Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/8514 E. 2023/2232 K. 19.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8514
KARAR NO : 2023/2232
KARAR TARİHİ : 19.06.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, davalı vekilinin, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin tebliği üzerinde 23.01.2020 tarihinde verdiği dilekçesinde hükme ilişkin temyiz sebeplerini bildirerek katılma yolu temyiz isteminde bulunduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Davacı vekili 23.05.2018 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin silahlı terör örgütüne üye olma suçundan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/557 Esas sayılı dosyasında mahkumiyetine karar verildiği, kararın Yargıtay incelemesi ile kesinleştiğini, Yargıtay Başsavcılığına itiraz neticesinde Yargıtay 16. Ceza Dairesince zaman aşımı nedeniyle düşmesine karar verildiğini, müvekkilinin 4 gün gözaltında kaldığını, 6 yıldır yurt dışında yaşamak zorunda kaldığını, öğretmenlik mesleğini bırakmak zorunda kaldığını, adil yargılama hakkının ihlal edildiğini, manevi yönden zarara uğradığını, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, adil yargılanma hakkının, mülkiyet hakkının, eşitlik hakkının ihlal edildiğini, gözaltına alınma işleminin hukuka aykırı olduğuna, gözaltına alınma işlemi nedeniyle yakınlarına haber verilme hakkının ihlal edildiğini, uzun süre yargılama makamlarının huzuruna çıkarılmadığını, müvekkilinin tazminat hakkı olduğunu, Anayasa 19 uncu ve Avrupa İnsan Hakları 5 inci maddesine aykırı olduğunu, bu nedenle 300.000,00 TL maddi, 300.000,00 TL manevi tazminata gözaltı tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.

2.Davalı vekili 22.06.2019 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın süresinde açılmadığından reddi gerektiğini, aynı sebeple başka dosyanın bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, davacının kendi kusurlu hareketleriyle tutuklanmasına neden olduğundan tazminata hak kazanamayacağını, davacının zararını ispat etmesi gerektiğini, zararını ispat etmemesi halinde davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, talep edilen manevi tazminatın fazla olduğunu, davacının faiz talebinin reddi gerektiğini, öne sürmüştür.

3.İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin, 18.04.2019 tarihli ve 2018/213 Esas, 2019/167 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4.İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 20.12.2019 tarihli ve 2019/2843 Esas, 2019/4684 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

5.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığın 04.11.2021 tarihli tebliğnamesi ile davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz isteminin reddi talep edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A.Davacı vekilinin temyiz istemi;
Müvekkilinin haksız yargılama nedeniyle yurt dışına çıkmak zorunda kaldığını, 6 yıl yurt dışında yaşamak zorunda kaldığını, 12 yıl boyunca ceza tehdidi altında yaşadığını, manevi yönden çöküntüye uğradığını, hükmedilen maddi ve manevi tazminatın eksik olduğuna, söz konusu kararın Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırı olduğunu, müvekkili hakkında 2 farklı tazminat talebi olduğundan 2 kez vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, müvekkilinin makul sürede yargılanmadığını beyan etmiştir.

B.Davalı vekilinin temyiz istemi;
Davacının zaman aşımı nedeniyle düşme kararı verildiğinden tazminat istemeyecek kişilerden olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğine, hükmedilen maddi ve manevi tazminatın fazla olduğuna, kısmen ret kararı verildiğinden karşı vekalet ücreti istemine ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Davacının tazminata esas İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/213 Esas – 2009/325 Karar sayılı dava dosyasında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yargılandığı, 14.12.2006 – 17.12.2006 tarihleri arasında gözaltında kaldığı, yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine karar verildiği, kararın Yargıtay incelemesi ile kesinleştiği, bu karara Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz ile dosyanın Yargıtay 16.Ceza Dairesine gönderilerek zamanaşımı nedeniyle 19.03.2018 tarihinde davanın düşmesine karar verdiği, kararın kesinleştiği ve davanın 5271 sayılı Kanunun 142 inci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı belirlenerek 226,80 TL maddİ, 1.000,00 TL manevi tazminatın gözaltı tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince verilen kararla ilgili olarak, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/557 Esas – 2009/325 Karar sayılı dava dosyasında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yargılandığı, 14.12.2006 – 17.12.2006 tarihleri arasında 3 gün gözaltında kaldığı, yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine karar verildiği, kararın Yargıtay incelemesi ile kesinleştiği, bu karara Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz ile dosyanın Yargıtay 16.Ceza Dairesine gönderilerek zamanaşımı nedeniyle davanın düşmesine karar verdiği, kararın 19.03.2018 tarihinde kesinleştiği ve davanın 5271 sayılı Kanunun 142 inci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.

A.Davalı vekilinin temyiz talebi yönünden;
1.Davanın reddine karar verilmesi gerektiğine yönelik temyiz talebi yönünden;
5271 sayılı Kanun’un “tazminat isteyemeyecek kişiler” başlıklı 144 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde “… (c) Genel veya özel af, şikâyetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici olarak durdurulan veya kamu davası ertelenen veya düşürülenler.”

5271 sayılı Kanun’un 144 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde genel veya özel af, şikâyetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici olarak durdurulan veya kamu davası ertelenen veya düşürülen kişilerin tazminat isteyemeyeceğinin belirtildiği, tazminat istemeyecek hallerin belirlenmesine ilişkin nedenlerin niteliği dikkate alındığında, bu hallerin, suçun işlenmesi sonrası değişen taraf iradelerine ya da devletin tasarruflarına dayalı olarak, sanığa ceza verilmemesini öngören hususlar olduğu, belirtilen maddede, zamanaşımı nedeniyle davanın düşmesine karar verilmesi halinde, tazminat istenemeyeceğine dair açık bir düzenleme bulunmadığı gibi dava zamanaşımı süresinin dolması halinde düşme kararı verilmesi durumunda, bu hususun, dosyanın tarafı olan davacının eylemlerinden kaynaklanmaması halinde, haksız yere gözaltında veya tutuklu kalan taraf lehine uğranıldığı iddia edilen maddi ve manevi zarar için makul bir tazminata hükmedilmesi gerektiği, davacının eylemlerinden kaynaklanması halinde tazminata hükmedilmemesi gerektiği, tazminata esas dosyada davacının yargılanması sonucunda 11.12.2009 tarihinde silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mahkumiyetine karar verildiği, kararın temyiz incelemesi ile 08.05.2012 tarihinde kesinleştiği, davacı sanığın bunun üzerine 17.05.2012 tarihinde yurt dışına çıkmak zorunda kaldığını beyan ettiği, devamında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı ile Yargıtay 16. Ceza Dairesi incelemesi ile davacının eyleminin silahlı örgüte yardım suçu kapsamında kaldığı ve bu suç bakımından dava zaman aşımı süresi dolduğundan bahisle davanın düşmesine karar verildiği ve kararın da 19.03.2018 tarihinde kesinleştiği, bu kapsamda davacının eylemi bakımından beraat kararı verilmeyip zaman aşımı düşme kararı verildiği, davacının talepleri bakımından makul sürede yargılanmama hak ihlali bakımından Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Komisyonu’nun 13.08.2014 Tarihli 2014/188 karar numaralı kararı ile davacı lehine 2.800,00 TL tazminata hükmolunduğu, bu hali ile davacının mükerrer ödeme nedeniyle tekrar tazminat isteme hakkı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuş ve bu nedenle tebliğnamede esastan ret isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.

Kabul ve uygulamaya göre;
2.Vekalet ücreti talebi yönünden;
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2007 gün ve 2 Esas, 63 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere; koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davalarında, ancak davanın tamamen reddi halinde davalı lehine vekalet ücretine hükmolunabileceğinden, davanın kısmen kabulü halinde davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

B.Davacı vekilinin temyiz talebi yönünden;
1.Hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının eksik olduğuna yönelik yönünden;
Davacının Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Komisyonu’nun 13.08.2014 Tarihli 2014/188 karar numaralı kararı ile davacı lehine 2.800,00 TL tazminata hükmolunduğu, bu nedenle davacı vekilinin tazminatın eksik olduğuna yönelik temyiz talebi yerinde görülmemiştir.

Kabul ve uygulamaya göre;
2.Hükmedilen vekalet ücretine yönelik temyiz talebi yönünden;
5271 sayılı Kanunun 142 inci maddesinin 9 uncu bendi uyarınca, tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbî avukatlık ücreti ödeneceği, ancak, ödenecek miktarın tarifede sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamayacağı hususu göre davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünün (A-1) nolu paragrafında açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 20.12.2019 tarihli ve 2019/2843 Esas, 2019/4684 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.06.2023 tarihinde karar verildi.