Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/8272 E. 2023/1977 K. 05.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8272
KARAR NO : 2023/1977
KARAR TARİHİ : 05.06.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Davanın kısmen kabulü

Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz istemi yönünden; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 12.12.1977 tarih, 393/435 sayı ve 23.03.1992 tarih, 3/68-91 sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere, kişisel hakka ilişkin taleplerle ilgili olarak temyiz hak ve yetkisi bulunmayan Cumhuriyet savcısının belirlenen tazminat miktarına yönelik temyiz isteminde bulunulduğu belirlenmiştir.

Davacının temyiz istemi yönünden; İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, aynı Kanun’un 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 10.07.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; “Beraatime karar verilen ceza dava dosyası kapsamında 14.01.2013 tarihinde gözaltına alınmamın ardından 17.01.2013 – 10.07.2013 tarihleri arasında 183 gün tutuklu kalmam sebebiyle %99 hisse sahibi ve temsile yetkili tek müdürü olduğum şirketin zarara uğrayarak küçülmesi, cezaevinde yaptığım harcamalar ve ödemiş olduğum vekalet ücretinin karşılığı olarak 150.000,00 TL maddi tazminatın, uğradığım manevi zararın karşılığı olarak 500.000,00 TL manevi tazminatın gözaltına alınma tarihi olan 14.01.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini arz ve talep ederim.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

2. Davalı vekili 01.08.2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “Davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesini talep ederiz. Davacının adli sicil kaydı, nüfus kaydı, avukata yetki verip vermediği, mesleği, mükerrer dava açılıp açılmadığı, kendi kusurlu hareketi ile gözaltına alınmaya neden olup olmadığı araştırılmalıdır. Davacı maddi tazminat talebini maddi delillerle desteklememiştir. Talep edilen tazminat miktarları fahiş olup, faiz talebinin de hukuki dayanağı yoktur.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

3. İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, 23.11.2017 tarihli ve 2017/230 Esas, 2017/397 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 24.09.2019 tarihli ve 2018/119 Esas, 2019/3514 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurularının kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 08.11.2021 tarihli ve 2019/129025 sayılı, bozma görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdii edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz istemi; hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğuna, ilişkindir.

2.Davacı vekilinin temyiz istemi; sahibi olduğu şirketin gelir kaybının bulunmaması sebebiyle maddi tazminat talebinin reddine, ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Davacı …’ın suç işlemek için örgüt kurup yönetmek, ihaleye fesat karıştırmak suçları nedeniyle 14.01.2013 tarihinde gözaltına alındığı, 17.01.2013 tarihinde tutuklandığı, yargılama sırasında 10.07.2013 tarihinde tahliye edildiği, davada avukatının bulunmadığı, yapılan yargılama sonucunda İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 01.12.2016 tarih, 2013/175 esas, 2016/356 karar sayılı kararında tüm suçlardan beraatine karar verildiği, kararın 10.04.2017 tarihinde kesinleştiği, davacının yasal süre içinde 10.07.2017 tarihinde verdiği dava dilekçesinde 150.000,00 TL maddi ve 500.000,00 TL manevi tazminatın14.01.2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte hazineden tahsilini talep ettiği görülmektedir.
Bilirkişi ibraz ettiği raporunda; davacının şirketin ortağı ve sahibi durumunda olduğu, zarar beyanı olmadığı, şirketin faaliyetine devam etmesi nedeniyle kendisinin maddi kaybının bulunmadığı, asgari ücret üzerinden hesaplanacak gelir kaybının 4.136,82 TL olduğunu belirtmiştir.

Maddi tazminat uğranılan maddi kayıp tutarında olmalıdır. Davacı tutuklanırken şirket sahibi ve yöneticisi durumunda olup, tutuklandıktan sonra kardeşi ve şirket çalışanları tarafından şirketin faaliyetleri sürdürülmüş olup, tutuklu kaldığı süre içinde davacının bir gelir kaybı yoktur. Davacı tutuklu kaldığı süre içinde işleri takip edememesi nedeniyle şirket gelirinin azaldığını, kamu ihalelerine giremediklerini, bankaların kredileri durdurduğunu, bu nedenle ekonomik kaybının oluştuğunu belirtmiş ise de; davacı tutuklama nedeniyle şirket gelirinde doğrudan bir kayıp ve zarar olduğunu ispat edememiştir. Davacı cezaevinde kaldığı süre içinde giyim, gıda, temizlik ve benzeri ihtiyaçları için harcamalar yaptığını belirtmiş olup, günlük yaşam için gerekli olan bu zorunlu harcamaların maddi tazminat olarak talep edilmesi mümkün değildir. Davacı tutuklu kaldığı dava nedeniyle soruşturma aşamasında avukat tuttuğunu ve vekalet ücreti ödediğini belirtmiş ise de, bunu belgelendirememiştir. Bu nedenle davacının tutuklama işlemi nedeniyle gelir kaybının olmadığı, tutuklama işlemine bağlı olarak istenebilir maddi zararı olduğunu ispat edemediği dikkate alınarak maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

Hükmedilecek manevi tazminat miktarı davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süre, olayın cereyan tarzı, tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar yasal faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınarak belirlenmelidir. Davacının gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği süre, sosyal ve ekonomik durumu, atılı suçun niteliği dikkate alındığında gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği 177 gün nedeniyle her gün için 50,00 TL olmak üzere toplam 8.850,00 TL manevi tazminatın hak ve nefaset ilkelerine uygun makul bir miktar olacağı kanaatine varıldığından 8.850,00 TL manevi tazminatın 14.01.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı hazineden tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Davacının …Taşımacılık Petrol Otomotiv Gıda San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin sahibi olduğu, tutuklanmadan önce hissedar olan diğer ortağın %1 paylı ortaklığının sona ermiş olduğunu, şirketin davacını kardeşi tarafından idare edildiği, ancak tutuklanması nedeniyle tahsilatların azaldığını, bankaların kredileri durdurduğunu, kamu ihalelerine giremediklerini, bu nedenle ekonomik kayba uğradığını beyan eden davacının, haksız göz altı ve tutuklama nedeniyle 150.000,00 TL maddi ve 500.000,00 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte verilmesini talep ettiği; bu bağlamda davacının “suç işlemek için örgüt kurup yönetmek, ihaleye fesat karıştırmak” suçlarını işlediği iddiasıyla 14.01.2013 tarihinde gözaltına alındığı, 17.01.2013 tarihinde tutuklandığı, İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/175 Esas sayısı ile yapılan yargılama sırasında 10.07.2013 tarihinde tahliye edildiği, 01.12.2016 tarih, 2013/175 Esas, 2016/356 Karar sayılı kararı ile beraatine karar verildiği, kararın 10.04.2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

Davacının tutuklandıktan sonra kardeşi ve şirket çalışanları tarafından şirketin faaliyetleri sürdürüldüğünden, gelir kaybı bulunmadığı ve avukatına yaptığı ödemeye ilişkin serbest meslek makbuzunu ibraz edemediği gerekçeleriyle ilk derece mahkemesince maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.

Davacı yararına tayin edilen tazminat miktarının; nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nefaset ilkelerine uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken 2013 yılında toplam 177 gün gözaltında kalan davacı lehine belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda az manevi tazminata hükmolunması, usul ve yasaya aykırı olduğundan, davacının istinaf nedenlerinin kabulü ile buna ilişkin ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, belirtilen hususlar çerçevesinde duruşma açılarak yapılan değerlendirme neticesinde davacının sosyal ve ekonomik durumu gözetilerek davacı yararına 40.000,00 TL manevi tazminat belirlenmesine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/175 E., 2016/356 K. sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve ihaleye fesat karıştırma suçlarından 14.01.2013 – 10.07.2013 tarihleri arasında 177 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine karar verildiği, beraat hükmünün 10.04.2017 tarihinde kesinleştiği, gözaltına alınma tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.

Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nefaset ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak ve emsal uygulamaların da üzerinde olacak şekilde fazla manevi tazminata hükmolunması, temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır.

A. Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz isteği yönünden;
Her ne kadar 5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinin sekizinci fıkrasında, koruma tedbirleri nedeniyle tazminat taleplerine ilişkin kararlara karşı, Cumhuriyet savcısının kanun yoluna müracaat edebileceği belirtilmiş ise de, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 12.12.1977 tarih, 393/435 sayı ve 23.03.1992 tarih, 3/68-91 sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere, kişisel hakka ilişkin taleplerle ilgili olarak Cumhuriyet savcısının temyiz isteminde bulunamayacağı; bu kapsamda koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında, Cumhuriyet savcısının belirlenen tazminat miktarına yönelik olarak temyiz hak ve yetkisinin bulunmadığı anlaşılmakla, temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.

B. Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden;
Davacının tutuklandıktan sonra kardeşi ve şirket çalışanları tarafından şirketin faaliyetleri sürdürüldüğünden, gelir kaybı bulunmadığı tespit edilerek maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesinde, hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
A. Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz isteği yönünden;
Gerekçe bölümünün (A) paragrafında açıklanan nedenle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 24.09.2019 tarihli ve 2018/119 Esas, 2019/3514 Karar sayılı kararına yönelik bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B. Davacı vekilinin temyiz isteği yönünden;
Gerekçe bölümünün (B) paragrafında açıklanan nedenle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 24.09.2019 tarihli ve 2018/119 Esas, 2019/3514 Karar sayılı kararında davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
05.06.2023 tarihinde karar verildi.