Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/8084 E. 2023/2009 K. 05.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8084
KARAR NO : 2023/2009
KARAR TARİHİ : 05.06.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi

Davalı vekilinin temyiz istemi yönünden; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen hükmün, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 42 nci maddesi ile değişik 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca kesin olduğu belirlenmiştir.

Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden;İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 20.06.2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; “müvekkilinin tasarlayarak adam öldürmeye azmettirme suçundan dolayı Almanya’da 08.09.2004 tarihinde tutuklu kaldıktan sonra 01.07.2005 Türkiye’ye iadesinin yapılarak aynı tarihte cezaevine gönderildiğini, 28.11.2005 tarihinde tahliye edildiğini, yapılan yargılama neticesinde davacının beraat ettiğini, kararın temyiz incelemesi neticesinde bozulması üzerine yeniden yapılan yargılamada müvekkilinin mahkumiyetine ile davacının hükmen tutuklanmasına karar verilerek davacının 16.11.2012 tarihinde yeniden tutuklandığını, hükmün temyiz edilmesi üzerine hükmün tekrar bozularak müvekkilinin 27.01.2014 tarihinde tahliyesine karar verildiği, bozma üzerine yapılan yargılama neticesinde müvekkilinin beraatine karar verildiği ve kararın Yargıtay denetimden geçerek kesinleştiğini, müvekkilinin bu süreç içerisinde maddi ve manevi olarak mağdur olduğunu belirterek müvekkilinin haksız tutuklama nedeniyle 100.000 TL maddi ve 400.000 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini” talep etmiştir.

2. Davalı vekili 04.01.2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; ” davanın süresinde açılmadığını, tazminat talebinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davanın reddi gerektiğini” beyan etmiştir.

3. Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesinin,19.10.2017 tarihli ve 2016/533 Esas 2017/374 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 13.11.2019 tarihli ve 2019/2469 Esas 2019/725 Karar sayılı kararı ile düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 25.10.2021 tarihli, hükmedilen maddi tazminatların düzeltilerek onanması görüşünü içerir tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz istemi; kazanç kaybının düşük hesap edildiğine, yol ve konaklama masrafları ile ceza yargılamasını takip eden avukata ödenen ücretin maddi tazminata dahil edilmesinin gerektiğine, hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olduğuna ilişkindir.

Davacı vekilinin temyiz istemi; tazminat isteme koşullarının oluşmadığına, hükmedilen manevi tazminat miktarının yüksek olduğuna ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince; davacı …’nın planlayarak ve tasarlayarak Türkiye de tedarikçi temin etmek suretiyle resmen evli bulunduğu eşi …’yı İzmir … isimli şahsa öldürttüğü ve …’in temininde kardeşi İsmet’i kullandığı bu şekilde tahammülen adam öldürme suçunu azmettirdiği iddiasıyla diğer sanıklar İsmet Chaudbry ve …hakkında ayrı ayrı cezalandırılmaları istemiyle açılan kamu davasında yurt dışında olduğu için kendisine ulaşılamayan davacı … için … Cumhuriyet savcılığının talebi üzerine … Sulh Ceza Mahkemesinin 2002/46 sorgu sayısı ile 11.06.2002 tarihinde “gıyabı tutuklama” kararı verilip interpol aracılığı ile yakalanarak Türkiye’ye iadesi kararı alındığı, dosyanın İzmir Cumhuriyet Savcılığına devredilmesi üzerine İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianame ile İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesine açılan dava sonucunda, İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.06.2003 tarih 2002/267 Esas, 2003/155 Karar sayılı ilamı ile sanıklar İsmet Chaudbry ve …’in üzerilerine atılı suçlardan dolayı cezalandırılmalarına davacı … yönünden ise yurt dışında olması sebebiyle tefrik kararı verildiği, tefrik edilen dosyanın İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2003/290 Esas sırasına kaydının yapıldığı, davacının … Sulh Ceza Hakimliğinin 11.06.2002 tarih 2002/46 sorgu sayısı ile tutuklama kararına istinaden Türkiye’ye gönderilme üzere 08.09.2004 tarihinde Almanya da tutuklanarak Türkiye’ye gönderilmek üzere Türk yetkililerine teslim edildiği, 01.07.2005 tarihine kadar toplam olarak 296 günü Almanya da tutuklu olarak geçirdiği, 01.07.2005 günü davacı Türk yetkililere teslim edilerek aynı gün Türkiye ye getirilerek çıkarıldığı Bakırköy 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 01.07.2005 tarih ve 2005/202 sorgu sayısı ile tutuklanarak ceza evine konulduğu ve İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.11.2005 tarih 2003/290 Esas, 2005/383 Karar sayılı ilamı ile davacının atılı suçtan beraati ile birlikte tahliyesine karar verildiği, 01.07.2005 tarihinden tahliye edildiği 28.11.2005 tarihine kadar toplam 150 günü Türkiye deki ceza evinde tutuklu olarak geçirdiği, İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin iş bu kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 02/03/2010 tarih 2009/5405 Esas, 2010/1221 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verildiği, bozma üzerine dosyanın İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/170 Esas sırasında kaydının yapılarak, İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.11.2012 tarih 2010/170 Esas, 2012/365 Karar sayılı dosyası ile davacının atılı suçtan müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilerek, 16.11.2012 tarihli karar duruşmasında hükmen tutuklanarak ceza evine gönderildiği, kararın sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 27.01.2014 tarih 2013/4584 Esas, 2014/220 Karar sayılı ilamı ile yerel mahkemenin kararın bozulmasına karar verilerek tutuklu bulunan davacının tahliyesine karar verildiği, bozma üzerine yeniden yapılan yargılama neticesinde İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.04.2014 tarih 2014/76 Esas, 2014/93 Karar sayılı ilamı ile davacının atılı suçtan beraatine karar verildiği, İzmir Cumhuriyet savcılığınca iş bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 04.04.2016 tarih ve 2015/3001 Esas, 2016/1685 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

Böylelikle dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tazminata konu olan İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin yukarıda belirtilen sefahat geçiren dosyası, davacıya ilişkin tutuklama ve tahliye müzekkereleri, bilirkişi raporu bütünüyle değerlendirildiğinde; davacı …’nın tasarlayarak eşini kasten öldürme suçuna azmettirmek suçundan dolayı sanık olarak yargılandığı İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/76 Esas, 2014/93 Karar sayılı ilamı ile beraatine karar verildiği, mahkemenin iş bu ilamının Yargıtayca onanarak 04.04.2016 tarihinde kesinleştiği, gerek şeklen gerekse içeriği yönünden tatmin edici bulunup mahkememizce itibar edilen bilirkişi raporu çerçevesinde davacı …’nın beraat etmiş olduğu bu dosyada tutuklulukta geçirdiği toplam 883 günlük kazanç kaybının bulunduğu anlaşılmakla; davacı …’nın maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 5.082,92 TL maddi tazminatın haksız tutuklama tarihi olan 08.09.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 11.461,29 TL maddi tazminatın haksız tutuklama tarihi olan 16.11.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin reddine, davacı …’nın manevi tazminat talebine ilişkin davanın kısmen kabulü ile 10.000 TL manevi tazminatın haksız tutuklama tarihi olan 08.09.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 10.000 TL manevi tazminatın da haksız tutuklama tarihi olan 16.11.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince; davacı …’nın koruma tedbirleri nedeniyle tazminat talebine ilişkin kurulan hüküm yönünden;yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davacı vekili ile davalı vekilinin sair istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; davacı tarafın talep etmiş olduğu manevi tazminat miktarının belirlenmesinde objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın, davacının sosyal ve ekonomik durumu ile geliri, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yerel mahkemece 10.000 TL olarak bu ölçütlere uymayacak miktarda az manevi tazminata hükmedilmesi kanuna aykırı ise de; bu husus 5271 sayılı Kanunun 280/1-c ve 303/1-f maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilebilir nitelikte bir eksiklik olduğundan istinaf yoluna başvurulan hüküm fıkrasının 2. bendinin üçüncü satırında yazılı ”10.000” ibaresinin çıkarılarak yerine ”20.000″ ibaresinin eklenmesi suretiyle 5271 sayılı Kanunun 280/1-c ve 303/1-f maddesi ve 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-2 maddesi gereğince istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddine, karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/76 Esas 2014/93 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının tasarlayarak adam öldürmeye azmettirme suçundan dolayı 08.09.2004 tarihinde Almanya’da tutuklandığı, 01.07.2005 tarihinde Türkiye’ye iade edilen davacının 08.09.2004- 01.07.2005 tarihleri arasında 296 gün, 01.07.2005- 28.11.2005 tarihleri arasında 150 gün ve 16.11.2012-27.01.2014 tarihleri arasında 437 gün olmak üzere toplam 883 gün tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 04.04.2016 tarihinde kesinleştiği, 08.09.2004 tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun hükümlerine, 16.11.2012 tutuklama tarihi itibariyle de 5271 sayılı CMK’nın hükümlerine tabi olduğu anlaşılmıştır.

A. Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
Davalı vekilinin temyizinin katılma yolu ile yapılmadığı dikkate alınarak İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen hükmün; karar tarihi itibarıyla temyiz kesinlik sınırının 58.800 TL olması, davalı aleyhine hükmedilen toplam maddi ve manevi tazminat miktarının 46.544,21 TL olduğu, 6100 sayılı Kanun’un, 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 42 nci maddesi ile değişik 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca davalı açısından kesin olduğu anlaşıldığından, temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.

B. Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
1. Maddi tazminata ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde
a.Tutuklandığı dönem içerisindeki maddi zararını ücret bordrosu, vergi kaydı, gelir vergisi beyannamesi gibi itibar edilebilecek bir belgeyle ispatlayamayan davacı için tutuklu kaldığı dönemde 16 yaşından büyükler için geçerli net asgari ücret üzerinden maddi tazminatın hesaplanmasında bir isabetsizlik görülememiş ise de hesaplama hatası yapılarak davacı lehine fazla tazminata hükmonulması temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır.

b.Davacının duruşmaları takip etmesi sebebiyle yaptığı yol ve konaklama masrafları ile maktu vekalet ücretini aşan ve davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayanan avukatlık ücretinden doğan zararın koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında maddi zarar kapsamında değerlendirilmemesinde hukuka ayrılık bulunmamıştır.

2. Manevi tazminata ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, davacının tutuklu kaldığı 08.09.2004-28.11.2005 ve 16.11.2012-27.01.2014 tarihleri arasındaki sürelere ilişkin olarak belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda eksik manevi tazminatlara hükmolunması hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
A. Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 13.11.2019 tarihli ve 2019/2469 Esas 2019/725 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekilinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B. Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
Gerekçe bölümünde (B.2) bendinde açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 13.11.2019 tarihli ve 2019/2469 Esas 2019/725 Karar sayılı kararının, 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi uyarınca İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine, gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.06.2023 tarihinde karar verildi.