Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/9383 E. 2023/5298 K. 04.12.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/9383
KARAR NO : 2023/5298
KARAR TARİHİ : 04.12.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2019/1750 E., 2020/158 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Esastan ret

Davalı vekilinin temyiz istemi yönünden; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen hükmün, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 42 nci maddesi ile değişik 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca kesin olduğu belirlenmiştir.

Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden; İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen hükmün; 6100 sayılı Kanun’un 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği hükmün temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 27.04.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin FEI’Ö/PDY silahlı terör örgütüne üye olduğu ve mavi renkli bylock kullanıcısı olduğu iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamında 01.11.2016 tarihinde gözaltına alındığı 14.11.2016 tarihine kadar gözaltında tutulduğu, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/103865 soruşturma dosyası üzerinden yürütülmekte olan dosya 13/03/2017 tarihinde karara bağlandığı ve kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği, müvekkilinin gözaltı kararı neticesinde 01.02.2013 tarihinden beri çalıştığı Oyak Savunma ve Güvenlik Sistemleri isimli işyerinde 15.11.2016 tarihi itibariyle iş akdinin sona erdirildiği, aylık brüt 2.445,42 TL ücret aldığı, işyerinden hiçbir hak ve alacakları ödenmeksizin ayrıldığı ve işsiz kaldığı, özel güvenlik kartına da el konulduğundan o tarihten beri işe giremediği ve halen de çalışamadığı, müvekkilin işlettiği çiğ köfte vs yiyecek dükkanı olduğu, gözaltında kaldığı süre boyunca işyeri kapalı kaldığı, soruşturma kapsamında haksız şekilde işten çıkarıldığı hak ve alacaklarının ödenmeyerek mağdur edildiği, haksız tutuklama nedeniyle iş akdinin feshi durumunda ücret alacağının çalıştığı günlerdeki ücret üzerinden hesaplanması ve fesih tarihine kadar olan kıdem tazminatı ile sosyal yardım ve ikramiye konusunda ki taleplerinin karşılanması gerektiği, gözaltında kaldığı sürece çok ciddi sağlık sorunları yaşadığı psikolojik olarak suçlama nedeniyle adete çöküntüye girdiği, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkil lehine 30.000,00 TL maddi tazminat isteminin kabulü ile zarar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte maddi tazminatın davalı hazineden tahsiline, manevi tazminat isteminin kabulü ile 100.000,00 TL manevi tazminat isteminin zarar tarihinden itibaren işleyecek yasal laizi ile birlikte manevi tazminatın davalı hazineden tahsiline, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili 19.06.2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının FETÖ/PDY terör örgütüne üye olduğu iddiasıyla gözlatına alındığı ve yasal süresi geçmeden tutuklanmasına karar verildiği, yapılan soruşturma sonunda İzmir CBS tarafından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, yasada yazılı sebeplerle zarara uğrayanlar kendilerine zarar veren işlemlerin yapılmasına esas olan iddialar sebebiyle haklarında açılan davalar sonucunda verilen kararların kesinleştiği veya bu iddiaların mercilerince karara bağlandığı tarihten itibaren 3 ay içinde atılması gerektiği, mahkemlece resen araştırılmasını talep ettiklerini, davanın süre yönünden reddini talep ettiklerini, kendi kusurlu hareketi ile tutuklamaya neden olup olmadığını ve olayın seyrinin tutuklanmasına yol açıp açmadığının araştırılmasını, dava dilekçesinde talep edilen maddi tazminat talebi maddi delillere desteklenmediği, maddi ve manevi tazminat miktarı çok fahiş olup kabul edilemez boyutta olduğu, haksız ve yasal dayanaktan yoksul olan davanın reddi ile yargılama giderleri ve reddilen kısım üzerinden hesaplanacak avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

3.İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 16.12.2018 tarihli ve 2017/182 Esas, 2018/474 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 12.02.2020 tarihli ve 2019/1750 Esas, 2020/158 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 28.11.2021 tarihli, davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz talebinin esastan reddi görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Davalı vekilinin temyiz sebepleri
Davanın reddi gerektiğine, ilişkindir.

B. Davacı vekilinin temyiz sebepleri
1.Davacının iş akdinin sonlanması sebebiyle aldığı ücret üzerinden hesap yapılması gerektiğine,

2.Kıdem tazminatı, sosyal yardım ve ikramiyesinin ödenmesi gerektiğine,

3.Davacının iş yerinin kapalı olmasından kaynaklı zararların karşılanması gerektiğine,

4.Davacının güvenlik kartına el konulması ve çalışma izninin iptal edilmesinden dolayı çalışamamasından kaynaklı zararların giderilmesi gerektiğine,

5.Hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğuna, ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü:
Davacı hakkında Fetö/PDY silahlı terör örgütüne üye olduğu iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamında 1.11.2016-14.11.2016 tarihleri arasında gözaltında kaldığı, 13.03.2017 tarihinde hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü suçlar Bürosunca kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/12427 sayılı takipsizlik kararı davacı tarafından 16.03.2017 tarihinde elden tebliğ alınmış olup,söz konusu kararın 30.03.2017 tarihinde kesinleştiği, davacının 24.04.2017 tarihinde CMK 141 ve devamı maddeleri nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası açtığı, davanın, CMK 142/1 maddesi gereğince yasal süresi içerisinde açıldığı, davacının UYAP sisteminden elde edilen adres bilgilerine göre mahkemenin davaya bakmaya yetkili olduğu, davacının tutuklu kaldığı sürelerin başka herhangi bir mahkeme tarafından infazının istenilmediği, UYAP sisteminden yapılan sorgulamada ve İzmir Valiliği Defterdarlık Muhakemat Müdürlüğünden gelen yazı cevabında davacının mükerrer tazminat davasının olmadığı, İzmir Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 14.06.2017 tarihli yazı cevabı ile davacının Hizmet dökümünün gönderildiği, İzmir Vergi Dairesi Başkanlığının 14.06.2017 tarihli yazı cevabı ile davacı hakkında e-vdo kayıtlarında yapılan sorgulama sonucunda; davacının 155 056 0825 vergi kimlik numarasıyla 15.10.2014 tarihinden itibaren Kemalpaşa Vergi Dairesi Müdürlüğünde faaliyetine devam ettiği ve davacının herhangi bir şirket ortak yada yöneticiliğinin de mevcut olmadığının tespit edildiği ve söz konusu bilgileri içeren bilgisayar çıktılarının mahkemeye gönderildiği, İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı Kemalpaşa Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından 18.07.2017 tarihli yazısı ile, 155 056 0825 vergi kimlik numaralı mükellefi … 15.10.2014 tarihinden bu yana Ciğer, Kokoreç, Köfte ve Kebapçı faaliyetine devam ettiğinin bildirildiği,

Konak Kaymakamlığı Tapu Müdürlüğünden 10.07.2017 tarihli yazı cevabı ile davacının aktif ve pasif tapu kaydına rastlanmadığının bildirilmiş olduğu, Oyak Savunma ve Güvenlik tarafından 13.07.2014 tarihli yazısı ile ,davacının hizmet sözleşmesinin 15.11.2016 tarihinde ikale anlaşmasıyla son bulduğunun bildirildiği, Kemalpaşa Kaymakamlığı Polis Merkezi Amirliği tarafından davacının sosyal ve ekonomik durum araştırmasının yapıldığı, davacının lise mezunu olduğu, 1650 TL maaşının olduğu ,Battal ve Çiğköfte isimli işyerinin mevcut olduğu, aylık ortalama 500 TL getirisinin bulunduğu, eşi ve bir çocuğu ile birlikte yaşadığı, ailesine ait evde kira ödemeden oturduğu, üzerine kayıtlı motorsikletinin olduğu, fiziksel engelinin bulunmadığının araştırılıp bildirildiği tespit edilmiştir.

Davacı tarafın 1.11.2016-14.11.2016 tarihleri arasında haksız yere gözaltında kaldığı, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca 13.03.2017 tarihinde hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmış olup, davacının maddi tazminatta belirtmiş olduğu hususular ve ilgili kurumlardan gelen yazı cevapları ile dosya bilirkişiye gönderilmiş ve bilirkişi 24.05.2018-06.12.2018 tarihli raporuyla görüşünü mahkemeye sunduğu, davacı taraf dava dilekçesinde her ne kadar iş akdinin sona ermesi sebebiyle 30.000,00 TL maddi tazminat talep etmiş ise de;

Oyak Savunma ve Güvenlik Sistemleri A.Ş tarafından davacıya ait iş sözleşmesinin anlaşma yolu ile sona ermesi ve sonuçlarına ilişkin protokolün mahkemeye gönderildiği, Oyak Savunma ve Güvenlik Sistemleri A.Ş tarafından gönderilen protokole göre; davacının anlaşma bedeli altında Oyak Savunma ve Güvenlik Sistemleri şirketinden 11.742,00 TL ücret aldığı, hak kazandığı halde alamadığı ücret ve eki alacağının kalmadığı, fazla mesai alacağının olmadığı, yıllık izninin bulunmadığı, Oyak Savunma ve Güvenlik Sistemleri A.Ş tarafından gönderilen 18.09.2018 tarihli yazıda davacının gözaltında bulunduğu sürede (01.11.2016-14.11.2016) iş akdinin askıya alınmadığı, maaş bodrosunda da görüleceği üzere ücretinde herhangi bir kesinti yapılmadığı, çalışmış olduğu sürenin ücretini aldığı, ayrıca davacının kendi adına olan işyeride gözaltında kaldığı süre içerisinde faaliyetine devam ettiği, herhangi bir gelir kaybının olmadığı tespit edilmiştir. Bu nedenlerle davacının maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

Manevi tazminat talebinin; kişinin ekonomik ve sosyal durumu ile üzerine atılı suçun niteliği, haksız yere gözaltında ve tutuklu kaldığı süre nazara alınarak zenginleşme sonucu doğurmayacak şekilde, hak ve nesafet kurallarına uygun makul ve makbul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerektiğinden, davacının kanuna uygun olarak gözaltına alındıktan sonra hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığın 13.03.2017 tarihinde hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması sebebiyle CMK’nın 141/1-e maddesi gereğince manevi tazminat isteme koşulu oluştuğundan, söz konusu ilkeler göz önüne alınarak davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile taktiren 1.500.00 TL manevi tazminatın haksız gözaltı tarihi olan 01.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı hazineden tahsili ile davacıya verilmesine ve fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü:
”… Davacı tarafın talep etmiş olduğu manevi tazminat miktarının belirlenmesinde objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın, davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yerel mahkemece bu ölçütlere uymayacak şekilde fazla manevi tazminata hükmedilmesi kanuna aykırı olup, 5271 sayılı Kanunun 280/1-c ve 303/1-f maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilebilir nitelikte eksiklik olduğundan yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek istinaf yoluna başvurulan hüküm fıkrasının ikinci bendinde yazılı ”1.500,00 TL” ibaresinin çıkarılarak yerine ”1.000,00 TL ” ibaresinin eklenmesi suretiyle 5271 Sayılı Kanunun 280/1-c ve 303/1-f maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince DÜZELTİLEREK İSTİNAF BAŞVURULARININ ESASTAN REDDİNE,” karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin esasını oluşturan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/103865 soruşturma sayılı dosyası kapsamında davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 01.11.2016-14.11.2016 tarihleri arasında 13 gün gözaltında kaldığı, yapılan soruşturma sonunda 13.03.2017 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, kararın 30.03.2017 tarihinde kesinleştiği, gözaltına alınma tarihi itibariyle davanın 5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı anlaşılmıştır.

A. Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
Davalı vekilinin temyizinin katılma yolu ile yapılmadığı dikkate alınarak İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen hükmün; karar tarihi itibarıyla temyiz kesinlik sınırının 72.070,00 TL olması, İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen hükmün Bölge Adliye Mahkemesince düzeltilerek 1.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi nedeniyle toplam tazminat miktarının 1.000,00 TL olduğu, 6100 sayılı Kanun’un, 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 42 nci maddesi ile değişik 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca davalı açısından kesin olduğu anlaşıldığından, temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.

B. Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
B.1.Davacının iş akdinin sonlanması sebebiyle aldığı ücret üzerinden hesap yapılması gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
5271 sayılı Kanun’un 141 inci maddesine göre ”suç soruşturması veya kovuşturması sırasında” uygulanan koruma tedbirlerine karşı devlet aleyhine tazminat davasının açılabileceği belirtilmiş olup, davacının iş akdinin gözaltı koruma tedbirinden sonra 15.11.2016 tarihinde karşılıklı olarak feshedildiği ve gözaltı koruma tedbiri dönemindeki ücretinin ödendiği de anlaşıldığından davacı vekilinin temyiz istemi reddedilmiştir.

B.2.Kıdem tazminatı, sosyal yardım ve ikramiyesinin ödenmesi gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
5271 sayılı Kanun’un 141 inci maddesine göre ”suç soruşturması veya kovuşturması sırasında” uygulanan koruma tedbirlerine karşı devlet aleyhine tazminat davasının açılabileceği belirtilmiş olup, davacının iş akdinin gözaltı koruma tedbirinden sonra 15.11.2016 tarihinde karşılıklı olarak feshedildiği, fesih sebebinin koruma tedbirinden kaynaklanmadığı, kaldı ki davacının talebinin 5271 sayılı Kanunun 141 ve devamı maddelerine göre belirlenmesi gereken maddi zarar kapsamında hüküm altına alınamayacağı dikkate alındığında davacı vekilinin temyiz istemi reddedilmiştir.

B.3.Davacının iş yerinin kapalı olmasından kaynaklı zararların karşılanması gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Davacının gözaltında kaldığı süre içerisinde iş yerinin faaliyetine devam ettiği, herhangi bir gelir kaybının olmadığı tespit edildiğinden davacı vekilinin temyiz istemi reddedilmiştir.

B.4.Davacının güvenlik kartına el konulması ve çalışma izninin iptal edilmesinden dolayı çalışamamasından kaynaklı zararların giderilmesi gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
5271 sayılı Kanun’un 141 inci maddesine göre ”suç soruşturması veya kovuşturması sırasında” uygulanan koruma tedbirlerine karşı devlet aleyhine tazminat davasının açılabileceği belirtilmiş olup, gözaltı tarihinde özel güvenlik görevlisi olan davacının gözaltı koruma tedbirinden sonra İzmir Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünün 16.11.2016 tarihli kararı ile davacının özel güvenlik görevlisi çalışma izni ve kimlik kartının iptal edilmesine dair karar verildiği, bu işlemin idari işlem niteliğinde olduğu ve koruma tedbirinden kaynaklanmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin temyiz istemi reddedilmiştir.

B.5.Hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğuna ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına neden olan olayın cereyan tarzı, gözaltında kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti yapıldığından hükmedilen manevi tazminat miktarında isabetsizlik görülmemiştir.

V. KARAR
A. Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 12.02.2020 tarihli ve 2019/1750 Esas, 2020/158 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekilinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B. Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 12.02.2020 tarihli ve 2019/1750 Esas, 2020/158 Karar sayılı kararında davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.12.2023 tarihinde karar verildi.