YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8558
KARAR NO : 2023/2344
KARAR TARİHİ : 03.07.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2018/378 E., 2019/1351 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi kararı
İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, davalı vekilinin, yokluğunda verilen kararın 30.04.2019 tarihinde, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin ise; 07.05.2019 tarihinde ayrı ayrı tebliği üzerine 10.05.2019 tarihinde verdiği dilekçesinde hükme ilişkin temyiz sebeplerini bildirerek katılma yolu ile temyiz isteminde bulunduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 22.06.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; “Müvekkilin beraatine karar verilen ceza dava dosyası kapsamında suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma ve insan ticareti suçlarından 4 gün gözaltında kalması ve 9 yıl süren yargılamanın makul süreyi aşmış olması sebebiyle oluşan zararının karşılığı olarak 4.147,20 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini arz ve talep ederim.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
2. Davalı vekili 31.07.2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “Davanın husumet ve süre yönünden reddine karar verilmesini talep ederiz. Davacının nüfus ve adli sicil kaydı alınmalı, avukata yetki verip vermediği, davanın yetkili mahkemede açılıp açılmadığı, mükerrer dava açılıp açılmadığı araştırılmalıdır. Davacının dava açma hakkı yoktur. Davacının tutuklanması sırasında yapılan işlemlerde kanuna aykırılık bulunmadığından davanın esas yönünden de reddi gerekir. Davacının kendi kusurlu hareketi ile gözaltına alınmaya neden olup olmadığı araştırılmalıdır. Talep edilen maddi tazminat miktarı maddi delillerle desteklenmediği gibi, talep edilen manevi tazminat miktarı da fahiştir. Faiz ve vekalet ücreti talebinin yasal dayanağı bulunmadığından reddi gerekmektedir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
3. İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin, 07.12.2017 tarihli ve 2017/283 Esas, 2017/318 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
4. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 03.04.2019 tarihli ve 2018/378 Esas, 2019/1351 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.
5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 14.11.2021 tarihli ve 2019/53689 sayılı, ret, bozma görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdii edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Davacı vekilinin temyiz istemi; tazminata esas ceza dosyası kapsamında ödenen avukatlık ücretinin maddi tazminat hesabına dahil edilmesi gerektiğine, makul süreyi aşmış olan yargılama göz önünde bulundurularak hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğuna, ilişkindir.
2.Davalı vekilinin temyiz istemi; tazminat istemine ilişkin koşulların somut olayda gerçekleşmediğine, hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğuna, ilişkindir.
III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Yapılan yargılama ve tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda; davacı hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak ve insan ticareti suçlarını işlediği iddiası ile cezalandırılması istemi ile; İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı, bu mahkemece yapılan yargılama sonunda 30.03.2017 tarih, 2014/120 Esas, 2017/98 Karar sayılı kararla; sanık …’un üzerine atılı suçlardan beraatine karar verildiği, beraat kararının 29.09.2017 tarihinde kesinleştiği, davacının bu suçlar nedeniyle 29.08.2008 tarihinde göz altına alındığı, 01.09.2008 tarihinde salıverildiği, sanığın beraatine karar verilen kamu davasında vekaletnameli özel müdafii ile temsil ettirdiği ancak beraat eden sanık lehine vekalet ücreti hükmedilmediği, kararın davacı yönünden bu şekilde kesinleştiği, karar tarihi, kesinleşme tarihi ve mahkememize açılan tazminat davasının dava tarihi nazara alındığında mahkememize açılan davanın süresinde ve yetkili mahkemede açıldığı, davacı hakkında yaptırılan mali ve içtimai durum araştırması karşısında, maddi tazminat talebinin hesabında 1 günlük net asgari ücret miktarının esas alınmasının gerektiği, asgari ücret miktarına göre yapılan hesaplamada, toplam 67,08 TL ve davacının yargılandığı sırada kendisini müdafi ile temsil ettirmiş olmasına rağmen beraat kararı verilirken lehine vekalet ücreti hükmedilmemiş olması dikkate alınarak 3.960,00 TL vekalet ücreti ile birlikte toplam 4.027,08 TL maddi tazminatın talebe göre dava tarihi olan 22.06.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı hazineden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Davacının haksız gözaltına alınması nedeniyle yaşadığı elem ve üzüntünün giderilmesi, davacının ekonomik ve sosyal durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayların cereyan tarzı, müsnet suçtan gözaltında geçirdiği süre ile tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, davacının haksız gözaltına alınması nedeniyle duyduğu manevi acının tatminine yönelik olarak hükmedilecek manevi tazminat miktarının zenginleşme sonucu doğurmayacak şekilde hak ve nefaset kurallarına uygun, makul ve makbul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerektiği dikkate alınarak 1.000,00 TL manevi tazminatın talebe göre dava tarihi olan 22.06.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı hazineden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Ait olduğu davada hüküm altına alınması gereken vekalet ücreti yargılama giderleri kapsamında olup, bu hak asıl davadan bağımsız olarak dava konusu yapılamayacağından ceza davasında ödenmeyen vekalet ücretinin, maddi tazminat kapsamına alınamayacağı hususu dikkate alınmadan yerel mahkemece fazla maddi tazminata hükmedilmiş ise de; bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden ve düzeltilebilir nitelikte bir eksiklik olduğundan, istinaf yoluna başvurulan hüküm fıkrasının bir nolu paragrafında yazılı “4.027,08 TL” ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine “50,33 TL” ibaresinin eklenmesi suretiyle istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/120 E., 2017/98 K. sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma ve insan ticareti suçlarından 29.08.2008 – 01.09.2008 tarihleri arasında 3 gün gözaltında kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine karar verildiği, beraat hükmünün 25.05.2017 tarihinde kesinleştiği, davacı vekilinin 22.06.2017 tarihli dilekçesi ile haksız gözaltı ve makul sürede yargılanmama gerekçesi ile tazminat davası açtığı, gözaltına alınma tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye dava açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin, yokluğunda verilen kararın 30.04.2019 tarihinde, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin ise; 07.05.2019 tarihinde ayrı ayrı tebliği üzerine 10.05.2019 tarihinde verdiği dilekçesinde hükme ilişkin temyiz sebeplerini bildirerek katılma yolu ile temyiz isteminde bulunduğu anlaşıldığından, tebliğnamedeki davalı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiğine ilişkin görüşe iştirak edilmemiştir.
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, gözaltında kaldığı süre, yargılamanın tamamlandığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nefaset ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerektiği göz önünde bulundurularak belirlenen manevi tazminat miktarı yönünden kararda hukuka aykırı bulunmadığı anlaşıldığından, tebliğnamede bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir.
A. Davacı vekilinin temyiz isteği yönünden;
1.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 29.05.1957 tarihli, 1957/4 Esas ve 1957/16 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında da açıklandığı üzere; vekalet ücreti yargılama giderlerindendir. Buna göre karşı tarafa yüklenmesi gereken vekalet ücretinin bağımsız bir varlığı olamayacağından ayrı bir dava konusu da yapılamayacaktır. Davacının, kendi vekili ile yaptığı ve sadece tarafları bağlayan ücret sözleşmesindeki vekalet akdi uyarınca ödenmesi kararlaştırılan bedelin koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilmelidir.
Anılan içtihadı birleştirme kararı ve yerleşik Yargıtay uygulamaları nazara alındığında, tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında beraat etmiş olması nedeniyle davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmolunması gerektiği, maktu vekalet ücretini aşan ve serbest meslek makbuzu ile ispatlanan kısmın ise davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı, bu nedenle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamına dahil edilemeyeceği anlaşıldığından; kararda bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2.Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, gözaltında kaldığı süre, yargılamanın tamamlandığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nefaset ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerektiği göz önünde bulundurularak belirlenen manevi tazminat miktarı yönünden kararda hukuka aykırı bulunmamıştır.
B. Davalı vekilinin temyiz isteği yönünden;
1.Tazminat talebinin dayanağı olan İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/120 E., 2017/98 K. sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma ve insan ticareti suçlarından 29.08.2008 – 01.09.2008 tarihleri arasında 3 gün gözaltında kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine karar verildiği, beraat hükmünün 25.05.2017 tarihinde kesinleştiği, davacı vekilinin 22.06.2017 tarihli dilekçesi ile haksız gözaltı ve makul sürede yargılanmama gerekçesi ile tazminat davası açtığı, gözaltına alınma tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye dava açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu
anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne ilişkin kararda bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2.Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, gözaltında kaldığı süre, yargılamanın tamamlandığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nefaset ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerektiği göz önünde bulundurularak, hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olmadığı anlaşıldığından, kararda bu yönüyle hukuka aykırı bulunmamıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 03.04.2019 tarihli ve 2018/378 Esas, 2019/1351 Karar sayılı kararında davacı vekili ve davalı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.07.2023 tarihinde karar verildi.