Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2022/3672 E. 2023/2274 K. 21.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/3672
KARAR NO : 2023/2274
KARAR TARİHİ : 21.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Taksirle öldürme
HÜKÜM : Sanıkların beraatine ilişkin karar

Katılan … Vekilinin Temyiz İsteği Yönünden;
Ölenin eski eşi olan …, 08.10.2013 tarihli vekaletname ile ölenin oğlu olan katılan … açısından velayeten, kendi adına asaleten vekil tayin etmiş ve 26.02.2013 tarihli duruşmada mahkemece katılan sıfatlarını almışlardır ancak katılan … hüküm tarihinde 18 yaşını doldurması ile 08.10.2013 tarihli vekaletnamede … açısından hükmünü yitirmiş olması sebebiyle Dairemizin 19.01.2022 tarihli tevdii kararı ile katılan …’a gerekçeli karar tevdii edilmiş ancak …’ın kararı temyiz etmediği anlaşılmakla, ölenin eski eşi olan …’nun suçtan zarar görmediğinden kendi adına katılan sıfatını alamayacağı ve sanıklar hakkında verilen beraat hükmünü temyiz hakkınında olmayacağı, yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

Katılan … Vekilinin Temyiz İsteği Yönünden;
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.İstanbul 15.Asliye Ceza Mahkemesinin, 10.11.2015 tarihli ve 2012/643 Esas, 2015/422 Karar sayılı kararı ile sanıklar hakkında taksirle öldürme suçundan 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi uyarınca beraatlerine karar verilmiştir.

2. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 07.07.2020 tarihli ve 2016/32568 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A.Katılan … Vekilinin Temyiz Sebepleri;
1.Eksik inceleme ile karar verildiğine,

2.Verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,

İlişkindir.

B.Katılan … Vekilinin Temyiz Sebepleri;
1.Eksik inceleme ile karar verildiğine,

2.Diğer temyiz nedenlerine,

İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Yerel Mahkemenin Kabulü;
1.28.03.2011 günü saat 17.35 sıralarında 40 yaşında olan …’ın göğüs ile sağ bacağının aşırı ağrıması üzerine Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesinin Acil servisine götürüldüğü, burada EKG çekilerek kan tahlilinin yapıldığı, sonrasın ağrı kesici yapılarak fiziki rahatsızlığının bulunmadığı söylenilerek Prof. Dr.Mazhar Osman Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine yönlendirildiği, burada yapılan muayeneden sonra …’ın psikolojik problemleri olmadığı ve ağrısının fiziki olduğu gerekçesiyle hasta nakil aracı ile Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildiği, bu hastanede film çekilerek bel kemiğinde düzleşme olduğu tespit edilip ağrı kesici ve sakinleştirici verilerek taburcu edildiği ancak …’ın 29.03.2011 günü 22.30 sıralarında evde fenalaşarak öldüğü olayda, dosya içerisinde bulunan Adli Tıp Kurumu ile Yüksek Sağlık Şurası tarafından tanzim edilmiş olan raporlar nazara alınarak, meydana gelen olayda doktor olan sanıkların kusurlarının bulunmadığı gerekçesi ile beraatlerine karar verilmiştir.

2.Sanık … savunmasında; ”Bu hususta daha önce ifade verdiğini, aynısını tekrar ettiğini, suçlamayı kabul etmediğini, maktulü hatırlama gibi bir şansının olmadığını, olayda herhangi bir ihmalinin olduğunu düşünmediğini, maktulün görev yaptığı hastaneden önce iki hastaneye daha gitmiş olduğunu ve son olarak çalıştığı hastaneye geldiğini, ölüm nedenine bakıldığında bunun kolayca teşhis edilemeyecek bir hastalık olduğunun açık olduğunu, kanaatine göre maktulün göğüs ağrılarından bahsetmediğini, ayrıca bele vuran sağ bacak ağrısı nedeniyle dikkatin o yöne yöneltildiğini’ beyan etmiştir.

3.Sanık … savunmasında; ”Bu hususta daha önce ifade verdiğini, aynısını tekrar ettiğini, suçlamayı kabul etmediğini, dahiliye uzmanı olduğunu, ekip olarak çalıştıklarını, asistanların acilde çalıştıklarını, bu maktul ile ilgili herhangi bir bilgi notu iletilmediğini, dolayısıyla görmediğini, daha sonra arşivden olayı araştırdığını, maktulün göğüs ağrısı ve bel ağrısı şikayeti ile gelmiş olduğunu ve kalp grafisi çekilmiş olduğunu, iddia edildiği gibi ağrı kesici kullanılmayıp, akineton vurulmuş olduğunu, biyokimya tetkikinin de yapılmış olduğunu. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.

4.Sanık … savunmasında; ”Bu hususta daha önce ifade verdiğini, aynısını tekrar ettiğini, suçlamayı kabul etmediğini, icapcı olduğunu, asistanların herhangi bir bilgi vermediklerini, dolayısıyla ölüm sebebi veya muayenenin nasıl yapıldığı veya teşhis konusunda sağlıklı bilgi vermesinin mümkün olmadığını, dahiliye tetkiklerinin de yapılıp yapılmadığını bilmediğini”şeklinde beyanda bulunmuştur.

5.Sanık … savunmasında; ” bu hususta daha önce ifade verdiğini, aynısını tekrar ettiğini, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini, dahiliye asistanı olduğunu, bir uzman üç de dahiliye asistanı olarak nöbet tuttuklarını, maktulü görmediğini, dolayısı ile yorum yapma imkanının olmadığını, kaldı ki daha kıdemli meslektaşlarının olduğunu, olayı daha çok onların yönlendirdiklerini ” şeklinde beyanda bulunmuştur.

6.Sanık … savunmasında; ”Bu hususta daha önce ifade verdiğini, aynısını tekrar ettiğini, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini, bir doktor olarak tarafından maktule gerekli tıbbi müdahalenin yapıldığına inandığını, tansiyon yönünden gerekli işlemleri yaptığını, kan tahlillerinin alındığını ve EKG’sinin çekildiğini, kalpte herhangi bir problem tespit edilmediğini, bunun üzerine maktulü psikiyatri servisine yönlendirdiğini, reçete düzenlediğinin iddia edildiğini, incelenirse sadece konsilitasyon kağıdı olduğunun anlaşılacağını, maktule herhagi bir ilaçta vermediğini. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.

7.Sanık … savunmasında; ”Olay tarihinde Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil servisinde Psikiyatri asistanı olduğunu, maktulün kardeşi katılan … ile birlikte gögüs ağrısı şikayeti ile acil servisine geldiğini ve dahiliye servisine gönderildiğini, dahiliye servisinde EKG çekilmek istendiğini ancak maktul Ajitasyon (Huzursuzluk) nedeni ile buna müsade etmeyince psikiyatri doktoru olarak kendisine yönlendirildiğini, önce asistanı olan …’e yönlendirildiğini, onun da hastayı kendisine danıştığını, sakinleştirici 2 ampül Norodol ve 1 ampül Akineton kalçadan iğne yaptığını, maktulün sakinleştiğini ve daha sonra dahiliyeye gönderdiğini, sonraki süreçte bildiği kadarıyla EKG’sinin çekildiğini, dahiliye servisinde yapılan tedavi hakkında hiçbir bilgisi olmadığını, maktulü herhangi bir hastaneye sevk etmediğini, maktul hakkında bu işlemler dışında hiçbir işlem yapmadığını, maktulün ölüm nedeni ile uzmanlık alanında bir bağlantı olmadığını, tıbbi müdahele olarak bir eksiği olduğunu düşünmediğini, suçsuz olduğunu, beraatini istediğini ” şeklinde beyanda bulunmuştur.

8.Sanık … savunmasında; ”Maktulü hatırlamadığını, olay günü Şişli Etfal Hastanesi’nde nöbetçi asistan doktor olarak görevli olduğunu, ancak nöbetçi olup olmadığını hatırlamadığını, zira her ne kadar listede nöbetçi olarak görünse de diğer çalışanlarla aralarında nöbet listelerini değiştirebildiklerini, o gün öyle bir durum olup olmadığını hatırlamadığını, maktulün çalıştığı hastaneye başvurduğunu, normalde nöroloji uzmanı olduğunu, ancak o gün psikiyatri kliniğinde rotasyoner olarak görevli olduğumu, hastalara müdahale için kıdemli asistanın bilgisine başvurduklarını, olay günü herhangi bir ihmalinin olmadığını, savunmasına ekleyecek her hangi bir belge, tanık ve toplanmasını istediği herhangi bir delil olmadığını, suçsuz olduğunu, beraatini talep ettiğini ” şeklinde beyanda bulunmuştur.

9.Sanık … savunmasında; ”Bu hususta daha önce ifade verdiğini, aynısını tekrar ettiğini, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini, maktulü görmediğini, maktulü gördüğüne ve muayene ettiğine dair yazı ve imzasının olduğu belirtilen evraklardaki yazılar ve imzaların kendi yazı ve imzaları olmadığını, bu yazı ve imzalar ile kendi yazı ve imzalarının bilirkişi tarafından incelenerek rapor tanzim edilmesini istediğini, ayrıca beraatine karar verilmesini aksi taktirde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul ve talep etmediğini, zira dosyasının Yargıtay’ca da incelenmesini talep ettiğini” şeklinde beyanda bulunmuştur.

10.Katılan …; ”Önceki şikayet dilekçesinin içeriğini aynen tekrar ettiğini, Bakırköy’e sevk eden doktorun sanıklardan Can Sevindik olduğunu, ambulans talep ettiklerini, hasta olmadığı gerekçesiyle kabul edilmediğini, psikolojik olduğunun söylendiğini, kabul edilmediğini, kardeşi olan maktulün doktor ihmalleri neticesinde öldüğünü, Bakırköy’de muayene eden doktorun pisikolojik olmadığını en yakın hastaneye sevkini istediğini, ambulans verdiğini, bel rahatsızlığından bahsedildiğini, her gittikleri doktorda ayağa vuran ağrının belden değil gögüsten kaynaklandığını ifade ettiklerini ” şeklinde beyanda bulunmuştur.

11.Katılan …; ”Bu hususta daha önce ifade verdiğini, aynısını tekrar ettiğini, ihmaller sonucu babası olan maktulün öldüğünü düşündüğünü, babası ölürken yanında olduğunu, ayrıca müdahalenin yapılması gereken acilde hep stajerler olduğunu belirtmek istediğini ” şeklinde beyanda bulunmuştur.

12.Adli Tıp Kurumu tarafından tanzim edilmiş olan 31.05.2011 tarihli otopsi raporunda; …’ın ölüm sebebinin dissekan aort anevrizması yırtılmasından gelişen kalp tamponadı sonucu olduğu belirtilmiştir.

13.Yüksek Sağlık Şurası tarafından tanzim edilmiş olan raporda; hastanın sol diz ve bacak ağrısı şikayetleri ile Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurduğu, hipertansiyon olmadığı, her iki ekstremite arasında tansiyon farkı olmadığı, TA: 110/70 mmHg olduğu, tetkiklerinin yapıldığı, tetkik sonuçları ve tıbbi kayıtlarında psikiyatrik öyküsü olması nedeniyle Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine yönlendirildiği, aynı tarihte hastanın Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde değerlendirildiği, hastanın şikayetlerinin organik kökenli olduğu düşünülerek Bakırköy Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesine yönlendirildiği, hastaya vertebra grafisi istenildiği, myalji tanısıyla reçete verildiği, ertesi gün evinde öldüğü, yapılan otopsiye göre ölümün dissekan aort anevrizması yırtılması sonucu gelişen kalp tamponadı sonucu meydana geldiği, dissekan aort anevrizmasında tanı koyma güçlüğü ve tanı konulması ve uygun tedavi yapılması durumunda ölüm oranı yüksek olduğunun tıbben bilindiği bu nedenle sanıklara kusur atfedilemeyeceğine şuraca oy birliği ile karar verildiği belirtilmiştir.

14.İstanbul 1.İdare Mahkemesi tarafından alınmış olan ve Adli Tıp Kurumu İstanbul 1.Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından tanzim edilmiş olan 17.09.2014 tarihli raporda; dissekan aort anevrizmasına tanı konulması güç olup hastada göğüs ağrısı da olması nedeniyle öncelikle kalp krizi düşünülerek gerekli tetkiklerin yapıldığı, hastada hipertansiyon olmaması, ekstremite arasında tansiyon farkı olmayıp TA: 110/70 mmHg olması ve alınan anamnez sonucu hasta psikiyatriye yönlendirildiği, burada yapılan değerlendirme ile en son gönderildiği acilde bacak ağrısı da tarifleyen hastanın şikayetine yönelik direkt grafi istenerek tedavisi düzenlenmiş olduğu, dissekan aort anevrizmasına tanı koyma güçlüğü, tanı konulması durumunda hemen müdahale edilmesi halinde de ölüm oranının yüksek olduğu tıbben bilindiği dikkate alındığında, davalı idareye atfı kusur bulunmadığı oy birliğiyle mütalaa olunduğu belirtilmiştir.

15.Sanıklara ait adli sicil kaydı ve nüfus kaydı, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden temin olunarak dava dosyasına eklenmiştir.

IV. GEREKÇE
Yapılan inceleme neticesinde yerel mahkemenin kararında, oluş ve kabulde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı görülmüştür.

”29.03.2011” olan suç tarihinin gerekçeli karar başlığında ”29.09.2011” olarak yazılması, mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmekle bozma nedeni yapılmamıştır.

A.Katılan … Vekilinin Temyiz Sebepleri Yönünden;
Ölenin eski eşi olan …, 08.10.2013 tarihli vekaletname ile ölenin oğlu olan katılan … açısından velayeten, kendi adına asaleten vekil tayin etmiş ve 26.02.2013 tarihli duruşmada mahkemece katılan sıfatlarını almışlardır ancak katılan … hüküm tarihinde 18 yaşını doldurması ile 08.10.2013 tarihli vekaletnamede … açısından hükmünü yitirmiş olması sebebiyle Dairemizin 19.01.2022 tarihli tevdii kararı ile katılan …’a gerekçeli karar tevdii edilmiş ancak …’ın kararı temyiz etmediği anlaşılmakla, ölenin eski eşi olan …’nun, suçtan zarar görmediği bu sebeple kendi adına katılan sıfatını alamayacağından sanıklar hakkında verilen beraat hükmünü temyiz hakkınında olmadığından, katılan vekilinin temyiz isteğinin 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi gereği reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

B.Katılan … Vekilinin Temyiz Sebepleri
1.Eksik İnceleme ile Karar Verildiği Yönünden;
Sanıklar ile katılanların beyanları, ölen hakkında tanzim otopsi raporu ile Olay ve olgular kısmında yer verilen bilirkişi raporları karşısında Mahkemece, dava dosyası tekemmül ettirilerek karar verildiği belirlendiğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2.Diğer Sebepleri Yönünden;
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, katılan … vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

V. KARAR
A.Katılan … Vekilinin Temyiz Sebepleri Yönünden;
Temyiz hak ve yetkisi bulunmayan katılan … vekilinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı Kanun’un 317. maddesi uyarınca Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B.Katılan … Vekilinin Temyiz Sebepleri Yönünden;
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle İstanbul 15. Asliye Ceza Mahkemesinin, 10.11.2015 tarihli ve 2012/643 Esas, 2015/422 Karar sayılı kararında katılan … vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden katılanın temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.06.2023 tarihinde karar verildi.