Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/8267 E. 2023/1975 K. 05.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8267
KARAR NO : 2023/1975
KARAR TARİHİ : 05.06.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2019/1686 E., 2019/2991 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, davalı vekilinin, yokluğunda verilen kararın 30.10.2019 tarihinde, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin ise; 30.10.2019 tarihinde ayrı ayrı tebliği üzerine 06.11.2019 tarihinde verdiği dilekçesinde hükme ilişkin temyiz sebeplerini bildirerek katılma yolu ile temyiz isteminde bulunduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 31.07.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; “Müvekkilin beraatine karar verilen ceza dava dosyası kapsamında 24.08.2015 – 15.03.2016 tarihleri arasında haksız olarak gözaltında ve tutuklu kalması sebebiyle 100.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminatın gözaltına alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini arz ve talep ederim.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

2. Davalı vekili 08.01.2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “Soruşturma ve yargılama sırasında yapılan işlemler usul ve yasaya uygundur. Kanunda öngörülen tazminat talep edebilmenin yasal koşulları gerçekleşmemiştir. Talep edilen tazminat miktarı fahiştir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

3. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin, 21.03.2019 tarihli ve 2018/398 Esas, 2019/143 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 30.09.2019 tarihli ve 2019/1686 Esas, 2019/2991 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 07.11.2021 tarihli ve 2019/125507 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdii edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Davalı vekilinin temyiz istemi; tazminat talep edebilmenin yasal koşullarının oluşmadığına, gözaltı ve tutuklama işlemlerinin yetkili makamların kusurundan ya da keyfiyetinden kaynaklanmadığına, tazminat miktarının hesabında davacının kusurunun dikkate alınmadığına, hükmedilen tazminat miktarlarının fazlalığına, eksik inceleme ile usul ve yasaya aykırı karar verildiğine, ilişkindir.

2.Davacı vekilinin temyiz istemi; hükmedilen tazminat miktarlarının ve vekalet ücretinin azlığına, maddi tazminatın bilirkişi marifetiyle hesaplanması gerektiğine, ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Davacının Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/368 esas, 2017/26 karar sayılı dosyasında yargılandığı, 24.08.2015 tarihinde gözaltına alındığı, 25.08.2015 tarihinde tutuklandığı ve 15.03.2016 tarihleri arasında tutuklu kaldığı, mahkemenin 26.01.2017 tarihli kararı ile beraatine karar verildiği ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin 2017/2087 esas, 2017/2142 karar sayılı kararı ile onandığı ve 27.11.2017 tarihinde kesinleştiği, davacının söz konusu dava nedeni ile daha önce tazminat talebinde bulunmadığı ve davacının davasının süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.

Davacının ekonomik ve sosyal durumuna ilişkin yapılan araştırmada … isimli şahsa ve tebligata yarar açık adresine rastlanılmadığı, Hudut kapılarından yapılan araştırmada şahsın 11.05.2018 tarihinde çıkış yaptığı ve şahsa 1 yıl süre ile yurda giriş yasağı verildiği, bahse konu şahısla alakalı sosyal ve mali durum araştırması yapılamadığı anlaşılmakla; maddi kaybın tespitine yarar itibar edilebilecek bir belge sunamamış olması halinde Yargıtay 12. Ceza Dairesinin kararlarında belirtildiği ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesince de benimsendiği üzere; tazminata konu işlem tarihindeki yaş durumu dikkate alınarak ve vasıfsız işçi gibi değerlendirilerek 16 yaşını dolduranlar için belirlenen net asgari ücret üzerinden hesaplanan miktarın maddi tazminat olarak belirlenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
Net asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamada davacının tutuklu kaldığı günlere ilişkin maddi tazminat miktarının 7.121,14 TL olarak belirlendiği ve 7.121,14 TL maddi tazminatın gözaltı tarihi olan 24.08.2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Davacının ekonomik ve sosyal durumu, üzerine atılı suçun niteliği, haksız koruma tedbirinin süresi ve mahiyeti, yargılama süresi, hak ve nesafet kuralları dikkate alınarak ihlal edilen hakları nedeniyle duyduğu elem, ızdırap ve ruhsal sıkıntıların giderilmesi için, emsal Yargıtay kararları dikkate alınarak talebin kısmen kabulü ile 8.000,00 TL manevi tazminatın gözaltı tarihi olan 24.08.2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince verilen kararla ilgili olarak, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik bulunmamıştır.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/368 E., 2017/26 K. sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının yağma suçundan 24.08.2015 – 15.03.2016 tarihleri arasında 204 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine karar verildiği, beraat hükmünün 27.11.2017 tarihinde kesinleştiği, gözaltına alınma tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye dava açıldığı anlaşılmıştır.

A.Davalı vekilinin temyiz isteği yönünden;
1. Davacı ile ilgili tutuklama müzekkeresinin infaz edilip edilmediği, infaz edilmiş olması halinde, infaz tarihleri ile infazı yapılan tutuklama müzekkeresi suç bilgisinin ilgili ceza infaz kurumundan sorulması suretiyle infaz edilen sürenin tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi, hukuka aykırı bulunmuştur.

2. 5271 sayılı Kanun’un 144 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin yürürlükten kaldırılması nedeniyle mahsup tazminata engel oluşturmayacak ise de, haklarında mahsup işlemi yapılmayan kişilerle tutukluluğu başka mahkumiyetinden mahsup edilenler arasındaki dengenin, hak ve nefasetin sağlanması gerektiği göz önünde bulundurularak, mahsup edilen sürenin hükmolunacak manevi tazminat miktarının tayininde dikkate alınması gerektiği nazara alındığında, davacının tutuklu kaldığı sürelerin diğer bir hükümlülüğünden mahsup edilip edilmediği hususu açıklığa kavuşturulması gerektiğinin gözetilmemesi, hukuka aykırı bulunmuştur.

3. Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve nedene dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve nedene dayalı olarak açılmış başka bir dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, hukuka aykırı bulunmuştur.

4.Gözaltında ve tutuklu kaldığı dönem içerisindeki maddi zararını ücret bordrosu gibi itibar edilebilecek bir belgeyle ispatlayamayan davacı lehine tutuklu kaldığı dönemde 16 yaşından büyükler için geçerli net asgari ücret üzerinden hesaplanan maddi tazminat miktarının fazla olmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebebi reddedilmiştir.

5.Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nefaset ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerektiği göz önünde bulundurularak, hükmedilen manevi tazminat miktarının eksik olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebebi reddedilmiştir.

B.Davacı vekilinin temyiz isteği yönünden;
1.Kabul ve uygulamaya göre de; gözaltında ve tutuklu kaldığı dönem içerisindeki maddi zararını ücret bordrosu gibi itibar edilebilecek bir belgeyle ispatlayamayan davacı lehine tutuklu kaldığı dönemde 16 yaşından büyükler için geçerli net asgari ücret üzerinden, bilirkişi marifetiyle maddi tazminat miktarının belirlenmesine gerek olmamakla birlikte; maddi tazminatın, davacının haksız tutuklu kaldığı döneme ilişkin net asgari ücret üzerinden hesaplanan “7.449,89” TL yerine, bu miktarın altında kalacak şekilde “7.121,14” TL olarak tayin edilmesi suretiyle, davacı lehine eksik maddi tazminata hükmolunması, hukuka aykırı bulunmuştur.

2.Kabul ve uygulamaya göre de; nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nefaset ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak ve emsal uygulamaların da altında olacak şekilde eksik manevi tazminata hükmolunması, hukuka aykırı bulunmuştur.

3.05.08.2017 tarihli 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik, 5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbî avukatlık ücreti ödeneceği, ancak, ödenecek miktarın tarifede sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamayacağı hususu dikkate alınarak, bu aralıkta hesaplanan nisbî avukatlık ücretine hükmolunmasında hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünün (A-1-2-3) ve (B-1-2) paragraflarında açıklanan nedenlerle davalı vekili ve davacı vekilinin temyiz istemleri yerinde görüldüğünden İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 30.09.2019 tarihli ve 2019/1686 Esas, 2019/2991 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.06.2023 tarihinde karar verildi.