YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/180
KARAR NO : 2023/4943
KARAR TARİHİ : 13.11.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2020/627 E., 2020/1023 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
KARAR : Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Esastan ret
İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 15.10.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; “Müvekkilin beraatine karar verilen ceza dava dosyası kapsamında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 19.06.2007 – 24.01.2008 tarihleri arasında gözaltında ve tutuklu kalması sebebiyle oluşan zararının karşılığı olarak 36.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminatın gözaltı tarihi olan 18.10.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini arz ve talep ederim.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
2. Davalı vekili 08.01.2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “Davanın süresinde ve yetkili mahkemede açılıp açılmadığı, mükerrer dava açılıp açılmadığı araştırılmalıdır. Davacı hakkında verilen tutukluluk kararı kanuna uygun olarak verilmiştir ve haksız değildir. Davacı uğradığını iddia ettiği zararı belgelere dayandırmamıştır. Faiz istemi usul ve yasaya aykırıdır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
3. İnegöl Ağır Ceza Mahkemesinin, 22.10.2019 tarihli ve 2018/267 Esas, 2019/228 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
4. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 30.09.2020 tarihli ve 2020/627 Esas, 2020/1023 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.
5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 03.01.2022 tarihli ve 2020/107532 sayılı, esastan ret görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdii edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz istemi; hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğuna, avukatlık ücretinin maddi tazminat hesabına dahil edilmemesine, ilişkindir.
III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Davaya konu toplanan deliller ve yapılan yargılama neticesinde davacının 19.06.2007 ile 22.06.2007 tarihleri arasında göz altına alındığı, 22.06.2007 ile 24.01.2008 tarihleri arasında tutuklu kalarak tahliye olduğu tüm dosya kapsamından silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan beraat kararı verildiği, verilen kararın kesinleşmesi kapsamında bu süreler zarfında koruma tedbirleri nedeniyle haksız gözaltı, tutuklulukta geçirdiği Yargıtay’ın yerleşik içtihatları kapsamında girdiği gün sayılıp çıktığı gün sayılmamak üzere her ne kadar davacı vekili maddi tazminata ilişkin davacı hakkında gelir kaybı için her gün 100,00 TL talep etmiş ise de, buna ilişkin herhangi bir delil ve belge sunmadığı, tutuklandığı tarihlerde sabit gelir getiren bir işi olmayan davacının maddi kaybı ile ilgili itibar edilecek bir belge ibraz edilmesi halinde bu husus dikkate alınarak maddi zararın belirlenmesi gerektiği, belge ibraz edilememesi durumunda ise tazminat istemine konu işlem tarihindeki yaş durumu dikkate alınarak, bu yaş grubu için belirlenen net asgari ücret üzerinden hesaplanacak miktarın maddi tazminat olarak verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu durumda davacı yönünden gözaltı ve tutuklulukta kaldığı 2007 ve 2008 yıllarına ait maddi kaybı ile ilgili itibar edilebilecek bir belge ibraz edilmemesi nedeniyle gözaltında ve tutuklulukta kaldığı 2007 ve 2008 yıllarına ait aylık net asgari ücret rakamlarına göre maddi tazminat hesabı yapılmıştır. Toplamda 3.033,25 TL maddi tazminata davacının hak kazandığı vicdani kanısına ulaşılmış olup, talep ile bağlılık ilkesi uyarınca 3.033,25 TL maddi tazminatın her ne kadar gözaltı tarihi 19.06.2007 ise de davacı vekili dilekçesinde 18.10.2007 tarihinden itibaren talep etmesi nedeniyle taleple bağlılık ilkesi uyarınca bu tarihten itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte kabulüne fazlaya ilişkin taleplerin reddine ile yine diğer talepleri olan cezaevi masrafları ve vekalet ücreti talep etmiş ise de; Yargıtay’ın yerleşik içtihatları kapsamında tazminata konu edilemeyeceğinden talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacının haksız olarak 19.06.2007 tarihinde gözaltına alınarak, 22.06.2007 tarihinden 24.01.2008 tarihleri arasında haksız olarak gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği anlaşıldığından davacının gözaltına alınış şekli, bu süre zarfında kendisinin yaşamış olduğu elem ve ızdırap, gözaltında ve tutuklulukta kalmasına neden olan olayın oluş tarzı, suçun niteliği, sosyal çevresi, ekonomik durumu çerçevesinde değerlendirildiğinde manevi olarak zarara uğradığı kanaatine varılmış olup sebepsiz zenginleşmeye neden olmayacak şekilde davacıda meydana gelen manevi elem ve ızdırabın etkisi ile orantılı olan bir miktarda manevi tazminat verilmesi gerektiği vicdani kanısına varıldığından manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile haksız göz altı ve tutukluluk için 6.000,00 TL manevi tazminatın her ne kadar gözaltı tarihi 19.06.2007 ise de davacı vekili dilekçesinde 18.10.2007 tarihinden itibaren talep etmesi nedeniyle taleple bağlılık ilkesi uyarınca bu tarihten itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte kabulüne fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
19.06.2007 – 24.01.2008 tarihleri arasında gözaltında ve tutuklulukta kalan davacının, aylık net asgari ücret üzerinden hesaplama yapıldığında maddi zararının 3.035,48TL olarak tespiti gerekirken hatalı hesaplama sonucunda eksik maddi tazminata hükmedilmesi,
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer dikkate alınarak hak ve nefaset ilkelerine uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerektiği halde; belirtilen açıklama ve ölçütlere uymayacak miktarda fazla manevi tazminata hükmolunması, hukuka aykırı bulunarak;
Hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde maddi tazminat miktarı olarak yazılı “3.033,25TL” ibaresinin çıkartılması ve yerine “3.035,48 TL” ibaresinin yazılması, yine hüküm fıkrasının (2) numaralı bendinde manevi tazminat miktarı olarak yazılı “6.000,00 TL” ibaresinin çıkartılması ve yerine “4.000,00 TL” ibaresinin yazılması, buna bağlı olarak hüküm fıkrasında yer alan “1.083,99 TL nisbi vekalet ücretinin” ibaresinin “1.056,00 TL vekalet ücretinin” biçiminde değiştirilmesi suretiyle; istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan Bursa 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/488 E., 2018/188 K. sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 19.06.2007 – 24.01.2008 tarihleri arasında 219 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine karar verildiği, beraat hükmünün 16.07.2018 tarihinde kesinleştiği, gözaltına alınma tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye dava açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin temyiz isteği yönünden;
1.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 29.05.1957 tarihli, 1957/4 Esas ve 1957/16 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında da açıklandığı üzere; vekalet ücreti yargılama giderlerindendir. Buna göre karşı tarafa yüklenmesi gereken vekalet ücretinin bağımsız bir varlığı olamayacağından ayrı bir dava konusu da yapılamayacaktır. Davacının, kendi vekili ile yaptığı ve sadece tarafları bağlayan ücret sözleşmesindeki vekalet akdi uyarınca ödenmesi kararlaştırılan bedelin koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilmelidir.
Anılan içtihadı birleştirme kararı ve yerleşik Yargıtay uygulamaları nazara alındığında, tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında beraat etmiş olması nedeniyle davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmolunması gerektiği, maktu vekalet ücretini aşan ve serbest meslek makbuzu ile ispatlanan kısmın ise davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı, bu nedenle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamına dahil edilemeyeceği anlaşıldığından; kararda bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2.Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nefaset ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak ve emsal uygulamaların da altında olacak şekilde eksik manevi tazminata hükmolunması, hukuka aykırı bulunmuştur.
3. Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde, hükmedilen tazminat miktarlarına gözaltı tarihi olan 18.06.2007 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi talep edilmiş ise de; gözaltı tarihinin 19.06.2007 tarihi olduğu ve hükmedilen tazminat miktarlarına ancak bu tarihten itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilebileceğinin gözetilmemesi, hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünün (2) numaralı paragrafında açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 30.09.2020 tarihli ve 2020/627 Esas, 2020/1023 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İnegöl Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.11.2023 tarihinde karar verildi.