Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/8351 E. 2023/2291 K. 21.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8351
KARAR NO : 2023/2291
KARAR TARİHİ : 21.06.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi

Davanın niteliğine göre, davacı vekilinin duruşmalı inceleme isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesi gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede;

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 18.04.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; “müvekkilinin 21.06.2011-23.06.2011 tarihleri arasında gözaltına alındığını, 25.08.2011 tarihinde tutuklandığını, 15.09.2011 tarihinde tahliye edildiğini, yargılama sonucunda üzerine atılı resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından beraatine karar verildiğini belirterek haksız koruma tedbiri nedeniyle 50,000 TL maddi ve 300,000 TL manevi tazminatın, tutuklama tarihi olan 25.08.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini” talep etmiştir.

2. Davalı vekili 28.04.2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; “davanın süresinde açılmadığını, davacının üzerine atılı suçtan yasalara uygun olarak tutuklandığını, manevi tazminat talebinin yersiz olduğunun, miktarınında faiş olduğunu, davacının CMK 144. maddesi gereği tazminat isteyebilecek kişilerden olup olmadığının tespitinin gerektiği, yetki hususunun gözetilmesini gerektiğini” beyan etmiştir.

3. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 12.10.2017 tarihli ve 2017/208 Esas 2017/317 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesinin,18.12.2017 tarihli ve 2017/3736 Esas 2017/3433 Karar sayılı kararı ile düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 02.11.2021 tarihli, hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olduğu gerekçesiyle hükmün bozulması görüşünü içerir tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz istemi; hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının düşük olduğuna, vekalet ücretine ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince; davacının hakkında yürütülen soruşturma kapsamında 21.06.2011-23.06.2011 tarihlerinde gözaltına alındığı, Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/172 sayılı kararı ile 25.08.2011 tarihinde tutuklandığı, davacı hakkında Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/172 esas sayılı dosyasında zincirleme eylem şeklinde iştirak halinde resmi belgede sahtecilik, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçlarından kamu davası açıldığı, davacının 15.09.2011 tarihli ara karar ile tahliyesine karar verildiği, yargılama sonucunda davacının üzerine atılı ve tutuklanmasına dayanak suçlardan beraatine karar verildiği ve bu kararın 30.01.2017 tarihinde temyizde onanarak kesinleştiği, böylece davacının CMK’nın 141/1-e maddesinde belirtilen kanuna uygun olarak tutuklandıktan sonra hakkında beraatine karar verilen kişilerden olduğu, dayanak dosyada beraat kararının kesinleştiğinin davacıya tebliğ edildiğine ilişkin bir bilgiye rastlanmadığından, davanın CMK’nın 142/1 maddesindeki yasal bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmakla süresinde olduğu, davacının dilekçesinde bildirdiği gelir düzeyini kanıtlayamaması ve Türkiye Eczacılar Birliği 22. Bölge Malatya Eczacı Odasına yazılan müzekkereye gelen cevabi yazı doğrultusunda buna uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporunda tutuklu kaldığı döneme ilişkin maddi zararının net 654,00 TL olarak bildirildiği, bu tespitin yerinde ve hukuka uygun olduğu, böylece bu miktar üzerinden maddi tazminat talebinin kabulüne, davacının tutuklu kaldığı süre için beyan etmiş olduğu geçici vergi beyannamesi üzerinden hesaplanacak miktarın maddi tazminat olarak dava dilekçesine göre talep edilen faiz başlangıç tarihi; haksız tutuklama tarihi olan 25.08.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte verilmesi gerektiğinden fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,

Her ne kadar davacı vekili 2013 yılına ilişkin davacının yargılandığı ağır ceza mahkemesi için öngörülen 2.640 TL vekalet ücretinin maddi tazminat olarak ödenmesini talep etmişse de; davacının yargılandığı Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/172 E. Ve 2013/227 K. Sayılı ilamında, kendisini vekil ile temsil ettiren sanıklara vekalet ücreti ödenmesi hususuna hüküm fıkrasında yer verilmediği; iş bu yargılama nedeniyle kendisini vekille temsil ettiren sanığa ödenecek vekalet ücretine sanığın yargılandığı mahkemece hükmedilmesi gerektiği ve de bu talebin Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesine sunulması gerektiği cihetiyle davacı vekilinin bu yöndeki talebinin reddine,

Yine her ne kadar davacı vekili müvekkilinin yargılandığı ceza davası nedeniyle tarafına vekalet ücreti ödediğini belirtip buna ilişkin serbest meslek makbuzlarını dosyaya delil olarak sunmuşsa da; 2013 yılına ait AAÜT’de ağır ceza mahkemelerinde görülen davalar için öngörülen asgari vekalet ücreti 2.640,00-TL olduğundan ve davacının vekiline ödediği vekalet ücreti işbu meblağı aşmadığından davacı vekilinin bu kalem maddi tazminat talebinin reddine,

Manevi tazminatın belirlenmesine gelince; davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, haksız olarak tutuklu kalmış olması hususları; zenginleşme yasağı ilkesi ile birlikte gözetildiğinde, davacının manevi tazminat isteminin 1,400 TL’lik kısmının kabulü ile fazla ilişkin talebinin reddine, 25.08.2011 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince; koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasına ilişkin yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonucuna uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre maddi ve manevi tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddine yönelik kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davalı hazine vekilinin ve davacı vekilinin ileri sürdükleri başkaca istinaf nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır. Ancak;

25/08/2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Olağan Üstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemelerin Yapılması Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamenin 144. maddesi ile 5271 sayılı Kanunun 142. maddesi uyarınca, hükmün 3 nolu bendinde vekalet ücretinin 3.960,00 TL olarak belirlenmesi hukuka aykırı olup, istinaf başvurusunda bulunan davalı hazine vekilinin istinaf iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık, 5271 sayılı Kanunun 303. maddesi uyarınca düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, istinaf yoluna başvurulan kararın açıklanan 3 nolu bendinin “Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle geçerli avukatlık asgari ücret tarifesine göre 770,00 TL ücreti vekaletin davalı hazineden alınarak davacıya verilmesine,” şeklinde düzeltilerek istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/172 esas 2013/227 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının resmi belgede sahtecilik, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçlarından 21.06.2011-23.06.2011 tarihleri arasında 2 gün gözaltında, 25.08.2011- 15.09.2011 tarihleri arasında 21 gün tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 30.01.2017 tarihinde kesinleştiği, gözaltı/tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK’nın 142. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.
Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
1. Yargıtay İçtihadı birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 29.05.195729.05.1957 tarih ve 1957/4 Esas ve 1957/16 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında da açıklandığı üzere vekalet ücreti yargılama giderlerindendir. Buna göre karşı tarafa yüklenmesi gereken vekalet ücretinin bağımsız bir varlığı olamayacağından ayrı bir dava konusu da yapılamayacaktır. Davacının kendi vekili ile yaptığı ve sadece tarafları bağlayan ücret sözleşmesi niteliğindeki vekalet akdi uyarınca ödenmesi kararlaştırılan bedelin kuruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilmelidir.
Anılan içtihadı birleştirme kararı ve yerleşik Yargıtay uygulamaları nazara alındığında, tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında beraat etmiş olması nedeniyle davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmolunması gerektiği, maktu vekalet ücretini aşan ve serbest meslek makbuzu ile ispatlanan kısmın ise davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı, bu nedenle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, maddi tazminat hesabına dahil edilmemesinde ve hükmedilen maddi tazminat miktarında hukuka aykırılık görülmemiştir.

2. Davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, gözaltı süresi, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nesafet kurallarına uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespit edildiği anlaşıldığından davacı hakkında hükmedilen manevi tazminat miktarında isabetsizlik görülmemiştir.

3. 5271 sayılı CMK’nın 142/9. maddesindeki “Tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbî avukatlık ücreti ödenir. Ancak, ödenecek miktar Tarifede sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamaz” hükmü gereğince davanın kısmen kabul edildiği ve karar tarihinin 12.10.2017 olduğu dikkate alınarak, yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine sulh ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen 770 TL vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesinin, 18.12.2017 tarihli ve 2017/3736 Esas 2017/3433 Karar sayılı kararında davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.06.2023 tarihinde karar verildi.