Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2022/3146 E. 2023/2250 K. 20.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/3146
KARAR NO : 2023/2250
KARAR TARİHİ : 20.06.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Taksirle yaralama
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun kabulü ile; 5271 sayılı Kanunun 280/2. maddesi
uyarınca yeniden yapılan yargılama sonucu kurulan mahkumiyet

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Menemen 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/12/2018 tarih, 2016/41 E. ve 2018/859 K. sayılı kararı ile sanık hakkında, taksirle yaralama suçundan beraat kararı verildiği, verilen hükme karşı katılan vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır.

2. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 20.04.2021 tarih ve 2019/886 E., 2021/1258 K. sayılı kararında; sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik katılan vekilinin istinaf başvurusu üzerine, sanığın taksirle yaralama suçundan beraatine ilişkin Menemen 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/12/2018 tarih, 2016/41 E. ve 2018/859 K. sayılı kararına konu hükmün kaldırılmasına, sanığın 5327 sayılı Türk Ceza Kanununun (5237 sayılı Kanun) 89/1, 89/2-a.b.e., 62/1, 52/2-4 ve 53 üncü maddenin altıncı fıkrası gereğince 9.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, sürücü belgesinin 6 ay süre ile geri alınmasına karar verilmiştir.

3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 19.05.2022 tarihli ve 2021/72246 sayılı, “…CMK’nun 286/2-d) madde, fıkra ve bendine göre: (Anayasa Mahkemesinin 27/12/2018 tarihli ve E.:2018/71 K.:2018/118 sayılı Kararı ile İptal; Yeniden Düzenleme: 20/2/2019-7165/7 md.) “İlk defa bölge adliye mahkemesince verilen ve 272 nci maddenin üçüncü fıkrası kapsamı dışında kalan mahkûmiyet kararları hariç olmak üzere, ilk derece mahkemelerinin görevine giren ve kanunda üst sınırı iki yıla kadar (iki yıl dâhil) hapis cezasını gerektiren suçlar ve bunlara bağlı adlî para cezalarına ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları, […] temyiz edilemez.” 5271 sayılı CMK’nın “Temyiz isteminin reddi” Madde 298 – (1) madde ve fıkrasına göre: “Yargıtay, süresi içinde temyiz başvurusunda bulunulmadığını, hükmün temyiz edilemez olduğunu, temyiz edenin buna hakkı olmadığını ya da temyiz dilekçesinin temyiz sebeplerini içermediğini saptarsa, temyiz istemini reddeder.” Hüküm temyiz edilemez olduğundan sanık savunmanın temyiz isteğinin CMK’nın 286/1-d, 298/1 maddeleri uyarınca reddi…” görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık Müdafiinin Temyiz Sebepleri

1. Sanığın mahkumiyetine karar verilmesinin hem esasen hem usulen hukuka aykırı olduğuna,

2. Eksik inceleme ile karar verildiğine, tanık …’nın dinlenmesi gerektiğine,

3. Somut olayın özellikleri dikkate alınmadan, deliller incelenmeden karar verildiğine,

4. İlk Derece Mahkemesinin verdiği beraat kararının yasaya ve usule uygun olduğuna,

5. İstinaf Mahkemesi tarafından lehe hükümlerin uygulanmadığına,

6. İstinaf Mahkemesi tarafından müşteki taraf lehine 2 ayrı vekalet ücretine karar verildiğine,

7. Sanığın kusuru bulunmadığından beraatine karar verilmesi gerektiğine,
ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. Menemen 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/12/2018 tarih, 2016/41 E. ve 2018/859 K. sayılı kararı ile; olay tarihinde sanık … kendi sevk ve idaresindeki 35 KA 8141 plakalı aracı ile seyir halindeyken yaya olan katılan …’a aracı ile çarpması neticesinde, katılanın yaşamını tehlikeye sokacak ve vücudundaki kemik kırıklarının hayati fonksiyonlarını ağır derecede etkileyecek nitelikte yaralandığı, sanığın alkolsüz olduğu, şüphelinin trafik kazası tespit tutanağına göre; sürücü belgesi geçici olarak ya da tedbiren geri alındığı halde … kullanmak kusurunu ihlal ettiğinin tespit edildiği, katılanın uzlaşmayı kabul etmeyip şikayetçi olduğu ve sanığın bu şekilde üzerine atılı Taksirle Yaralama suçunu işlediği, iddiaları ile dava açılmış ise de yapılan keşif incelemesi ve bilirkişi raporunda sanığın kusurunun olmadığı, kaza meydana geldiğinde kolluk tarafından tutulan tutanakta da sanığın kusurunun sadece ehliyetsiz olarak … kullanmak olduğu ve kazanın meydana gelişinde her iki raporda da sanığın kusurunun olmadığının beyan edildiği, 14/05/2018 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda katılanın yaya geçidini kullanmayarak gerekli dikkati göstermeyerek yola çıktığı ve asli derecede kusurlu olduğu, sanığın ise orta refüje kadar gelen yayalara gerekli ikazları yapmak ve fren-direksiyon tedbirine başvurmak ile sorumlu olduğu ve bu nedenlerle alt düzeyde tali kusurlu olduğu yönünde rapor edildiği, Adli Tıp Kurumunun raporuna itibar edilmeyerek kaza tespit tutanağı ve bilirkişi raporuna itibar edildiği, meydana gelen kaza da tanık beyanları da bir arada değerlendirildiğinde katılanın elinde telefonu ile ilgilenirken dikkatsiz bir şekilde yola çıktığı ve trafiğin halen sol şeridin akmaya devam ettiği ve yayayı fark etmemesinin olağan olduğu, sanığın hız limitlerini aştığını gösteren somut bir delil olmadığı tanık beyanları bir arada değerlendirildiğinde tanık Tolga’nın beyanlarında katılanın kardeşlerinin olay esnasında katılanı uyararak karşıya geçmemesi konusunda bağırdıklarını duyduğunu beyan ettiği, bu hususta dikkate alındığında sanığın manevra yapmasına veya tedbir almasına imkan sağlayacak zamanının olmadığı … yakın iken katılanın karşıya geçmeye çalıştığının sabit olduğu ve sanığın Adli Tıp Kurumu raporunda belirtilen hususlar yönünden de kusurunun olmadığı ve bu nedenlerle Adli Tıp Kurumu raporuna itibar edilmeyerek sanık hakkında beraat kararı verildiği, verilen hükme karşı katılan vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır.

2. Olay günü saat 20:45 sıralarında, sanık sürücünün sevk ve idaresindeki … plakalı otomobili ile meskun mahal dışında, gece vakti, aydınlatmanın olduğu, azami hız limitinin 70 km/s olduğu bölünmüş asfalt kaplama yolda İzmir istikametinden Çanakkale yönüne seyir halinde iken, olay mahalli D550-09 karayolu 52. km sine geldiğinde otomobilin ön kısımları ile seyir istikametine göre yolun solundan kaplamaya girerek orta refüjü geçip yolun sağına doğru geçmeye çalışan katılan yaya …’e çarpması sonucu, katılanın yaşamını tehlikeye sokacak ve vücudundaki kemik kırıklarının hayati fonksiyonlarını ağır derecede etkileyecek nitelikte yaralanmasına sebebiyet verdiği anlaşılmaktadır.

3. Kaza tespit tutanağında; yaya Nurcan Demir’in 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda (2918 sayılı Kanun) yer alan yaya kusurlarından olan 68/1-a-2 (yayaların yürümesine ayrılmış kısımların kullanılmasının mümkün olmadığı veya bulunmadığı hallerde taşıt trafiğini tehlikeye düşürecek şekilde taşıt yolunda yürümek) kusurunu işlediği, sürücü …’in yine aynı kanunda yer alan diğer kusurlardan olan 36/3-b (sürücü belgesi geçici olarak yada tedbiren geri alındığı halde … kullanmak) kusurunu işlediği tespitine yer verildiği görülmüştür.

4.15.09.2017 tarihli keşfe binaen bilirkişi tanzim edilen 22.09.2017 tarihli bilirkişi raporunda; kazanın oluşumunda yaya Nurcan Demir’in asli kusurlu olduğu ve sürücü … kusursuz olduğu kanaati belirtilmiştir.

5. Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesine ait 14.05.2018 tarihli raporda;
“…A)-Sanık sürücü … sevk ve idaresindeki otomobil ile gece vakti aydınlatma bulunan yolda mahalde bulunan mevcut levhaları, orta refüje kadar gelen yayaları ve geçiş yapan ve yolun büyük kısmını kateden müşteki yayayı dikkate alarak zamanında ikaz ile birlikte etkili fren ve direksiyon tedbirine başvurması gerekirken bu hususlara riayet etmediği anlaşılmakla kazanın oluşumunda; dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı ile alt düzeyde tali kusurludur.

B)-Müşteki yaya …meskun dışı mahalde geçiş yapmadan evvel ve yol üzerinde seyir halinde bulunan araçların seyir durumunu yeterince kontrol etmediği, ilk geçiş hakkını sanık sürücü idaresindeki araca vermediği, kendi can güvenliğini tehlikeye düşürdüğü, korunma tedbirine başvurmadığı anlaşılmakla kazanın oluşumunda; dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı ile asli derecede kusurludur…” görüşünü bildirilmiştir.

6. Kaza tespit tutanağı, kaza yeri krokileri, olay yeri basit krokisi, kaza mahalli fotoğraflarının, kaza yeri fotoğraflı krokisinin bulunduğu CD içeriği ile olay yeri fotoğrafları, sanığın alkolsüz olduğuna ilişkin alkolmetre sonucu dava dosyasında bulunmaktadır.

7. Ege Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından tanzim edilen 25.11.2015 tarihli raporuna göre, katılanın hayati tehlike geçirecek ve vücudunda 6. derecede birden fazla kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandığı, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Sağlık Kuruluna ait raporda, katılanın sağ omuz hareketlerinde %10-50 arasında kayıp oluşturması nedeniyle, organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflaması niteliğinde yaralandığı kanaatinin bildirildiği görülmüştür. Menemen İlçe Devlet Hastanesince tanzim edilen genel adli muayene raporu, katılanın %42 (kırkiki) oranında engelli olduğuna dair 01.03.2016 tarihli Ege Üniversitesi Hastanesi Engelli Sağlık Raporu da dava dosyasında mevcuttur.

8. Tanıklar T.B., Y.A., F.İ., S.Ç., C.G., A.K.’nın beyanlarının birbiri ile kısmen de olsa uyumlu olduğu belirlenmiştir.

9. Katılanın her aşamada sanıktan şikayetçi olduğunu beyan ettiği ve Mahkemece 13.10.2016 tarihinde hakkında katılma kararı verildiği, duruşmada alınan ifadesinde, “…Soruşturma aşamasında verdiğim ifademi aynen tekrar ediyorum. Olay anında benim elimde kesinlikle telefon yoktu. Şahıs bana yolun sağ tarafında yol bittikten sonra vurdu ve süratli bir şekilde vurdu. Şahsın çok hızlı olduğunu söyleyebilirim. Kaçmaya çalıştım kaçamadım. Sanıktan şikayetçiyim…” şeklinde beyanı olduğu anlaşılmaktadır.

10. Sanığın üzerine atılı suçlamaları kabul etmediği yargılama aşamasında alınan ifadesinde de, “…Soruşturma aşamasında verdiğim ifademi aynen tekrar ediyorum. Yol iki şeritliydi. Sağ ve sol şerit olmak üzere, Ben sağ şeritte gidiyordum. Kırmızı ışıkta durduk. Yanımdaki araçla aynı anda hareket ettik. Işıklardan 50 metre sonra bu olay gerçekleşti. Yanımdaki aracı geçtikten sonra bayana ben vurdum. 50 metre önce kırmızı ışıktan çıktığım için hızım çok değildi. Bu olay nedeniyle çok üzgünüm. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Çarpma olduktan sonra ben frene basabildim. Akşam karanlıktı…” şeklinde savunma yaptığı, ayrıca taraflar arasında uzlaşmanın gerçekleşmediği görülmüştür.

11. Sanık …’e ait güncel adli sicil kaydı ve nüfus kaydı, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden temin olunarak dava dosyasına eklenmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
1. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 20.04.2021 tarih ve 2019/886 E., 2021/1258 K. sayılı kararında; sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik katılan vekilinin istinaf başvurusu üzerine, sanığın taksirle yaralama suçundan beraatine ilişkin Menemen 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/12/2018 tarih, 2016/41 E. ve 2018/859 K. sayılı kararına konu hükmün kaldırılmasına, sanığın 5327 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 89/1, 89/2-a.b.e., 62/1, 52/2-4 ve 53 üncü maddenin altıncı fıkrası gereğince 9.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, sürücü belgesinin 6 ay süre ile geri alınmasına karar verilmiştir.

2. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 20.04.2021 tarih ve 2019/886 E., 2021/1258 K. sayılı kararında;
“…Dava konusu olayda, olay tarihinde 20:45 sıralarında sanığın sevk ve idaresindeki otomobili ile İzmir istikametinden Çanakkale yönüne seyir halinde iken olay mahalli D550-09 karayolu 52.Km sine geldiğinde otomobilin ön kısımları ile seyir istikametine göre yolun solundan kaplamaya girerek orta refüjü geçip yolun sağına doğru geçmeye çalışan katılan yayaya çarpması neticesinde katılanın nitelikli şekilde yaralanmasına neden olduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu olayda, tüm dava dosyası ve İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyelerinden oluşan heyetten hazırlamış olduğu raporda belirtildiği üzere, gece vakti görüşün açık olduğu ve aydınlatmanın bulunduğu mahal şartlarında görüş alanını yeteri kadar kontrol etmeden, hızını yol, trafik durumu ve görüş mesafesine göre ayarlamadığı, tehlikeleri öngörmediği, karşıdan karşıya geçen yayayı yeterli mesafeden yoldaki mevcudiyetini belirtecek tarzda korna gibi işitsel ve selektör gibi görsel donanımı ile ikazda bulunmadığı, seyir istikametine göre yolun sol tarafından karşıdan karşıya geçerek kaplama üzerinde yürüyen yayanın, kendisi tarafından daha önce görülebilir nitelikte olduğu, müteyakkız seyretmediği, yayayı fark ettiği anda teyakkuza geçmesi ve ön tedbirde bulunması gerekirken aksine davrandığı ve yola gereken dikkatini vermediği, karşıdan karşıya geçiş yapan yayayı gördüğünde süratini asgari hale düşürmeyerek uygun olmayan sürati ile seyrine devam ettiğinden olaya mani olmak bakımından zamanında gerekli ve yeterli fren ve direksiyon tedbirine başvurmadığından ve aracının hızının etkisiyle yeterli mesafede durmadığından ve olaya mani olmak bakımından önlem almamış olmakla olayda dikkatsiz ve tedbirsizce hareket etmiş olup, sanık sürücünün açık yolda aydınlatma olan ortamda gerekli dikkatliliği ve ön tedbirliliği göstermemiş olup olayın oluşumunda katılan yayayla eşdeğer oranda asli kusurlu olduğu…” gerekçeleri ile sanığın taksirle yaralama suçundan beraatine ilişkin Menemen 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/12/2018 tarih, 2016/41 E. ve 2018/859 K. sayılı kararına konu hükmün kaldırılmasına ve sanığın taksirle yaralama suçundan mahkumiyetine karar verilmiştir.

3. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi tarafından yapılan 27.10.2020 tarihli duruşmada,
“…Her ne kadar sanığın üzerine atılı taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçu 7188 SY’nın 24 maddesi ile değişik CMK’nın 251 maddesi kapsamında basit yargılama usulüne tabi ise de; dosyanın geldiği aşama ve kovuşturma açılarak sanığın savunmasının daha önceden alınmış olması nazara alınarak sanık hakkında basit yargılama usulünün uygulanmasına takdiren yer olmadığına…” kararı verilerek yargılamaya genel hükümlere göre devam edildiği anlaşılmaktadır.

4. Sanığın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinde alınan savunmasında, “…Daha önce ifade verdim, bu ifademi aynen tekrar ederim, eklemek istediğim herhangi bir husus yoktur, olay tarihinde trafik çok yoğun ve sıkışıktı, ışıklardan sonra hareket ettiğimde yanımdaki aracın önünden geçerek aniden önüme çıkması sebebiyle çarptım, katılan bir anda önüme çıktı, bu nedenle çarptıktan sonra fren yaptım, olayın meydana gelmesinde herhangi bir kusurum yoktur…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

5. Olay günü saat 20:45 sıralarında sanık …’in sevk ve idaresindeki …. plakalı otomobili ile İzmir istikametinden Çanakkale yönüne seyir halinde iken olay mahalli olan olan Menemen ilçesi Cumhuriyet Mahallesi D550-09 karayolunun 52. km’sinde bulunan Çanakkale Asfaltı Caddesi üzerinde, otomobilin ön kısımları ile seyir istikametine göre yolun solundan kaplamaya girerek orta refüjü geçip yolun sağına doğru geçmeye çalışan yaya katılan … Demir’e çarparak yaşamını tehlikeye sokacak ve vücudundaki kemik kırıklarının hayati fonksiyonlarını ağır derecede etkileyecek nitelikte yaralanmasına sebebiyet verdiği olayda; ilk derece mahkemesince kaza tespit tutanağı ve tanık beyanlarının değerlendirilmesi neticesinde katılanın elinde telefonu ile ilgilenirken dikkatsiz bir şekilde yola çıktığı gerekçesiyle asli ve tam kusurlu kabul edilerek sanığın beraatine hükmedilmiş ise de; İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi tarafından yeniden bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ve İTÜ öğretim görevlileri tarafından düzenlenen 22.07.2020 tarihli bilirkişi raporunda, gece vakti görüşün açık olduğu ve aydınlatmanın bulunduğu mahal şartlarında görüş alanını yeteri kadar kontrol etmeden, hızını yol, trafik durumu ve görüş mesafesine göre ayarlamadığı, tehlikeleri öngörmediği, karşıdan karşıya geçen yayayı yeterli mesafeden yoldaki mevcudiyetini belirtecek tarzda korna gibi işitsel ve selektör gibi görsel donanımı ile ikazda bulunmadığı, seyir istikametine göre yolun sol tarafından karşıdan karşıya geçerek kaplama üzerinde yürüyen yayanın, kendisi tarafından daha önce görülebilir nitelikte olduğu, müteyakkız seyretmediği, yayayı fark ettiği anda teyakkuza geçmesi ve ön tedbirde bulunması gerekirken aksine davrandığı ve yola gereken dikkatini vermediği, karşıdan karşıya geçiş yapan yayayı gördüğünde süratini asgari hale düşürmeyerek uygun olmayan sürati ile seyrine devam ettiğinden olaya mani olmak bakımından zamanında gerekli ve yeterli fren ve direksiyon tedbirine başvurmadığından ve aracının hızının etkisiyle yeterli mesafede durmadığından ve olaya mani olmak bakımından önlem almamış olmakla olayda dikkatsiz ve tedbirsizce hareket etmiş olup, sanık sürücünün açık yolda aydınlatma olan ortamda gerekli dikkatliliği ve ön tedbirliliği göstermemiş olup olayın oluşumunda katılan yayayla eşdeğer oranda asli kusurlu olduğuna ilişkin görüşün bildirildiği ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi tarafından işbu raporun dava dosyası ile uyumlu olduğu belirlendiğinden sanığın taksirle yaralama suçundan beraatine ilişkin Menemen 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 11/12/2018 tarih, 2016/41 E. ve 2018/859 K. sayılı kararına konu hükmün kaldırılmasına ve sanığın mahkumiyetine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE

A. Sanık Müdafiinin Temyiz Sebepleri Yönünden;
1. Olay günü saat:20.45 sıralarında sanık …’in sevk ve idaresindeki … plakalı otomobili ile İzmir istikametinden Çanakkale yönüne seyir halinde iken olay mahalli olan olan Menemen ilçesi Cumhuriyet Mahallesi D550-09 karayolunun 52. km’sinde bulunan Çanakkale Asfaltı Caddesi üzerinde, otomobilin ön kısımları ile seyir istikametine göre yolun solundan kaplamaya girerek orta refüjü geçip yolun sağına doğru geçmeye çalışan yaya katılan … Demir’e çarparak yaşamını tehlikeye sokacak ve vücudundaki kemik kırıklarının hayati fonksiyonlarını ağır derecede etkileyecek nitelikte yaralanmasına sebebiyet verdiği olayda; İTÜ öğretim görevlileri tarafından düzenlenen 22.07.2020 tarihli bilirkişi raporu ve tanık beyanları ve katılanın anlatımı birlikte değerlendirildiğinde; sanığın gece vakti görüşün açık olduğu ve aydınlatmanın bulunduğu mahal şartlarında görüş alanını yeteri kadar kontrol etmeden, hızını yol, trafik durumu ve görüş mesafesine göre ayarlamadığı, seyir istikametine göre yolun sol tarafından karşıdan karşıya geçerek kaplama üzerinde yürüyen yayanın, kendisi tarafından daha önce görülebilir nitelikte olduğu, müteyakkız seyretmediği, yayayı fark ettiği anda teyakkuza geçmesi ve ön tedbirde bulunması gerekirken aksine davrandığı ve yola gereken dikkatini vermediği, karşıdan karşıya geçiş yapan yayayı gördüğünde süratini asgari hale düşürmeyerek uygun olmayan sürati ile seyrine devam ettiğinden olaya mani olmak bakımından zamanında gerekli ve yeterli fren ve direksiyon tedbirine başvurmadığından ve aracının hızının etkisiyle yeterli mesafede durmadığından kazanın meydana gelmesinde, sanık sürücünün katılan yayayla eşdeğer oranda kusurlu olduğu anlaşılmış olup, sanık müdafiinin sanığın mahkumiyetine karar verilmesinin hem esasen hem usulen hukuka aykırı olduğuna, somut olayın özellikleri dikkate alınmadan, deliller incelenmeden karar verildiğine, sanığın kusuru bulunmadığından beraatine karar verilmesi gerektiğine, İlk Derece Mahkemesinin verdiği beraat kararının yasaya ve usule uygun olduğuna ilişkin temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

2. Tanıklar Y.A., F.İ., S.Ç., C.G., A.K.’nın beyanlarının birbiri ile ve katılanın anlatımlarıyla uyumlu olduğu belirlenmiş olup, tanık Tolga’nın hazırlık beyanı ile yetinilmesi ve duruşmada dinlenmesinden vazgeçilmesinin esasa etkili olmadığı belirlendiğinden, eksik inceleme ile karar verildiğine, tanık Tolga’nın dinlenmesi gerektiğine ilişkin temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

3. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi tarafından, sanık hakkında hükmolunan netice cezaya yönelik, seçimlik adli para cezasına ilişkin hükümlerin ve takdirî indirim maddesinin uygulandığı anlaşılmakla, sanık müdafinin İstinaf Mahkemesi tarafından lehe hükümlerin uygulanmadığına ilişkin temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

4. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinde yapılan yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmanın toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği, tayin edilen cezada bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

B. Tebliğname Yönünden;
Yapılan yargılama sonucunda, ilk derece mahkemesince, taksirle yaralama suçundan sanığın 5271 sayılı Kanun’un 223/2-c maddesi gereğince beraatine karar verilmiş, katılan vekilinin istinaf etmesi üzerine, sanığın taksirle yaralama suçundan beraatine ilişkin Menemen 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/12/2018 tarih, 2016/41 E. ve 2018/859 K. sayılı kararına konu hükmün kaldırılmasına, sanığın 5327 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 89/1, 89/2-a.b.e., 62/1, 52/2-4 ve 53 üncü maddenin altıncı fıkrası gereğince 9.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, sürücü belgesinin 6 ay süre ile geri alınmasına karar verilmiş olup, 5271 sayılı Kanun’un 286/2-d maddesi gereğince 28.02.2019 tarihinden sonra ilk defa bölge adliye mahkemesince verilen ve 5271 sayılı Kanun’un 272/3. maddesi kapsamı dışında kalan mahkûmiyet kararlarının temyize tabi olduğu anlaşıldığından, tebliğnamedeki hükmün temyiz edilemez olduğu gerekçesi ile temyiz isteminin reddine ilişkin görüşe iştirak edilmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin,20.04.2021 tarih ve 2019/886 E., 2021/1258 K. sayılı kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Menemen 1.Asliye Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.06.2023 tarihinde karar verildi.