Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2022/3675 E. 2023/2253 K. 20.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/3675
KARAR NO : 2023/2253
KARAR TARİHİ : 20.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Taksirle yaralama
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında Dairemizce verilen bozma kararı üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Karşıyaka 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.12.2014 tarihli ve 2012/756 – 2014/506 sayılı kararı ile; sanık hakkında taksirle yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 89 uncu maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının d bendi, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 52 nci maddesinin ikinci ve altıncı fıkraları gereğince 6.000,00 TL adli para cezasına karar verilmiştir.

2. Karşıyaka 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.12.2014 tarihli ve 2012/756 – 2014/506 sayılı kararının sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 12.06.2019 tarihli ve 2017/10864 Esas, 2019/7190 Karar sayılı kararı ile;
“…İddianamede sevk maddeleri arasında TCK’nın 89/3-d maddesi gösterilmediği gibi, iddianame içeriğinde de katılanın yaralanmasının sağ kaşında hareket kısıtlılığı ile birlikte yüzün sürekli değişikliği niteliğinde olduğu hususundan bahsedilmediği halde, sanığa ek savunma hakkı tanınmadan, verilen cezanın TCK’nın 89/3-d maddesi gereğince artırılması suretiyle CMK’nın 226/2. maddesine muhalefet edilmesi…” nedenleri ile bozulmasına karar verilmiştir.

3. Karşıyaka 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 03.09.2019 tarihli ve 2019/542 E. 2019/565 K. sayılı kararı ile; sanık hakkında taksirle yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (d) bendi, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 52 nci maddesinin ikinci ve altıncı fıkraları gereğince 6.000,00 TL adli para cezasına karar verilmiştir.

4. Karşıyaka 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 03.09.2019 tarihli ve 2019/542 E. 2019/565 K. sayılı kararının sanık müdafii tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 15.09.2020 tarihli ve 2019/13776 Esas, 2020/4660 Karar sayılı kararı ile;
“…Kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; ”mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK’nın 7. maddesi ile CMK’nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle, sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, ”Basit Yargılama Usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması…” nedenleri ile bozulmasına karar verilmiştir.

5. Karşıyaka 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.02.2021 tarihli ve 2020/548 – 2021/114 sayılı kararı ile, sanık hakkında basit yargılama usulünün uygulanmamasına karar verilmekle, taksirle yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (d) bendi, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 52 nci maddesinin ikinci ve altıncı fıkraları gereğince 6.000,00 TL adli para cezasına karar verilmiştir.

6. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 21.02.2022 tarihli, 2021/5099 Esas, 2022/1220 Karar sayılı kararı ile;
“Suçtan doğrudan zarar gören, kayden 26.10.2001 doğumlu mağdur …’a soruşturma aşamasında vekil tayin edildiği, bu vekil aracılığıyla yargılama süresince temsil edildiği, temyiz inceleme tarihinde de 18 yaşını doldurduğu, 5271 sayılı CMK’nın 234/2. maddesi uyarınca zorunlu vekil tayinini gerektirecek durumun ortadan kalktığının anlaşılması karşısında, yokluğunda verilen 09.02.2021 tarihli kararın mağdura tebliğ edildiğine dair belgeye dosyada rastlanılmadığı, 09.02.2021 tarihli gerekçeli karar mağdura tebliğ edilmişse tebliğe ilişkin belgelerin, tebliğ yapılmamış olması halinde ise usulüne uygun tebligat yapılması ve buna dair belgeler verilmesine ilaveten mağdur tarafından verilmesi halinde temyiz dilekçesinde belirtilen istemlerine ilişkin düzenlenecek ek tebliğnamenin eklenerek iadesinin temini için mahalline gönderilmek üzere dosyanın…” tevdiine karar verilmiş olup, ilâmda belirtilen eksiklik mahkemesince giderilmiştir.

7. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 10.09.2021 tarihli ve 2022/76325 sayılı onama öneren Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık Müdafiinin Temyiz Sebepleri
1. Mahkemece bozma ilamına uymasına rağmen ve yine suçu kabul anlamına gelmemek kaydı ile CMK’nın 251/3 maddesi sanık müvekkil lehine olmasına rağmen hiçbir şekilde basit yargılama hususunda bir değerlendirme yapılmamış olduğuna,

2. Sanığın kusurunun bulunmadığına, mağdurun asli ve tam kusurlu olduğuna, sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğine,

3. Tayin edilen cezaya, TCK’nın 89/3-d maddesine ilişkin olarak ek savunma hakkının tanınmadığına,

4. Sanığın cezalandırılmasına yeterli delil bulunmadığından beraatine karar verilmesi gerektiğine,

5. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmemesi yönünden de kararın hatalı olup bozmayı gerektirdiğine,
ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Yerel Mahkemenin Kabulü
1. Olay günü saat 19:30 sıralarında, sanık sürücünün sevk ve idaresindeki 35 ZF 155 plaka sayılı otomobilin 8108 Sokak istikametinden 8102 Sokak istikametine gitmek için sağa dönüşe geçtiğinde, dönüş yaptığı sokak üzerinde gelmekte olan katılan sürücü …’ın sevk ve idaresindeki manuel bisiklet ile geri dönüş yaptığı esnada bisiklete çarparak, bisiklet sürücüsünü bisikleti ile birlikte aracın altına alması 3,9 metre sürüklemesi sonucu katılan sürücünün nitelikli şekilde yaralanmasına neden olduğu anlaşılmıştır.

2. Katılana ait soruşturma aşamasında alınan adli tıp raporunda ve diğer raporlarda, kafada sağ temporal bölgede açık yara, sağ meme başında sıyrık, sol ayak bileğinde cilt altı kesi, ayrıcaa vücutta kemik kırığı bulunduğu, yaşamsal tehlike doğmadığı, basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralandığı ve kırığın yaşam fonksiyonlarına etkisinin orta (2) düzeyinde olduğu belirtilmiş, 17.04.2013 tarihinde kazadan 9 ay sonra mağdur dinlenildiğinde sağ yanağında kulak ile göz arasında bulunan yaranın halen iyileşmediği ve 2-3 metre mesafeden rahatlıkla görüldüğü gözlenmesi üzerine, Karşıyaka Adli Tıp Şube Müdürlüğünden alınan 17.04.2013 tarihli raporda, ”Şahsın yapılan muayenede; sağ kaş lateralinde saçlı deri sınırına 3 cm mesafeden başlayarak yukarıya ve arkaya doğru ilerleyerek saçlı deri içine ilerleyen sağ temporal bölgeyi yukarıya ve arkaya doğru “C” harfi şeklinde kat eden, ilk 3 cmlik kısmı saçlı deri dışında kalan 15×1 cm boyutlarında çevre cilt renginden daha koyu renkte tamir dokusu ayrıca sol zigomatik bölge lateralinden başlayan sağ kulak üst kısmına doğru ilerleyen oblik konumlu 3×4,5 cm boyutlarında altındaki kemik dokuda düzensizlik ayrıca yumuşak doku kaybı nedeniyele çevre dokudan daha aşağıda oluşmuş koyu renkli ve düzensiz tamir dokusu olduğu, sağ kaşın sola göre 1 cm daha aşağıda konumlandığı, gözün yumulması hareketiyle sola göre daha az aşağıya indiği ancak elevasyon harekleti yapamadığı, sol kaş yukarıya kaldırıldığında sağ kaşın sabit durduğu tespit edilmiş ve sonuç olarak, sağ zigomatik bölgede bulunan geniş ve düzensiz tamir dokusu ile sağ kaştaki hareket kaybının yüzün sürekli değişikliği niteliğinde olduğu” görüşü bildirilmiştir.
3. Tanık F.Ç., F.İ., E.D., H.G., T.A.’nın anlatımları ile kaza yeri krokisi, kaza tespit tutanağı ile sanığın alkolsüz olduğuna dair alkolmetre sonucu dava dosyasında bulunmaktadır.

4. Kaza tespit tutanağında; kaza yerinin meskun mahalde, iki yönlü asfalt kaplama bölünmemiş yol olduğunun anlaşıldığı, ayrıca Hüseyin’e ait …plakalı araçta meydana gelen hasarların tespit olunduğu, bu hususta da tutanak düzenlendiği kusur konusunda bir değerlendirme yapılmadığı, yargılama aşamasında alınan 15.05.2013 tarihli trafik bilirkişi raporunda ise; sürücü …’ın kavşakta dikkatsiz ve tedbirsiz … kullanması ve sağa dönüş kurallarına uymaması nedeniyle asli kusurlu, mağdur …’ın tali kusurlu olduğunun bildirildiği görülmüştür.

5. Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesine ait 31.01.2014 tarihli raporunda;
“…Mevcut verilere göre;
A)Sanık sürücü …’ın olay yerinde seyri sırasında bisiklet sürücüsünü uyarıp, bisikletten uzakta seyrini sürdürmesi gerekirken, kavşakta sağa kontrollü şekilde dönmesi gerekirken sanığın belirtilen hususulara riayet etmediği anlaşılmakla, dikkatsiz ve özensiz davrandığından tali oranında kusurludur.

B)Mağdur sürücü …’ın yönetimindeki bisiklet ile seyir halinde iken yolun sağında bulunan sokaktan dönüş yaparak yola katılan otomobil sürücüsünü dikkate alarak seyrini sürdürmesi gerekirken, yol üzerinde kontrolsüz şekilde seyrettiği ,gereken dikkatini yola vermediği,kontrolsüz şekilde dönüş yapan aracın istikamet şeridi içine girdiği olayda yaşı sebebiyle bu hal ve hareketlerinin bilincinde olamamış olması olay üzerine asli oranda etken olmuştur.

C)Bilirkişi raporunda atfedilen kusur durumu olayın oluş şekli,sanığın savunması,tanığın ifadesi gözönünde bulundurulduğunda isabetsiz bulunmuştur…” görüşü belirtilmiş olup, Karayolları Genel Müdürlüğünde görevli bilirkişiler tarafından tanzim edilen 11.08.2014 tarihli bilirkişi heyet raporunda da sanığın tali kusurlu, mağdur sürücünün ise asli kusurlu olduğunun bildirildiği, Mahkemece bu iki rapor hükme esas alınarak sanığın tali kusurlu olduğunun kabul ve tespit edildiği anlaşılmıştır.

6. Olayda yaralanan 26.10.2001 doğumlu katılan …’ın her aşamada sanıktan şikayetçi olduğunu beyan ettiği ve Mahkemece 17.04.2013 tarihinde hakkında katılma kararı verildiği, beyanında, “…Babamın söylediği gibi bisiklete biniyordum. Babam bana eve git dedi. Evimizin yolunda sağ tarafta banket bitişiğinde en sağdan gidiyordum. Bir anda sol taraftan bir araba çıktı, çok hızlıydı. Bir anda gelip bana çarptı. Sonrasını hatırlamıyorum. Kendime geldiğimde hastanedeydim…” şeklinde beyanı olduğu anlaşılmaktadır.

7. Sanığın üzerine atılı suçlamaları kabul ettiği ve yargılama aşamasında alınan ifadesinde;
“…Suç tarihinde anayola çıkıp sağa dönecek şekilde tali yoldan ana yöne yaklaşırken benim seyir yönüme göre sağ taraftan ana yolda kendi şeridinde yoluna devam etmekte olan bisikletli şahsı yaklaşık olarak 20 metre kadar uzaklıktan gördüm ve sürücünün de beni farkettiğini gördüm, geldim. Solumdan gelen trafiği kontrol ederek ana yola giriş yaptım ve sinyalimi yaktım. Yanılmıyorsam bisiklet sürücüsü geldiği yöne U dönüşü yapmak istedi ve dönüşe geçtiği anda bir anda panikledi ve bisiklet gidonunu bıraktı ve bir anda benim aracın sol ön far bölgesine bisikletle çarptı. Olay bu şekilde gerçekleşti. Yavaştım. Hemen durabilirdim, ancak bisikletin parçası lastik altına girdiği için 2-2,5 metre sürüklendim ve durdum. Çevreden hemen yardım istedim. Onların da yardımıyla çıkardım. Çevre toplananlar ve tepki gösterenler olunca tanıdıklarım sen buradan uzaklaş dediler. Bunun üzerine karakola sığındım. Ben aracıma zarar verildiği anda olay yerinde yoktum…” şeklinde savunma yaptığı, ayrıca taraflar arasında uzlaşmanın gerçekleşmediği görülmüştür.

8. Sanık …’e ait güncel adli sicil kaydı ve nüfus kaydı, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden temin olunarak dava dosyasına eklenmiştir.

9. Mahkemece, Hukuki Süreç başlığı altında (4) numaralı paragrafta bilgilerine yer verilen Yargıtay bozma ilâmına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılamada; Mahkemece “yapılan ilk yargılamada kovuşturma aşamasında toplanan kanıtlara göre hüküm kurulduğundan” şeklindeki gerekçe ile sanık hakkında basit yargılama usulünün uygulanmamasına karar verildiği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
Olay günü saat 19:30 sıralarında, sanık sürücünün sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobilin 8108 Sokak istikametinden 8102 Sokak istikametine gitmek için sağa dönüşe geçtiğinde, dönüş yaptığı sokak üzerinde gelmekte olan katılan sürücü …’ın sevk ve idaresindeki manuel bisiklet ile geri dönüş yaptığı esnada, bisiklete çarparak bisiklet sürücüsünü bisikleti ile birlikte aracın altına alması 3,9 metre sürüklemesi sonucu, katılan sürücünün doktor raporuna göre “sağ zigomatik bölgede bulunan geniş ve düzensiz tamir dokusu ile sağ kaştaki hareket kaybının yüzün sürekli değişikliği niteliğinde” yaralanmasına neden olduğu olaya ilişkin Yerel mahkeme kararında yapılan inceleme neticesinde olayın kabulünde herhangi bir isabetsizlik bulunmamıştır.

A. Sanık Müdafiinin Temyiz Sebepleri Yönünden;
1. Oluş ve dosya kapsamına göre, olay günü saat 19:30 sıralarında, sanık sürücünün sevk ve idaresindeki 35 ZF 155 plaka sayılı otomobili ile sağa dönüşe geçtiğinde, dönüş yaptığı sokak üzerinde gelmekte olan katılan sürücü …’ın sevk ve idaresindeki manuel bisiklet ile geri dönüş yaptığı esnada bisiklete çarparak, bisiklet sürücüsünü bisikleti ile birlikte aracın altına alması 3,9 metre sürüklemesi sonucu katılan sürücünün vücudunda 2. derecede kemik kırığı ve yüzünde sürekli değişikliğe neden olacak şekilde yaralanmasına neden olduğu; buna göre katılanın bisikletle seyir halindeyken mümkün olduğu kadar bankete yakın bir alandan ve motorlu araçlara geçiş üstünlüğü tanıyarak seyretmesi ve tüm trafiği kontrol ederek güvenli bir ortamda dönüş yapması gerekirken aniden gidiş yönünün tam tersine dönüş yaptığı ve trafiği kontrol etmeyerek ve yolun ortalarına kadar gelerek dönüş yapması nedeniyle tali yoldan ana yola çıkıp sağa dönüş yapmış olan sanık …’ın aracıyla bisiklet arasında bir temasa neden olduğu, sanık sürücünün ise yola giriş yapmadan önce 20 metre uzaktan gördüğü çocuğu sesle uyarmayarak ve sağa dönüş yapacağı için daha kapalı bir dönüş tercih etmesi gerekirken yolun ortalarına kadar gelecek şekilde geniş bir açıyla sağa dönüş yaptığı esnada kazanın meydana geldiği, kazanın meydana gelmesinde sanığın tali kusurlu olduğu, yargılama aşamasında alınan ve Olay ve Olgular başlığı altında ayrıntılarına yer verilen raporların oluşa ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamış olup, sanık müdafinin sanığın kusurunun bulunmadığına, mağdurun asli ve tam kusurlu olduğuna, sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğine ilişkin temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

2. Sanık hakkında kurulan hükümde, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrasının uygulandığı, ayrıca aynı Kanun’un 89 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği seçimlik ceza olarak adli para cezasının belirlendiği, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin olarak da, “…Sanığın suç sonrası davranışlarına göre ileride suç işlemekten kaçınacağı konusunda kanı oluşmamakla…” gerekçeleri ile sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına takdiren yer olmadığına karar verildiği ayrıca dosyada katılanların zararlarının giderildiğine dair bir bilgi veya belgeye de rastlanmadığı anlaşılmakla; hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmamasına dayanak olan gerekçenin yerinde, yeterli ve kanunî olduğu belirlendiğinden, sanık müdafiinin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmemesi yönünden de kararın hatalı olup bozmayı gerektirdiğine ilişkin temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

3. Sanığın tali kusurlu olarak bir kişinin nitelikli şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiği olayda kazanın oluşu, sanığın kusur durumu, mağdurdaki yaranın niteliği ve maddede öngörülen cezanın alt ve üst sınırı nazara alındığında, mahkemece hükmedilen ceza tayini yerinde görüldüğünden, sanık müdafinin tayin edilen cezaya ilişkin temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

4. 5271 sayılı Kanun’un 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesi yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251 inci maddenin birinci fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı 2 yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye göre basit yargılama usulünün uygulanıp uygulanmama takdirinin mahkemeye bırakıldığı, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada takdiren sanık hakkında basit yargılama usulünün uygulanmaması yönünde karar verildiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin Mahkemece uyma kararı verilmesine rağmen sanık lehine olan basit yargılama hususunda bir değerlendirme yapılmamış olduğuna ilişkin temyiz sebebi yerinde görülmemiştir.

5. 03.09.2019 tarihli duruşmada, Dairemizin 12.06.2019 tarihli ve 2017/10864 Esas, 2019/7190 Karar sayılı bozma kararı sanığın ve müdafinin yüzüne okunduğundan, sanık müdafiinin TCK 89/3-d maddesine ilişkin olarak ek savunma hakkının tanınmadığına ilişkin temyiz sebebi yerinde görülmemiştir.

B. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle, Karşıyaka 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.02.2021 tarihli ve 2020/548 – 2021/114 sayılı kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,20.06.2023 tarihinde karar verildi.