Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2022/3341 E. 2023/2247 K. 20.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/3341
KARAR NO : 2023/2247
KARAR TARİHİ : 20.06.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, aynı Kanun’un 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 29.03.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; “Müvekkil hakkında “kasten adam öldürme” suçundan 4 gün sorguda kalmış, 4. gün olan 18/09/2000 tarihinde tutuklanmış, 32 gün sonra 17/10/2000 tarihinde 1. kez tahliye edilmiş, 05/01/2001 tarihinde 2.kez tutuklanmış 16 ay 25 gün sonra Giresun 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/05/2002 gün ve 2001/21 Esas, 2002/92 Karar sayılı karraı ile oybirliği ile beraat kararı sonucu 2. kez tahliye edilmiştir, müvekkil toplam 17 ay 27 gün haksız tutuklu kalmıştır. Müvekkil ve ailesi maddi ve manevi zararlar görmüştür. Müvekkilin haksız olarak tutuklu kaldığı 17 ay 27 gün için toplam 150.000 TL. maddi ve 500.000 TL. manevi olmak üzere toplam 650.000 TL. tazminata 18/09/2000 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte karar verilmesi, ayrıca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini müvekkilimiz adına arz ve talep ederiz” şeklinde beyanda bulunmuştur.

2. Davalı vekili 11.01.2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; ”
Sanık hakkında mevcut koşullara göre Anayasa ve diğer kanunlar uyarınca gerekli hal ve şartlar öngörülerek kamu adına işlem yapılmıştır. Kamu düzeninin gerekliliği için alınan karar sonucu somut delillere dayanılarak işlem yapıldığından tazminat talep edilemez. Bu nedenle davanın esastan reddini talep ediyoruz. Ayrıca davacının talep ettiği tazminat fahiş olup, davacının bulunduğu sosyo ekonomik durum ve dosya kapsamında herhangi bir zararı yoktur. Mahrum kalınan bir zarar söz konusu değildir. Buna ilişkin bir belgede sunulmamıştır.. Ayrıca tazminat talebini ve zararı ispatlayacak belgeler sunulmamıştır. Bu nedenle davacının zararı bulunmadığından da davanın reddi gerekir. Kaldı ki manevi tazminat talep miktarı hayatın olağan akışına aykırı mahiyette fahiştir. Diğer yandan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 142 nci maddesine, 25/8/2017 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, 694 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemelerin Yapılması Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamenin 144 üncü maddesi ile dokuzuncu ve onuncu fıkralar eklenmiştir. Dokuzuncu fıkrada;“Tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbî avukatlık ücreti ödenir. Ancak, ödenecek miktar Tarifede sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamaz.” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu nedenle karşı tarafa vekalet ücreti takdir edilmesi halinde bu hükmün dikkate alınması gerekmektedir. Yapılacak yargılama sonucu açılan davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini arz ve talep ederim.” şeklinde talepte bulunmuştur.

3. Giresun 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 13.02.2020 tarihli ve 2018/383 Esas, 2020/54 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

4. Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 26.03.2021 tarihli ve 2020/475 Esas, 2021/161 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

5. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 31.05.2022 tarih, 2021/58825 sayılı tebliğnamesi ile temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanmasına karar verilmesi talep edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz istemi;
Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna, kesinleşme hükmünün davacıya tebliğ edilmediğine ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
“…466 sayılı Kanun hükümlerine göre tazminat davalarının süresinde açılıp açılmadığına ilişkin uyuşmazlıklar Ceza Genel Kurulunun gündemine defalarca gelmiş ve istikrarlı bir şekilde, Kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen üç aylık dava açma süresinin, 21.04.1975 gün ve 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, davacı hakkında açılan ve beraatle sonuçlanan ceza davasının kesinleştiğinin tebliği veya bu kesinleşmenin öğrenilmesinden itibaren başladığı kabul edilmiştir. Fakat sözü edilen dosyalarda 466 sayılı Kanun hükümlerine göre açılacak tazminat davaları için 2. maddede belirtilen üç aylık sürenin dışında esas alınacak azami bir sürenin olup olmadığı tartışılmamıştır. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 06.05.2014 gün ve 141-229 ve 06.05.2014 gün ve 122-231 sayılı kararlarında da beraat hükmünün kesinleştiğinin tebliğinden veya öğrenilmesinden itibaren 3 ay ve her halde kararın kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içinde açılmayan tazminat davasının süresinde açılmadığının kabulü gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Somut olayda; sanık hakkında verilen beraat kararının 24.06.2003 tarihli Yargıtay 1. Ceza Dairesinin ilamıyla onanmak suretiyle kesinleştiği, Yargıtay CGK’nın kararlarına göre 10 yıllık dava açma süresinin geçtiği anlaşılmakla açılan davanın reddine karar verilmiştir.”

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen dava konusunda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik bulunmamıştır.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan Giresun 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.05.2002 tarihli 2001/21 Esas – 2002/92 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının kasten adam öldürme suçundan 18.09.2000-17.10.2000, 05.01.2001-30.05.2002 tarihleri arasında 539 gün tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 24.06.2003 tarihli 2002/4729 Esas-2003/1520 Karar sayılı ”onama” kararı ile kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle davanın yürürlükte bulunan 466 sayılı Kanuna tabi olduğu anlaşılarak yapılan incelemede;

Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2009/256 Esas ve 2010/57 Karar sayılı kararında, 466 sayılı Kanunun 2. maddesindeki üç aylık sürenin başlangıcı için 21/04/1975 tarih ve 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına atıf yapılarak kesinleşen beraat kararından davacının haberdar olmasının arandığı, ancak adı geçen kararda tazminat davasının ne zamana kadar açılması gerektiğine dair bir açıklama bulunmamakla birlikte hiçbir hakkın sonsuza dek dava konusu yapılamayacağı, özel hukuk kapsamında değerlendirilmesi gereken bu talebin de makul bir süre içinde dava konusu edilmesi gerektiği ve dairemizce benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 06.05.2014 tarih, 2014/141 esas, 2014/229 sayılı kararında da belirtildiği üzere beraat veya kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların Yazı İşleri Yönetmeliğine göre süresinde tebliğ edilip kesinleşme tarihinden itibaren her halükarda 10 yıl, kesinleşmiş kararların tebliğinden itibaren ise 3 ay içinde tazminat davalarının açılması gerektiği ve dava süresi açısından Borçlar Kanunu’nun 60. maddesindeki sürenin kabulü ile her koşulda davanın 10 yıllık süre içinde açılması gerektiği kabul edilmekle kanun dışı yakalanan veya tutuklananlar hakkında beraat hükmünün verilmesinden itibaren 10 yıl dolduktan sonra 466 sayılı Kanuna göre tazminat istenemeyeceği bu kapsamda, incelemeye konu olan tazminat davasına dayanak teşkil eden Giresun 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.05.2002 tarihli 2001/21 Esas – 2002/92 Karar sayılı beraat hükmünün 24.06.2003 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının ise 16.11.2018 tarihinde, 10 yıl dolduktan sonra açıldığının anlaşılması karşısında, süresinde açılmayan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 26.03.2021 tarihli ve 2020/475 Esas, 2021/161 Karar sayılı kararında davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Giresun 2. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.06.2023 tarihinde karar verildi.