Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2022/2262 E. 2023/1885 K. 29.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/2262
KARAR NO : 2023/1885
KARAR TARİHİ : 29.05.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Davanın kısmen kabulü

Mahkemece Dairemizce verilen bozma kararı üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 427 nci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle; gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 04.02.2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; “müvekkilinin Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.12.2010 tarih ve 2009/589 Esas, 2010/436 Karar sayılı kararıyla mahkumiyetine karar verildiğini, müvekkilinin yokluğunda verilen hükmün usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği için kesinleştirmesinin yapılarak temyiz talebinin red edildiğini, süre yönünden reddine ilişkin kararın temyizi üzerine dosyanın Yargıtaya gönderildiğini ancak kararın kesinleştirilmesinin yapılması nedeniyle cezanın infazına başlanıldığını ve davacının 04.10.2011 tarihinde yakalanarak cezaevine konulduğunu, infaz devam ederken Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 30.05.2012 tarih 2012/3755 Esas 2012/38078 Karar sayılı ilamı ile hükmün bozularak infazın durdurulmasına karar verilmesi üzerine davacının 01.06.2012 tarihinde tahliye edildiğini, Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.12.2012 tarih ve 2012/401 Esas, 2012/438 Karar sayılı kararıyla müvekkilinin beraatına karar verildiğini, hükmün temyiz incelemesinden geçerek onandığını, müvekkilinin haksız olarak 04.10.2011-01.06.2012 tarihleri arasında tutuklu kaldığını belirterek 10.000 TL maddi ve 40.000 TL manevi tazminatın tutuklama tarihiden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini” talep etmiştir.

2. Davalı vekili 25.02.2015 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “davanın süresinde açılmadığını,yasadan kaynaklanan tutuklama işleminin yapıldığını belirterek talebin yersiz olduğunu, istenen tazminat miktarının da fahiş olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini” beyan etmiştir.

3. Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 01.06.2015 tarihli ve 2015/75 Esas, 2015/275 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü ile 5.014,34 TL maddi ve 6.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

4. Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 01.06.2015 tarihli ve 2015/75 Esas, 2015/275 Karar sayılı kararının davalı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 19.12.2017 tarihli ve 2017/6106 Esas, 2017/10521 Karar sayılı ilâmı ile; tazminat talebinin dayanağı olan Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/401 Esas – 2012/438 Karar sayılı ceza dava dosyasında, davacı hakkında 17.12.2010 tarihinde verilen mahkumiyet hükmünün kesinleştirilmesi üzerine infazı için davacının 04.10.2011 tarihinde cezaevine alındığı ve mahkumiyet hükmünün temyizi üzerine Yargıtay 15. Ceza Dairesince infaz durdurularak davacının 01.06.2012 tarihinde tahliye edildiğine dair evraklar dikkate alınarak, davacı hakkında verilen mahkumiyet hükmünün infaz edilip edilmediği, infaz edilmiş olması halinde infaz edilen sürenin tereddüde mahal vermeyecek şekilde tespit edilmesi sonrası karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi ve her ne kadar CMK’nın 144/1-a maddesinin yürürlükten kaldırılması nedeniyle mahsup tazminata engel oluşturmayacak ise de, haklarında mahsup işlemi yapılmayan kişilerle tutukluluğu başka mahkumiyetinden mahsup edilenler arasındaki dengenin, hak ve nesafetin sağlanması gerektiği göz önünde bulundurularak mahsup edilen sürenin hükmolunacak tazminat miktarının tayininde dikkate alınması gerektiği nazara alındığında, davacının tutukluluk süresinin diğer bir hükümlülüğünden mahsup edilip edilmediği, mahsup edilmiş ise ne kadarının mahsup edildiğinin araştırılması gerektiğinin gözetilmemesi nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

5. Hukukî Süreç başlığı altında (4) numaralı paragrafta ayrıntılarına yer verilen Yargıtay bozma ilâmına uyulmasına karar verilerek gereklerinin yerine getirildiği anlaşılmıştır.

6. Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 12.11.2018 tarihli ve 2018/156 Esas, 2018/402 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

7. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 08.04.2022 tarihli, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile hükmün onanması görüşünü içerir tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz istemi davanın reddi gerektiğine, eksik inceleme sonucunda karar verildiğine, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Davacının dolandırıcılık suçuyla ilgili olarak Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/589 Esas 2010/436 Karar sayılı kararı ile verilen ve kesinleştirilen 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla ilgili olarak 04.10.2011 tarihinde cezaevine girdiği, davacı hakkında verilen hükmün Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 30.05.2012 tarihli 2012/3755 Esas 2012/3878 Karar sayılı ilamıyla bozulmasına ve davacının tahliyesine karar verildiği, Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.12.2012 tarihli 2012/401 Esas 2012/438 Karar sayılı kararı ile davacının beraatına karar verildiği, kararın 24.09.2014 tarihinde kesinleştiği, davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.

Adana Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün 07.06.2018 tarihli 2018/21269 sayılı yazısında; 04.10.2011 ile 13.04.2012 tarihleri arasında ilamın infaz gördüğü belirtilmiştir.

Davacının hükümlü olarak infaz ettiği cezayla ilgili suç nedeniyle beraatına karar verildiğinden özgürlüğünün haksız olarak kısıtlandığı, infaz edilen süreler içerisinde çalışamamaktan doğan maddi kaybının bulunduğu, duyduğu acı ve elemin CMK’nın 141/1-e maddesi gereğince tazminat ödenerek giderilmesi gerekmektedir.

Maddi tazminat yönünden; 01.07.2011 ile 31.12.2011 tarihleri arasında asgari ücret tarifesine göre aylık net asgari ücretin 658,95 TL olduğu, aylık ücret 30 gün üzerinden değerlendirilmiş ve günlük olarak hesaplandığında 21,96 TL olduğu, davacının 04.10.2011 ile 31.12.2011 tarihleri arasında hürriyetinden yoksun kaldığı 89 günle çarpılması halinde çıkan miktarın 1954,44 TL olduğu; 01.01.2012 ile 30.06.2012 tarihleri arasında asgari ücret tarifesine göre aylık net asgari ücretin 701,13 TL olduğu, aylık ücret 30 gün üzerinden değerlendirilmiş ve günlük olarak hesaplandığında 23,37 TL olduğu, davacının 01.01.2012 ile 13.04.2012 tarihleri arasında hürriyetinden yoksun kaldığı 103 günle çarpılması halinde çıkan miktarın 2407,11 TL olduğu; tespit edilen miktarlar toplandığında 4.361,55 TL olduğu anlaşılmış hesaplanan bu miktar davacı lehine maddi tazminat ile 5.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/401 Esas, 2012/438 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının nitelikli dolandırıcılık suçundan Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/589 Esas 2010/436 Karar sayılı dosyası ile yapılan yargılama neticesinde mahkumiyetine karar verildiği, karar kesinleştirilerek cezanın infazına 04.10.2011 tarihinde başlanıldığı, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 30.05.2012 tarih 2012/3755 Esas 2012/38078 Karar sayılı ilamı ile davacı sanığın temyiz isteminin öğrenme tarihinde olduğu kabul edilerek yapılan inceleme neticesinde hükmün bozulmasına ve infazın durdurulmasına karar verildiği, bozma üzerine yapılan yargılama neticesinde Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.12.2012 tarih ve 2012/401 Esas, 2012/438 Karar sayılı kararıyla davacının beraatına karar verildiği, hükmün temyiz incelemesinden geçerek 24.09.2014 tarihinde kesinleştiği, bu suretle davacının hükümlülüğünün 04.10.2011 -13.04.2012 tarihleri arasında 6 ay 9 gün infaz gördüğü, infaz tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK’nın 142. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.

Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden ;
1.Tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında beraat etmiş olması nedeniyle davacı lehine 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 141 ve devamı maddelerine göre, maddi ve manevi tazminat hakkı bulunduğundan, davalı vekilinin, davacının tazminat talebinin reddi gerektiğine yönelik temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

2. İlk derece mahkemesince bozma gereği yerine getirilmek suretiyle yapılan araştırma neticesinde davacının hükümlülüğünün 04.10.2011-13.04.2012 tarihleri arasında 6 ay 9 gün infaz gördüğü ve bahsi geçen dönem içerisindeki maddi zararını ücret bordrosu gibi itibar edilebilecek bir belgeyle ispatlayamayan ve vekili tarafından maddi tazminatın asgari ücret üzerinden hesaplanması kabul edilen davacı lehine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca 16 yaşından büyükler için belirlenen net asgari ücret miktarı üzerinden tazminat hesaplaması yapılmasında hukuka aykırılık görülmemiş olup, davalı vekilinin eksik inceleme neticesinde hüküm kurulduğuna yönelik temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

3. Davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, gözaltı süresi, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nesafet kurallarına uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespit edildiği anlaşıldığından davacı hakkında hükmedilen manevi tazminat miktarında hukuka aykırı bulunmamıştır.

4. Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2007 gün ve 2 Esas, 63 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere; koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davalarında, ancak davanın tamamen reddi halinde davalı lehine vekalet ücretine hükmolunabileceğinden, davanın kısmen kabulü halinde davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi hukuka aykırı bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 12.11.2018 tarihli ve 2018/156 Esas, 2018/402 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebeplerinin incelenmesi neticesinde herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

29.05.2023 tarihinde karar verildi.