YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/1859
KARAR NO : 2023/1899
KARAR TARİHİ : 30.05.2023
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2019/251 E., 2020/247 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
KARAR : Davanın kısmen kabulü
Dairemizce verilen bozma kararı üzerine mahkemece kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 427 nci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 07.07.2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının 10.08.2012 tarihinde silahlı terör örgütüne bilerek isteyerek yardım etme suçundan yakalanarak gözaltına alındığını, 11.08.2012 tarihinde tutuklanarak cezaevine gönderildiğini, davacı hakkında açılan dava İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/16 Esas sayılı dosyasında görülmekte iken 21.11.2012 tarihinde tahliye kararı verildiğini, ancak yargılama sonunda davacının neticeten 5 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırıldığını, kararın temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilen dosyada, davacı hakkında beraat kararı verilmesi gerektiği bildirilerek kararın bozulduğunu, bozma kararı üzerine İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen yargılamada bozmaya uyularak 23.03.2015 tarihinde davacı hakkında beraat kararı verildiği ve verilen kararın kesinleştiğini, davacının tutuklanmadan önce nakliye firmasında aylık 1.000,00 TL maaş ile tır şoförü olarak çalıştığını, bu nedenle 6.000,00 TL maddi ve manevi zararı nedeniyle 25.000,00 TL manevi tazminatın yakalama tarihi olan 10.08.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili 07.08.2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığından reddi gerektiğini, davacının zararını delillendirmediğini, talep edilen tazminatın fahiş olduğunu ve tazminata hükmedilmesi halinde hangi koruma tedbiri nedeniyle tazminata hükmedildiğinin açıkça belirtilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
3. Şanlıurfa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 15.12.2015 tarihli ve 2015/291 Esas, 2015/551 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
4. Şanlıurfa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 15.12.2015 tarihli ve 2015/291 Esas, 2015/551 Karar sayılı kararının davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 13.05.2019 tarihli ve 2019/314 Esas, 2019/6011 Karar sayılı kararı ile davacı ve vekilinin duruşmaya katılmadıklarından ve vekaletnamenin eski tarihli olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
5.Bozma kararı üzerine Şanlıurfa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 26.06.2020 tarihli ve 2019/251 Esas, 2020/247 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
6.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 11.04.2022 tarihli tebliğnamesi ile hükmün onanmasını talep etmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Davacı vekilinin temyiz isteği; manevi tazminatın eksik olduğuna ilişkindir.
2. Davalı vekilinin temyiz isteği; eksik araştırma ile karar verildiğine, davanın süresinde olmadığına, davacının zararını kanıtlayamaması nedeniyle tazminata hükmedilemeyeceğine, hükmedilen tazminat miktarlarının fahiş olduğuna, yakalama tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğuna ve davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkindir.
III. DAVA KONUSU
Şanlıurfa 1. Ağır Ceza Mahkemesi gerekçesinde “Davacı hakkında silahlı örgüt adına suç işleme suçundan dolayı başlatılan soruşturmada 10/08/2012 tarihinde göz altında kaldığı ve 11/08/2012 – 21/11/2012 tarihleri arasında tutuklu kaldığı, yapılan soruşturma sonunda hakkında açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonunda, İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 23/03/2015 tarih, 2015/28 esas ve 2015/90 karar sayılı ilamı ile atılı suçtan beraatine karar verildiği ve kararın 31/03/2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır … beraat kararının 31/03/2015 tarihinde kesinleştiği, dava tarihinin ise 07/07/2015 olduğu, buna göre davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır … mahkememizin davaya bakmakla yetkili olduğu anlaşılmıştır … konu ile ilgili mükerrer davanın bulunmadığı anlaşılmıştır …. Davacının gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin başka cezasından mahsup edilmediği anlaşılmıştır … Davacının tutukluluk sürelerinin infaz gördüğü anlaşılmıştır … Geliri ve gözaltında ve tutuklulukta kaldığı döneme ilişkin kazanç kaybı miktarı konusunda itibar edilebilecek herhangi bir belge ibraz edemeyen davacının gözaltında ve tutuklulukta kaldığı döneme ilişkin olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca 16 yaşından büyükler için belirlenen net asgari ücret miktarları üzerinden hesaplanacak miktarın maddi tazminat olarak ödenmesine karar verilmesi gerekmekle, davacının gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği 2012 yılında (103) günlük sürenin bulunduğu döneme ait net asgari ücret miktarı üzerinden ilk günün sayılmayıp son günün sayılması suretiyle yapılan hesap sonucunda (2012 yılına ait 739,79 TL / 30 x 103) maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile gözlatı tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 2.539,94 TL maddi tazminat ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir … Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltında kalmasına ve/veya tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, gözaltında geçirdiği ve/veya tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekmekle gözaltı ve tutuklu kaldığı 103 gün üzerinden takdiren belirleme yapılarak davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile gözaltı tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte takdiren 4.500 TL manevi tazminat ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir.” denilmiştir.
IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/28 Esas – 2015/90 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının silahlı örgüt suçundan 10.08.2012 – 21.11.2012 tarihleri arasında 103 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat kararının 31.03.2015 tarihinde kesinleştiği, gözaltı ve tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 142 inci maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve tazminat talep edilebilmesi bakımından kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.
A.Davacı vekilinin temyiz sebeplerine yönelik olarak;
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda eksik manevi tazminata hükmolunması hukuka aykırı bulunmuştur.
B.Davalı vekilinin temyiz sebeplerine yönelik olarak;
1. Tazminata esas ceza davasına konu beraat hükmünün 31.03.2015 tarihinde kesinleştiği, gözaltına alınma ve tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 142 inci maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.
2. Asgari ücreti aşan bir geliri olduğunu belgeleyemeyen davacı lehine hükmedilen maddi tazminatın asgari ücret üzerinden hesaplanmasında isabetsizlik görülmemekle beraber, maddi tazminatın “2.497,79 TL” yerine bu miktarın üstünde kalacak şekilde “2.539,94 TL” olarak tayin edilmesi suretiyle, davacı lehine fazla maddi tazminata hükmolunması hukuka aykırı bulunmuştur.
3. Davacı vekili tarafından davacının yakalanma tarihinden itibaren faiz talebinde bulunulması nedeniyle mahkemece taleple bağlılık ilkesi gereği bu tarihinden itibaren yasal faize hükmedildiği ve zararın doğum tarihinin de yakalama tarihi olduğu anlaşılmakla, bu hususta hukuka aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
4. Davacı lehine eksik manevi tazminata hükmedildiği anlaşılmakla, davalı vekilinin manevi tazminatın yüksek olduğuna ilişkin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
5. Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2007 gün ve 2 Esas, 63 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere; koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davalarında, ancak davanın tamamen reddi halinde davalı lehine vekalet ücretine hükmolunabileceğinden, davanın kısmen kabulü halinde davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünün (A) ve (B.2) bentlerinde açıklanan nedenlerle Şanlıurfa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 26.06.2020 tarihli ve 2019/251 Esas, 2020/247 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.05.2023 tarihinde karar verildi.