Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/8678 E. 2023/2092 K. 12.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8678
KARAR NO : 2023/2092
KARAR TARİHİ : 12.06.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Davacı vekilinin 05.02.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yargılandığı, 19.10.2010 tarihinde gözaltına alındığını, 21.10.2010 tarihinde serbest bırakıldığını, yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine karar verildiği, kararın kesinleşerek infaza verildiği bu nedenle 18.03.2013 tarihinde tutuklandığını, 10.05.2017 tarihinde tahliye edildiğini, yapılan yargılama sonunda beraatine kararı verildiği, haksız tutuklama nedeniyle 80.000,00 TL maddi, 500.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.

2.Davalı vekili 12.03.2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, davacının kanuna uygun tutuklandığından talebinin reddi gerektiğini, talep edilen maddi tazminat miktarının fazla olduğunu, davacının zararını belgelendirmesi gerektiğini, talep edilen manevi tazminat miktarının sebepsiz zenginleşmeye yol açacak şekilde fazla olduğunu, davacı vekilinin özel vekaletnamesinin bulunmadığını, öne sürmüştür.

3.Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 11.09.2018 tarihli ve 2018/123 Esas, 2018/329 Karar sayılı kararı ile tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4.Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesinin, 11.11.2019 tarihli ve 2019/822 Esas, 2019/2397 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davalı vekilinin ve mahalli Cumhuriyet Savcısının istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

5.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11.11.2021 tarihli tebliğnamesi ile davacı vekilinin temyiz isteminin esastan reddini, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Davacı vekilinin temyiz istemi;
Müvekkilinin uzun süre ceza evinde kaldığından manevi olarak yıprandığını, bu nedenle hükmedilen manevi tazminat miktarının eksik olduğuna ilişkindir.

2.Davalı vekilinin temyiz istemi;
Davanın yasal süresinde açılmadığından reddi gerektiğine, haksız bir tutuklama olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğine, hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının fazla olduğuna, karşı vekalet ücreti istemine, yargılama giderlerinin tümünün davalı kuruma bırakılmaması gerektiğine, hükmedilen tazminatlara karar tarihinden itibaren faizi ile verilmesi gerektiğine, davacı hakkında hükmedilen vekalet ücretinin fazla olduğuna, ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Tazminat talebinin esasını oluşturan Adıyaman 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/431 Esas, 2017/244 Karar sayılı ceza dava dosyasında davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yargılandığı, 19.10.2010 – 21.10.2010 tarihleri arasında gözaltı kaldığı, yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine karar verilip kararın kesinleşmesi ile 18.03.2013 tarihinde ceza evine girdiğini, yapılan yeniden yargılama ile hükmün bozulmasına karar verilerek beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 16.11.2017 tarihinde kesinleştiği ve davanın 5271 sayılı Kanunun 142 inci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı, davacı hakkında aynı talep nedeniyle açılan davanın bulunmadığını, tutuklu kalınan sürelerin mahsup edilmediği belirlenerek, 51.377,82 TL maddi ve 225.000,00 TL manevi tazminatın gözaltı tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davalı vekilinin ve mahalli Cumhuriyet Savcısının istinaf başvurusu üzerine, istinaf merci, maddi tazminatın 51.979,91 TL olarak verilmesi gerekirken bu miktarın altında hükmedilmesinin aleyhe istinaf edilmediğinden eleştirildiğini, manevi tazminatın miktarının fazla olduğundan 100.000,00 TL’ye indirilmesi gerektiğini, davacının gözaltına alınıp serbest bırakıldıktan sonra hak mahrumiyetinin 28.08.2012 tarihinde başladığından hükmolunan tazminatlara bu tarihten itibaren faiz uygulanması gerektiğinden bu kısımların düzeltilmesi suretiyle, istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin esasını oluşturan Adıyaman 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/431 Esas, 2017/244 Karar sayılı ceza dava dosyasında davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yargılandığı, 19.10.2010 – 21.10.2010 tarihleri arasında 2 gün gözaltında kaldığı, yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine karar verilip kararın kesinleşmesi ile 18.03.2013 – 10.05.2017 tarihleri arasında 1514 gün ceza evinde kaldığı, yapılan yeniden yargılama ile hükmün bozulmasına karar verilerek beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 16.11.2017 tarihinde kesinleştiği ve davanın 5271 sayılı Kanunun 142 inci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı anlaşılmıştır.

A.Davacı vekilinin temyiz sebepleri yönünden;
1.Hükmedilen manevi tazminat miktarının eksik olduğuna yönelik temyiz talebi yönünden;
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespit edilmesi gerekirken eksik manevi tazminata hükmedilmesi hukuka aykırı bulunmuş ve tebliğ namede düzeltilerek onama isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.

B.Davalı vekilinin temyiz sebepleri yönünden;
1.Davanın reddi gerektiğine yönelik temyiz talebi yönünden;
Tazminat talebinin dayanağı olan ceza dosyası kapsamında, davacının terör örgütüne üye olma suçundan gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine karar verildiği, beraat hükmünün 16.11.2017 tarihinde kesinleştiği, gözaltı/tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla; davacı lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

2.Hükmedilen maddi tazminatın fazla olduğu yönünden;
Tutuklandığı dönem içerisindeki maddi zararını ücret bordrosu, vergi kaydı, gelir vergisi beyannamesi gibi itibar edilebilecek bir belgeyle ispatlayamayan davacıya tutuklu kaldığı dönemde 16 yaşından büyükler için geçerli net asgari ücret üzerinden hesaplanan miktarın maddi tazminat kapsamında davacıya ödenmesine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

3.Hükmedilen manevi tazminatın fazla olduğu yönünden;
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespit edilmesi gerekirken davacı bakımından eksik manevi tazminata hükmedildiğinden, davalı vekilinin manevi tazminatın fazla olduğuna yönelik temyiz istemi yerinde görülmemiştir.

4.Davanın kısmen kabul edilmesi nedeniyle davalı lehine karşı vekalet ücreti verilmesi gerektiğine yönelik temyiz talebi yönünden;
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2007 gün ve 2 Esas, 63 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere; koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davalarında, ancak davanın tamamen reddi halinde davalı lehine vekalet ücretine hükmolunabileceğinden, davanın kısmen kabulü halinde davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi hukuka aykırı bulunmamıştır.

5.Davalı vekilinin yargılama giderinden davalının sorumlu tutulmaması gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Davanın kısmen kabul edilmesi nedeniyle mahkeme masraflarıın davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

6.Davalı vekilinin dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden
Davacının talebi de gözetilerek hükmedilen tazminat miktarlarına zarar doğum tarihinden itibaren faiz işletilmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

7.Davalı vekilinin davacı lehine fazla vekalet ücretine hükmedildiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Kabul ve uygulamaya göre de;
5271 sayılı Kanun’un 142 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbî avukatlık ücreti ödeneceği, ancak, ödenecek miktarın tarifede sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamayacağı hususu dikkate alınmadan, davanın tümüyle reddi nedeniyle davacı tarafından talep edilen tazminat miktarı üzerinden hesaplanan miktar gözetilerek davalı lehine ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu vekalet ücreti takdir edilmesi yerine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünün (A-1) ve (B-7) numaralı paragrafında açıklanan nedenle davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesinin, 11.11.2019 tarihli ve 2019/822 Esas, 2019/2397 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.06.2023 tarihinde karar verildi.