YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/1442
KARAR NO : 2023/1979
KARAR TARİHİ : 05.06.2023
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2021/273 E., 2021/381 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
KARAR : Davanın kısmen kabulü
Mahkemece Dairemizce verilen bozma kararı üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 427 nci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 17.04.2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; “Müvekkilin beraatine karar verilen ceza dava dosyası kapsamında 06.08.2012 – 09.08.2012 tarihleri arasında gözaltında, 08.11.2013 – 08.07.2014 tarihleri arasında tutuklu kalması sebebiyle oluşan zararının karşılığı olarak 40.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminatın hürriyetinden yoksun bırakıldığı ilk günden itibaren işleyecek faizi ile birlikte müvekkile ödenmesini talep ederiz.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
2. Davalı vekili 06.07.2015 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “Davanın süresinde ve yetkili mahkemede açılıp açılmadığı, mükerrer dava açılıp açılmadığı, davacı vekilinin özel vekaletnamesi bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Davacı iddia ettiği maddi zararını ispatlayamamıştır. Davacının kişisel ihtiyaçları için yapmış olduğu harcamaların ve ailesinin ziyaret masraflarının maddi tazminata dahil edilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Talep edilen manevi tazminat miktarı fazladır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
3. İstanbul Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 28.04.2016 tarihli ve 2015/191 Esas, 2016/186 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü ile 12.852,72 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın 06.08.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
4. İstanbul Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 28.04.2016 tarihli ve 2015/191 Esas, 2016/186 Karar sayılı kararının davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 24.05.2021 tarihli ve 2020/1092 Esas, 2021/4154 Karar sayılı ilâmı ile; tazminat talebinin dayanağı olan ceza dosyasında davacının gözaltında kalıp kalmadığı araştırılarak, gözaltında kalmış olması halinde yakalama, gözaltı ve serbest bırakmaya ilişkin tüm tutanak, müzekkere ve belgelerin Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde onaylı örneklerinin dosya içerisine alınması gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi, 5271 sayılı Kanun’un 144 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin yürürlükten kaldırılması nedeniyle mahsup tazminata engel oluşturmayacak ise de, haklarında mahsup işlemi yapılmayan kişilerle tutukluluğu başka mahkumiyetinden mahsup edilenler arasındaki dengenin, hak ve nefasetin sağlanması gerektiği göz önünde bulundurularak, mahsup edilen sürenin hükmolunacak manevi tazminat miktarının tayininde dikkate alınması gerektiği nazara alındığında, davacının gözaltında ve tutuklu kaldığı sürelerin diğer bir hükümlülüğünden mahsup edilip edilmediği araştırılarak tereddüde mahal vermeyecek şekilde tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, kabul ve uygulamaya göre de; davacının 06.08.2012 – 09.08.2012 tarihleri arasında gözaltında kaldığı 3 gün için net asgari ücret üzerinden hesaplanan 73,97 TL kazanç kaybının gözaltı tarihi olan 06.08.2012 tarihinden, 08.11.2013 – 30.06.2014 tarihleri arasında tutuklu kaldığı 7 ay 22 gün için ise net asgari ücret üzerinden hesaplanan 6.467,63 TL kazanç kaybının tutuklama tarihi olan 08.11.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmek üzere toplam 6.541,60 TL kazanç kaybının maddi tazminat olarak hüküm altına alınması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi, tazminat talebinin dayanağı olan ceza dosyasına ilişkin olarak düzenlenen serbest meslek makbuzlarının davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı, bu nedenle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında maddi zararın tayininde dikkate alınamayacağı gözetilmeden, 5.500,00 TL vekalet ücretinin maddi zarar kapsamında davacıya ödenmesine karar verilmesi, nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nefaset ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda eksik manevi tazminata hükmolunması, ”Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat” olan dava türünün gerekçeli karar başlığında, ”Maddi ve manevi tazminat talebi” olarak yazılması, nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.
5. Hukukî Süreç başlığı altında (4) numaralı paragrafta ayrıntılarına yer verilen Yargıtay bozma ilâmına uyulmasına karar verilerek gereklerinin yerine getirildiği anlaşılmıştır.
6. İstanbul Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 12.10.2021 tarihli ve 2021/273 Esas, 2021/381 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü ile 73,97 TL maddi tazminatın 06.08.2012, 6.467,63 TL maddi tazminatın 08.11.2013 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte, 15.000,00 TL manevi tazminatın 06.08.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
7. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 19.01.2022 tarihli ve 2021/155739 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdii edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Davacı vekilinin temyiz isteği; hükmedilen tazminat miktarlarının ve vekalet ücretinin az olduğuna, tazminat talebinin dayanağı olan dosyada ödenen avukatlık ücretinin tazminat hesabına dahil eidlmemesine, ilişkindir.
B. Davalı vekilinin temyiz isteği; davanın süresinde açılmadığına, tazminat şartlarının oluşmadığına, ilişkindir.
III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;
Yerel Mahkemenin Kabulü
Davacının Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/276 esas, 2013/350 Karar sayılı kararı ile 7 yıl hapis cezası ve 10.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hükümle birlikte 08.11.2013 tarihinde tutuklanmasına hükmedilen kararın bozulması üzerine 2014/378 Esas, 2014/426 Karar sayılı kararı ile beraatine karar verildiği, verilen kararın 06.01.2015 tarihinde kesinleştiği, davacının gözaltında kaldığı 06.08.2012 – 09.08.2012 tarihleri ile tutuklandığı 08.11.2013 – 08.07.2014 tarihleri için maddi ve manevi tazminat isteminde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamında belirtildiği üzere; davacının 06.08.2012 – 09.08.2012 tarihleri arasında gözaltında kaldığı 3 gün için net asgari ücret üzerinden hesaplanan 73,97 TL kazanç kaybının gözaltı tarihi olan 06.08.2012 tarihinden, 08.11.2013 – 30.06.2014 tarihleri arasında tutuklu kaldığı 7 ay 22 gün için ise net asgari ücret üzerinden hesaplanan 6.467,63 TL kazanç kaybının tutuklama tarihi olan 08.11.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamında belirtildiği üzere tazminat talebinin dayanağı olan ceza dosyasına ilişkin olarak düzenlenen serbest meslek makbuzlarının davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı, bu nedenle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında maddi zararın tayininde dikkate alınamayacağından bu yöndeki talep reddedilmiştir.
Davacının haksız yere tutuklu kaldığı 242 gün ve haksız gözaltında kaldığı 3 gün için; davacının ekonomik durumu, toplumdaki konumu itibariyle hakkaniyet ilkesi gereğince uğramış olduğu zarar karşılığı, elem ve ızdırabı tatmin etmek amacıyla manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile ekonomik ve sosyal durumu haksız tutuklulukta ve gözaltında geçen süre acı ve üzüntü nazara alınarak takdiren 15.000,00 TL manevi tazminatın 06.08.2012 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/378 Esas, 2014/426 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının parada sahtecilik suçundan 06.08.2012 – 09.08.2012 tarihleri arasında 3 gün gözaltında, 08.11.2013 – 30.06.2014 tarihleri arasında 234 gün tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 06.01.2015 tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.
A. Davacı vekilinin temyiz isteği yönünden;
Gözaltında ve tutuklu kaldığı dönem içerisindeki maddi zararını ücret bordrosu gibi itibar edilebilecek bir belgeyle ispatlayamayan davacı lehine tutuklu kaldığı dönemde 16 yaşından büyükler için geçerli net asgari ücret üzerinden maddi tazminatın hesaplanmasında hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nefaset ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerektiği göz önünde bulundurularak belirlenen manevi tazminat miktarında, hukuka aykırılık bulunmamıştır.
05.08.2017 tarihli 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik, 5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbî avukatlık ücreti ödeneceği, ancak, ödenecek miktarın tarifede sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamayacağı hususu dikkate alınarak, bu aralıkta hesaplanan nisbî avukatlık ücretine hükmolunmasında hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 29.05.1957 tarihli, 1957/4 Esas ve 1957/16 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında da açıklandığı üzere; vekalet ücreti yargılama giderlerindendir. Buna göre karşı tarafa yüklenmesi gereken vekalet ücretinin bağımsız bir varlığı olamayacağından ayrı bir dava konusu da yapılamayacaktır. Davacının, kendi vekili ile yaptığı ve sadece tarafları bağlayan ücret sözleşmesindeki vekalet akdi uyarınca ödenmesi kararlaştırılan bedelin koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilmelidir.
Anılan içtihadı birleştirme kararı ve yerleşik Yargıtay uygulamaları nazara alındığında, tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında beraat etmiş olması nedeniyle davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmolunması gerektiği, maktu vekalet ücretini aşan ve serbest meslek makbuzu ile ispatlanan kısmın ise davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı, bu nedenle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamına dahil edilemeyeceği anlaşıldığından; kararda bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
B. Davalı vekilinin temyiz isteği yönünden;
Tazminat talebinin dayanağı olan Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/378 Esas, 2014/426 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının parada sahtecilik suçundan 06.08.2012 – 09.08.2012 tarihleri arasında 3 gün gözaltında, 08.11.2013 – 30.06.2014 tarihleri arasında 234 gün tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 06.01.2015 tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne ilişkin hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İstanbul Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 12.10.2021 tarihli ve 2021/273 Esas, 2021/381 Karar sayılı kararında davacı vekili ve davalı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebeplerinin incelenmesi neticesinde herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.06.2023 tarihinde karar verildi.