Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2022/3874 E. 2022/7517 K. 26.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/3874
KARAR NO : 2022/7517
KARAR TARİHİ : 26.10.2022

Mahkemesi :Ceza Dairesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : İstinaf başvurusunun esastan reddi

Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hükme yönelik, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda 21.11.2018 tarihli, 2018/1529 Esas, 2018/2804 Karar sayılı “istinaf başvurusunun esastan reddine” ilişkin kararı davacı, yasal danışman ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1- Yasal danışmanın temyiz isteminin incelenmesinde;
Türk Medeni Kanununun 429. maddesine göre atanan yasal danışmanın, danışmanı olduğu kişiyi temsil yetkisi bulunmadığından, yasal danışmanın temyiz istemin CMK’nın 298. maddesi gereğince isteme aykırı olarak REDDİNE;
2- Davacı … davalı vekilinin temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Davacı hakkında verilen yasal danışmanlık atanması kararının Antalya 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/734 Esas, 2016/887 Karar ve 28.06.2021 tarihli ek karar ile kaldırıldığı belirlenerek yapılan incelemede;
Tazminat talebinin dayanağı olan Acıpayam 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/107 Esas – 2017/143 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının hırsızlık suçundan 22.05.2003 – 03.09.2003 tarihleri arasında 104 gün gözaltında ve tutuklu kalıp hakkına verilen mahkumiyet hükmünün kesinleşmesi üzerine cezaevine alınarak 06.03.2009 – 08.06.2009 tarihleri arasında 94 gün hükümlü kaldığı, yapılan yeniden yargılanma sonunda TCK’nın 32/1 maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına hükmedildiği, hükmünün 11.07.2017 tarihinde kesinleştiği,
Davacının 19.500 TL maddi, 40.000 TL manevi tazminatın ödenmesi talebine ilişkin söz konusu davada, yerel mahkemece davacı hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi nedeniyle CMK’nın 144/1-d maddesi gereğince davanın reddine karar verilmesi üzerine yasal danışmanın verdiği onay ile davacı tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince resen duruşma açılarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinde;
Tazminat talebinin dayanağı olan Acıpayam 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/107 Esas – 2017/143 Karar sayılı ceza dosyasının incelenmesinde;
Davacının hırsızlık suçu kapsamında 22.05.2003 – 03.09.2003 tarihleri arasında gözaltında ve tutuklu kaldığı ve Acıpayam Asliye Ceza Mahkemesinin 20.09.2005 tarihli, 2005/230 Esas, 2005/312 Karar sayılı ilamı ile 765 sayılı TCK’nın 491/4, 522/1, 81/2-3 maddeleri gereğince 1 yıl 4 ay 7 gün hapis cezasına hükmedildiği ve hükmün 20.01.2009 tarihinde kesinleşmesi nedeniyle 06.03.2009 tarihinde cezanın infazına başlandığı ve 08.06.2009 tarihinde koşullu salıverilerek infaza son verildiği, davacının yeniden yargılanma talebi üzerine Acıpayam Asliye Ceza Mahkemesinin 2005/230 Esas, 2005/312 Karar sayılı ve 03.03.2016 tarihli ek kararı ile yeniden yargılanma talebinin kabulü ile yapılan yeniden yargılama üzerine, Acıpayam 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.06.2017 tarih, 2016/107 Esas, 2017/143 Karar sayılı ilamı ile davacı hakkında akıl sağlığının yerinde olmaması nedeniyle TCK’nın 32. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiği,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 323. maddesinin 3. fıkrasında, yargılamanın yenilenmesi sonucunda beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararının verilmesi halinde, önceki mahkûmiyet kararının tamamen veya kısmen infaz edilmesi dolayısıyla kişinin uğradığı maddi ve manevi zararlar bu Kanunun 141 ilâ 144 üncü maddeleri hükümlerine göre tazmin edileceğinin belirtilmesi nedeniyle tazminat koşullarının oluşup oluşmadığının CMK’nın 141 ilâ 144 üncü maddelere göre belirlenmesi gerekeceği ve aynı Kanununun 144. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde, kusur yeteneğinin bulunmaması nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen kişilerin tazminat isteyemeceğinin belirtilmesi nedeniyle davanın reddine ilişkin karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, davacının davanın kabul edilmesi gerektiğine, davalı vekilinin istinaf vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkin tüm temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve Kanuna uygun bulunan Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesinin 21.11.2018 tarihli, 2018/1529 Esas, 2018/2804 Karar sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karara karşı yapılan temyiz isteminin isteme aykırı olarak 5271 sayılı CMK’nın 302/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE; 5271 sayılı CMK’nın 7165 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8. maddesi ile değişik 304/1. maddesi uyarınca, dosyanın gereği için Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesine; kararın bir örneğinin de Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesine iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE; 26.10.2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY GEREKÇESİ
Bütün dosya kapsamı incelendiğinde ;
Davacı …’ın 2003 senesinde işlediği hırsızlık suçundan 22/05/2003 tarihinde gözaltına alındığı, 23/05/2015 tarihinde tutuklandığı, 03/09/2003 tarihinde tahliye edildiği, yapılan yargılama sonucunda Acıpayam Asliye Ceza Mahkemesinin 20/09/2005 tarih, 2005/230 – 312 sayılı ilamı ile neticeten 1 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın kesinleşmesi üzerine 06/03/2009 tarihinde cezaevine alındığı, 08/06/2009 tarihinde atılı suçtan şartlı tahliye edildiği,
Davacının askerlik hizmeti sırasında Diyarbakır Askeri Hastanesinin 20/01/2009 gün ve 244 sayılı sağlık kurulu raporu ile anti sosyal kişilik bozukluğu tanısı konulması üzerine terhis edildiği,
Davacının yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunması üzerine Acıpayam Asliye Ceza Mahkemesinin 08/06/2017 tarih, Esas: 2016/107, Karar: 2017/143 sayılı ilamı ile Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinden alınan rapora göre davacının olay tarihi itibari ile üzerine atılı hırsızlık suçu ile ilgili olarak işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını tam olarak algılayamadığı ve bu suçla ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azaldığı gerekçesi ile TCK’nın 32/1 maddesi gereğince ceza ehliyeti olmadığından ceza verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulduğu, hükmün 11/07/2017 tarihinde kesinleştiği,
12/07/2017 tarihinde de incelemeye konu koruma tedbirleri sebebiyle iş bu tazminat davasının açıldığı, davacının gözaltına alındığı ve tutuklulukta kaldığı dönemde 466 Sayılı Kanunun yürürlükte bulunduğu, cezanın infaz edildiği dönemde ise 5271 sayılı CMK’nın yürürlükte olduğu, 5320 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca 01/06/2005 tarihinden önceki işlemler hakkında 07/05/1964 tarihli ve 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam edileceğinin düzenlendiği, 466 sayılı Kanunun 1. maddesinin 6. bendinde “Kanun dairesinde tutuklandıktan sonra beraatlerine veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen” kimselerin her türlü zararlarının bu kanun hükümleri dairesinde Devletçe ödeneceğinin hüküm altına alındığı, 5271 sayılı CMK’nın 144/1-d maddesinde yer alan ve sayın çoğunluk ile ayrıştığımız kısıtlayıcı normun 466 sayılı Kanun bakımından öngörülmediği, ayrıca 5271 sayılı CMK’nın 323/3 maddesinde yargılamanın yenilenmesi sonucunda beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi halinde, önceki mahkumiyet kararının tamamen veya kısmen infaz edilmesi dolayısıyla kişinin uğradığı maddi ve manevi zararların Kanunun 141-144 maddeleri hükümlerine göre tazmin edileceği düzenlemesinin Kanun sistematiği bakımından Olağanüstü Kanun Yolları kısmında kısıtlayıcı bir durum içermeksizin oluşması muhtemel hak kayıplarının telafisi amacıyla yapılmış olduğu kanaatinde olduğumuzdan 466 sayılı ve 5271 sayılı Kanunlar bakımından ayrı ayrı deliller toplanarak davacının tutuklu kaldığı günler için maddi ve manevi tazminat konusunda bir karar verilmesi gerektiği yönündeki ademi kanaatle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.