YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/9443
KARAR NO : 2023/2526
KARAR TARİHİ : 04.09.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2019/266 E., 2019/214 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Düzeltilerek İstinaf Başvurusunun Esastan Reddi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma
İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 29.05.2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; ” müvekkilinin silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 19.03.2010 tarihinde gözaltına alındığı, serbest bırakılmaksızın 22.03.2010 tarihinde tutuklandığını, 08.08.2014 tarihinde tahliye edildiğini, yargılama sonucunda beraatine karar verildiğini, beraat kararının 27.04.2019 tarihinde kesinleştiğini, haksız koruma tedbiri uygulandığı süreler için 200.000 TL maddi, 500.000 TL manevi tazminatın haksız hürriyetinden yoksun kaldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini” talep etmiştir.
2. Davalı vekili 21.06.2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “Davanın yetkili ve görevli mahkemede yasal süresinde açılmadığını, tutuklamanın bir tedbir olup, idareye kusur atfedilemeyeceğini, re’sen araştırılması gereken hususların araştırılmasını, faiz talebinin yersiz olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini” beyan etmiştir.
3. Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 17.09.2019 tarihli ve 2019/325 Esas 2019/486 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
4. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 18.12.2019 tarihli ve 2019/266 Esas 2019/214 Karar sayılı kararı ile düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 20.11.2021 tarihli tebliğname ile “duruşma açılmaksızın manevi tazminatın miktarının 42.000 TL’ye düşürülmesinin kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulması” görüşü ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz istemi; davacının cezaevinde yaptığı harcamalar ve yakınlarının kendisini ziyaret için yaptıkları yol masraflarının, davacı vekilinin duruşmaları takip etmesi sebebiyle yaptığı harcamaların ve avukatlık ücretinin maddi tazminata dahil edilmesi gerektiğine, hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının düşük olduğuna, davanın kısmen kabul edilmesi nedeniyle davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.
Davalı vekilinin temyiz istemi; eksik inceleme sonucu hüküm kurulduğuna, hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının fazla olduğuna ilişkindir.
III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince; dosyada toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçundan soruşturmaya uğradığı, 19.03.2010 tarihinde saat 11:30’da gözaltına alındığı, serbest bırakılmaksızın 22.03.2010 tarihinde tutuklandığı, 08.08.2014 tarihinde tahliye edildiği, kovuşturma sonucunda Antalya 2. ACM’nin 22.02.2019 tarih, 2014/521 esas, 2019/114 karar sayılı kararı ile beraat ettiği, beraat kararının 27.04.2019 tarihinde kesinleştiği, gözaltında ve tutuklulukta kaldığı sürelerin mahsuba konu edilmediği, tutuklulukta geçirdiği sürelerin infaz gördüğü, beraat kararının davacıya tebliğ edildiğine ilişkin belgeye rastlanılmadığı, davanın yetkili mahkemede süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacının gözaltında ve tutuklu kaldığı sürelerde sabit düzenli bir gelirinin bulunduğu tespit edilemediğinden gözaltında ve tutuklu kaldığı süreler için uğradığı maddi zarar gözaltında ve tutuklu kaldığı dönemdeki net asgari ücret tarifesi üzerinden yapılan hesaplama sonucunda maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 38.132,45 TL maddi tazminatı ve 75.000 TL manevi tazminatın 19.03.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, fazlaya dair istemlerin reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince; maddi tazminata yönelik davacı vekili ve davalı hazine vekilinin istinaf başvurusu yönünden; davacı vekilinin ve davalı hazine vekilinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, manevi tazminat yönünden yapılan incelemede; manevi tazminatın fazla takdir edilmesi yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle hüküm fıkrasında yer alan; manevi tazminat miktarına ilişkin “75.000 TL” ibaresinin çıkartılarak yerine “42.000 TL” ibaresinin yazılmak suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan kararın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/521 Esas, 2019/114 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 19.03.2010-08.08.2014 tarihleri arasında 4 yıl 4 ay 20 gün tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 27.04.2019 tarihinde kesinleştiği, gözaltı/ tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK’nın 142. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.
Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davaları her ne kadar 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanununda düzenlenmiş ise de özel hukuk yanı ağır basan bir dava olması nedeniyle bu Kanunda düzenlenme bulunmayan hallerde tazminat hukukunun genel prensipleri çerçevesinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun uygulanması gerekmektedir. Ceza Muhakemeleri Kanununun 280/1. maddesinde düzenlenen duruşma açılmadan düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilebilecek haller bir suç kovuşturması sonucu verilen hükümler için geçerli olup doğrudan tazminat davalarında uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle Hukuk Muhakemeleri Kanununun istinafa ilişkin hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanması gerekmekte olup, aynı Kanunun 353. maddesi gereğince tazminat miktarlarının azaltılması veya artırılmasının duruşma açılmaksızın düzeltilerek esastan reddine karar verilmesinde bir engel bulunmadığından tazminat miktarının eksiltilmesinin duruşma açılarak yapılması gerektiğine ilişkin bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.
A. Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
1. Davacı vekilinin duruşmaları takip etmesi sebebiyle yaptığı harcamalar, ailesinin ve vekilinin davacıyı ziyaret için yaptıkları harcamalar, cezaevi harcalamaları, maktu vekalet ücretini aşan ve davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayanan avukatlık ücretinden doğan zararın koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında maddi zarar kapsamında değerlendirilmemesinde hukuka ayrılık bulunmamıştır.
2. Tutuklandığı dönem içerisindeki maddi zararını ücret bordrosu, vergi kaydı, gelir vergisi beyannamesi gibi itibar edilebilecek bir belgeyle ispatlayamayan davacıya tutuklu kaldığı dönemde 16 yaşından büyükler için geçerli net asgari ücret üzerinden hesaplanan miktarın maddi tazminat kapsamında davacıya ödenmesine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
3. Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda eksik manevi tazminata hükmolunması, nedeniyle hukuka aykırı bulunmuştur.
4. 5271 sayılı Kanunun 142 nci maddesinin 9 uncu fıkrası uyarınca, tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbi avukatlık ücreti ödeneceği, ancak, ödenecek miktarın tarifede sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamayacağı hususu da dikkate alınarak; davanın kısmen kabul edilmesi nedeniyle, kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.
B. Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
1. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, incelenen dosya kapsamına göre delillerde ve işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığı, davanın kısmen kabulü kararında usul ve yasaya aykırı bulunmadığından davalının eksik inceleme ile hüküm kurulduğuna yönelik talebi yerinde görülmemiştir.
2. Tutuklandığı dönem içerisindeki maddi zararını ücret bordrosu, vergi kaydı, gelir vergisi beyannamesi gibi itibar edilebilecek bir belgeyle ispatlayamayan davacıya tutuklu kaldığı dönemde 16 yaşından büyükler için geçerli net asgari ücret üzerinden hesaplanan miktarın maddi tazminat kapsamında davacıya ödenmesine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
3. Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda eksik manevi tazminata hükmolunduğu anlaşılmakla; davalı vekilinin hükmolunan manevi tazminat miktarının yüksek olduğuna ilişkin temyiz itirazı yerinde görülmemiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde (A-3) ve (A-4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 18.12.2019 tarihli ve 2019/266 Esas 2019/214 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğnameye kısmen aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi uyarınca Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.09.2023 tarihinde karar verildi.