Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2022/1697 E. 2023/5329 K. 04.12.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/1697
KARAR NO : 2023/5329
KARAR TARİHİ : 04.12.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/110 E., 2021/269 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Davanın kısmen kabulü
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Davacı hakkında dairemizce verilen bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı, davanın niteliğine göre, davacı vekilinin duruşmalı inceleme isteminin, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı Kanunun 318 inci maddesi gereğince reddine karar verilerek yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Davacı vekili 09.09.2013 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’in devletin birliğini ve bütünlüğünü bozma suçundan 15.04.1991 tarihinde gözaltına alındığını ve tutuklandığını, müvekkilinin 27.06.2013 tarihine kadar cezaevinde kaldığını, müvekkiline isnat edilen suçlama ile ilgili suç tarihinin 16.03.1991 olduğunu, bu durumun İzmir 8 Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/320 D.İş kararı tespit edildiğini, müvekkili hakkında lehe yasa uygulaması yoluna gidilmediğini, İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/383 E. 2006/306 K sayılı kararı ile müvekkiline verilen müebbet hapis cezasının suç tarihinin 16.03.1991 olarak tespit edildiği nazara alındığında müvekkilinin cezaevinde yatması gereken sürenin 15 yıl olduğunu, müvekkili hakkında lehe yasal düzenlemesinin uygulanmış olması halinde müvekkilinin 15.04.2006 tarihinde şartla tahliye edileceğini, müvekkilinin tüm başvurularına rağmen mahkemenin lehe yasa düzenlemesini uygulamamasının müvekkilinin fazladan 7 yıl 2 ay 13 gün hapiste kalmasına sebebiyet verdiğini, bu durumun müvekkili tarafından telafisi mümkün olmayan maddi ve manevi zararlara neden olduğunu, müvekkilinin 7 yıl boyunca aile kurmadan mahrum kalma, aile ile zaman geçirememe, iş yaşantısına geç atılma, cezaevinde yapılan zorunlu masraflar, mahrum kaldığı kar vb maddi kayıplar ile 7 yıl 2 ay 13 günlük manevi çöküntü de dikkate alınarak 100.000,00 TL maddi, 250.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 350.000,00 TL tazminatın 15. 04.2006 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı maliye hazinesinden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı vekili 13.09.2013 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının tazminat taleplerinin kanunda belirtilmediğinden reddi gerektiğini, davanın süresinde açılmadığından reddi gerektiğini, faiz talebinin reddi gerektiğini, öne sürmüştür.

3.Midyat Ağır Ceza Mahkemesinin, 26.12.2013 tarihli ve 2013/156 Esas, 2013/239 Karar sayılı kararı ile; davanın reddine karar verilmiştir.

4.Midyat Ağır Ceza Mahkemesinin, 26.12.2013 tarihli ve 2013/156 Esas, 2013/239 Karar sayılı kararının davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 11.05.2015 tarihli ve 2014/17488 Esas, 2015/7877 Karar sayılı kararı ile; ..tazminat istemine dayanak olan ceza dava dosyasının celp edilip, davacının hükümlülüğüne neden olan suç tarihinin ve şartla tahliye edilmesi gereken tarihin tespit edilerek, müddetnamenin yanlış düzenlenmesi nedeniyle uğranılan bir zarar bulunup, bulunmadığı, süresinde doğru olarak düzenlenmesi halinde bir zararın doğup doğmayacağı hususları değerlendirilerek davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, gerek 466 sayılı Kanun gerekse 5271 sayılı CMK’da infaz aşamasında infaz kanunlarındaki değerlendirmeye binaen kişinin fazladan cezaevinde kalması nedeniyle tazminata hak kazanabileceği hususunun düzenlenmediği, davacının yasal çerçevede müddetnameye yaptığı itirazın mahkemece değerlendirilerek 2013 yılında şartla salıverildiğinin anlaşılması ve yasal şartları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin kanuna aykırı olduğundan bahisle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile bozulmasına karar verilmiştir.

5.Midyat Ağır Ceza Mahkemesinin, 11.11.2021 tarihli ve 2015/110 Esas, 2021/269 Karar sayılı kararı ile bozma ilamına uyularak 29.763,76 TL maddi, 45.000,00 TL manevi tazminat tazminatın 16.04.2006 tarihinden faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

6.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığın 08.03.2023 tarihli tebliğnamesi ile davalı vekilinin ve davacı vekilinin temyiz istemlerinin esastan reddi ile hükmün onanması talep edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A.Davacı vekilinin temyiz istemi; Yerel mahkeme müvekkilinin tutuklu kaldığı süreyi eksik ve hatalı hesap ettiğini, müvekkilin yakalanmasından sonra yürürlüğe giren 3713 sayılı kanunun geçici 4. maddesi gereğince müvekkil üzerine atılı suçtan müebbet hapis cezası alanlar 15 yıllarını tutuklulukta geçirdikten sonra talepleri olmaksızın tahliye edilmesi gerektiğini, müvekkil şartla tahliye olması gereken 15.04.2006 tarihinden tahliye olduğu 28.06.2013 tarihine kadar haksız şekilde tutuklu kaldığını, hükmedilen maddi ve manevi tazminatın eksik olduğuna, ilişkindir.

B.Davalı vekilinin temyiz istemi; Yerel mahkemece hatalı karar verildiğinden kararın bozulması gerektiğini, davanın reddi gerektiğini, davanın süresinde açılmadığından reddi gerektiğini, davacının zararını belgelendiremediğini, faize ve vekalet ücretine ilişkin hükümlerin de incelenmesi gerektiğini,belirtmiştir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Tazminat talebinin dayanağı olan İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/383 Esas – 2006/306 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının PKK isimli illegal silahlı çeteye mensup olmak, adam öldürmek, adam öldürmeye teşebbüs suçlarından 15.04.1991 tarihinde gözaltına alındığı, 30.04.1991 tarihinde tutuklandığı, yapılan yargılama sonunda davacı hakkında müebbet hapis cezasına hükmedildiği, hükmün 28.06.2007 tarihinde kesinleştiği ve davanın 5271 sayılı Kanunun 142 inci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı, cezanın infazı aşamasında suç tarihinin yakalama tarihi olan 15.04.1991 olarak tespit edilerek 3713 sayılı yasaya göre bihakkın tahliye tarihini 11,04.2027, şartla tahliye tarihini ise 05.04.2021 olarak belirleyen Bafra CBS’nin 26.10.2011 tarihli müddetnamesine yaptıkları itirazın sonucunda İzmir 8.Ağır Ceza Mahkemesinin 27.06.2013 tarih , 2013/382 d.iş sayılı kararı ile suç tarihinin 16.03.1991 olduğunun tespit edilerek, 3713 sayılı yasanın atılı suçun işlenmesinden sonra yürürlüğe girdiğini bu nedenle müddetnamenin suç tarihinde yürürlükte bulunan 647 sayılı kanuna göre düzenlenmesi gerektiği, anılan kanunun 19/1 maddesine göre müebbet hapis cezasına hükümlü olanların 20 yılın infazı halinde şartlı tahliyeden yararlanacağının düzenlendiği dikkate alındığında davacının 15.04.2011 tarihinde şartla tahliye tarihinin dolduğunun bahisle müddetnamenin iptaline karar verilerek Bafra Ağır Ceza Mahkemesinin 28.06.2013 tarih ve 2013/422 D.İş sayılı kararı ile davacı …’in 15.04.2011 tarihinden itibaren koşullu salıverilmesine karar verildiği, ancak 12.04.1991 tarihinde yürürlüğe giren 3713 sayılı yasanın geçici 4. maddesinde, 08.04.1991 tarihine kadar devlet idaresi aleyhine cürüm fiillerini işleyenlerden müebbet hapis cezasına hükümlü olanların iyi halli olup olmadıklarına bakılmaksızın ve talepleri olmaksızın 15 yıllarını çektikleri takdirde şartla salıverilmesi gerektiğine ilişkin düzenlemenin dikkate alınmaması sebebiyle davacının 15.04.2006 tarihinde şartla tahliye edilmesi gerektiği halde 15.04.2011 tarihinde şartla tahliye edilmesine karar verildiği değerlendirilmekle davacının 16.04.2006 -15.04.2011 tarihleri arasında haksız olarak tutuklu kaldığı anlaşıldığından bu tarihlere tekabül eden dönemde 16 yaşından büyük kişiler için düzenlenen net asgari ücret üzerinden hesaplama yapılarak ve bozma ilamına da uyularak davanın kısmen kabulü ile 29.763,76-TL maddi, 45.000,00 TL manevi tazminatın hakkın doğum tarihi olan 16.04.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/383 Esas – 2006/306 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının PKK isimli illegal silahlı çeteye mensup olmak, adam öldürmek, adam öldürmeye teşebbüs suçlarından 15.04.1991 tarihinde gözaltına alındığı, 30.04.1991 tarihinde tutuklandığı, 28.06.2013 tarihinde tahliye edildiği, yapılan yargılama sonunda davacı hakkında müebbet hapis cezasına hükmedildiği, hükmün 28.06.2007 tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanunun 142 inci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.

A.Davalı vekilinin temyiz istemi;
5271 sayılı Kanunun 141 inci maddesinin birinci fıkrasının f bendinde tutuklulukta geçirdikleri süreleri hükümlülük süresinden fazla olan kişilerin tazminat isteme hakkı olduğunu, iş bu durumda somut olayımızda; müebbet hapis cezası alan davacı hakkında 26.10.2021 tarihli Bafra Cumhuriyet Başsavcılığının müddetnamesinde, bihakkın tahliye tarihini 11.04.2027, şartla tahliye tarihini ise 05.04.2021 olarak belirlediği, yapılan müddetnameye itiraz neticesinde müddetnamenin iptaline karar verilerek, 28.06.2013 tarihinde yeniden müddetname düzenlendiği, burada da bihakkın tahliye tarihini 15.04.2031, şartla tahliye tarihini ise 15.04.2011 olarak belirlediği, davacı hakkında infaz edilen sürenin mahkumiyet hükmünün bihakkın tahliye tarihinden fazla olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, şartla tahliye tarihleri dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuş ve bu nedenle tebliğnamede onama isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.

B.Davacı vekilinin temyiz istemi;
Gerekçe bölümünün (A) bendinde açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin temyiz talepleri yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünün (A) nolu paragrafında açıklanan nedenle Midyat Ağır Ceza Mahkemesinin, 11.11.2021 tarihli ve 2015/110 Esas, 2021/269 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.12.2023 tarihinde karar verildi.