YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8535
KARAR NO : 2023/2031
KARAR TARİHİ : 06.06.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi
İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 25.08.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti suçundan 15.11.2015 tarihinde gözaltına alındığını, daha sonra tutuklandığını, Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/4 Esas 2016/77 Karar sayılı dosyasında yargılanarak bu suçtan beraat ettiğini ve bu dosyada davacının 15.11.2015 tarihinde 1 gün gözaltında kaldığını, sonrasında ise 3 Ay 15 Gün ise tutuklu kaldığını, davacının bu tutukluluk nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını, ceza davasında kendisini avukat ile temsil ettirmesi nedeniyle avukatlık ücreti ödediğini, bu nedenle 500.000,00 TL maddi ve 200.000,00 TL manevi tazminatın 15.11.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili 03.10.2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde olup olmadığının ve mükerrer dava olup olmadığının araştırılması gerektiğini, davacının maddi tazminat isteminin somutlaştırılmadığını ve belgelendirilmediğini, manevi tazminat açısından dava dilekçesinde belirtilen hususların göz önünde tutulamayacağını, talep edilen tazminat miktarlarının yüksek olduğunu ve hukuksal dayanaktan yoksun olan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3. Iğdır 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 23.03.2018 tarihli ve 2017/163 Esas, 2018/63 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
4. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 14.01.2020 tarihli ve 2018/3041 Esas, 2020/113 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.
5.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 10.11.2021 tarihli tebliğnamesi ile davacı lehine eksik manevi tazminata hükmolunduğu gerekçesi ile hükmün bozulmasını talep etmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz istemi; avukatlık ücretinin maddi tazminata dahil edilmesi gerektiğine ve eksik maddi ve manevi tazminata hükmolunduğuna ilişkindir.
III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Iğdır 2. Ağır Ceza Mahkemesi gerekçesinde “… davacının Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/4 Esas 2016/77 Karar sayılı dosyasında “Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Ticareti Yapma veya Sağlama ” suçundan 15/11/2015 tarihinde 1 gün gözaltında kaldığı, 16/11/2015-11/02/2016 tarihleri arasında tutuklu kaldığı, yapılan yargılama neticesinde beraat kararı verildiği, davacı yönünden beraat kararının temyizde onama ile 13/07/2017 tarihinde kesinleştiği, kesinleşmiş gerekçeli kararın ilgilisine tebliğ edildiğine dair bir bilgi bulunmadığı ve davacının gözaltında ve tutuklulukta geçirilen sürenin başka bir cezasından mahsubuna karar verilmediği anlaşılmıştır … verilen beraat kararın kesinleşme tarihi ve dava tarihi gözetildiğinde davanın yasal süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır … davanın dava tarihi itibariyle yetkili mahkemede açıldığı … davaya konu gözaltında ve tutuklulukta kaldığı süreye ilişkin mükerrer açılan davanın olmadığı anlaşılmış,
Davacının gözaltına alınma/ tutuklama öncesi sigortalı olarak yahut vergi levhasının bulunmasını gerektiren bir serbest meslek sahibi olarak çalışmadığı, günlük veya aylık gelirinin davacı vekili tarafından belirtilmediği ve bu gelirlerine ilişkin herhangi bir delil de sunulmadığı, ayrıca davacı vekilinin maddi kayıp olarak belirtiği vekalet ücreti açısından aslı dosyamıza sunulan 08/11/2017 tarihinde kesildiği anlaşılan serbest meslek makbuzunun incelenmesinde söz konusu makbuzun davacının Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/4 Esas 2016/77 Karar sayılı dosyasında beraat ettiğine dair kararın verildiği tarihten sonra düzenlenmiş olduğu, Yargıtayın bir çok içtihadı ve 12. CD’nin 30/10/2017 tarih 2017/787 Esas ve 2017/8039 Karar sayılı ilamında da “.. davacı tarafça sunulan serbest meslek makbuzu suretlerine ilişkin olarak beraat karar tarihinden önce düzenlenmiş ve anılan ceza dava dosyasına ilişkin olduğu anlaşılan serbest meslek makbuzu bulunup bulunmadığı araştırılarak, ancak böyle bir serbest meslek makbuzunun bulunması halinde, ”taleple bağlılık” kuralı gereğince, davacı lehine talep edilen miktarı geçmeyecek şekilde vekalet ücreti miktarının maddi zarar kapsamında davacıya ödenmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden…” şeklinde belirtildiği üzere vekalet ücretinin maddi zarar kapsamında kabul edilebilmesi için bu vekalet ücretine ilişkin beraat karar tarihinden önce düzenlenmiş serbest makbuzunun olmadı gerektiği anlaşılmakla mahkememizce aldırılan bilirkişi raporu sadece gözaltı ve tutukluluk süreleri açısından tahliye edildiği gün dahil edilmeden 15/11/2015-11/02/2016 arasında 88 Gün karşılığı davacının yoksun kaldığı gelirin asgari ücret üzerinden hesaplandığı kısım davacının maddi kaybı olarak maddi tazminata esas alınmış, vekalet ücretine yönelik hesaplanan kısım mahkememizce taktir edilen maddi tazminat kapsamına dahil edilmemiştir.
Manevi tazminat istemine yönelik yapılan değerlendirmede ise manevi tazminatın miktarının belirlenmesinde nesnel bir kriter olmamakla beraber haksız olarak gözaltına alınan/tutuklanan kişinin sosyal çevresinde itibarının sarsılması, özgürlüğünden yoksun kalınması nedeniyle duyulan elem, ızdırap ve ruhsal sıkıntıların bir ölçüde de olsa giderilmesi amacına yönelik olduğu, uğranılan manevi zararın tümüyle giderilmesinin olanaksız olduğu ancak hükmedilecek manevi tazminatın kişinin acı ve ızdıraplarının dindirilmesinde sıkıntılarının azaltılmasında etken olduğu ve bu nedenle mahkememizce manevi tazminata hükmedilirken kişinin gözaltında ve tutuklu kaldığı süre, sosyal ve ekonomik durumu, toplumsal konumu, atılı suçun niteliği, gözaltında/tutuklu kalmanın üzerinde bıraktığı olumsuz etkileri göz önüne alınarak zenginleşme sonucu doğurmayacak bir miktarda olmasına özen gösterilerek gözetilerek hak ve nesafet kurallarına uygun olarak davacı lehine manevi tazminata hükmolunmuş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” denilmiş olup davacı lehine 3.345,62 TL maddi ve 4.000,00 TL manevi tazminatın 15.11.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine hükmedilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince maddi tazminat miktarının 3.295,26 TL’ye indirilmesi ve vekalet ücretinin 875,43 TL olarak değiştirilmesi suretiyle düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
1. Tazminat talebinin dayanağı olan Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/4 Esas – 2016/77 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan 15.11.2015 – 11.02.2016 tarihleri arasında 88 gün tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 13.07.2017 tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 142 inci maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 29.05.1957 tarihli, 1957/4 Esas, 1957/16Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında da açıklandığı üzere; vekalet ücreti yargılama giderlerindendir. Buna göre karşı tarafa yüklenmesi gereken vekalet ücretinin bağımsız bir varlığı olamayacağından ayrı bir dava konusu da yapılamayacaktır. Davacının, kendi vekili ile yaptığı ve sadece tarafları bağlayan ücret sözleşmesi niteliğindeki vekalet akdi uyarınca ödenmesi kararlaştırılan bedelin koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilmeyeceği gözetilmelidir.
Anılan ve yerleşik Yargıtay uygulamaları nazara alındığında, tazminat talebinin dayanağını oluşturan ceza dava dosyasında beraat etmiş olması nedeniyle davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmolunması gerektiği, maktu vekalet ücretini aşan ve serbest meslek makbuzu ile ispatlanan kısmın ise davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı, bu nedenle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamına dahil edilemeyeceği anlaşıldığından davacı vekilinin ceza davasında dolayısıyla davacının ödemek zorunda kaldığı vekalet ücretinin de maddi zarar hesabında göz önünde bulundurulması gerektiğine yönelik temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
3. Asgari ücreti aşan bir geliri olduğunu belgeleyemeyen davacı lehine asgari ücret üzerinden hesaplanan maddi tazminat miktarında isabetsizlik görülmemiş olup, davacı vekilinin bu hususa ilişkin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
4. Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda eksik manevi tazminata hükmolunması hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünün (4) numaralı bendinde açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 07.06.2017 tarihli ve 2018/3041 Esas, 2020/113 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca Iğdır 2. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.06.2023 tarihinde karar verildi.