YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8549
KARAR NO : 2023/2237
KARAR TARİHİ : 20.06.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 18.12.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçunu işlediği iddiası ile 29.03.2015 tarihinde gözaltına alındığını ve daha sonrasında tutuklandığını, 09.02.2016 tarihinde serbest bırakıldığını, davacı hakkında yapılan yargılama neticesinde Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/301 Esas, 2017/364 Karar sayılı dosyası kapsamında hakkında beraat kararı verildiğini ve kararın 15.12.2017 tarihinde kesinleştiğini, davacının haksız olarak tutuklanması nedeniyle maddi ve manevi mağdur olduğunu belirtmiş, bu kapsamda 100.000,00 TL maddi ve 250.000,00 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine hükmedilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili 12.01.2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın süre aşımından reddedilmesi gerektiğini, mükerrer dava olup olmadığının, mahsup yapılıp yapılmadığının ve davacı vekilinin vekaletnamesinde tazminat davası açma yetkisi olup olmadığının araştırılması gerektiğini, davacı hakkında yapılan soruşturma sonucunda davacının suçu işlemediğinin sabit olmasından dolayı değil de delil yetersizliğinden takipsizlik kararı verildiğini, talep edilen tazminatın miktarlarının fazla olduğunu, maddi zararın ispatlanması gerektiğini, davanın kabul edilmesi halinde dava tarihinden itibaren faiz işletilebileceğinden olay tarihinden itibaren faiz talebinin mümkün olmadığını ve davanın reddini talep ettiklerini beyan etmiştir.
3. … Ağır Ceza Mahkemesinin, 25.05.2018 tarihli ve 2017/307 Esas, 2018/135 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
4. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 24.01.2020 tarihli ve 2018/2832 Esas, 2020/210 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
5.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 10.11.2021 tarihli tebliğnamesi ile temyiz talebinin esastan reddi ile hükmün onanmasını talep etmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz istemi; avukatlık ücretinin ve cezaevi harcamalarının maddi tazminata dahil edilmesi gerektiğine ve eksik manevi tazminata hükmolunduğuna ilişkindir.
III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
… Ağır Ceza Mahkemesi gerekçesinde “… davacının ” Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Ticareti Yapma veya Sağlama ” suçunu işlediği iddiası ile 29/03/2015 tarihinde gözaltına alındığı, 01/04/2015 tarihinde tutuklandığı, 09/02/2016 tarihinde serbest bırakıldıktan sonra Kocaeli 1. Ağır Ceza mahkemesinin 2015/301 esas, 2017/364 karar sayılı dosyası kapsamında hakkında beraat kararı verildiği ve kararın kesinleştiği, davacının bu süre zarfında haksız olarak gözaltında ve tutuklulukta kaldığı bu sebeple özgürlüğünden yoksun kaldığı, iş bu tazminat davasının CMK142/1 deki yasal süre içerisinde açıldığı, bu nedenle davacının yukarıda belirtilen esaslar ve içtihatlar doğrultusunda bilirkişi ve mahkememizce yapılan hesap neticesinde özgürlüğünden yoksun kaldığı zaman dahilinde çektiği elem ve üzüntünün davacıyı manevi çöküntü içinde bıraktığı ve objektif bir kriter olmamakla birlikte, davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına ve tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, gözaltında kaldığı süre, davacı vekilinin talep ettiği miktar gözönünde bulundurularak zenginleşme sonucu doğurmayacak şekilde hak ve nesafet kuralları dikkate alınarak Davacının maddi tazminat istemine yönelik davasının, KISMEN KABULÜ ile 10.602,15 TL maddi tazminatın talep gözetilerek tutuklama tarihi olan 01/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte CMK 141 ve devamı maddeleri uyarınca davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin REDDİNE, Davacının manevi tazminat istemine yönelik davasının, KISMEN KABULÜ ile 15.000,00 TL manevi tazminatın talep gözetilerek tutuklanma tarihi olan 1/04/2015 tarihinden tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte CMK 141 ve devamı maddeleri uyarınca davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin REDDİNE … dair oy birliği ile karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” denilmektedir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince verilen kararla ilgili olarak, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
1. Tazminat talebinin dayanağı olan Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/301 Esas – 2017/364 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan 29.03.2015 – 09.02.2016 tarihleri arasında 317 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 11.12.2017 tarihinde kesinleştiği, gözaltı ve tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 142 inci maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 29.05.1957 tarihli, 1957/4 Esas, 1957/16Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında da açıklandığı üzere; vekalet ücreti yargılama giderlerindendir. Buna göre karşı tarafa yüklenmesi gereken vekalet ücretinin bağımsız bir varlığı olamayacağından ayrı bir dava konusu da yapılamayacaktır. Davacının, kendi vekili ile yaptığı ve sadece tarafları bağlayan ücret sözleşmesi niteliğindeki vekalet akdi uyarınca ödenmesi kararlaştırılan bedelin koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilmeyeceği gözetilmelidir.
Anılan ve yerleşik Yargıtay uygulamaları nazara alındığında, tazminat talebinin dayanağını oluşturan ceza dava dosyasında beraat etmiş olması nedeniyle davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmolunması gerektiği, maktu vekalet ücretini aşan ve serbest meslek makbuzu ile ispatlanan kısmın ise davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı, bu nedenle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamına dahil edilemeyeceği ve davacı vekilinin dava dilekçesinde bu hususa ilişkin bir talebi de olmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin ceza davasında dolayısıyla davacının ödemek zorunda kaldığı vekalet ücretinin de maddi zarar hesabında göz önünde bulundurulması gerektiğine yönelik temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
3. Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre davacının cezaevinde yaptığı masraflar gerçek zarar kapsamında değerlendirilemeyeceğinden ve davacı vekilinin dava dilekçesinde bu hususa ilişkin bir talebi de bulunmadığından bu bedellerin maddi tazminat hesabına dahil edilmemesinde isabetsizlik görülmemiş olup, davacı vekilinin bu hususa ilişkin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
4. Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda eksik manevi tazminata hükmolunması hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünün (4) numaralı bendinde açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 24.01.2020 tarihli ve 2018/2832 Esas, 2020/210 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca … Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
20.06.2023 tarihinde karar verildi.