Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/8345 E. 2023/2283 K. 21.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8345
KARAR NO : 2023/2283
KARAR TARİHİ : 21.06.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 28.02.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; “müvekkilinin suç işlemek amacıyla örgüt kurup yönetmek ve uyuşturucu ticareti yapmak suçlarından 23.06.2009 gözaltına alındığını, 26.06.2009 tarihinde tutuklandığını, yargılama aşamasında 24.02.2012 tarihinde tahliye edildiğini, hükümle birlikte 25.08.2013 tarihinde yeniden tutuklandığını, 12.11.2015 tarihinde Yargıtay 10. Ceza Dairesinin kararı ile tahliye edildiğini, bozma sonrası yapılan yargılama sonunda davacının atılı suçlardan beraatine karar verildiğini,kararın kesinleştiğini belirterek, haksız tutuklama tedbiri nedeniyle 500.000,00 TL manevi ve 100.000 TL maddi tazminat gözaltı tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini” talep etmiştir.

2. Davalı vekili 13.04.2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; “davanın süresinde açılmadığını, tazminat talebinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davanın reddi gerektiğini” beyan etmiştir.

3. İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin, 29.05.2018 tarihli ve 2017/85 Esas 2018/219 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 19.12.2019 tarihli ve 2019/5618 Esas 2019/4789 Karar sayılı kararı ile düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 07.11.2021 tarihli, çok sayıda mahkumiyet hükmü olduğu görülen davacının tutukluluğunun sonraki mahkumiyetlerinden mahsup edilip edilmediği araştırılmadan davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu görüşünü içerir tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davalı vekilinin temyiz istemi; tazminat isteme koşullarının oluşmadığına, hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının yüksek olduğuna ve vekalet ücretine ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince; davacının suç işlemek amacıyla örgüt kurup yönetmek ve uyuşturucu madde ticareti yapmak suçlarından İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/49 Esas, 2016/394 Karar sayılı dosyasında yargılandığı, atılı suçlama ile ilgili olarak 23.06.2009 tarihinde gözaltına alındığı, 26.06.2009 tarihinde tutuklandığı, İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/204 esas sayılı dosyası ile yargılamanın başladığı, 24.02.2012 tarihinde tahliye olduğu, 17.05.2013 tarihli duruşmada yeniden davacı hakkında yakalama kararı verildiği, 25.08.2013 tarihinde tutuklandığı, 12.11.2015 tarihinde tahliye edildiği ve İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/49 esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda beraatine karar verildiği ve kararın 02.11.2017 tarihinde kesinleştiği, CMK’nın 142/1 maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süre geçmeden dava açılması ve davacının vekaletnamesinde özel yetkinin bulunması nedeniyle davacının tazminat hakkının bulunduğu oluş ve kanaatine varılmıştır.

Davacı haksız yakalama ve tutuklama nedeniyle 100.000 TL maddi tazminat talebinde bulunmuş ve gözaltına alındığı sırada büfecilik yaptığını ayda 1.000 TL gelirinin olduğu sosyal ekonomik durum incelemesinde belirlenmiş ise de, davacının geliri ile ilgili herhangi bir belge ibraz edilmediğinden, bilirkişi raporunun denetime de elverişli olduğu kanısıyla Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2017/6136 Esas, 2017/10926 Karar sayılı ilamında gösterildiği üzere davacının bilirkişi marifetiyle asgari geçim indirimi dahil olarak asgari ücret üzerinden hesaplanan 42.453,12 TL gelir kaybının maddi tazminat olarak gözaltı tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı hazineden alınarak davacıya verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.

Davacının dosyaya yansıyan mali ve sosyal durumu, gözaltında ve tutuklu olarak kaldığı uzun süre de değerlendirilmek suretiyle manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 40.000 TL manevi tazminatın gözaltı tarihi olan 23.06.2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince; davacı …29.05.2018 tarihinde vefat etmesi üzerine mirasçılarına davayı takip edip etmeyeceklerine ilişkin davetiyelerin tebliğ edildiği, mirasçıların davayı takip etmek istemeleri üzerine koruma tedbirleri nedeniyle tazminat talebine ilişkin kurulan hüküm yönünden;

Gerekçeli karar başlığına dava türünün “Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat” olarak yazılması gerekirken “Yakalama veya Tutuklama Sonrası KYO veya Beraat Kararı Verilmesi halinde Tazminat” olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak kabul edilmiştir.

Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekilinin sair istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; davacının gözaltında ve tutuklu kaldığı tarihler ve süre dikkate alındığında, o tarihlerdeki net asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamaya göre davacının maddi kaybının 41.557,20 TL olduğu halde, mahkemece hesap hatası sonucu 42.453,12 TL maddi tazminata hükmedilmesi, 5271 sayılı Kanunun 280/1-d ve 303/1-f-h maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilebilir nitelikte eksiklikler olduğundan, istinaf yoluna başvurulan hüküm fıkrasının 1 nolu bendinde yazılı maddi tazminat miktarı olan “42.453,12” ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine “41.557,20” ibaresinin eklenmesi sureti ile düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/49 Esas, 2016/394 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının suç işlemek amacıyla örgüt kurup yönetmek ve uyuşturucu madde ticareti yapmak suçlarından 23.06.2009 tarihinde gözaltına alındığı, 26.06.2009-24.02.2012 tarihleri arasında tutuklu kaldığı (17.08.2010-18.08.2010 ve 10.02.2011- 02.06.2011 tarihleri arasında tutuklama müzekkeresinin infazının durdurulduğu) yine 25.08.2013-12.11.2015 tarihleri arasında tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 02.01.2017 tarihinde kesinleştiği, gözaltı/tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK’nın 142. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.

Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
1. Tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında beraat etmiş olması nedeniyle davacı lehine 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 141 ve devamı maddelerine göre, maddi ve manevi tazminat hakkı bulunduğundan, davalı vekilinin, davacının tazminat talebinin reddi gerektiğine yönelik temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

2. Davacının 23.06.2009 tarihinde gözaltına alındığı, 26.06.2009-24.02.2012 tarihleri arasında tutuklu kaldığı (17.08.2010-18.08.2010 ve 10.02.2011-02.06.2011 tarihleri arasında tutuklama müzekkeresinin infazının durdurulduğu) yine 25.08.2013-12.11.2015 tarihleri arasında tutuklu kaldığı, bu şekilde tutuklamanın kesintiye uğradığı ve farklı dönemlerde infaz edildiği dikkate alınarak, her bir dönem için ayrı ayrı maddi-manevi tazminat miktarları belirlenip, belirlenen her bir tazminat miktarına ilişkin olduğu tarihten itibaren faiz işletilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırı bulunmuştur.

3. Karşıyaka 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 01.06.2017 tarihli 2016/436 Esas 2016/491 Karar sayılı ek kararıyla davacının tazminata konu tutukluluk sürelerinin mahsup edilmesine karar verildiği, ancak 17.12.2019 tarihli Foça Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün cevabı yazısına göre mahsup kararının hükümlü kurumdan 22.05.2017 tarihinde tahliye edildikten sonra kuruma ulaştığı bu nedenle mahsup kararı hakkında bir işlem yapılmadığı belirtildiği, davacının adli sicil kaydından başka mahkumiyetlerinde olduğu anlaşılmakla; davacının tazminat talebinin dayanağı olan dosya kapsamında davacının tutuklu kaldığı sürelerin başka bir mahkumiyetinden mahsup edilip edilmediği hususunun kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulup, 5271 sayılı Kanun 144 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (a) bendinin yürürlükten kaldırılması nedeniyle mahsup durumu tazminata engel oluşturmayacak ise de, haklarında mahsup işlemi yapılmayan kişilerle tutukluluğu başka mahkumiyetinden mahsup edilenler arasındaki dengenin, hak ve nesafetin sağlanması gerektiği göz önünde bulundurularak, tutuklu kalınan sürenin tamamının mahsup edildiğinin tespit edilmesi halinde davacı lehine makul bir miktar maddi ve manevi tazminata hükmolunması, bir kısmının mahsup edildiğinin tespiti halinde ise mahsup edilmeyen kısmına ilişkin olarak maddi ve manevi zarar dikkate alınıp, mahsup edilen kısım için ise makul bir miktar maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğinden, eksik araştırma ile hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.

4. Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2007 gün ve 2 Esas, 63 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere; koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davalarında, ancak davanın tamamen reddi halinde davalı lehine vekalet ücretine hükmolunabileceğinden, davanın kısmen kabulü halinde davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi hukuka aykırı bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 19.12.2019 tarihli ve 2019/5618 Esas 2019/4789 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
21.06.2023 tarihinde karar verildi.