YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/9379
KARAR NO : 2023/2538
KARAR TARİHİ : 04.09.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2019/4700 E., 2020/970 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Davanın reddi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Esastan ret
İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 13.02.2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; “müvekkilinin 28.10.1995 tarihinde İBDA-C örgütü adına faaliyetlere katılmak suçlamasıyla 28.10.1995 tarihinde gözaltına alındığını, yapılan yargılama neticesinde mahkumiyetine karar verildiğini, İzmir (Kapatılan) 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.10.2018 tarihli, 1995/265 Esas ve 1996/95 Karar nolu ek kararı ile yargılanmanın yenilenmesine ve infazın durdurulmasına karar verilerek 30.10.2018 tarihinde tahliye edildiğini, yapılan yeniden yargılama sonucunda; önceki hükmün iptaline karar verilerek müvekkili üzerine atılı suçlardan toplam 20 yıl hapis cezasına mahkum edildiğini, mahkumiyete esas alınan suçların işleniş tarihleri ve suçların niteliği dikkate alındığında 647 sayılı İnfaz rejimine tabi olduğunu, müvekkili hakkında normal koşullarda ve adil bir yargılama yapılmış olsaydı verilen hapis cezası dikkate alındığında en geç 28.10.2003 tarihinde şartla tahliye edilmiş olacağını, yeniden yargılama sonunda verilen mahkumiyet hükmü dikkate alındığında; müvekkilinin, normal koşullarda şartla tahliye olması gereken 28.10.2003 tarihinde, infazı durdurularak tahliye edildiği 30.10.2018 tarihine kadar 15 yıl 2 gün haksız yere cezaevinde kaldığını ve hürriyetinden mahrum edildiğini belirterek, CMK’nın 141/1-f maddesi gereğince; fazlaya ilişkin dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 5.000.000 TL maddi ve 7,000.000 TL manevi tazminatın müvekkilin şartla tahliye edilmesi gereken 28/10/2003 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini” talep etmiştir.
2. Davalı vekili 11.03.2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “davanın süresinde ve yetkili mahkemede açılmadığını, tazminat talebinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu,istenilen tazminat miktarlarının yüksek olduğuna ve davanın reddi gerektiğini” beyan etmiştir.
3. Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 01.07.2019 tarihli ve 2019/105 Esas 2019/328 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
4. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 12.03.2020 tarihli ve 2019/4700 Esas 2020/970 Karar sayılı kararı ile İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davacının maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 27.11.2021 tarihli, davacı vekilinin temyiz isteminin esastan reddi görüşünü içerir tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz istemi; Bölge Adliye Mahkemesinin usul ve yasaya aykırı karar verildiğine, müvekkilinin koruma tedbirine konu mahkum olduğu ceza davasında tutuklu kaldığı sürenin tayin edilen ceza miktarından fazla olduğunu, bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5 inci maddesine aykırılık oluşturduğu Yargıtay içtihatlarının da benzer şekilde olduğundan davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğine ilişkindir.
III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince; davacının 28.10.1995 tarihinde gözaltına alındığı, 01.11.1995 tarihinde tutuklanarak cezaevine girdiği, 22.12.2000 tarihinde koşullu salıverilmesi gerekirken 31.10.2018 tarihinde tahliye edildiği ve davanın da 13.02.2019 tarihinde süresinde açıldığı, davacının dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumu, uğramış olduğu kazanç kaybı ve bu maddi zararın hukuka uygun gelirine ilişkin olması sebebiyle zarar ile haksız işlem arasında uygun illiyet bağının bulunması, davacının özgürlüğünden yoksun kalması nedeni ile uğradığı manevi zarar değerlendirilerek, dosya kapsamına uygun olan ve bilirkişinin belirlediği 141.602,73 TL maddi ve günlüğü 60,00 TL’den toplam 391.320 TL manevi tazminatın, dava dilekçesindeki talep gereği 18.10.2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan tahsili ile davacıya verilmesi karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince; davacının İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesinin 18.06.1996 tarih ve 1995/265 Esas ve 1996/95 Karar sayılı kararı ile TCK’nın 146/1. maddesi gereğince müebbet ağır hapis cezasına mahkum edildiği ve kararın temyiz sürecinden geçerek kesinleştiği, 5237 sayılı TCK’nın yürürlüğe girmesi üzerine 15.06.2005 tarih ve 1995/265 Esas ve 1996/95 Karar sayılı ek kararla müebbet ağır hapis cezasının müebbet hapis cezasına çevrildiği, bu cezanın infazına 01.11.1995 tarihinde başlandığı, (Kapatılan) İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.10.2018 tarih ve 1995/265 Esas ve 1996/95 Karar sayılı ek kararı ile yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulü ile birlikte infazın durdurulduğu ve davacının 30.10.2018 tarihinde tahliye edildiği, yeniden yargılama sonucunda İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.12.2018 tarih ve 2018/553-548 E.K sayılı kararı ile İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesinin 1995/265 Esas ve 1996/95 Karar sayılı kararının CMK’nın 323/1.maddesi uyarınca iptaline ve sanığın 7 ayrı suçtan toplam 19 yıl 12 ay hapis cezasına mahkum edildiği, İzmir 8. ACM’nin 11.02.2019 tarih ve 61 D.iş sayılı kararı ile davacının 22.12.2000 tarihinden geçerli olmak üzere koşullu salıverilmesine karar verildiği olayda;
5271 sayılı CMK’nın 323/3. maddesinin “Yargılamanın yenilenmesi sonucunda beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararının verilmesi halinde, önceki mahkûmiyet kararının tamamen veya kısmen infaz edilmesi dolayısıyla kişinin uğradığı maddî ve manevî zararlar bu Kanunun 141 ilâ 144 üncü maddeleri hükümlerine göre tazmin edilir.” hükmünü içerdiği somut olayda ise yargılamanın yenilenmesi sonucunda hükümlünün 19 yıl 12 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanık hakkında her hangi bir beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararının söz konusu olmadığı buna göre 5271 sayılı CMK’nın 141/1 vd. maddeleri ile CMK’nın 323/3. maddesinde sayılan koruma tedbirleri nedeniyle tazminat talep hakkını doğuran hallerin bulunmadığı ve davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesinin 18.06.1996 tarih ve 1995/265 Esas ve 1996/95 Karar sayılı kararı ile verilen müebbet ağır hapis cezasına istinaden ceza evinde kaldığı sürenin yargılamanın yenilenmesi sonucu verilen toplam ceza miktarına göre yatması gereken süreden daha fazla olduğundan bahisle, yazılı ve yasal olmayan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davacının maddi ve manevi tazminat talebinin karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/553 Esas 2018/548 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının Atatürk’ü Temsil Eden Heykel, Büst ve Abideleri veya Kabrini Kırma veya Bozma , İmzasız Mektupla veya Özel İşaretlerle Tehdit, Kasten Yangın Çıkarma, Müessir Fiil suçlarından 28.10.1995-01.11.1995 tarihleri arasında gözaltında kaldığı, 01.11.1995 tarihinde tutuklandığı, 30.10.2018 tarihinde tahliye edildiği, yapılan yargılama üzerine davacının üzerine atılı suçlardan mahkumiyetine hükmedildiği, mahkumiyet hükmünün 03.01.2019 tarihinde kesinleştiği ve davanın yasal süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
1. Davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğine lişkin temyiz talebine ilişkin yapılan incelemede;
Davacının üzerine atılı suçlardan dolayı yapılan yargılama neticesinde İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesinin 18.06.1996 tarih ve 1995/265 Esas ve 1996/95 Karar sayılı kararı ile davacının TCK’nın 146/1.maddesi gereğince müebbet ağır hapis cezasına mahkumiyetine karar verildiği, hükmün temyiz sürecinden geçerek 03.07.1997 tarihinde kesinleştiği, 5237 sayılı TCK’nın yürürlüğe girmesi üzerine 15.06.2005 tarih ve 1995/265 Esas ve 1996/95 Karar sayılı ek kararla müebbet ağır hapis cezasının müebbet hapis cezasına çevrildiği, davacı vekili tarafından yapılan yargılanmanın yenilenmesi ve infazın durdurulması başvurusu üzerine İzmir (Kapatılan) 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.10.2018 tarih ve 1995/265 Esas ve 1996/95 Karar sayılı ek kararı ile yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulü ile birlikte infazın durdurulmasına ve davacının tahliyesine karar verilmesi üzerine davacının 30.10.2018 tarihinde tahliye edildiği, yeniden yargılama sonucunda İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.12.2018 tarih ve 2018/553 Esas 2018/548 Karar sayılı kararı ile sanığın 5816 sayılı Yasaya Muhalefet suçundan 4 yıl hapis cezası, İmzasız Mektupla veya Özel İşaretlerle Tehdit suçundan 4 yıl hapis cezası, Kasten Yangın Çıkarma suçundan 3 yıl hapis cezası, şikayetçiler Şakir ve Bülent’e yönelik Kasten Yaralama suçundan suçundan 2 kez 6 ay hapis cezasına, şikayetçi Yıldız’a yönelik Kasten Yaralama suçundan 4 yıl hapis cezasınave şikayetçi …’e yönelik Kasten Yaralama suçundan 4 yıl hapis cezası ile mahkumiyetine karar verildiği anlaşılmıştır.
5271 sayılı CMK’nın 141/1-f maddesinde “Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan” şeklideki düzenlemeye göre bihakkın tahliyeden fazla olan tutukluluk süresinin tazminata hak kazandıracağı dikkate alındığında, somut olayda;
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/1-2352 numaralı müddetnamesine göre; davacının 4616 sayılı yasa kapsamında bulunduğundan şartlı tahliye tarihinden 10 yıl indirim yapılarak koşullu salıverme tarihinin 22.12.2000, bihakkın tahliye tarihinin 23.10.2015 olduğu, davacının ise 30.10.2018 tarihinde tahliye edildiği, bu suretle davacı hakkında infaz edilen sürenin mahkumiyet hükmünün bihakkın tahliye tarihinden fazla olduğu anlaşılmakla; Bölge Adliye Mahkemesince tazminat şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuş olup, açıklanan nedenle tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 12.03.2020 tarihli ve 2019/4700 Esas 2020/970 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.09.2023 tarihinde karar verildi.