YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8589
KARAR NO : 2023/2289
KARAR TARİHİ : 21.06.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi
İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 12.01.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; “davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçu isnadıyla 12.12.2016 tarihinde yakalanarak gözaltına alındığını, 04.01.2017 tarihinde tutuklandığını, tahliye taleplerinin gerekçesiz olarak reddedildiğinı, 09.01.2018 tarihinde tahliye edildiğini belirterek, haksız yakalama, gözaltı ve tutuklama nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminatın yakalama tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsilini” talep etmiştir.
2. Davalı vekili 25.04.2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “davanın süresinde açılmadığını, tazminat şartlarının oluşmadığını, maddi zararın ispatlanamadığını, manevi zarara ilişkin haksız zenginleşmeye neden olacak şekilde talepte bulunulduğunu, davacının kendi kusurlu hareketi ile tutuklandığını, davanın haksız olduğunu ve reddi gerektiğini” beyan etmiştir.
3. Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesinin, 29.06.2018 tarihli ve 2018/173 Esas 2018/365 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
4. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 13.02.2019 tarihli ve 2018/3808 Esas 2019/413 Karar sayılı kararı ile düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 03.11.2021 tarihli, davacı vekilinin temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanması görüşünü içerir tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz istemi; davanın görülmesi için kararın kesinleşmesine gerek olmadığına, dava konusu talebin tutukluluk itirazlarının gerekçesiz olarak reddedilmesi ve uzun tutukluluk sebebiyle uğranılan zararın tazminine ilişkin olduğuna, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğine ilişkindir.
III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince; davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili …’nin 12.12.2016 tarihinde göz altına alındığını, 23 gün gözaltında kaldıktan sonra, 04.01.2017 tarihinde tutuklandığını, uzun bir süre gerekçesiz ve haksız olarak tutukluluk halinin devam ettirildiğini, bu nedenle oluşan mağduriyet nedeniyle 100.000 TL maddi ve 100.000 TL manevi tazminat talebinin olduğunu beyan etmiştir.
UYAP kayıtlarından yapılan araştırmadan ve İstanbul 14. ACM’nin cevabı yazısından; davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçundan İstanbul 14. ACM’nin 2017/58 esas sayılı dosyasında yargılandığı, bu dosyada 04.01.2017 tarihinde tutuklandığı ve 09.01.2018 tarihinde de tahliyesine karar verildiği anlaşılmıştır.
CMK’nın 102/2’nci maddesine göre; Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda beş yılı (Ek ibare: 25.08.2017 – 694 S….K./141. Md) geçemez. Bu kapsamda davacı hakkındaki yargılamanın halen devam ediyor olması, davacının tutuklu kaldığı sürenin ceza usul yasasına uygun süre olması, yargılamanın başladığı tarihten bu yana geçen süre itibariyle sanık sayısının çokluğu da göz önüne alındığında makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğinin söylenemeyeceği kanaatine varılmakla davacının tazminat davasının reddine karar verilmiştir.
karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince; yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sair istinaf itirazları yerinde görülmemiş, Ancak; Hüküm tarihhinde yürürlükte bulunan AAÜT göre davalı lehine 845 TL vekalet ücrtine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde 930 TL vekalet ücrtine hükmedilmesinin kanuna aykırılık oluşturduğu, istinaf talebinde bulunan davacı vekilinin istinaf talebinin yerinde olduğu,ancak bu aykırılığın 5271 sayılı Kanunun 303. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi gereğince yeniden duruşma yapılmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğu anlaşıldığından, istinafa konu kararın hüküm fıkrasının 2. bendinde 930 TL olarak belirlenen vekalet ücretinin 845 TL olarak düzeltilmesi suretiyle; sair yönleri usul ve yasaya uygun olan kararın CMK’nın 303 ve 280/1-a maddeleri ile HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Tazminat davasının dayanağını oluşturan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/58 Esas sayılı ceza dava dosyası kapsamında davacının silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 12.12.2016-04.01.2017 tarihleri arasında 23 gün gözaltında, 04.01.2017-09.01.2018 tarihleri arasında 370 gün tutuklu kaldığı,yapılan yargılamanın devam ettiği, gözaltına alınma ve tutuklama tarihi itibariyle davanın yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK’nın hükümlerine tabi olduğu anlaşılmıştır.
Davacının dava dilekçesiyle haksız ve hukuka aykırı şekilde gözaltına alınıp tutuklandığını, süreçte tutuklanmasına itiraz etmesi üzerine kararı inceleyen merciilerin matbu cümlelerle tutukluluk halinin devamına karar verdiğini, kararın yeterli gerekçeye sahip olmadığından bahisle haksız ve gerekçesiz olarak tutuklu kaldığı süre bakımından 100.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminatın gözaltına alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi talebine ilişkin söz konusu davada;
Davacının silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 12.12.2016-04.01.2017 tarihleri arasında 23 gün gözaltında kaldığı, 04.01.2017 tarihinde tutuklandığı, davacının 12 şüpheli ile birlikte atılı suçtan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 07.04.2017 tarihinde düzenlenen 2017/10270 esas numaralı iddianamesi üzerine İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/58 Esas sayılı dosyası üzerinden yargılanmasına başlandığı, yargılamanın 3. celsesinde 09.01.2018 tarihli ara karar ile tahliyesine karar verildiği, UYAP üzerinden yapılan incelemede İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.12.2022 tarihli 2017/58 Esas 2022/327 Karar sayılı kararıyla davacı sanığın silahlı terör örgütüne üye olma suçundan neticesi itibariyle 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, terör örgütü propagandası yapmak suçundan neticeten 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına,CMK’nın 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan verilen hükmün henüz kesinleşmediği görülmekle, soruşturma dosyasında şüpheli sayısının fazla olması, yürütülen soruşturmanın terör soruşturması olması, olayın niteliği ve karmaşıklık düzeyi göz önünde bulundurulduğunda davacı hakkında makul sürede iddianame düzenlenerek yine makul sürede hakim önüne çıkarıldığı, yasal tutukluluk süresinin aşılmadığı, bu haliyle tazminat koşullarının oluşmadığı, haksız tutukluluk nedeniyle tazminat talep edilebilmesi halinin ise davacı hakkında verilen beraat kararı veya tutukluluktan az süre ile mahkumiyet halinde değerlendirilebileceği anlaşılmakla,İlk Derece Mahkemesince davacının tutuklu kaldığı sürenin ceza usul yasasına uygun süre olması, yargılamanın başladığı tarihten bu yana geçen süre itibariyle sanık sayısının çokluğu da göz önüne alındığında makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğinin söylenemeyeceği kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmesi üzerine davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince yapılan incelemesi sonucunda, istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 13.02.2019 tarihli ve 2018/3808 Esas 2019/413 Karar sayılı kararında davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.06.2023 tarihinde karar verildi.