaya 41. 50 metrede iki çift çocuk terliği, bir çift yetişkin terliği olduğu, olay yerinde yapılan kontrolde vefat eden çocukların girdiği bölgede herhangi bir uyarı levhası ve engelin bulunmadığının görüldüğü, Salihler mahallesi asfalt yol ayrımından kanal yoluna girişte (olay yerine 600 metre) bir adet “kanala girmek, yüzmek, avlanmak tehlikeli ve yasaktır” ibareli uyarı levhasının olduğu tespitlerine yer verilmiştir.

15.30.08.2014 tarihli olay yeri görgü ve tespit tutanağında, olay yerinde kanal etrafının dışarıdan girişi engelleyecek herhangi bir tel örgünün bulunmadığı , uyarı levhasının bulunmadığı tespit edilmiştir.

16.İş güvenlik uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen 22.02.2015 tarihli raporda, sulama kanalının çevresini içeri girilmeyecek şekilde tel örgü ile çevrilmesini veya kanalın üstünün kapatılmasını sağlamayarak sulama kanalının olay yeri çevresinde uyarı levhası bulundurulmasını sağlamayarak ve yeterli denetim ve gözetim yapılmasını sağlamayarak olayın meydana gelmesinde , sulama kanalı işletme sahibi DSİ yetkililerinin asli kusurlu olduğu belirtilmiştir.

17.Dokuz Eylül Üniversitesi mühendislik fakültesi iş güvenlik uzmanı öğretim üyesi, inşaat mühendisi ve avukat bilirkişi heyetinin düzenlediği 16.05.2016 tarihli raporda, olayın meydana geldiği yerde su kanallarının kapatılması veya tel örgü ile çevrilmesi zorunluluğunun olmadığı, kanalın her noktasını sürekli gözetleyen bekçiler koyulmasının mümkün olmadığını, DSİ yetkililerinin kusurlu bulunmadığı, ölen …’nin annesi … ve … ‘nın babası Hayrettin Kaya’nın asli kusurlu bulunduğu belirtilmiştir.

18. İnşaat Mühendisi iş güvenliği uzman eğiticisi, inşaat mühendisi ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi CMK öğretim görevlisi tarafından düzenlenen 26.10.2016 tarihli raporda, DSİ yetkililerinin sulama kanalı inşa etmesine karşın bu kanala insanların düşmemesi için gerekli önlemi almaksızın kanalı işletmeye devam etmeleri nedeniyle kusurlu oldukları ve ölen …’nin annesi … ve … ‘nın babası Hayrettin Kaya’nın asli kusurlu olduğu belirtilmiş, 21.11.2017 tarihli ek raporunda ise , inşaatın güvenli olarak tesliminin onu inşa edene ait bir yükümlülük olduğu, faydalanan Sulama Birliğine kusur izafe edilemeyeceği, Birliğin Kanun gereğince bakım onarım ve işletmeden sorumu olduğu, sorumluluğunu yerine getirirken DSİ’nin gözetim ve denetimi altında olduğu belirtilerek … Sol Sahil Sulama Birliği yönetim kurulu üyelerinin olayda bir kusurunun bulunmadığı, DSİ 25. Bölge Müdürlüğü yöneticilerinin asli kusurlu olduğu tespit edilmiştir.

19. DSİ Genel Müdürlüğü 25. Bölge Müdürlüğünün 28.04.2015 tarihli cevabi yazısında; soruşturma dosyasına konu tesisin … Sol Sahil Sulama Birliği tarafından işletildiği, işletme bakım onarım işlerinin de birlik tarafından yönetildiği belirtilmiştir.

20.Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Proje ve İnşaat Dairesi Başkanlığının 05.04.2018 tarihli yazısında … İlçesi… Köyü mevkiinden geçmekte olan S1 Ana Kanalının … ilçesi… köyü yerleşim yerinden geçmemesi nedeniyle kanal kesitlerinde gerek kati projelerde gerekse tatbikat projelerinde herhangi bir güvenlik önlemi öngörülmediği belirtilmiştir.

21…. Sol Sahil Sulama Birliği Ana Statüsü, Tüzüğü, … Ovası Sol Sahil Sulama Tesisleri Devir Sözleşmesi, Balıkesir Altınova- … Geçici Kabul Tutanağı, tatbikat projesi ve genel vaziyet planı, Personel ve Teşkilat Yönetmeliği, 2014 yılı faaliyet raporu dosya içerisindedir.

22…. Sol Sahil Sulama Birliğinin 05.04.2018 tarihli yazısında , … Sol Sahil Sulama Birliği sınırları içerisinde can ve mal güvenliğinin sağlanması amacı ile ana kanal etrafına çit ve korkuluk yapılması konusunda DSİ’ ye yazılmış herhangi bir resmi yazılarının bulunmadığı belirtilmiştir.

23.DSİ 25. Bölge Müdürlüğü 251. Şube Müdürlüğünün 25.07.2014 tarihli … Sol Sahil Sulama Birliğine de dağıtımı yapılan yazıda özetle üzücü olaylar yaşanmaması için Sulama Birliğince uyarı ve ikaz levhalarının kontrol edilerek eksik ve tahrip edilenlerin yenilenmesi, ayrıca kanal yan duvarlarına uygun boya ile yasak ve uyarı yazılarının büyük harflerle yazılması, bu işlemlerin yapıldığını belirlemek maksadıyla tarihleri görünecek şekilde fotoğraflanarak kayıt altına alınması, ana kanal üzerindeki vatandaşlar tarafından yapılan tahta köprü vb geçiş yapılarının kaldırılması, kurum mülkiyetindeki ana kanal üst kotlarında yer alan banketlere ekilen ağaçların, ayrıca çit yapılmasına da engel teşkil edeceğinden kesilmesi, sifon giriş ve çıkış yapıları çevresindeki çitlerin onarılması, olmayanları ise mutlaka çit ile çevrilmesi gerektiği belirtilmiştir.

24.DSİ 25. Bölge Müdürlüğünün 16.06.2020 tarihli yazısında, Altınova ve … Ovaları Sulaması inşaatının Kuruluşça inşa edilerek Altınova … Sulama birliği tarafından işletmesi yapıldığı , kanala ait uygulama projesinin tasdik edildiği ve inşaatın yapıldığı dönemde sulama kanallarının etrafının tel çit ile çevrileceği veya üzerinin kapatılacağına dair mevzuatta hüküm bulunmadığından projelendirme kriterlerine göre sulama kanalı etrafında tel çit uygulamasının olmadığı belirtilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
Yapılan inceleme neticesinde bölge adliye mahkemesinin kararında, oluş ve kabulde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı görülmüştür.

A.Katılanlar Vekilinin Temyiz Sebepleri Yönünden
DSİ 25. Bölge Müdürlüğü tarafından Altınova ve … Ovaları Sulaması projesi kapsamında inşa ettirilerek 24.04.2014 tarihinde geçici kabulü yapılan inşaatın, tamamlanan ve işletmeye uygun olan bölümlerinde 2007 yılında sulama faaliyetlerine başlandığı, 02.08.2007 tarihli Bakanlık oluru ile işletme bakım ve yönetim sorumluluğunun … Sol Sahil Sulama Birliğine devredildiği sulama kanalının köy arıtma tesisinin tahliye edildiği dere ile kesiştiği noktaya yakın mesafesinden yüzmek için giren 2009 ve 2007 doğumlu çocuklar … ile …’nın boğularak öldükleri, sanık …’ün DSİ 25. Bölge Müdürlüğünde bölge müdürü, …’ın olay tarihinden on gün öncesine dek 25. Bölge müdür yardımcısı, …’ın 25. Bölge müdürlüğü işletme ve bakım şube müdürü, Feyzullah Kadirhan’ın 25. Bölge müdürlüğü proje ve inşaat şube müdürü, …’ün DSİ 251. Şube Müdürlüğü şube müdürü, Emin Gezer’in 251. Şube Müdürlüğü işletme ve bakım başmühendisi , …’in 251. Şube müdürlüğü proje ve inşaat başmühendisi oldukları olayda,

Tarım ve Orman Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 25. Bölge Müdürlüğünün 16.06.2020 tarihli yazısında, olayın meydana geldiği kanalla ilgili uygulama projesinin tasdik edildiği ve inşaatın yapıldığı dönemde sulama kanallarının etrafının tel çit ile çevrileceği veya üzerinin kapatılacağına dair mevzuatta hüküm bulunmadığından kuruluşun projelendirme kriterlerine göre sulama kanalı etrafında tel çit uygulaması olmadığı, olayın yaşandığı anakanal kesiminin açık kanal olarak inşa edildiğinin belirtildiği, Altınova- … Ovaları projesinde sulama kanalının meskun mahal içinden geçmesi durumunda koruyucu ve önleyici tedbir olarak sifon yapıların projelendirildiği ve bu yapılarda gerekli tedbirin alındığı, S1 ana kanalının … ilçesi Salihler köyü yerleşim yerinden geçmemesi sebebiyle kati projede ve uygulama projelerinde herhangi bir yapısal önlemin öngörülmediği, … sol sahil ana kanalının 30.000 metre uzunluğunda açık kanal tipinde olduğu, devir sözleşmesinin tesisin işletilmesi ve bakım onarımı başlıklı üçüncü maddesinde, tesisin işletilmesi ile ilgili her türlü hizmetin su birliği tarafından yapılacağı, dördüncü maddesinde inşaat aşamasında devralınan tesisin , inşaat devam ederken bir kısmının işletmeye açıldığı halde, su birliğinin işletme ile ilgili gerekli tüm önlemleri alacağı ve işletmenin sağlıklı ve DSİ’nin istediği şekilde yapılmasını sağlayacağının hüküm altına alındığı, altıncı maddesinde tesislerin işletme ve bakım onarımının DSİ tarafından verilecek DSİ sulama tesisleri işletme talimatı ve bakım onarım talimatına gore ve DSİ’nin direktifleri doğrultusunda yapılacağının belirtildiği, DSİ 25. Bölge Müdürlüğü 251. Şube Müdürlüğünün olay tarihinden önce 25.07.2014 tarihli … Sol Sahil Sulama Birliğine de dağıtımı yapılan yazıda özetle, üzücü olaylar yaşanmaması için Sulama Birliğince uyarı ve ikaz levhalarının kontrol edilerek eksik ve tahrip edilenlerin yenilenmesinin istendiği, olay yeri inceleme ve tespit tutanağına göre olay yerinde yapılan kontrolde vefat eden çocukların kanala girdikleri bölgede herhangi bir uyarı levhası ve engelin bulunmadığı anlaşılmış ise de… mahallesi asfalt yol ayrımından kanal yoluna girişte (olay yerine 600 metre) bir adet “kanala girmek, yüzmek, avlanmak tehlikeli ve yasaktır” ibareli uyarı levhasının olduğunun görülmesi karşısında mahkemece sulama kanallarının etrafının tel çit ile çevrileceği veya kapatılacağına dair mevzuatta hüküm bulunmaması nedeniyle ve ayrıca somut olayda yükümlülüklerini yerine getiren, mevzuata aykırı davranmadıkları anlaşılan sanıkların beraatine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş, katılanlar vekilinin sanıkların cezalandırılması gerektiğine dair temyiz sebepleri reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin 18.02.2022 tarihli 2021/1628 Esas 2022/370 Karar sayılı kararında katılanlar vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Bergama Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.06.2023 tarihinde karar verildi.