Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/8547 E. 2023/2352 K. 03.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8547
KARAR NO : 2023/2352
KARAR TARİHİ : 03.07.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, aynı Kanun’un 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

Davacı vekilinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 23.01.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; “Özel Kuvvetler Komutanlığında başçavuş olarak görev yapmakta olan müvekkil beraatine karar verilen İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/100 Esas sayılı ceza dosyası kapsamında, 29.06.2012 tarihinde gözaltına alınarak 30.06.2012 tarihinde ifadesinin alınmasının ardından serbest bırakılmıştır. Müvekkilin gözaltına alınması sebebiyle İzmir iline götürülmesi sırasında kendisi ve avukatı adına yaptığı harcamalar, avukatının duruşmaları takip etmesi sebebiyle yaptığı harcamalar, avukatlık sözleşmesi gereğince yaptığı ödemeler, bu dava nedeniyle ihraç edilmesi sebebiyle uğradığı zarar, özlük hakları sebebiyle uğradığı zarar, yurt dışına geçici göreve gidememesi sebebiyle uğradığı zarar, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve Ordu Yardımlaşma Derneği (OYAK) kesintileri sebebiyle uğradığı zararın karşılığı olarak 166.843,63 TL maddi tazminat ile haksız tutuklama ve yargılama sebebiyle müvekkilin uğradığı manevi zararın karşılığı olarak 1.135.354,27 TL manevi tazminatın adli kontrol kararının verildiği tarihi olan 29.01.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini vekâleten arz ve talep ederim.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

2. Davalı vekili 27.02.2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “Davanın yetki, işbölümü, süre, husumet, görev, yargı yolu, kesin hüküm ve derdestlik açısından incelenerek usulden reddine karar verilmesini talep ederiz. Davacı hakkında kanun dışı bir işlem yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise bu işlem ile zarar arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Usulsüz bir işlem söz konusu ise bu işlemi gerçekleştiren kamu görevlilerinin tespiti ile davanın ihbarı gerekmektedir. Maaş ile ilgili talepler idari yargı konusudur. Davacının ödediği avukatlık ücretini maddi tazminat olarak talep etmesi mümkün değildir. Talep edilen faiz başlangıç tarihi kabul edilemez. Davacının talep ettiği maddi ve manevi tazminat miktarları fahiştir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

3. Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinin, 13.11.2017 tarihli ve 2017/59 Esas, 2017/396 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 16.09.2019 tarihli ve 2019/3936 Esas, 2019/2172 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 09.11.2021 tarihli ve 2019/110825 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdii edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz istemi; istinaf incelemesinin duruşmalı yapılması gerektiğine, dava dilekçesinde belirtilen maddi ve manevi tazminat miktarlarına hükmedilmesi gerektiğine ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Davacı hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma ve hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek suçlarından soruşturma yapıldığı, İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/100 esas, 2016/37 karar sayılı dosyasında yargılama yapıldığı, 26.02.2016 tarihinde beraatine karar verildiği, verilen bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 21.10.2016 tarih, 2016/6202 esas, 2016/5088 karar sayılı ilamıyla onanmak suretiyle kesinleştiği, davacı …’nin 29.06.2012 tarihinde gözaltına alındığı, 30.06.2012 tarihinde serbest bırakıldığı, haksız olarak gözaltında kalması nedeniyle 5271 sayılı Kanun’un 141 inci ve devamı maddeleri uyarınca tazminata hükmedilmesi gerektiği anlaşılmakla, davacının sosyal ve ekonomik durumu, maddi hak kaybı olan 6.360,00 TL maddi tazminatın ve davacının haksız olarak gözaltında kaldığı süre, duyduğu manevi ızdırap, sosyal ve ekonomik durumu gözetilerek takdiren 250,00 TL manevi tazminatın davacı vekilinin dilekçesinde talep ettiği adli kontrol kararının verildiği tarih olan 29.01.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Davacı vekili dilekçesinde her ne kadar müvekkilinin Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı dosyada toplam 20.000,00 TL vekalet ücreti ödediğini, görev değişikliği nedeniyle komando, paraşüt ve özel kuvvetler tazminatını alamadığını, yurt dışı görevine gidemediğini, OYAK ve SGK nezdinde kaybı olduğunu beyan ederek bu hususa ilişkinde maddi tazminat talebinde bulunmuş ise de; davacının davayı takip etmek için müdafiine vekalet ücreti olarak 5.960,00 TL ödediğini serbest meslek makbuzu ile ispat ettiği, ceza davasında avukatlık asgari ücret tarifesine göre 3.600,00 TL çıkarıldıktan sonra geriye kalan 2.360,00 TL vekalet ücretinin ve müdafiinin yaptığı seyahat ve konaklama masraflarından dolayı ödediği 4.000,00 TL masrafın davacının ispat edilen maddi hak kaybı olduğu, OYAK ve SGK ile ilgili taleplerin ayrı bir dava konusunu oluşturduğu ve elde edilmesi muhtemel kazançların maddi hak kaybı olarak kabulü mümkün olmadığı nazara alınarak davacı vekilinin maddi tazminata dair talepleri hükmedilen maddi tazminat hesabında dikkate alınmamıştır.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Tazminat davasının dayanağı olan İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/100 Esas, 2016/37 Karar sayılı ve 26.02.2016 karar tarihli dosyasında, kendisini dosyaya vekaletname sunan bir müdafii aracılığı ile temsil ettiren ve beraat eden davacı (sanık) yararına, beraat kararının verildiği tarihte geçerli Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 3.600,00 TL maktu vekalet ücreti takdiri gerektiği, buna göre aynı avukat ile temsil edilse bile beraat eden birden çok sanık olması durumunda her bir sanık yararına ayrı maktu vekalet ücreti tayini gerektiği, fakat mahkemece davacının (sanık) başka 18 sanıkla birlikte ve ancak aynı avukat ile temsil edildiğinden bahisle sadece 7.200,00 TL vekalet ücretine hükmedildiği, bu hususun ise temyiz konusu yapılmadığı, ayrıca ait olduğu davada hüküm altına alınması gereken vekalet ücretinin yargılama gideri kapsamında olup bu hakkın asıl davadan bağımsız olarak dava konusu yapılamayacağı ve bu kapsamda asıl ceza davasında ödenmeyen vekalet ücretinin maddi tazminat kapsamına dahil edilmesinin mümkün bulunmadığı, öte yandan; tazminat talebinin dayanağı olan dava dosyasında davacının (sanık) beraat etmiş olması nedeni ile lehine kısmen de olsa maktu vekalet ücretine hükmolunduğu, maktu vekalet ücretini aşan kısmın ise davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı cihetle, işbu tazminat davasında maddi zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği; yine davacının avukatına ödediği belirtilen seyahat ve konaklama masraflarının da gerçek maddi zarar kapsamında olmadığı ve bu nedenle maddi tazminat kapsamına dahil edilemeyeceği gözetilerek maddi tazminat isteminin de tamamen reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ve kabul ile davacı yararına yazılı şekilde maddi tazminata hükmedilmesi, hukuka aykırı bulunarak; (1) numaralı hüküm fıkrasının (a) ve (b) bentlerinin hükümden tamamen çıkartılması ve yerine “1-)Yasal koşulları oluşmadığından davacının maddi tazminat isteminin tamamen reddine” ibaresinin yazılması; vekalet ücretine ilişkin hüküm fıkrasında yer alan “793” ibaresinin çıkarılması ve yerine “770,00” ibaresinin yazılması sureti ile düzeltilerek istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/100 Esas – 2016/37 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma ve hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek suçlarından 29.06.2012 – 30.06.2012 tarihleri arasında 1 gün gözaltında kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 21.10.2016 tarihinde kesinleştiği, gözaltına alınma tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.

Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden;
1.İstinaf incelemesinin duruşmalı yapılması gerektiğine ilişkin temyiz isteği yönünden;
Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davaları her ne kadar 5271 sayılı Kanun’da düzenlenmiş ise de özel hukuk yanı ağır basan bir dava olması nedeniyle bu Kanunda düzenlenme bulunmayan hallerde tazminat hukukunun genel prensipleri çerçevesinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (6100 sayılı Kanun) uygulanması gerekmektedir. 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen duruşma açılmadan düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilebilecek haller bir suç kovuşturması sonucu verilen hükümler için geçerli olup doğrudan tazminat davalarında uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle 6100 sayılı Kanun’un istinafa ilişkin hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanması gerekmekte olup, aynı Kanunun 353 üncü maddesi gereğince tazminat miktarlarının azaltılması veya artırılmasının duruşma açılmaksızın düzeltilerek esastan reddine karar verilmesinde bir engel bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebebi reddedilmiştir.

2. Maddi tazminata ilişkin temyiz isteği yönünden;
Davacının gözaltına alınması sebebiyle İzmir iline götürülmesi sırasında kendisi ve avukatı adına yaptığı harcamalar, avukatının duruşmaları takip etmesi sebebiyle yaptığı harcamalar, avukatlık sözleşmesi gereğince yaptığı ödemeler, bu dava nedeniyle ihraç edilmesi sebebiyle uğradığı zarar, özlük hakları sebebiyle uğradığı zarar, yurt dışına geçici göreve gidememesi sebebiyle uğradığı zarar, SGK ve OYAK kesintileri sebebiyle uğradığı zararın koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında maddi zarar kapsamında değerlendirilmemesinde hukuka ayrılık bulunmamıştır.

3.Manevi tazminata ilişkin temyiz isteği yönünden;
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nefaset ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerektiği göz önünde bulundurularak takdir edilen manevi tazminat miktarı yönünden kararda hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 16.09.2019 tarihli ve 2019/3936 Esas, 2019/2172 Karar sayılı kararında davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
03.07.2023 tarihinde karar verildi.