Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/8369 E. 2023/2173 K. 14.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8369
KARAR NO : 2023/2173
KARAR TARİHİ : 14.06.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi

Karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırının 47.530 TL olduğu, davacının 20.000 TL maddi ve 30.000 TL manevi olmak üzere toplam 50.000 TL tazminat talep ettiği, ilk derece mahkemesinin “davanın kısmen kabulü ile 1.000 TL maddi ve 2.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline” ilişkin kararının davacı vekili, davalı vekili ile Cumhuriyet savcısı tarafından istinaf edilmesi üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda 13.02.2018 tarihli, 2018/247 Esas 2018/343 Karar sayılı ” İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılarak, davacının manevi tazminat talebinin 100 TL olarak düzeltilmesi suretiyle istinaf başvurusunun esastan reddine” dair kararı, davacı açısından reddedilen tazminat miktarı gözetilerek 6100 sayılı HMK’nın 24.11.2016 tarih ve 6763 sayılı Kanunun 42. maddesi ile değişik 362. maddesinin “a” bendinde yer alan temyiz sınırına göre kesin nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin temyiz talebinin reddine ilişkin Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 19.03.2018 tarih ve 2018/247 Esas 2018/343 Karar sayılı ek kararında isabet bulunmadığından, temyiz isteminin reddine dair ek karar kaldırılarak yapılan incelemede;

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 24.03.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; “müvekkilinin 14.05.2016 tarihinde gözaltına alındığını, 16.05.2016 tarihinde tutuklandığını, 08.09.2016 tarihinde adli kontrol uygulanmak suretiyle tahliye edildiğini, yapılan yargılama sonucunda beraatine karar verildiğini belirterek haksız koruma tedbirleri uygulanması nedeniyle 20.000 TL maddi, 30.000 TL manevi tazminatın yakalama-tutuklama tarihten tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini” talep etmiştir.

2. Davalı vekili 10.04.2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; “davanın süresinde, görevli ve yetkili mahkemedeaçılmadığını, tazminat talebinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davanın reddi gerektiğini” beyan etmiştir.

3. Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 04.10.2017 tarihli ve 2017/198 Esas 2017/362 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 13.02.2018 tarihli ve 2018/247 Esas 2018/343 Karar sayılı kararı ile düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

5. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin,2018/247 Esas 2018/343 Karar sayılı 19.03.2018 tarihli ek kararıyla temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

6. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 06.11.2021 tarihli,2018 yılı itibarıyla istinaf sonrası temyiz sınırının 47.530 TL olduğu; temyiz isteminin reddine ilişkin kararının dava dilekçesinde gösterilen isteğin niceliği bağlamında yerinde olmadığı; temyiz isteğinin reddine ilişkin kararın kaldırılması gerektiği değerlendirilerek yapılan incelemede: davacı vekilinin temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanması görüşünü içerir tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz istemi; davacının 50.000 TL tazminat talebi dikkate alınarak bölge adliye mahkemesi kararının miktar itibariyle temyize tabi olduğu olduğu, Bölge Adliye Mahkemesince manevi tazminatı düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin HMK’nın 353 maddesine ve kararının kesin olarak verilmesinin CMK’nın 286/2 maddesine göre hukuka aykırı olduğuna, maddi tazminat miktarının düşük olduğuna maddi tazminata ceza yargılamasında avukata ödenen vekalet ücretinin de dahil edilmesi gerektiğine ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince; davacı hakkında Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/348 esas 2017/80 karar sayılı kesinleşmiş kararında, davacı hakkında silahlı terör örgütüne üye olmak terör örgütü propagandası yapmak suçlarından açılan kamu davasında davacının 14.05.2016 tarihinde silahlı terör örgütüne üye olmak terör örgütü propagandası yapmak suçlarından yakalanarak gözaltına alındığı Adana 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 2016/321 nolu sorgusuna müteakip 16.05.2016 tarihinde tutuklandığı, Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.09.2016 tarihli kararıyla tahliyesine karar verildiği, tutukluluğunun infaz gördüğü 28.02.2017 tarihinde yapılan yargılama sonunda beraatına karar verildiği, kararın 08.03.2017 tarihinde kesinleştiği, tutuklu kaldığı bu sürenin başka cezasından mahsubuna karar verildiği görülmüştür.

Toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının tutuklu kaldığı süre, tutuklu kaldığı bu sürenin başka cezasından mahsubunun yapıldığı gözetilerek haklarında mahsup işlemi yapılmayan kişilerle arasındaki hak ve nesafetin sağlanması bakımından bu husus nazara alınarak 1000 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine bu tazminata haksız gözaltı tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiştir.

Davacının tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda atılı suçtan beraat ettiği, kararın kesinleştiği, yasal süresi içerisinde açılan davada, tutuklulukta geçen sürenin para ile ölçülmesi mümkün olmamakla birlikte, bu nedenle duymuş olduğu ızdırabı bir nebze olsun gidermek için paranın satın alma gücü, tutuklu kaldığı süre, şahsi ve sosyal durumu da göz önünde tutularak, hak ve nesafete uygun sebepsiz zenginleşmeye yol açmayacak miktarda 2.000 TL manevi tazminat verilmesine bu tazminata haksız gözaltı tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince; vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

Dosya içerisinde bulunan Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/348 Esas sayılı 06.09.2017 tarihli cevabi yazıda, davacının yargılamaya konu dosyada gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin mahkemelerinin 2015/ 442 Esas 2016/514 Karar sayılı dava dosyasından aldığı cezadan mahsup edildiği bildirilmiş olması karşısında sembolik bir miktar maddi ve manevi tazminata hükmolunması gerekirken, hiç mahsup yapılmamış gibi maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi,

Hukuka aykırı, bu durum itibariyle Cumhuriyet savcısı ve davalı Kurum vekilinin istinaf talebi yerinde görüldüğü, ancak, mahkeme tarafından davacı lehine hükmedilen 1.000 TL maddi tazminatın, 6100 sayılı HMK’nın 341/2 maddesinde yer alan istinaf sınırı itibariyle kesin nitelikte olması sebebiyle Cumhuriyet savcısı ve davalı Kurum vekilinin istinaf talebinin manevi tazminat, rededilen tazminat miktarı itibariyle davacı vekilinin istinaf talebinin maddi ve manevi tazminat yönünden yapılan incelemede,

Davacı vekilinin istinaf talebinin; Mahkemenin kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, delillerde ve işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığı, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğu anlaşıldığından istinaf başvurusunun esastan reddine,

Cumhuriyet savcısı ve davalı kurum vekilinin istinaf talebinin incelenmesinde;

Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasının, 5271 sayılı CMK’nın 141 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olsa da, özü itibariyle tazminat hukuku genel prensiplerine tabi ve CMK’da düzenlenen hükümler dışında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanmasını gerektiren bir dava çeşidi olması, 6100 sayılı HMK’nın “Duruşma yapılmadan verilecek kararlar” başlıklı 353/1-b-2 maddesinde yer alan “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duymadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilir.” ve CMK’nın 280/1-a maddesinde “303 ncü maddenin birinci fıkrasında yer alan ihlallerin varlığı hâlinde hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verelir”şeklinde ki düzenlemeler nedeniyle;

Yukarıda açıklanan hukuka aykırılık 5271 sayılı CMK’nın 303 ve 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddeleri gereğince yeniden duruşma yapılmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan, istinafa konu kararın hüküm fıkrasının; (2) nolu bendinde yer alan manevi tazminat miktarına ilişkin “2.000 TL” ibaresinin çıkartılarak yerine “100 TL (yüz TL)” ibaresinin, yazılmak, suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan karara ilişkin olarak, Anayasanın 141/son, CMK’nın 280/1-a ve 303. maddeleri ile HMK’nın 353.m/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/348 Esas 2017/80 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 14.05.2016-08.09.2016 tarihleri arasında 3 ay 24 gün gözaltı/tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 08.03.2017 tarihinde kesinleştiği, gözaltı/tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK’nın 142. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.

Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
1. Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davaları her ne kadar 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanununda düzenlenmiş ise de özel hukuk yanı ağır basan bir dava olması nedeniyle bu Kanunda düzenlenme bulunmayan hallerde tazminat hukukunun genel prensipleri çerçevesinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun uygulanması gerekmektedir. Ceza Muhakemeleri Kanununun 280/1. maddesinde düzenlenen duruşma açılmadan düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilebilecek haller bir suç kovuşturması sonucu verilen hükümler için geçerli olup doğrudan tazminat davalarında uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle Hukuk Muhakemeleri Kanununun istinafa ilişkin hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanması gerekmekte olup, aynı Kanunun 353. maddesi gereğince tazminat miktarlarının azaltılması veya artırılmasının duruşma açılmaksızın düzeltilerek esastan reddine karar verilmesinde bir engel bulunmadığından Bölge Adliye Mahkemesince manevi tazminat miktarının eksiltilmek suretiyle düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

2. Davacının silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 14.05.2016-08.09.2016 tarihleri arasında 3 ay 24 gün gözaltı/tutuklu kaldığı, Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.09.2017 tarihli cevabi yazına göre, davacının yargılamaya konu dosyada gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin mahkemelerinin 2015/ 442 Esas 2016/514 Karar sayılı dava dosyasından aldığı cezadan mahsup edildiğinin anlaşılması karşısında; 5271 sayılı Kanun 144 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (a) bendinin yürürlükten kaldırılması nedeniyle mahsup durumu tazminata engel oluşturmayacak ise de, haklarında mahsup işlemi yapılmayan kişilerle tutukluluğu başka mahkumiyetinden mahsup edilenler arasındaki dengenin, hak ve nesafetin sağlanması gerektiği göz önünde bulundurularak, hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarında isabetsizlik görülmemiştir.

3. Yargıtay İçtihadı birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 29.05.195729.05.1957 tarih ve 1957/4 Esas ve 1957/16 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında da açıklandığı üzere vekalet ücreti yargılama giderlerindendir. Buna göre karşı tarafa yüklenmesi gereken vekalet ücretinin bağımsız bir varlığı olamayacağından ayrı bir dava konusu da yapılamayacaktır. Davacının kendi vekili ile yaptığı ve sadece tarafları bağlayan ücret sözleşmesi niteliğindeki vekalet akdi uyarınca ödenmesi kararlaştırılan bedelin kuruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilmelidir.
Anılan içtihadı birleştirme kararı ve yerleşik Yargıtay uygulamaları nazara alındığında, tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında beraat etmiş olması nedeniyle davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmolunması gerektiği, maktu vekalet ücretini aşan ve serbest meslek makbuzu ile ispatlanan kısmın ise davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı, bu nedenle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, maddi tazminat hesabına dahil edilmemesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 13.02.2018 tarihli ve 2018/247 Esas 2018/343 Karar sayılı kararında davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.06.2023 tarihinde karar verildi.