Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/8645 E. 2023/2364 K. 03.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8645
KARAR NO : 2023/2364
KARAR TARİHİ : 03.07.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2019/2424 E., 2019/3551 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin davalı vekiline 18.12.2019 tarihinde tebliğ edilmesinin ardından, davalı vekilinin sunduğu 02.01.2020 tarihli dilekçesinin katılma yoluyla temyiz niteliğinde olduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 17.08.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; “müvekkilinin avukatlık mesleğini icra ettiğini, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma ve ticari amaçla uyuşturucu madde nakletmek suçlarından 07.05.2013 tarihinde gözaltına alındığını, 08.05.2013 tarihinde tutuklandığını, 11.03.2014 tarihinden tahliye edildiğini, yargılama sonucunda beraatine karar verildiğini, müvekkilinin haksız koruma tedbiri nedeniyle 550.000 TL maddi ve 1.000.000 TL manevi olmak üzere toplam 1.550.000 TL tazminata, zararın oluştuğu 07.05.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini” talep etmiştir.

2. Davalı vekili 25.05.2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “davanın süresinde açılmadığının tespiti gerektiğini, tazminat talebinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu, talep edilen tazminat miktarlarının yüksek olduğunu, davanın reddi gerektiğini” beyan etmiştir.

3. İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 12.03.2019 tarihli ve 2018/339 Esas 2019/115 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 01.11.2019 tarihli ve 2019/2424 Esas 2019/3551 Karar sayılı kararı ile düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 03.11.2021 tarihli, davacı vekilinin temyiz isteminin esastan reddi görüşünü içerir tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz istemi; avukat olan davacının söz konusu yargılama sebebiyle işlerinin düşmesi sebebiyle uğradığı zararın, müvekkilinin cezaevinde yaptığı masrafların ve ceza davasında kendisini temsil eden avukata ödediği avukatlık ücretinin maddi tazminata dahil edilmesi gerektiği, avukat olan davacının kazancına göre maddi tazminatın belirlenmesi gerekirken asgari ücret üzerinden yapılan tazminat hesabının hatalı olduğuna, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının düşük olduğuna ilişkindir.

Davalı vekilinin temyiz istemi; davanın reddi gerektiğine ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince; davacı hakkında İstanbul Başsavcılığınca “suç işlemek amacı ile kurulan örgüte üye olma ve ticari amaçla uyuşturucu madde nakletmek” suçlamaları ile başlatılan soruşturma nedeni ile 07.05.2013 gözaltı kararı verildiği ve İstanbul 2 No.lu Hakimlik tarafından 08.05.2013 tarihinde tutuklandığı ve İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.03.2014 tarihli kararı ile tahliye edildiği, İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinde 2014/127 esas sayılı dava dosyası ile açılan davada verilen yetkisizlik ve karşı yetkisizlik kararları sonrası Artvin Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/81 esas 2016 /18 karar sayılı dava dosyası ile beraatine karar verildiği ve verilen kararın 11.04.2018 tarihinde kesinleştiği tespit edilmekle CMK’nın 141-142 ve devamı maddeleri gereğince haksız olarak gözaltına alınan veya tutuklananların tazminat talep etme hakkı bulunduğundan ve başkaca açılmış tazminat davası bulunmadığı anlaşılmakla belge ibraz edilmediğinden asgari ücret üzerinden bilirkişi tarafından yapılan hesaplama neticesinde maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 8.889,13 TL maddi tazminatın ile 17.778,26 TL manevi tazminatın haksız gözaltı tarihi olan 07.05.2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı Maliye Hazinesinden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince; yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sair istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklulukta kalınan süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, davacı lehine belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda az manevi tazminata hükmolunmasının, usul ve yasaya aykırılık oluşturan hususlar olduğu bu itibarla istinafta bulunan davacı vekilinin talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.

Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat davası, 5271 sayılı CMK’nun 141 vd devamı maddelerinde düzenlenmiş olsa da, özü itibariyle tazminat hukuku genel prensiplerine tabi ve CMK’da düzenlenen hükümler dışında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanmasını gerektiren bir dava çeşididir. Yukarıda zikredilen hukuka aykırılık 5271 sayılı CMK’nın 303 ve 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddeleri gereğince yeniden duruşma yapılmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan, istinafa konu kararın;

1-Hüküm fıkrasında “17.778,26 TL” olarak belirlenen manevi tazminat miktarının “25.000 TL” ye yükseltilmesi,

2-Hüküm fıkrasındaki vekalet ücretinin, tazminat miktarında yapılan değişikliğin sonucu olarak (hükmedilen toplam maddi ve manevi tazminat miktarı üzerinden 694 sayılı KHK’de göz önünde bulundurulmak sureti ile hesaplanan) “4.066,68 TL” şeklinde düzeltilmesi sureti ile; sair yönleri usul ve yasaya uygun hükmün düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan Artvin Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/81 Esas 2016/18 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan 07.05.2013-11.03.2014 tarihleri arasında 10 ay 4 gün tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükümlerinin 11.04.2018 tarihinde kesinleştiği, gözaltı/tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK’nın 142. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.

Gerekçeli karar başlığında dava tarihinin “17.08.2018” yerine “28.08.2018” tarihi gösterilmesi mahalinde düzeltilmesi mümkün yazım hatası kabul edilmiştir

A. Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden;
1. Davacının gözaltında ve tutuklu kaldığı 07.05.2013- 11.03.2014 tarihleri arasında süreler için kazanç kaybı yaşadığına dair bir belge bulunmadığı, dosya içerisindeki 2013 yılına ait yıllık gelir beyannamesine göre 17.052,34 TL, 2014 yılına ait yıllık gelir beyannamesine göre 2.000 TL zarar olduğunun beyan edildiği anlaşılmakla; davacının gözaltı ve tutuklu kaldığı sürelere ilişkin maddi zararının net asgari ücret üzerinden hesaplanarak maddi tazminata hükmedilmesinde hukuka aykırı bulunmamıştır.

2. Avukat olan davacının söz konusu yargılama nedeniyle işlerinin düşmesi sebebiyle uğradığı zararın koruma tedbirinden kaynaklandığına dair delil bulunmadığı gibi, söz konusu zararın muhtemel zarar

kapsamında olduğu, davacının cezaevi harcamalarınında koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasına konu edilemeyeceği anlaşıldığından bu zararın maddi tazminat kapsamına alınmamasında isabetsizlik görülmemiştir.

3.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 29.05.1957 tarihli, 1957/4 Esas, 1957/16 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında da açıklandığı üzere; vekalet ücreti yargılama giderlerindendir. Buna göre karşı tarafa yüklenmesi gereken vekalet ücretinin bağımsız bir varlığı olamayacağından ayrı bir dava konusu da yapılamayacaktır. Davacının, kendi vekili ile yaptığı ve sadece tarafları bağlayan ücret sözleşmesi niteliğindeki vekalet akdi uyarınca ödenmesi kararlaştırılan bedelin koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilmeyeceği gözetilmelidir.

Anılan ve yerleşik Yargıtay uygulamaları nazara alındığında, tazminat talebinin dayanağını oluşturan ceza dava dosyasında beraat etmiş olması nedeniyle davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmolunması gerektiği, maktu vekalet ücretini aşan ve serbest meslek makbuzu ile ispatlanan kısmın ise davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı, bu nedenle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamına dahil edilemeyeceği anlaşıldığından davacı vekilinin ceza davası dolayısıyla davacının ödemek zorunda kaldığı vekalet ücretinin de maddi zarar hesabında göz önünde bulundurulması gerektiğine yönelik temyiz sebebi yerinde görülmemiştir.

4. Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın Davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, gözaltı süresi, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nesafet kurallarına uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespit edildiği anlaşıldığından davacı hakkında hükmedilen manevi tazminat miktarında isabetsizlik görülmemiştir.

B. Davalı vekilinin temyiz istemi yönünden;
Tazminat talebinin dayanağı olan Artvin Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/81 Esas 2016/18 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan 07.05.2013-11.03.2014 tarihleri arasında 10 ay 4 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine karar verildiği, beraat hükümlerinin 11.04.2018 tarihinde kesinleştiği, gözaltı/tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla; davacı lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 01.11.2019 tarihli ve 2019/2424 Esas 2019/3551 Karar sayılı kararında davacı ve davalı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza
Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.07.2023 tarihinde karar verildi.