YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/9109
KARAR NO : 2023/2503
KARAR TARİHİ : 04.09.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2019/2651 E., 2019/3865 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Ret, onama
Davalı vekilinin temyiz istemi yönünden; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen hükmün, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 42 nci maddesi ile değişik 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca kesin olduğu belirlenmiştir.
Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden; İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, aynı Kanun’un 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 01.10.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; “Müvekkilin hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen soruşturma dosyası kapsamında gözaltına alınması, evinde ve iş yerinde arama yapılmasının ardından erken emekli olmak zorunda kalması sebebiyle oluşan zararına ilişkin ödenmemiş maaş farkları için 239.077,38 TL maddi tazminatın her bir maaş ödemesinin tahakkuk ettiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 1.000.000,00 TL manevi tazminatın ilk hukuka aykırı güvenlik tedbirinin uygulandığı 01.01.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini arz ve talep ederiz.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
2. Davalı vekili 22.10.2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “Davanın süresinde, yetkili ve görevli mahkemede açılıp açılmadığı, mükerrer dava açılıp açılmadığı araştırılmalıdır. Davacının maddi tazminat talebi delillerle desteklenmemiştir. Talep edilen manevi tazminat miktarı fahiştir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
3. İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesinin, 18.04.2019 tarihli ve 2018/453 Esas, 2019/197 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
4. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 19.11.2019 tarihli ve 2019/2651 Esas, 2019/3865 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 28.11.2021 tarihli ve 2020/8622 sayılı, ret, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Davalı vekilinin temyiz istemi; davanın süresinde açılmadığına, tazminat isteminin haksız olduğuna, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine, davacı lehine manevi tazminata ve nisbi vekalet ücretine hükmedilmesine, ilişkindir.
2. Davacı vekilinin temyiz istemi; davacının emekli aylığı almaya başladığı tarihe kadarki 22 aylık süreçteki maaş alacağının ve erken emekli olması sebebiyle doğan maaş farkının maddi zarar kapsamında değerlendirilmemesine, manevi tazminat talebi yönünden hiçbir inceleme yapılmadığına, ilişkindir.
III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
5271 sayılı Kanun’un 141 inci maddesinde kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın sanığın haksız gözaltı sebebiyle tazminat talep edilebileceğinin düzenlendiği, dosya kapsamı itibariyle davacının 04.06.2009 tarihinde gözaltına alındığı, 08.06.2009 tarihinde serbest bırakıldığı, atılı suçtan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, dolayısıyla davacının tazminat talebinin 5271 sayılı Kanun’un 141 inci maddesi kapsamında kaldığı anlaşılarak davasının kısmen kabulü ile;
Davacının erken emekli olması nedeniyle maddi kaybının olduğunun kabulü halinde bilirkişi raporuna göre 60.712,00 TL net kaybının olduğunun tespit edildiği ancak tüm dosya kapsamı, tanzim olunan bilirkişi raporu, davacının gözaltı süresinde görevde olması, maaşını almış olması ve herhangi bir maddi kaybının olmadığı birlikte değerlendirildiğinde; davacının haksız gözaltı sebebiyle doğrudan bir maddi bir zararının bulunmaması nazara alınarak maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacının belirlenen sosyal ve ekonomik durumu, gözaltı sebebiyle duyduğu elem, gözaltında kaldığı süre nazara alınarak 850,00 TL manevi tazminatın taleple bağlılık ilkesi gereği 04.06.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince verilen kararla ilgili olarak, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik bulunmamıştır.
IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/40820 Soruşturma sayılı dosyası kapsamında, davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 04.06.2009 – 08.06.2009 tarihleri arasında 4 gün gözaltında kaldığı, yapılan soruşturma sonunda 20.06.2018 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, kararın kesinleştiği, gözaltında alınma tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.
A. Davalı vekilinin temyiz isteği yönünden;
Karar tarihi itibarıyla temyiz kesinlik sınırının 58.800,00 TL olduğu; silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 04.06.2009 – 08.06.2009 tarihleri arasında 4 gün gözaltında kalan davacı lehine hükmedilen tazminat miktarının 850,00 TL olması nedeniyle davalı açısından hükmün kesin olduğu anlaşıldığından, temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.
B. Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden;
1.Maddi tazminata ilişkin temyiz isteği yönünden;
Davacının maaş farkına ve erken emekli olması sebebiyle uğradığı maddi zarara ilişkin taleplerinin 5271 sayılı Kanun’un 141 inci ve devamı maddeleri gereğince koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında maddi zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği göz önünde bulundurularak, yerel mahkemece maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2.Manevi tazminata ilişkin temyiz isteği yönünden;
Yargıtayın görevi ülke genelinde uygulama birliğinin sağlanması ve benzer olaylarda aynı çözüm tarzının oluşturulmasıdır. Bu görev yerine getirilirken hukukun genel ilkeleri, ülkedeki pozitif hukuk normları ve uluslararası temel insan haklarına ilişkin kural ve kabullere uygun bir yorum ve uygulama benimsenmelidir.
Bu ilke yalnızca denetim mahkemeleri için değil, hüküm mahkemeleri için de geçerlidir. Hukuk devletinin en belirgin özelliği hiçbir kurum ve makam ayrımı gözetilmeden herkesin hukuk kurallarına uymasıdır.
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nefaset ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerektiği göz önünde bulunularak belirlenen manevi tazminat miktarı yönünden kararda hukuka aykırılık bulunmamıştır.
V. KARAR
A. Davalı vekilinin temyiz isteği yönünden;
Gerekçe bölümünün (A) paragrafında açıklanan nedenle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 19.11.2019 tarihli ve 2019/2651 Esas, 2019/3865 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekilinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,
B. Davacı vekilinin temyiz isteği yönünden;
Gerekçe bölümünün (B) paragrafında açıklanan nedenle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 19.11.2019 tarihli ve 2019/2651 Esas, 2019/3865 Karar sayılı kararında davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.09.2023 tarihinde karar verildi.