Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2022/2320 E. 2023/2168 K. 14.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/2320
KARAR NO : 2023/2168
KARAR TARİHİ : 14.06.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/17 E. 2022/80 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
KARAR : Davanın reddine

Davanın niteliğine göre, davacı vekilinin duruşmalı inceleme isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesi gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede;

Dairemizce verilen bozma üzerine Mahkemece kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 427 nci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 28.09.2015 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; “müvekkilinin 14.02.2010 tarihinde gözlem altına alındığını, 18.02.2010 tarihinde tutuklandığını, 21.06.2012 tarihinde tahliye edildiğini, yargılama neticesinde beraat ettiğini belirterek haksız koruma tedbiri nedeniyle 30.000 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminatın yakalama/tutuklama tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini” talep etmiştir.

2. Davalı vekili 26.10.2015 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; “davanın süresinde açılıp açılmadığının araştırılması gerektiğini, tazminat yasal koşullarının oluşmadığını, istenilen tazminat miktarlarının yüksek olduğunu, talep edilen faiz başlangıç tarihinin yanlış olduğunu, davanın ihbarını ve açılan davanın reddi gerektiğini” beyan etmiştir.

3. Mersin 6. Ağır Ceza Mahkemesinin, 26.05.2016 tarihli ve 2015/144 Esas 2016/229 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü ile 18.252,55 TL maddi tazminat ile 30.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

4. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 15.11.2021 tarihli, 2020/7921 Esas, 2021/7884 Karar sayılı ilamıyla “Dosya içeriğine göre; tazminat talebinin dayanağı Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/147 Esas, 2015/241 Karar sayılı ceza dava dosyasında, davacının tutukluluk halinin devamına dair karara karşı yapılan itirazın Mersin 6. Ağır Ceza Mahkemesince incelenerek, tutukluluk halini değerlendirerek itirazın reddine karar verilmiş olup olmadığı dayanak dava dosyası mevcut olmadığından denetlenemediğinden, bu durumun varlığı halinde Mersin 6. Ağır Ceza Mahkemesinin tazminat konusu işlem ile ilişkili olup tazminat davasına bakamayacağı gözetilmeyerek 5271 sayılı CMK’nın 142/2. maddesine aykırı davranılması,

Tazminat davasının dayanağı olan Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/06/2015 tarih, 2014/147 Esas, 2015/241 Karar sayılı ceza dava dosyasında davacının, terör örgütü propagandası yapmak suçundan cezalandırılması istemiyle dava açıldığı, yapılan yargılama sonunda silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte terör örgütü adına suç işlemek suçundan beraatine, terör örgütü propagandası yapmak suçundan ise 6352 sayılı Kanunun geçici 1/1-b. maddesi gereğince kovuşturmanın ertelenmesi kararı verildiği, 6352 sayılı Kanunun geçici 1/1-b. maddesine göre hakkında kovuşturmanın ertelenmesi kararı verilen kişinin, erteleme kararının verildiği tarihten itibaren üç yıl içinde aynı maddenin birinci fıkra kapsamına giren yeni bir suç işlememesi hâlinde düşme kararı verileceği, işlenmesi hâlinde ise bu suçtan dolayı kesinleşmiş hükümle cezaya mahkum olunduğu takdirde, ertelenen kovuşturmaya devam olunacağı dikkate alındığında, davacının örgüt propagandası yapmak suçundan hakkında verilen kovuşturmanın ertelenmesine dair karar için öngörülen 3 yıllık sürenin inceleme tarihi itibariyle dolmuş olduğu hususu dikkate alınarak, davacının terör örgütü propagandası yapma suçu ile ilgili ceza dava dosyasının akıbetinin ve davacı (sanık) hakkında verilip kesinleşen bir mahkumiyet veya düşme kararı bulunup bulunmadığının ve davacının bu suçtan tutuklanıp tutuklanmadığının araştırılarak, davacı hakkında düzenlenen yakalama, olay, gözaltı ve sevk – serbest bırakma, tutuklama müzekkereleri, sorgu zaptının Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde aslının veya onaylı örneğinin dosya arasına alınarak sonucuna göre davacının hukuki durumunun tayin ve tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kabule göre de;

CMK’nın 144/1-a. maddesinin yürürlükten kaldırılması nedeniyle mahsup durumu tazminata engel oluşturmamakla birlikte, haklarında mahsup işlemi yapılmayan kişilerle tutukluluğu başka mahkumiyetinden mahsup edilenler arasındaki dengenin, hak ve nesafetin sağlanması gerektiği dikkate alınarak, davacının tutuklu kaldığı sürenin başka mahkumiyetinden mahsup edilip edilmediğinin araştırılması gerektiğinin gözetilmemesi,

Maddi tazminatın, davacının tutuklu kaldığı döneme ilişkin net asgari ücret üzerinden hesaplanan “17.916,4” TL yerine, hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak bu miktarın üstünde kalacak şekilde “18.252,55” TL olarak tayin edilmesi suretiyle, davacı lehine fazla maddi tazminata hükmolunması,

Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda eksik manevi tazminata hükmolunması, Gerekçeli karar başlığında, ”Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat” olan dava türü yerine, “Kanun dışı yakalanan veya tutuklanan kişilere tazminat verilmesi” ibaresine yer verilmesi,

Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine tayin olunan tazminat miktarı dikkate alınarak, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin üçüncü kısmında yer verilen oranlar üzerinden nispi vekalet ücretine hükmolunması gerekirken, 3.600 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.

5. Mersin 6. Ağır Ceza Mahkemesinin,10.03.2022 tarihli ve 2022/17 Esas 2022/80 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

6. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 22.04.2022 tarihli, davacının, hakkında yürütülen soruşturma kapsamında terör örgütü kurma veya yönetmek suçundan 14.02.2010 tarihinde gözaltına alındığı, Mersin 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/84 sorgu sayılı kararı ile 18.02.2010 tarihinde tutuklandığı, 21.06.2012 tarihinde tahliye olduğu, Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/147 Esas 2015/241 Karar sayılı dosyası ile yargılandığı silahlı terör örgütüne üye olma suçundan beraat ettiği, kararın, 28.07.2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakla, mahkemece usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 15.11.2021 gün, 2020/7921 Esas, 2021/7884 Karar sayılı bozma ilamında belirtilen esaslar doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, koruma tedbiri uygulanmayan terör örgütü propagandası yapma suçu yönünden değerlendirme yapılarak, davanın reddine karar verilmesinin kanuna aykırı olduğu görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz isteği; davacının örgüt üyeliği suçundan tutuklandığını, ceza yargılamasında bu suçtan beraat ettiğini, mahkemesinin davanın reddi gerekçesinin hatalı olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğine ve vekalet ücretine ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
İlk Derece Mahkemesince; davacının Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesi 2014/147 Esas 2015/241 Karar sayılı dosyası ile Terör örgütü propagandası yapma suçundan davacının suçu işlediği tarihten sonra 6352 sayılı yasa ile yapılan değişiklik nedeniyle davacı hakkında Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesince Kovuşturmanın ertelenmesine karar verildiği, kararın 28.07.2015 tarihinde kesinleştiği, kesinleşme şerhinin tebliğine dair belgeye rastlanılmadığı, davacının 14.02.2010 tarihinde gözaltına alındığı, 18.02.2010 tarihinde tutuklandığı, 21.06/2012 tarihinde davacının tahliye edildiği, davacının başvurmaması nedeniyle hakkında düşme kararının verilmediği, davacının 14.02.2010-21.06.2012 tarihleri arasındaki süresinin gözaltı ve tutuklulukta geçtiği anlaşıldığından sonradan yürürlüğe giren yasa gereğince hakkındaki kamu davası ertelenmiş olan ve bu erteleme sonucunda kamu davası düşürülen sanığın CMK’nın 144/1-b ve 144/1-c maddeleri uyarınca tazminat isteme hakları bulunmadığı anlaşılmakla davacının maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
1. Tazminat talebinin dayanağı olan Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/147 Esas – 2015/241 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının terör örgütü kurmak, yönetmek ve üye olmak suçundan 14-18.02.2010 tarihleri arasında 4 gün gözaltında, 18.02.2010-21.06.2012 tarihleri arasında ise 854 gün tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda terör örgütüne üye olma olmamakla birlikte terör örgütü adına suç işlemek suçu yönünden 30.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Yasanın 8 maddesi ile değişik 3713 sayılı Yasanın 7/son-a fıkrası gözetilerek atılı suçtan unsurlarının oluşmaması nedeni ile beraatine ve terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan açılan kamu davasının ise; 6352 sayılı Yargı hizmetlerinin etkinleştirilmesi amacıyla bazı kanunlarda değişiklik yapılması ve basın yoluyla işlenen suçlara ilişkin dava ve cezaların ertelenmesi hakkında kanunun geçici 1. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca ertelenmesine karar verildiği, beraat hükmü ile kovuşturmanın ertelenmesine ilişkin kararın 28.07.2015 tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle davanın yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanununa tabi olduğu ve süresi içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı anlaşılmıştır.

30.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı yasanın 8 maddesinde; 3713 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına;
a) İkinci fıkrada tanımlanan suçu

işleyenler hakkında, 5237 sayılı Kanunun 220 nci maddesinin altıncı fıkrasında tanımlanan suçtan dolayı ayrıca ceza verilmez.” düzenlenmesine yer verilmiştir.

CMK’nın 144/1-b. Maddesinde “tazminata hak kazanmadığı halde, sonradan yürürlüğe giren lehte düzenlemeler getiren kanun gereği, tazminat istemeye uygun hale dönüşenlerin” aynı Kanunun 144/1-c maddesinde ise “genel veya özel af, şikâyetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici olarak durdurulan veya kamu davası ertelenen veya düşürülen kişilerin” tazminat isteyemeyeceği belirtilmiştir.

Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

UYAP sistemi üzerinden yapılan inceleme de tazminat davasının dayanağı olan ceza yargılamasında; Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.02.2011 tarihli 2010/193 Esas, 2011/37 Karar sayılı kararıyla davacı sanığın memura mukavemet, patlayıcı madde bulundurma ve atma suçlarından beraatine, terör örgütü üyesi olmadıkları halde örgüt adına suç işlediği sabit görüldüğünden; TCK’nın 314/3, 220/6 maddeleri delaleti ile TCK’nın 314/2 maddesi gereğince davacı sanığın neticesi itibariyle 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 14.02.2011 tarihli eyleme katılarak terör örgütü propagandası yapma suçunu işlediğinin kabulü ile 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, hükümlerin temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 12.12.2011 tarih 2011/10375 Esas 2011/29813 Karar sayılı kararıyla davacı silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte terör örgütü adına suç işleme ve terör örgütü propagandası yapma suçlarından kurulan hükümlerin karar gerekçesinde cezaların alt sınırdan uzaklaşılarak hüküm kurulması suretiyle çelişkiye düşülmesi nedeniyle hükümlerin bozulduğu anlaşılmıştır.

Bozma kararı üzerine davanın devredildiği Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.06.2015 tarihli 2014/147 Esas– 2015/241 Karar sayılı kararıyla silahlı terör örgütüne üye olma suçundan açılan kamu davasında, davacı hakkında, terör örgütüne üye olmamakla birlikte terör örgütü adına suç işlemek suçundan 30.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Yasanın 8. maddesi ile değişik 3713 sayılı Yasanın 7/son-a fıkrası gözetilerek atılı suçtan unsurlarının oluşmaması nedeni ile beraatine karar verildiği,

Terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan açılan kamu davasının ise; 6352 sayılı Yargı hizmetlerinin etkinleştirilmesi amacıyla bazı kanunlarda değişiklik yapılması ve basın yoluyla işlenen suçlara ilişkin dava ve cezaların ertelenmesi hakkında kanunun geçici 1. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca ertelenmesine karar verildiği, Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.03.2022 tarihli ek kararıyla 6352 sayılı Kanunun geçici 1/2 maddesi uyarınca davanın düşürülmesine karar verildiği anlaşılmıştır.

Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; davacı hakkında terör örgütüne üye olmamakla birlikte terör örgütü adına suç işlemek suçu yönünden beraat kararı verilmiş ise de CMK’nın 144/1-b. maddesi gereğince sonradan yürürlüğe giren ve lehte düzenleme getiren kanun gereği durumları tazminat istemeye dönüşenlerin tazminat talep edemeyecekleri, terör örgütü propagandası yapma suçu yönünden ise düşme kararı verilmesi nedeniyle aynı Kanunun 144/1-c madde gereğince tazminat talep edilemeyeği anlaşılmakla; davanın reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

2. Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2007 gün ve 2 Esas, 63 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere; koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davalarında, ancak davanın tamamen reddi halinde davalı lehine vekalet ücretine hükmedileceği, somut olayda da davalının davayı vekili aracılığıyla takip edip davanın reddi kararı verildiğinden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Mersin 6. Ağır Ceza Mahkemesinin,10.03.2022 tarihli ve 2022/17 Esas 2022/80 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebeplerinin incelenmesi neticesinde herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,14.06.2023 tarihinde karar verildi.