Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/8352 E. 2023/2290 K. 21.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8352
KARAR NO : 2023/2290
KARAR TARİHİ : 21.06.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2017/3578 E., 2017/3757 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat

Davanın niteliğine göre, davacı vekilinin duruşmalı inceleme isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesi gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede;

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 15.06.2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; “müvekkilinin 2008 yılı şubat ayında gözaltına alındığını, Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/98 Esas sayılı dosyası ile yargılanmaya başladığını, yargılamanın 9 yıl boyunca devam ettiğini, davacının uzun süren tutuklu-tutuksuz yargılanması ve yargılamanın hala devam ediyor olması nedeniyle TCK’nın 141/1-d maddesi gereğince makul süre içerisinde hüküm verilmemesi nedeniyle tazminat isteme koşullarının oluştuğunu, davacının uzun yargılama süresi boyunca çalışamamasından dolayı ekonomik kayba uğradığını, avukatlık ücreti ödedediğini belirterek 20.000 TL maddi, 30.000 TL manevi tazminatın gözaltı/tutuklama tarihten tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini” talep etmiştir.

2. Davalı vekili 02.08.2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “davanın süresinde açılmadığını, tazminat talebinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davanın reddi gerektiğini” beyan etmiştir.

3. Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 03.10.2017 tarihli ve 2016/119 Esas 2017/275 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

4. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesinin, 25.12.2017 tarihli ve 2017/3578 Esas 2017/3757 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 04.11.2021 tarihli, davacı vekilinin temyiz isteminin esastan reddi görüşünü içerir tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz istemi; davanın reddi kararının hukuka aykırı olduğuna, davalı lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince; dava dosyamızın dayanağını oluşturan davacının Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/98 Esas 2011/183 Karar nolu Karar nolu dosyası içerisinde bulunan üzerine atılı eylem nedeniyle 27.05.2008 günü gözaltına alındığı, 30.05.2008 tarihinde tutuklandığı, 13.10.2008 tarihinde tahliye edildiği, yapılan yargılama neticesinde davacının terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan 3713 sayılı yasanın 7/2, 5237 sayılı TCK’nın 62. maddesi gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, dosyanın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 15.02.2016 tarih ve 2015/1273 Esas 2016/2123 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmekle, dosyanın görevsizlikle İskenderun 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği ve İskenderun 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/186 esasına kaydının yapıldığı, İskenderun 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.11.2016 tarihli cevabi yazıları içeriğine göre dosyanın halen derdest olduğu ve duruşmanın 23.11.2016 tarihine ertelendiği, her ne kadar talep eden vekili tarafından makul sürede yargılanmama nedeniyle CMK’nın 141/1-d maddesi uyarınca tazminat talep etmiş ise de; Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesinde 2008 yılında dava açıldığı, 2011 yılında karar verildiği, sözkonusu dosyanın Yargıtay incelemesinden geçerek 15.02.2016 tarihinde bozularak yeni esasa kaydının yapıldığı, yargılama aşamasında 2016 yılında yetkisizlik kararı verilerek dosyanın İskenderun’a gönderildiği ve yargılamanın halen devam ettiği anlaşılmakla davacının tazminata konu davanın niteliği, sanık sayısının fazlalığı, birden fazla olayın bulunması ve davanın derdest olması nedeniyle tazminat isteme şartları oluşmadığından davacının davasının reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince; koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasına ilişkin yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonucuna uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; tazminata konu davanın niteliği, sanık sayısının fazlalığı, birden fazla olayın bulunması ve davanın derdest olması nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 141 ve devamı maddelerinde düzenlenen tazminat koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/98 Esas 2011/183 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının silahlı terör örgütü üyesi olmak, terör örgütünün propagandasını yapmak suçlarından 27.05.2008 günü gözaltına alındığı, 30.05.2008 tarihinde tutuklandığı, Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 05.08.2008 tarihli 2008/428 Esas sayılı iddianamesi ile dava açıldığı, 13.10.2008 tarihinde tahliye edildiği, yapılan yargılama neticesinde Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 01.06.2011 tarihli 2008/98 Esas 2011/183 Karar sayılı kararıyla davacının üzerine atılı silahlı terör örgütü üyesi olmak, terör örgütünün propagandasını yapmak suçlarından mahkumiyetine karar verildiği, hükümlerin temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 15.02.2016 tarih ve 2015/1273 Esas 2016/2123 Karar sayılı ilamı ile davacı hakkında silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan verilen mahkumiyet hükmünün onanmasına, terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan verilen mahkumiyet hükmünün ise hükümden sonra yürürlüğe giren Kanun gereğince sanığın hukuki durumunun yeniden takdir ve tayini gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği, bozma üzerine Adana 10.Ağır Ceza Mahkemesince verilen 07/06/2016 tarih ve 2016/266 Esas-2016/289 Karar sayılı yetkisizlik kararıyla İskenderun 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/186 Esas dosyası üzerinden yargılamaya devam edildiği, tazminat davasının açıldığı tarihte yargılamanın halen devam ettiği, UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede İskenderun 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.01.2017 tarihli 2016/186 Esas 2017/6 Karar sayılı tarihli kararıyla davacın hakkında terör örgütü propagandasını suçu yönünden 6352 Sayılı Yasa 1.maddesi b bendi gereğince müsnet suçtan açılan kamu davası ile ilgili kovuşturmanın ertelenmesine karar verildiği anlaşılmıştır.

Davacının 5271 sayılı Kanun’un 141 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde düzenlenen “Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,” hükmü uyarınca tazminat talebinde bulunduğu, tutuklama tarihi itibariyle davanın yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’a tabi olduğu anlaşılmıştır.

Davacı vekilinin temyiz isteği yönünden;
1. Davacı tarafından aynı sebebe dayanılarak Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulduğu, 2020/25845 başvuru nolu dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde 31.12.2020 tarihli karar ile davacının makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğunun kabulü ile maddi tazminat istemi yönünden başvurucunun herhangi bir belge sunmamış olması nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat istemi yönünden davacı lehine 3.000 TL manevi tazminata karar verildiği dikkate alınarak; sonucu itibariyle ilk derece mahkemesince davanın reddi kararının hukuka aykırı görülmediğinden, davacı vekilinin davanın kabulüne ilişkin temyiz itirazı yerinde görülmemiştir.

2. 5271 sayılı CMK’nın 142/9. maddesindeki “Tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbî avukatlık ücreti ödenir. Ancak, ödenecek miktar Tarifede sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamaz” hükmü gereğince davanın tümüyle reddedilmesi ve davacının 20.000 TL maddi, 30.000 TL manevi tazminat talebinde bulunduğu ve karar tarihinin 03.10.2017 olduğu dikkate alınarak, yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettiren davalı kurum lehine, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen 3.960 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesinin, 25.12.2017 tarihli ve 2017/3578 Esas 2017/3757 Karar sayılı kararında davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.06.2023 tarihinde karar verildi.