Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/8419 E. 2023/2339 K. 03.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8419
KARAR NO : 2023/2339
KARAR TARİHİ : 03.07.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2018/426 E., 2018/609 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, davacı vekilinin, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin tebliği üzerinde 08.05.2018 tarihinde verdiği dilekçesinde hükme ilişkin temyiz sebeplerini bildirerek katılma yolu temyiz isteminde bulunduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Davacı vekili 03.04.2017 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama ve suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçundan 26.03.2009 tarihinde gözaltına alındığını, 27.03.2009 tarihinde tutuklandığını, 19.04.2013 tarihinde tahliye edildiği, devamında hükümle birlikte yakalama kararı çıkartılarak müvekkilinin 13.07.2015 tarihinde yeniden tutuklandığını, temyiz incelemesi sırasında 12.11.2015 tarihinde tahliyesine karar verilip bozma ilamı sonrasında hakkında beraat kararı verildiği, haksız olarak tutuklu kaldığı günler için 300.000,00 TL maddi, 500.000,00 TL manevi tazminata gözaltı tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.

2.Davalı vekili 20.06.2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın kanuna uygun sürede açılıp açılmadığının tespit edilerek açılmamış ise davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, 5271 sayılı Kanun gereği davanın yetkili mahkemede açılıp açılmadığı hususunun resen araştırılması gerektiğini, yetkili mahkemede açılmamış ise yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, davacı vekilinin tazminat davası açmaya yetkili olup olmadığının araştırılması gerektiğini, derdest dosya bulunup bulunmadığını, mahsup kararının bulunup bulunmadığı hususunun araştırılması gerektiğini, talep edilen tazminat miktarının fazla olduğundan reddi gerektiğini, davacının aylık gelirinin araştırılması gerektiğini, davacı kendi kusurları nedeniyle tedbir uygulanmasına sebebiyet verdiğinden davanın reddi gerektiğini, öne sürmüştür.

3.Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 08.12.2017 tarihli ve 2017/105 Esas, 2017/417 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesinin, 21.02.2018 tarihli ve 2018/426 Esas, 2018/609 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davalı vekilinin ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

5.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03.11.2021 tarihli tebliğnamesi ile davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün bozulmasını talep etmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A.Davalı vekilinin temyiz istemi;
Davacının tazminat istemeyecek kişilerden olduğundan ve davanın süresinde açılmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekiğine, davacı kendi kusuru ile tedbir uygulanmasına sebep olduğundan tazminat isteme şartlarının oluşmadığına, hükmedilen tazminat miktarının fazla olduğuna, kısmen ret kararı verildiğinden davalı lehine vekalet ücreti verilmesi gerektiğine, faiz uygulanması ve faiz başlangıç tarihinin usul ve yasaya aykırı olduğuna, ilişkindir

B.Davacı vekilinin temyiz istemi;
Hükmedilen maddi ve manevi tazminatın eksik olduğuna, davalı vekilin temyiz talebinin reddine karar verilmesi gerektiğine, ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Davacının İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/49 Esas – 2016/394 Karar sayılı dava dosyasında uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarından yargılandığı, 26.03.2009 – 19.04.2013 tarihleri arasında gözaltı ve tutuklu, 13.07.2015 – 12.11.2015 tarihleri arasında tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 07.03.2017 tarihinde kesinleştiği ve davanın 5271 sayılı Kanunun 142 inci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı,gözaltında ve tutuklulukta kaldığı sürelerin mahsuba konu edilmediği, davacı hakkında aynı talep nedeniyle başka dosya bulunmadığı belirlenerek, 36.088,35 TL maddi 60.000,00 TL manevi tazminatın gözaltı tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davalı vekilinin ve davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine, istinaf merci, davacı hakkında hükmedilen maddi tazminatın fazla olduğundan 35.702,44 TL’ye indirilerek bu kısımın düzeltilmesi suretiyle, istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin esasını oluşturan İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/49 Esas – 2016/394 Karar sayılı dava dosyasında uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarından yargılandığı, 26.03.2009 – 19.04.2013 tarihleri arasında 1485 gün gözaltı ve tutuklu, 13.07.2015 – 12.11.2015 tarihleri arasında 122 gün tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 07.03.2017 tarihinde kesinleştiği ve davanın 5271 sayılı Kanunun 142 inci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.

A.Davacı Vekilinin Temyiz Talebi Yönünden;
1.Maddi tazminatın eksik olduğuna yönelik temyiz talebi yönünden;
Davacının tutuklu kaldığı döneme ilişkin olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca 16 yaşından büyükler için belirlenen ve asgari geçim indirimi düşülmeden net asgari ücret miktarları üzerinden hesaplama yapılarak maddi tazminata hükmedildiği ancak, davacı lehine fazla maddi tazminat hükmedildiğinden davacı vekilinin maddi tazminatın eksik olduğuna yönelik temyiz talebi yerinde görülmemiştir.

2.Hükmedilen manevi tazminatın eksik olduğuna yönelik temyiz talebi yönünden;
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerektiğinden, davacı lehine eksik manevi tazminata hükmedilmesi hukuka aykırı görülmüştür.

B.Davalı Vekilinin Temyiz Talebi Yönünden;
1.Davanın reddi gerektiğine yönelik temyiz talebi yönünden;
Tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında beraat etmiş olması nedeniyle davacı lehine 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 141 ve devamı maddelerine göre, maddi ve manevi tazminat hakkı bulunduğundan ve beraat hükmünün 07.03.2017 tarihinde kesinleştiği, gözaltı/tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla; davacı lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

2. Karşı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine yönelik temyiz talebi yönünden;
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2007 gün ve 2 Esas, 63 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere; koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davalarında, ancak davanın tamamen reddi halinde davalı lehine vekalet ücretine hükmolunabileceğinden, davanın kısmen kabulü halinde davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3.Davacının tutuklu kaldığı döneme ilişkin net asgari ücret miktarları göz önünde bulundurularak, 26.03.2009 – 19.04.2013 tarihleri arasındaki süre için “31.178,25” TL maddi tazminatın 26.03.2009 tarihinden itibaren ve 13.07.2015 – 12.11.2015 tarihleri arasındaki süre için “3.981,72” TL maddi tazminatın 13.07.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesi yerine, bu miktarın üstünde kalacak şekilde “35.702,44” TL maddi tazminatın 26.03.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine hükmedilmesi suretiyle, davacı lehine fazla maddi tazminata hükmolunması, hukuka aykırı bulunmuştur.

4.Hükmedilen manevi tazminat miktarı yönünden;
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerektiği, davacı lehine de eksik manevi tazminata hükmedildiği, bu nedenle davalı vekilinin manevi tazminatın fazla olduğuna yönelik temyiz talebinin reddine karar verilmiştir. Ancak; Davacı hakkında manevi tazminatın, 26.03.2009 – 19.04.2013 tarihleri arasında 1485 gün, 13.07.2017 – 12.11.2015 tarihleri arasında 122 gün için ayrı ayrı belirlenerek faiz başlangıcının her bir tedbirin başlangıç tarihine göre belirlenmemesi hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünün (A-2, B-3, B-4) nolu paragrafında açıklanan nedenle davalı vekilinin ve davacı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesinin, 21.02.2018 tarihli ve 2018/426 Esas, 2018/609 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.07.2023 tarihinde karar verildi.