Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/8559 E. 2023/2235 K. 20.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8559
KARAR NO : 2023/2235
KARAR TARİHİ : 20.06.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, aynı Kanun’un 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 19.01.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının silahlı örgüt kurma ve yönetme, silahlı yağma, intihara yönlendirme silahlı tehdit, adam kaçırma, şantaj, rüşvet ve örgüte yardım etme gibi suçlamalar ile tutuklanarak yargılandığını, toplam 1052 gün tutuklu kaldığını belirtmiş, bu nedenle tutuklu kaldığı süre boyunca mahrum kalınan iş geliri, tutukluluk süresince sarfedilen avukatlık ve cezaevi iaşe masrafları, cezaevi ziyaretleri için akrabalara ödenen uçak ve konaklama giderleri ve benzeri giderler yönünden aylık 5.000,00 TL’den hesaplanmak suretiyle 175.000,00 TL maddi tazminatın ve uğranılan manevi zarar nedeniyle 1.000.000,00 manevi tazminatın tutuklama tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte ödenmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili 14.02.2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, dava dilekçesinde uğranılan zararın nitelik ve niceliği açıklanmadığından davanın reddi gerektiğini, davacı tarafından talep edilen tutukluluk süresince sarfedilen avukatlık ve cezaevi iaşe masrafları, cezaevi ziyaretleri için akrabalara ödenen uçak ve konaklama giderleri ve benzeri giderlerin tazminat olarak talep edilemeyeceğini, faizin ancak yasal faiz olarak dava tarihinden hükmedilebileceğini, manevi tazminatın makul olarak tayin edilmesi gerektiğini ve davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.

3. … 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 02.04.2019 tarihli ve 2019/45 Esas, 2019/130 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 05.12.2019 tarihli ve 2019/3098 Esas, 2019/4209 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

5.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 08.11.2021 tarihli tebliğnamesi ile temyiz talebinin esastan reddini talep etmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davalı vekilinin temyiz istemi; davacı lehine yüksek maddi ve manevi tazminata hükmedildiğine ve takdir edilen vekalet ücretinin hatalı olduğuna ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
… 1. Ağır Ceza Mahkemesi gerekçesinde “İlgili soruşturma evrakı ve dava dosyasının tetkikinden; Davacı …’ın, hakkında başlatılan bir soruşturma nedeniyle, Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, Suç örgütlerinin oluşturduğu korkutucu güçten yararlanarak yağma ve Özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından 02.06.2008 tarihinde tutuklandığı ve 19.04.2011 tarihinde tahliye edildiği, Sakarya 3.Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama neticesinde 11.10.2016 tarihli ve 2014/85 Esas, 2016/328 Karar nolu kararla tüm suçlardan beraatine karar verildiği, UYAP ortamında yapılan inceleme neticesinde davacı hakkında başkaca soruşturma ve kovuşturma kaydı bulunmadığı anlaşılmakla, CMK’nın 141/1-e maddesinde yer alan “Suç soruşturması veya kovuşturma sırasında, kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen kişiler maddi ve manevi her türlü zararlarını Devletten isteyebilirler” hükmü uyarınca; yasal şartlarının oluşmuş olması ve davacının yasal süresi içerisindeki talebi nedeniyle, davacının tutuklanma öncesi icra ettiği meslek ve iştigali itibariyle asgari ücret üzerinden bilirkişi tarafından hesaplanan ve mahkememizce de uygun bulunan miktar dikkate alınarak maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne ve davacıya isnat olunan suçun mahiyeti, davacının mesleği, sosyal durumu ve tutuklulukta kaldığı süre dikkate alınarak manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar vermek ve aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.” denilmiş ve davacı lehine 18.593,92 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın tutuklanma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesine hükmedilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince verilen kararla ilgili olarak, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
1. Tazminat talebinin dayanağı olan Sakarya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/85 Esas – 2016/328 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yağma ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından 02.06.2008 – 19.04.2011 tarihleri arasında 1051 gün tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yağma suçlarından beraatine, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan şikayet yokluğu nedeniyle kamu davasının düşürülmesine hükmedildiği, hükümlerin 22.12.2016 tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 142 inci maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve tazminat talep edilebilmesi bakımından kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.

2. Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak ve emsal uygulamaların da altında olacak şekilde eksik manevi tazminata hükmolunduğu tespit edilmiş ise de; temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma nedeni yapılmamış, açıklanan nedenlerle de davalı vekilinin manevi tazminat miktarının fazla olduğuna yönelik temyiz sebebi yerinde görülmemiştir.

3. Asgari ücreti aşan bir geliri olduğunu belgeleyemeyen davacı lehine hükmedilen maddi tazminatın asgari ücret üzerinden hesaplanmasında isabetsizlik görülmemekle beraber, maddi tazminatın “19.248,92” TL yerine hatalı bilirkişi raporuna itibarla bu miktarın altında kalacak şekilde “18.593,92” TL olarak tayin edilmesi suretiyle, davacı lehine eksik maddi tazminata hükmolunması hukuka aykırı bulunmuş; ancak temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni yapılmamış, bu nedenle de davalı vekilinin maddi tazminatın fazla olduğuna yönelik temyiz sebebi yerinde görülmemiştir.

4. 15.08.2017 tarihli 694 sayılı KHK ile değişik, 01.02.2018 tarihli 7078 sayılı Kanunun 139 uncu maddesi ile aynen kabul edilen düzenleme ile 5271 sayılı Kanunun 142 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbî avukatlık ücreti ödeneceği, ancak, ödenecek miktarın tarifede sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamayacağı anlaşıldığından davacı lehine hükmedilen tazminat miktarına göre hesaplanan vekalet ücretinin ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olması nedeniyle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu vekalet ücretine hükmedilmesi hukuka uygun bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 05.12.2019 tarihli ve 2019/3098 Esas, 2019/4209 Karar sayılı kararında davalı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca … 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.06.2023 tarihinde karar verildi.