Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2022/2738 E. 2023/1980 K. 05.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/2738
KARAR NO : 2023/1980
KARAR TARİHİ : 05.06.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2021/188 E., 2021/468 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat

Mahkemece Dairemizce verilen bozma kararı üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 427 nci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 15.01.2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; “Müvekkilin beraatine karar verilen ceza dava dosyası kapsamında çocuğun basit cinsel istismarı suçundan 21.07.2008 – 24.09.2009 tarihleri arasında tutuklu kalması sebebiyle oluşan zararının karşılığı olarak 30.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte müvekkile ödenmesini talep ederiz.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

2. Davalı vekili 28.01.2015 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “Davanın süresinde açılıp açılmadığı araştırılmalıdır. Davacının tutuklanması yasaya uygun olup, tazminattan idare sorumlu tutulamaz. Talep edilen tazminat miktarları fahiştir. Bu tür davalarda vekalet ücreti talep edilemez.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

3. Bandırma Ağır Ceza Mahkemesinin, 11.03.2016 tarihli ve 2015/164 Esas, 2016/84 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü ile 6.788,83 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

4. Bandırma Ağır Ceza Mahkemesinin, 11.03.2016 tarihli ve 2015/164 Esas, 2016/84 Karar sayılı kararının davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 15.03.2021 tarihli ve 2019/2595 Esas, 2021/2592 Karar sayılı ilâmı ile; 5271 sayılı Kanun’un 144 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin yürürlükten kaldırılması nedeniyle mahsup tazminata engel oluşturmayacak ise de, haklarında mahsup işlemi yapılmayan kişilerle tutukluluğu başka mahkumiyetinden mahsup edilenler arasındaki dengenin, hak ve nesafetin sağlanması gerektiği göz önünde bulundurularak mahsup edilen sürenin hükmolunacak tazminat miktarının tayininde dikkate alınması gerektiği ve bu kapsamda temyiz incelemesi sırasında Dairemizce UYAP sistemi üzerinden temin edilerek dosya içerisine alınan davacıya ait adli sicil kaydına göre davacının karar tarihinden sonra hükümlülüklerinin bulunduğu anlaşıldığından, davacının tutukluluk süresinin diğer bir hükümlülüğünden mahsup edilip edilmediğinin yeniden araştırılmasının gerekmesi, kabul ve uygulamaya göre de; maddi tazminatın, davacının tutuklu kaldığı döneme ilişkin net asgari ücret üzerinden hesaplanan 7.358,75 TL yerine, hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak bu miktarın altında kalacak şekilde 6.788,83 TL olarak tayin edilmesi suretiyle, davacı lehine eksik maddi tazminata hükmolunması, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2007 gün ve 2 – 63 sayılı kararında açıklandığı üzere; koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davalarında, ancak davanın tamamen reddi halinde davalı lehine vekalet ücretine hükmolunabileceği, davanın kısmen kabulü halinde ise davalı lehine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi, nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.

5. Hukukî Süreç başlığı altında (4) numaralı paragrafta ayrıntılarına yer verilen Yargıtay bozma ilâmına uyulmasına karar verilerek gereklerinin yerine getirildiği anlaşılmıştır.

6. Bandırma Ağır Ceza Mahkemesinin, 13.12.2021 tarihli ve 2021/188 Esas, 2021/468 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü ile 7.358,75 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

7. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 16.05.2022 tarihli ve 2022/4514 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdii edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Davacı vekilinin temyiz isteği; hükmedilen tazminat miktarlarının ve vekalet ücretinin az olduğuna, ilişkindir.

B. Davalı vekilinin temyiz isteği; tazminat şartlarının oluşmadığına, ilişkindir.
III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;
Yerel Mahkemenin Kabulü
Davacı vekilinin talebi doğrultusunda maddi tazminatın hesaplanması için alınan 21.12.2015 tarihli bilirkişi raporunda; davacının 21.07.2008 ile 24.09.2009 tarihleri arasında tutuklu kaldığı, tutuklulukta geçen sürenin toplamda 430 gün olduğunun tespit edildiği, dava dilekçesinde tutuklanma tarihinde davacının asgari ücret karşılığı çalıştığı ileri sürülmüş ise de celp edilen SGK kayıtlarında buna ilişkin bir veri bulunmadığı, buna göre davacının tutuklandığı 21.07.2008 tarihinden tahliye tarihi olan 24.09.2009 tarihine kadar asgari ücrete hak kazanacağı, 430 günlük bu süreçte o dönemlerde uygulanan net asgari ücret miktarları üzerinden 6.788,83 TL maddi zarara uğradığının bilirkişi raporuyla tespit edildiği, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 15.03.2021 tarih, 2019/2595 Esas ve 2021/2592 Karar sayılı bozma ilamıyla bilirkişi raporunda davacının tutuklu kaldığı döneme ilişkin net asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmadığının ve maddi tazminatın tayin edilmesinde davacının tutuklu kaldığı döneme ilişkin net asgari ücret üzerinden hesaplanan 7.358,75 TL olarak maddi tazminatın tayin edilmesi gerektiği hususunun belirtildiği, maddi vakıaya ve Yargıtay bozma ilamında belirtilen hususlar dikkate alınarak davacının 21.07.2008 – 24.09.2009 dönemine ilişkin 7.358,75 TL maddi zarara uğradığı anlaşılmıştır.

Manevi tazminat gerçek anlamda bir zarar olmadığı gibi, mal varlığının aktifinde bir azalma ve pasifinde çoğalma meydana getirmemektedir. Manevi tazminatın amacı, yapılan yasa dışı bir işlem veya eylem nedeniyle duyulan acı ve ızdırapların bir ölçüde giderilmesidir. Manevi tazminat, taraflar için bir zenginleşme nedeni olmayacağı gibi bir yoksullaşma nedeni de olmamalıdır. Objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılan suçun niteliği, tutuklanmaya neden olan olayın cereyan tarzı ile gözaltında ve tutuklulukta kalınan süre, tutuklu bulunma tarihleri, tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer gibi unsurlar nazara alınarak zenginleşme sonucu doğurmayacak şekilde hak ve nefaset kurallarına uygun makul bir miktarın manevi tazminat olarak tayin ve takdir olunması gerekmektedir.

Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının haksız tutukluluktan doğan maddi tazminat talebinin kısmen kabulüyle, bilirkişi raporu ve Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 15.03.2021 tarih, 2019/2595 Esas ve 2021/2592 Karar bozma ilamı dikkate alınarak 7.358,75 TL maddi tazminat ile manevi tazminat talebinin kısmen kabulüyle mahkemece takdir edilen 20.000,00 TL manevi tazminatın haksız tutuklama tarihi olan 21.07.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı hazineden alınarak davacıya verilmesine ve fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/215 Esas, 2014/198 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının çocuğun cinsel istismarı suçundan 21/07/2008 – 24/09/2009 tarihleri arasında 430 gün tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 19.11.2014 tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.

A. Davacı vekilinin temyiz isteği yönünden;
Gözaltında ve tutuklu kaldığı dönem içerisindeki maddi zararını ücret bordrosu gibi itibar edilebilecek bir belgeyle ispatlayamayan davacı lehine tutuklu kaldığı dönemde 16 yaşından büyükler için geçerli net asgari ücret üzerinden maddi tazminatın hesaplanmasında hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nefaset ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerektiği göz önünde bulundurularak belirlenen manevi tazminat miktarında, hukuka aykırılık bulunmamıştır.

05.08.2017 tarihli 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik, 5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbî avukatlık ücreti ödeneceği, ancak, ödenecek miktarın tarifede sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamayacağı hususu dikkate alınarak, bu aralıkta hesaplanan nisbî avukatlık ücretine hükmolunmasında hukuka aykırılık bulunmamıştır.

B. Davalı vekilinin temyiz isteği yönünden;
Tazminat talebinin dayanağı olan Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/215 Esas, 2014/198 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının çocuğun cinsel istismarı suçundan 21/07/2008 – 24/09/2009 tarihleri arasında 430 gün tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 19.11.2014 tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne ilişkin hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Bandırma Ağır Ceza Mahkemesinin, 13.12.2021 tarihli ve 2021/188 Esas, 2021/468 Karar sayılı kararında davacı vekili ve davalı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebeplerinin incelenmesi neticesinde herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.06.2023 tarihinde karar verildi.