Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/8591 E. 2023/2287 K. 21.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8591
KARAR NO : 2023/2287
KARAR TARİHİ : 21.06.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
DAVA TARİHİ : 08.08.2018
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi

Davalı vekilinin temyiz istemi yönünden; İlk Derece Mahkemesinin kararını istinaf etmeyen ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından aleyhine yeni bir karar verilmeyen davalının Bölge Adliye Mahkemesi kararını katılma yoluyla temyiz etme hakkı olmadığı belirlenmiştir.

Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden; İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 08.08.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; “müvekkilinin İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/15 Esas sayılı dosyası ile yargılandığını, 1 yılı aşkın süredir tutuklu kaldığını, yargılama sonucunda beraatine karar verildiğini, ancak kararda başvuru süresi ve başvuru makamının açıkça gösterilmediğini, temyiz incelemesi neticesinde beraat hükmünün onandığını, ancak Yargıtay ilamının taraflarına tebliğ edilmediğini, 1 yıllık sürenin kaçırılmasında kusurlarının bulunmadığını bu nedenle eski hale getirme taleplerinin bulunduğunu belirterek haksız tutuklama tedbiri nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL maddi tazminat ile 300.000 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini” talep etmiştir.

2. Davalı vekili 17.08.2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “davanın süresinde açılmadığını, eski hale getirme koşullarının bulunmadığını, tazminat talebinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davanın reddi gerektiğini” beyan etmiştir.

3. İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesinin, 18.10.2018 tarihli ve 2018/375 Esas 2018/494 Karar sayılı kararı ile davanın süre yönünden reddine karar verilmiştir.

4. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 02.04.2019 tarihli ve 2018/4601 Esas 2019/1029 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 07.11.2021 tarihli, davacı ve davalı vekillerinin temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanması görüşünü içerir tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Davalı vekilinin temyiz istemi;
Davalı lehine nisbi vekalet ücreti ödenmesi gerektiğine ilişkindir.

B. Davacı vekilinin temyiz istemi;
Beraat kararı veren mahkemenin davacının tazminat başvuru makamı ve süresini bildirmediği ve yargıtay ilamının tebliğ edilmediğinden dava açma süresinin başlamadığı, davanın süreden reddi kararının hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince; davacının 02.12.2008 tarihinde 2001 doğumlu mağdureye cinsel istismarda bulunduğu, cinsel amaçla hürriyetinden yoksun kıldığı iddiasıyla tutuklanıp hakkında başlangıçta 16.03.2009 tarihli iddianame ile Kadıköy 4.Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/399 esasına kayıtlı dava açıldığı, mahkemece verilen görevsizlik kararı nedeniyle dosyanın Kadıköy 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/179 esasına kaydedildiği , her iki suçtan verilen mahkumiyet kararlarının Yargıtay 14. Ceza Dairesi Başkanlığınca bozulması üzerine bozma ilamı uyarınca 2014/175 Esas 2015/133 Karar ile yine mahkumiyet kararı verildiği ve bu kararın Yargıtay 14.Ceza Dairesi Başkanlığınca bozulduğu,bozma sonrası mahkemenin 2016/15 esasına kayıtlı davada 29.09.2018 tarihinde 2016/60 karar ile davacının her iki suçtan CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca ayrı ayrı beraatine karar verildiği, kararın mağdure vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 14. Ceza Dairesi Başkanlığının 29/12/2016 tarih 2016/7339-8777 karar sayılı ilamı ile “mağdurenin velisi sıfatıyla babası ve annesi olan müştekilerin kovuşturma evresinde alınan beyanlarında sanık hakkındaki şikayetlerinden vazgeçtiklerini ve davaya katılmak istemediklerini belirtmeleri karşısında mağdureye yaşı nedeniyle tayin edilen vekilin hükümleri temyize hakkı bulunmadığından temyiz isteminin reddine” karar verildiği bu şekilde kararın kesinleştiği uyaptan çıkarılan karar örneğinin incelenmesinden anlaşılmıştır.

Bilindiği üzere CMK’nın 141 maddesinde yer alan koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasının CMK’nın 142/1 maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerekir. Somut olayda söz konusu beraate ilişkin 23.02.2016 tarihli karar davacı (sanık) ve müdafisi avukatın yüzüne karşı verilmiş olup, mağdureye yaşı nedeniyle tayin edilen vekilinin temyizi üzerine temyiz talebi red olunarak 29.12.2016 tarihinde kesinleşmiş olmasına rağmen davanın bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 08.08.2018 tarihinde açılmış olması nedeniyle süre yönünden reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince; yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre istinaf başvurusunda bulunan davacının ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/15 Esas 2016/60 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının çocuğun basit cinsel istismarı suçundan 02.12.2008-24.11.2009 tarihleri arasında 11 ay 22 gün ve davacının çocuğun basit cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından 24.03.2015-06.04.2015 tarihleri arasında 13 gün tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 29.12.2016 tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK hükümlerinin yürürlükte olduğu anlaşılmıştır.

A. Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından aleyhine yeni bir karar verilmeyen davalının, Bölge Adliye Mahkemesinin kararını katılma yoluyla temyiz temyiz hakkı bulunmadığından, temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.

B.Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
Beraat Kararı Veren Mahkemenin Davacının Tazminat Başvuru Makamı Ve Süresini Bildirmediğine, Yargıtay İlamının Tebliğ Edilmediğine ve Dava Açma Süresinin Başlamadığına İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden
5271 sayılı Kanun’un “Tazminat istemi” kenar başlıklı 142 inci maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“(1) Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir. …

Hükmü uyarınca somut olay değerlendirildiğinde; UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede tazminata esas ceza dosyasında ilk derece mahkemesince verilen beraat hükmünün mağdur vekili

tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 29.12.2016 tarih 2016/7339 Esas 2016/8777 Karar kararıyla temyiz isteminin reddine karar verilerek hükmün 29.12.2016 tarihinde kesinleştiği, her ne kadar davacı vekili, dava dilekçesinde beraat kararında başvuru makamı ve süresinin açıkça karara yazılmaması nedeniyle 5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinde öngörülen sürelerin başlamayacağını iddia etmişse de, bu eksiklik, 5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren 3 aylık dava açma süresinin başlangıcı bakımından etkili olup, koruma tedbirleri nedeni ile tazminat davasının her halükarda kesinleşme tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde açılması gerektiği, davacının Yargıtay ilamının tebliğ edilmediğine yönelik temyiz itirazı yönünden yapılan değerlendirme ise tazminat davasının hükmün kesinleşmesinden itibaren açılmasını öngören CMK’nın 142/1. maddesi tazminat istemeye hak sahibi olan kimsenin soruşturma ve kovuşturmanın akıbetini ve kesin sonuca bağlanışını takip ederek dava hakkını gecikmeden kullanması öngörülerek düzenlenmiş olup, somut olayda davanın hak düşürücü bir yıllık süre geçtikten sonra 08.08.2018 tarihinde açılması karşısında ilk derece mahkemesince davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle verilen davanın reddi kararına ilişkin davacı vekilinin istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkmesince esastan reddedilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

V. KARAR
A. Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 02.04.2019 tarihli ve 2018/4601 Esas 2019/1029 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekilinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B. Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
Gerekçe bölümünde (B) bendinde açıklanan nedenle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 02.04.2019 tarihli ve 2018/4601 Esas 2019/1029 Karar sayılı kararında davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

21.06.2023 tarihinde karar verildi.