Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/8339 E. 2023/2367 K. 03.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8339
KARAR NO : 2023/2367
KARAR TARİHİ : 03.07.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2018/779 E. 2019/3256 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi

Davanın niteliğine göre, davacı vekilinin duruşmalı inceleme isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesi gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede;

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 21.06.2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; “müvekkilinin İş Yatırım Menkul Değerler A.Ş. nezdinde bulunan hesabına Şişli Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma nedeniyle Şişli 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2009/473 D.İş sayılı 02.04.2009 tarihli el koyma kararı doğrultusunda bloke konulduğunu, el koyma sonucunda müvekkilinin el koyma tarihinde sahip olduğu 200.000 “OLMKS” ve 1.586,263 “VANET” olmak üzere toplam değeri 7.988,854 TL değerinde olan hisse senetlerinin İş Yatırım Menkul Değerler A.Ş.’nin rehin hakkının bulunması nedeniyle 4.526,952,60 TL’lik kredi riskinin tahsili amacıyla müvekkilinin iradesi dışında satıldığını, haksız el koyma nedeniyle hisse fiyatları önemli derecede düştüğü için ciddi zararlarının doğduğunu, satış sonrasında müvekkilinin hesabında kalan 53.565 adet VANET hisse senedi ve 6.798,80 TL nakit para üzerine el koyma kararı gereğince bloke işleminin 07.08.2009 tarihine kadar devam ettiğini, müvekkili hakkında yapılan yargılama neticesinde isnat edilen suçtan dolayı beraat etmiş olması sebebiyle müvekkilinin mal varlığına konulan el koymanın haksız olduğunu, müvekkilinin 3.462.261 TL.lik öz varlık değerinden 53.565 adet VANET hisse senedinin blokajın kaldırıldığı 07.08.2009 tarihindeki 138.033 TL olan değeri düşünüldüğünde, müvekkilinin haksız el koymaya bağlı zararının 3.324,228 TL olduğundan bahisle davanın kabulü ile fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, 3.324,228 TL’nin 02.04.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini” talep etmiştir.

2. Davalı vekili 20.07.2016 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; “davanın yetkili mahkemeye açılmadığını, davaya mesnet kararın kesinleşmemiş olduğunu, davanın kanunda belirtilen süre içinde açılmadığını, tazminat isteminin hukuki dayanağının bulunmadığını, talep edilen miktarın fahiş olduğunu bu nedenlerle haksız olarak açılan davanın reddi gerektiğini” beyan etmiştir.

3. İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesinin, 07.12.2017 tarihli ve 2016/269 Esas 2017/439 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 16.10.2019 tarihli ve 2018/779 Esas 2019/3256 Karar sayılı kararı ile düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 0.11.2021 tarihli, davacı ve davalı vekilinin temyiz isteminin esastan reddi görüşünü içerir tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davalı vekilinin temyiz istemi; tazminat istem koşullarının oluşmadığına, eksik inceleme neticesinde karar verildiğine, vekalet ücretine ilişkindir.

Davacı vekilinin temyiz istemi; bilirkişi raporuna itirazları değerlendirilmeden eksik inceleme neticesinde hüküm kurulduğuna, bölge adliye mahkmesi kararının hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince; davacının söz konusu soruşturma kapsamında İstanbul 31. Asliye Ceza Mahkemesinde 2009/1008 Esas 2014/539 Karar sayılı dosyasında yargılanarak beraat ettiği, 25.04.2016 tarihinde söz konusu kararın kesinleştiği ve süresi içerisinde dava açıldığı anlaşılmakla, dosya Borsa ve Sermaye Piyasası Uzmanı, Ekonomist/Bankacı ve hukukçu bilirkişiden oluşturulan bir heyete tevdi edilmiş ve rapor sonucuna göre davacının; hesabına el konulduğunda el koyma işlemi ile borsadaki fiyatlarının aşırı düşmesi nedeniyle el konulan günün değil bir önceki gün BİST kapanış hisse fiyatları dikkate alınarak inceleme yapılması gerektiği ve bu şekilde yapılan incelemede, davacının el koyma tarihi ile el koymanın kaldırıldığı tarihler arasında (01.04.2009-07.08.2009) zararının 3.238.972 TL olduğu hesaplanmıştır. Tüm dosya kapsamı mevcut deliller ışığında değerlendirildiğinde haksız el koyma tedbirinden dolayı davacının zarara uğradığı anlaşılmakla; davacı …’in maddi tazminat talebinin kabulüne, 3.238.972 TL’nin (üçmilyon ikiyüzotuzsekizbin dokuzyüzyetmişiki Türklirasının) 02.04.2009 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalı … hazinesinden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince; Şişli Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/2783 soruşturma dosyası ile yürütülen soruşturma sürecinde; savcılık makamının talebi üzerine Şişli 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2009/473 D.İş sayılı kararı ile 02.04.2009 tarihli el koyma kararı doğrultusunda davacı …’in İş Yatırım Menkul Değerler A.Ş.nezdinde bulunan 52753 numaralı hasabına bloke konulduğu, el koyma süresi içinde hisseler üzerinde hukuki tasarrufta bulunma imkanı bulunmadığı, davacının İstanbul 31. Asliye Ceza Mahkemesinde 2009/1008 Esas 2014/539 Karar sayılı dosyasında yargılanarak beraat ettiği, anlaşılmakla, davacının maddi tazminat tazminat talebinin haklı ve yerinde olduğu anlaşılmıştır.

Dairemizce benzer bir olayda Yargıtay 12. Ceza Dairesince verilen 07.05.2018 tarihli 2017/11080 esas, 2018/5064 sayılı karar ve yine 23.12.2014 tarih, 2014/6872 esas, 2014/26429 sayılı kararlar irdelenerek el koyma süresi içinde hisseler üzerinde hukuki tasarrufta bulunma imkanı bulunmadığından, el koyma tarihi olan 02.04.2009 tarihinde İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında kendi özkaynağına dayalı olarak satın aldığı hisseler ve satım değerleri belirlenip, blokajın kaldırıldığı tarihteki satım değerleri belirlenmesi ile davacının ortaya çıkacak gerçek zararının tespiti ve bu yönde rapor alınması için dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş,bu kıstaslar çerçevesinde hazırlanan 14.10.2019 havale tarihli ek bilirkişi heyet raporunda 02.04.2009-07.08.2009 tarihleri arasındaki davacının özkaynak hisse senetleri değer farkının 386,800,13 TL olduğu anlaşılmakla, İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.12.2017 tarihli ve 2016/269 esas ve 2017/439 karar sayılı kararının kaldırılması ile, tespit edilen bu miktarın maddi tazminat olarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan İstanbul 31. Asliye Ceza Mahkemesinde 2009/1008 Esas 2014/539 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmekte olan soruşturmada davacının İş Yatırım Menkul Değerler A.Ş. nezdinde bulunan 52753 numaralı hesabındaki hisse senetlerine Şişli 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 02.04.2009 tarihli 2009/473 sayılı değişik iş sayılı kararıyla el konulduğu, 07.08.2009 tarihlerinde kararın kaldırıldığı, yapılan yargılama sonunda davacının beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 25.04.2016 tarihinde kesinleştiği, elkoyma tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK’nın 142. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.

A-Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
1. Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmekte olan soruşturma sırasında davacının İş Yatırım Menkul Değerler A.Ş. nezdinde bulunan 52753 numaralı hesabında bulunan hisse senetlerine Şişli 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2009/473 sayılı değişik iş sayılı kararı ile 02.04.2009 tarihi itibariyle verilen el koyma kararı gereğince hesaba bloke konulduğu, Şişli 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 03.04.2009 tarihli 2009/56 sayılı değişik iş sayılı kararı ile Şişli 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2009/480 sayılı değişik iş sayılı kararları gereğince aracı kurumların takas işlemlerini gerçekleştirebilmeleri ve rehinli kıymetlerin paraya çevrilmesi için aracı kurumlar lehine el koyma kararı kaldırılmış ve bunların dışındaki kıymetler üzerinde el koyma kararının devam ettirildiği, davacının İş Yatırım Menkul Değerler A.Ş. nezdinde bulunan hesabında İş Yatırım lehine rehin hakkı bulunduğu için 4.627.306,85 TL’lik kredi riskinin tahsili için hesabından kredi tutarı kadar hisse senedinin satışı yapılmak suretiyle alacağını tahsil ettiği,hesap üzerinde kalan kıymetler bakımından blokenin devam ettiği, davacının hisse senetleri üzerindeki blokenin 07.08.2009 tarihinde kaldırılarak hesapta bulunan nakit ve hisse senedinin serbest bırakıldığı, haksız el koymanın vuku bulduğu 02.04.2009 ile kaldırıldığı 07.08.2009 tarihleri arasında, aracı kurumun kredi alacağını tahsil etmek amacıyla bir kısım hisse senetlerini borsada satmak şeklindeki faaliyeti haricinde, davacının el konulan ve iade edilen hisse senedi adedinde bir değişiklik bulunmadığı, bu süreç içerisinde hisse senetlerinin değerinde meydana gelen değişikliklerin maddi zarar kapsamında dikkate alınamayacağı, keza; davacının belirtilen süreçte senetleri satıp satmayacağı, yükselme beklentisi ile elinde tutup tutmayacağı, satmaya karar verdiği takdirde hangi gün ve seansta satış yapacağının bilinmeyeceği, tahmini satış iradesi üzerinden zararın oluştuğunun kabul edilemeyeceği, bu kapsamda, davacının maddi tazminat talebine ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek kısmen kabulüne ilişkin yazılı şekilde hüküm tesisi hukuka aykırı bulunmuş olup, açıklanan sebeple tebliğnamedeki görüşe iştarak edilmemiştir.

2-Kabul ve uygulamaya göre; somut olayda; Bölge Adliye Mahkemesince duruşma açılarak yapılan yargılama neticesinde ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 386.800,13 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline ve 694 sayılı KHK ile  değişik CMK’nın 142. maddenin 9. fıkrasına gereğince, “tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbî avukatlık ücreti ödenir. Ancak, ödenecek miktar Tarifede sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamayacağından,” Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre tespit edilen 3960 TL maktu vekalet ücreti ile istinaf yargılaması sırasındaki 2725 TL olmak üzere toplam 6.685 TL’nin davalı hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

2019 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2. maddesinde; ‘‘(1) Bu Tarifede yazılı avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır. Avukat tarafindan takip edilen dava veya işle ilgili olarak düzenlenen dilekçe ve yapılan diğer işlemler ayrı ücreti gerektirmez. Hükümlerin tavzihine ilişkin istemlerin ret veya kabulü halinde de avukatlık ücretine hükmedilemez. (2) Buna karşılık, icra takipleriyle, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştayda temyizen ve Bölge İdare ve Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf başvurusu üzerine görülen işlerin duruşmaları ayrı ücreti gerektirir.” denilmektedir.

Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Bölge Adliye Mahkemesince duruşma açılarak yapılan yargılama neticesinde davacı yararına vekalet ücreti takdir edilirken karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince ilk derece mahkemesi ve istinaf yargılaması için ayrı ayrı nispi vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

B-Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
Kabul ve uygulamaya göre; yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, incelenen dosya kapsamına göre delillerde ve işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığı, anlaşılmakla davacının temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde (A-1) numaralı bendinde açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 16.10.2019 tarihli ve 2018/779 Esas 2019/3256 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.07.2023 tarihinde karar verildi.