Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/8328 E. 2023/2353 K. 03.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8328
KARAR NO : 2023/2353
KARAR TARİHİ : 03.07.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2019/1429 E., 2019/2292 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 05.01.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; “Müvekkilin beraatine karar verilen ceza dava dosyası kapsamında uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan 21.06.2017 – 29.09.2017 tarihleri arasında gözaltında ve tutuklu kalması sebebiyle oluşan zararının karşılığı olarak 30.000,00 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi tazminatın gözaltına alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini arz ve talep ederim.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

2. Davalı vekili 18.04.2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “Davanın süresinde açılıp açılmadığı araştırılmalıdır. Davacı hakkında uygulanan gözaltı ve tutuklama kanuna uygun şekilde gerçekleştirilmiştir. Davacının maddi zarara ilişkin iddiasını destekleyecek belge sunulmadığından maddi zararı kabul etmiyoruz. Mahkemece tazminata hükmedilecek olursa sebepsiz zenginleşme sonucu doğurmayacak bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

3. Alanya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 20.12.2018 tarihli ve 2018/107 Esas, 2018/273 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

4. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesinin, 13.09.2019 tarihli ve 2019/1429 Esas, 2019/2292 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 08.11.2021 tarihli ve 2019/114159 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdii edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz istemi; davacının hakkında verilen düşme kararının içeriği itibariyle tazminat isteyemeyecek kişilerden sayılamayacağına, talep edilen tazminat miktarlarının makul olduğuna, ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Davacı …’ün vekili aracılığıyla sunduğu 05.01.2018 tarihli dilekçesinde özetle; Manavgat 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.09.2017 tarih 2017/185 Esas 2017/250 Karar sayılı ilamı ile üzerine atılı suçtan beraatine karar verildiği, kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın 09.10.2017 tarihinde kesinleştiği, müvekkilinin 1 gün gözaltında, 3 ay 1 hafta tutuklu kaldığını, toplamda 100 gün özgürlük hakkının ihlal edildiğini belirterek, gözaltı tarihi olan 21.06.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 30.000,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.

Davacı hakkında tazminat istemine konu Manavgat 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.09.2017 tarih 2017/185 Esas 2017/250 Karar sayılı kararının incelenmesinden “sanığın eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğunun” kabul edildiği ancak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin beşinci fıkrasına göre erteleme süresinde işlediğinden ayrı bir soruşturma ve kovuşturma yapılamayacağından düşme kararı verildiği belirlenmiştir.

5271 sayılı Kanun’un 141 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde “Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilenlerin” tazminat talebinde bulunabileceği belirtildiği gibi aynı Kanun’un 144 üncü maddesinin birinci fıkrasında açıkça “Genel veya özel af, şikâyetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici olarak durdurulan veya kamu davası ertelenen veya düşürülenlerin” tazminat isteyemeyeceği belirtilmiştir.

Davacının özgürlüğünden yoksun kılındığı olay ile ilgili beraat kararı değil, esasen suç işlediği tespit edilerek yasal düzenlemeler sebebiyle düşme kararı verildiği anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince verilen kararla ilgili olarak, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik bulunmamıştır.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan Manavgat 1 Ağır. Ceza Mahkemesinin 2017/185 Esas – 2017/250 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan 21.06.2017 – 29.09.2017 tarihleri arasında 100 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda davacının (sanığın) eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.” şeklindeki düzenleme uyarınca kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle davanın düşmesine karar verildiği, kararın 09.10.2017 tarihinde kesinleştiği, davanın gözaltına alınma tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’a tabi olduğu anlaşılmıştır.

Davacı vekilinin temyiz isteği yönünden;
Davacı (sanık) hakkında, gözaltında ve tutuklu kaldığı uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan cezalandırılması istemi ile kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonunda davacının (sanığın) eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.” şeklindeki düzenleme uyarınca kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle davanın düşmesine karar verildiği, davacının adli sicil kaydının incelenmesinde 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrasından kesinleşmiş mahkumiyet kararları ve dava açılmasının ertelenmesi kararlarının bulunduğu anlaşılmakla; davacının tazminat talebinin dayanağı olan gözaltı ve tutuklamaya ilişkin eyleminin ihlal sayıldığı bağlantılı dosyanın tespiti ve akıbetinin araştırılması neticesinde davacının tazminat talebinin değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesinin, 13.09.2019 tarihli ve 2019/1429 Esas, 2019/2292 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca Alanya 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.07.2023 tarihinde karar verildi.