Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2022/1047 E. 2022/2117 K. 21.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/1047
KARAR NO : 2022/2117
KARAR TARİHİ : 21.03.2022

Mahkemesi :Ceza Dairesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Dava Tarihi : 02/03/2016
Hüküm : İlk derece mahkemesi hükmünün kaldırılarak, davacının maddi tazminat talebinin reddi, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 5.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine

Davacının maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hükme yönelik, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda 08.03.2017 tarihli, 2017/208 Esas, 2017/841 Karar sayılı “Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.11.2016 tarih, 2016/154 Esas, 2016/308 Karar sayılı kararının kaldırılarak, davacının maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 5.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine” ilişkin karar davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1- Davalı vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Davalı vekilinin yokluğunda verilen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin 08.03.2017 tarihli ve 2017/208 Esas, 2017/841 Karar sayılı hükmünün, davalı vekiline 14.04.2017 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalı vekilinin de hükmü 5271 sayılı CMK’nın 291/1. maddesinde öngörülen yedi günlük süre geçtikten sonra 25.04.2017 tarihinde temyiz ettiğinin anlaşılması karşısında; 5271 sayılı CMK’nın 298/1. maddesi uyarınca temyiz isteminin REDDİNE;
2- Davacı vekilinin temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Davanın niteliğine göre, davacı vekilinin duruşmalı inceleme isteminin, 5271 sayılı CMK’nın 299. maddesi gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede;
Tazminat talebinin dayanağı olan İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/155 Esas – 2015/359 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 13.04.2009 – 24.04.2009 tarihleri arasında 11 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 19.11.2015 tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK’nın 142. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla;

Davacı 4.400 TL maddi, 750.000 TL manevi tazminatın gözaltına alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesi taleplerine ilişkin söz konusu davada, yerel mahkemece, maddi tazminat talebinin reddine, 25.000 TL manevi tazminatın gözaltına alınma tarihinden yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine hükmedilmesi üzerine davacı vekili ve davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılarak davacının maddi tazminat talebinin reddine, 5.000 TL manevi tazminatın gözaltına alınma tarihinden yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesinde;
Yargıtay’ın görevi ülke genelinde uygulama birliğinin sağlanması ve benzer olaylarda aynı çözüm tarzının oluşturulmasıdır. Bu görev yerine getirilirken hukukun genel ilkeleri, ülkedeki pozitif hukuk normları ve uluslararası temel insan haklarına ilişkin kural ve kabullere uygun bir yorum ve uygulama benimsenmelidir.
Bu ilke yalnızca denetim mahkemeleri için değil, hüküm mahkemeleri için de geçerlidir. Hukuk devletinin en belirgin özelliği hiçbir kurum ve makam ayrımı gözetilmeden herkesin hukuk kurallarına uymasıdır.
Dairemizin yerleşik kararlarında da vurguladığı üzere, nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak ve emsal uygulamaların da üzerinde olacak şekilde çok fazla manevi tazminata hükmolunması temyiz eden sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, davacı vekilinin hükmedilen tazminat miktarının eksik olduğuna ilişkin tüm temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve Kanuna uygun bulunan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin 08.03.2017 tarihli, 2017/208 Esas, 2017/841 Karar sayılı “davacının maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne” ilişkin karara karşı yapılan temyiz isteminin isteme aykırı olarak 5271 sayılı CMK’nın 302/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE; 5271 sayılı CMK’nın 7165 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8. maddesi ile değişik 304/1. maddesi uyarınca, dosyanın gereği için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE; 21.03.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.