Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/9625 E. 2023/2022 K. 06.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/9625
KARAR NO : 2023/2022
KARAR TARİHİ : 06.06.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Taksirle yaralama
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılması ve sanığın mahkumiyetine

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Karapınar Asliye Ceza Mahkemesinin, 29.03.2018 tarihli ve 2016/202 Esas, 2018/304 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 89 uncu maddesinin dördüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 52 nci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları gereğince 6000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

2. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 20.02.2020 tarihli ve 2018/3702 Esas, 2020/632 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik mahalli Cumhuriyet savcısının istinaf başvurusunun kabulü ile 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararın kaldırılmasına ve sanığın 5237 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinin dördüncü fıkrası, 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 28.11.2021 tarihli ve 2020/43270 sayılı temyiz istemlerinin esastan reddiyle hükmün onanması görüşünü içeren Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz isteği, hükmedilen ceza miktarının isabetli olmadığına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanması gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. Mahkemece, ”Sanık …’nun söz konusu kusurlu eylemi neticesinde katılan …’ın dosyada mevcut adli raporlarda belirtildiği üzere duyu veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması niteliğinde ve kemik kırılmasına yol açacak şekilde yaralandığı tespit edilmiştir. Diğer katılan …’ın ise söz konusu kazada BTM ile giderilebilecek şekilde yaralandığı dosyada mevcut adli raporda sabittir. Sanığın taksirli eylemi sonucu birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet verdiği olayda “taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma” suçunu işlemiş olduğu sabit olduğundan, suçun işleniş şekli, katılanlarda oluşan yaralanmaların ağırlığı, niteliği ve tarafların kusur durumu da dikkate alınarak, eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nın 89/4 maddesi uyarınca alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle cezalandırılmasına, sanığın geçmişi (sabıkasız oluşu), yargılamaya yansıyan davranışları lehine takdiri indirim nedeni kabul edilerek sanığa verilen cezadan 5237 sayılı TCK’nın 62/1 maddesi gereğince takdiren 1/6 oranında indirim yapılmasına, sanığın olay nedeniyle katılanların uğradığı maddi zararı giderdiğine ilişkin dosyaya yansıyan herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı anlaşıldığından hakkında CMK’nın 231/5. maddesinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına karar verilmiş, sanık hakkında üzerine atılı suç bakımından hükmedilen gün para cezası, günlüğü 20 TL’den adli para cezasına çevrilmiş, 24 eşit taksitle tahsiline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”
Biçimindeki gerekçe ile sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir.

2. Katılanların kati adli muayene raporları dosyada mevcuttur.

3. Olay tarihli kaza tespit tutanağında, yargılama aşamasında keşif üzerine aldırılan 30.10.2017 tarihli polis memuru bilirkişi tarafından hazırlanan raporda ve Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Ankara Trafik İhtisas Dairesi 02.03.2018 tarihli raporunda, sanığın yola gereken dikkati vermeyerek, hızını yol ve trafik durumuna göre ayarlamaksızın, önündeki aracı güvenli mesafeden seyretmeksizin tam kusuruyla neticeye sebebiyet verdiği bildirilmiştir.

4. Sanık aşamalarda, alkollü halde … başında uyuyakalmışken, kazanın meydana geldiğini, bu sebeple olayı hatırlamadığını, kendisinin kusuru bulunmadığını ileri sürmüştür.

5. Taraflar arasında uzlaşma sağlanamamış ve katılan tarafın zararı giderilmemiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
1. İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından isabetli görülmüşse de, cezanın uygulanması sırasında, bilinçli taksir hükümlerine yer verilmemesi uygun görülmemiş, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesince ”Yukarıda açıklanan ve toplanan kanıtlara göre ilk derece mahkemesi sıfatıyla Karapınar Asliye Ceza Mahkemesinin 29/03/2018 gün ve 2016/202 Esas ve 2018/304 sayılı kararı ile sanığın idaresindeki aracıyla alkollü vaziyette yola gereken dikkatini vermediği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı seyri sırasında hızını yol ve trafik durumuna göre ayarlamadığı, sağ şeritte, önünde seyir halindeki otomobile tehlikeli biçimde yaklaşıp arkadan çarpması ile meydana gelen olayda, dikkatsiz, tedbirsiz ve kurallara aykırı hareketiyle asli kusurlu olduğu gerekçesiyle TCK’nın 89/4, 62/1, 50/1-a, 52/2-4 maddeleri uyarınca 6.000,00-TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, hükmün o yer Cumhuriyet savcısı tarafından, sanığın yaklaşık üç saat sonra yapılan ölçümde 0,77 promil alkollü olduğunun tespit edilmesi nedeniyle atılı suçu bilinçli taksirle işlediği gözetilmeyip, TCK’nın 22/3. maddesinin uygulanmadığı gerekçesiyle istinaf edilmesi üzerine dairemizce;

Olay günü 07:10’da meydana gelen kazadan sonra, saat 10:14’de yapılan ölçümde 0,77 promil alkollü olduğu belirlenen sanık hakkında, alkolün etkisi ile bilinçli taksirle gerçekleştirdiği eyleminden dolayı TCK’nın 22/3. maddesinin uygulanmaması hukuka aykırı görülerek duruşmalı inceleme yapılması gerektiği kanaatına varılmıştır.

Sanık dairemizdeki yargılama sırasında SEGBİS bağlantısı yapılarak alınan savunmasında; alkollü olduğunu ve uyuduğunu kabul ettiğini belirtmiş, hakkında TCK’nın 22/3 maddesinin uygulanması ihtimaline göre alınan ek savunmasında da; alkollü olduğunu kabul ettiğini bildirmiştir.

Katılanlar talimat ile alınan beyanlarında önceki beyanlarına benzer mahiyette ifadelerde bulunup, şikayetlerinin devam ettiğini bildirmişlerdir.

Dairemizdeki yargılamaya iştirak eden Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki mütalaasında özetle; Oluşa, savunma, mağdurların anlatımları ile doktor raporları, keşif zaptı, bilirkişi raporu, trafik kazası tespit tutanağı, Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığının raporu ve tüm dosya kapsamına göre, olay tarihinde, sürücü belgesiz sanık …’nun güvenli bir şekilde … sevk ve idare edemeyecek derecede 0.77 (olay anında 1.22) promil alkollü olarak sevk ve idaresinde bulundurduğu … plaka sayılı araçla, Devlet Karayolu (D-330-15) üzerinde Ereğli’den Karapınar istikametine doğru seyir halinde iken olay mahalline geldiğinde, aynı istikamette ön ilerisinde seyir halinde bulunan mağdur sürücü … yönetimindeki … plakalı araca arkadan çarpması neticesinde sürücü … ile aracında bulunan babası …’ın nitelikli şekilde yaralanmalarına sebebiyet verdiği somut olayda; yönetimindeki araçla meskun mahal dışında seyri esnasında yola ve seyir çevresine gereken dikkatini vermemek, hızını yol ve trafik durumuna göre ayarlamamak, önündeki araçla yeterli ve güvenli takip mesafesi bırakmamak, alkollü … kullanmak suretiyle ve aldığı alkolün de etkisiyle önündeki aracı geç farkederek sebebiyet verdiği olayda, dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı davranışlarıyla asli kusurlu olduğu, eyleminde bilinçli taksirin koşullarının oluştuğunun gözetilmemesi kanuna aykırı görüldüğünden, ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılarak, sanık … hakkında TCK’nın 3/1, 22/4, 61/1. maddelerinde yazılı ilke ve ölçütler gözetilip, TCK’nın 89/4, 22/3. maddeleri uyarınca yeniden hüküm kurulmasını talep etmiştir.

Sanık hakkında, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın, o yer Cumhuriyet savcısının TCK’nın 44. maddesi uyarınca fikri içtima hükümleri uyarınca bu suçtan cezalandırılamayacağı gerekçesiyle itirazı üzerine, itiraz mercii Ereğli(Konya) Ağır Ceza Mahkemesinin 26/06/2018 gün ve 2018/824 D.İş sayılı kararı ile kaldırıldığı anlaşılmış ise de; “Trafik güvenliğini tehlikeye sokma” başlıklı TCK’nın 179. maddesinin 3. fıkrasında alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle emniyetli bir şekilde … sevk ve idare edemeyecek olan kişinin … kullanma halinin suç olarak düzenlendiği, maddede belirtilen suçun tehlike suçu olduğu, sanığın alkollü olarak … kullanmaya başlaması ile suçun oluşacağı, alkollü olarak … kullandığı sırada, tedbirsiz davranışı ile taksirle yaralamaya ya da ölüme neden olunması durumunda TCK’nın 85 veya 89. maddelerinde tanımlanan suçların da ayrıca oluşacağı, TCK’nın 44. maddesinin uygulanma olanağının bulunmadığı dikkate alınarak, yerel mahkemece itiraz merciinin kesin kararı yönünden kanun yararına bozma yasa yoluna başvurulması ihbarında bulunulması mümkün görülmüştür.

İddia, sanığın savunması, katılanların beyanı, kaza tespit tutanağı, adli tıp raporu, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, sanığın, olaydan yaklaşık üç saat sonra yapılan ölçümde 0,77 promil alkollü olduğunun belirlenmesi karşısında, alkol oranının her bir saatte ortalama 0,15 promil düşeceği bilimsel olarak kabul edildiğinden, yaklaşık 1.22 promil alkollü olarak yönetimindeki … ile Ereğli-Karapınar karayolunda, aynı istikamette seyir halinde bulunan katılan … yönetimindeki araca arkadan çarparak, katılan …’ın duyu veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına neden olacak şekilde, aynı araçta bulunan katılan …’in ise BTM ile giderilebilecek şekilde yaralanmalarına sebebiyet verdiği, yola gereken dikkatini vermeyip, hızını yol ve trafik durumuna göre ayarlamadan, önündeki aracı yeterli ve güvenli mesafeden takip etmemekle alkolün de etkisiyle asli kusurlu olarak sebebiyet verdiği olaydan dolayı, TCK’nın 22/3. maddesinin uygulanmaması nedeniyle hukuka aykırı olan ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasına ve sanık hakkında TCK’nın 89/4. maddesi uyarınca belirlenen cezada, alkollü vaziyette uyuduğunun da anlaşılması karşısında TCK’nın 22/3. maddesi uyarınca takdiren yarı oranında artırım yapılıp, cezanın geleceği üzerindeki olası etkilerine göre takdiri indirim hükmü de uygulanarak aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurulmuştur.”

Biçimindeki gerekçe ile sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir.

3. Sanığa 5237 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükümlerinin uygulanması ihtimaline binaen ek savunma hakkı verilerek alınan beyanında, alkollü olduğunu ve uyuduğunu kabul ettiğini dile getirmiştir.

IV. GEREKÇE
1.Sanığın yaklaşık 122 promil alkollü şekilde idaresindeki otomobille, gündüz vakti, meskun mahal dışı, bölünmüş asfalt kaplama yolda seyrederken, aracının ön kısımlarıyla, hemen önünde aynı istikamette seyreden sürücü …’ın idaresindeki otomobilin arka kısımlarına çarpmasıyla, sanığın önde giden aracı yeterli mesafeden izlemeyerek tam kusuruyla bir kişinin duyu ve organlarından birinin sürekli zayıflaması niteliğinde, bir kişinin ise basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiği olaya ilişkin Bölge Adliye Mahkemesinin kabulünde hukuka aykırılık yer almamaktadır.

2. Somut olayda sanık hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokma ve taksirle yaralama suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sonunda taksirle yaralama suçundan temyiz incelemesi yaptığımız hükmün yanında, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan verilen hapis cezasının açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararına karşı, o yer Cumhuriyet savcısının 5237 sayılı Kanun’un 44 üncü maddesi uyarınca fikri içtima hükümleri uyarınca bu suçtan cezalandırılamayacağı gerekçesiyle itirazı üzerine, itiraz mercii Ereğli (Konya) Ağır Ceza Mahkemesinin 26.06.2018 gün ve 2018/824 D.İş sayılı kararı anılan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırıldığı, bu husus hakkında Bölge Adliye Mahkemesince “Trafik güvenliğini tehlikeye sokma” başlıklı TCK’nın 179. maddesinin 3. fıkrasında alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle emniyetli bir şekilde … sevk ve idare edemeyecek olan kişinin … kullanma halinin suç olarak düzenlendiği, maddede belirtilen suçun tehlike suçu olduğu, sanığın alkollü olarak … kullanmaya başlaması ile suçun oluşacağı, alkollü olarak … kullandığı sırada, tedbirsiz davranışı ile taksirle yaralamaya ya da ölüme neden olunması durumunda TCK’nın 85 veya 89. maddelerinde tanımlanan suçların da ayrıca oluşacağı, TCK’nın 44. maddesinin uygulanma olanağının bulunmadığı dikkate alınarak, yerel mahkemece itiraz merciinin kesin kararı yönünden kanun yararına bozma yasa yoluna başvurulması ihbarında bulunulmasına” ilişkin ibareye yer verildiği anlaşılmışsa da, 5237 sayılı Kanun’un “Trafik güvenliğini tehlikeye sokma” başlıklı 179 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle emniyetli bir şekilde … sevk ve idare edemeyecek olan kişinin … kullanma hâlinin suç olarak düzenlendiği, maddede belirtilen suçun tehlike suçu olduğu, somut olayda ise iki kişinin yaralanmış olması sebebiyle zarar suçunun oluştuğu, Dairemizin yerleşik uygulamasına göre; tehlikeli eylemin zarara yol açması ve her iki suçun birlikte işlenmesi halinde sanığın hangi suç nedeniyle cezalandırılacağı belirlenirken, suçlar için Kanunda öngörülen cezaların ağırlığının değil, zarar suçu-tehlike suçu ölçütünün esas alınması suretiyle, sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasının mümkün olduğu ahvalde sadece taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, ancak kovuşturma şartı olan şikayetin gerçekleşmemesi, şikayetten vazgeçilmesi veya uzlaşma nedeni ile taksirle yaralama suçundan cezalandırmanın mümkün olmadığı ahvalde ise, sanığın 5237 sayılı Kanun’un 179 uncu maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılması gerektiği, somut olayda sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırıldığı gözetildiğinde, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan ”hüküm verilmesine yer olmadığına” kararının zaman aşımı süresince mahkemesince her zaman verilebileceği, bu husus hakkında isabetli karar veren itiraz merciinin kararı üzerine kanun yararına bozma yoluna gidilmesinde hukuki yararın bulunmayacağı gözetilmelidir.

Sanığın Temyiz Sebepleri Yönünden;
1. Sanığın tam kusurlu olarak bir kişinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilir, bir kişinin nitelikli şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiği olayda suçun işleniş şekli, meydana gelen zararın ağırlığı, maddede öngörülen cezanın alt ve üst sınırı nazara alındığında mahkemece hükmedilen ceza tayini yerinde bulunduğundan sanığın bu husustaki temyiz istemi reddedilmiştir.

2. Katılanların zararlarının giderilmediğini, sanığın da zararı giderdiğine ilişkin iddiasını her türlü şüpheden uzak, somut bir şekilde karşıladığını kanıtlayamadığı gözetildiğinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmamasına ilişkin mahkemenin takdirinde isabetsizlik saptanmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 20.02.2020 tarihli ve 2018/3702 Esas, 2020/632 Karar sayılı kararında sanık tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Karapınar Asliye Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12.Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.06.2023 tarihinde karar verildi.