Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/7905 E. 2023/1888 K. 29.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/7905
KARAR NO : 2023/1888
KARAR TARİHİ : 29.05.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 06.09.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; ” İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca yürütülen 19.03.2018 tarihinde Boğaiçi Üniversitesinde gerçekleştirilen protesto eylemi ile ilgili olarak Terör Propagandası Yapma suçu kapsamında davacının 25.03.2018 günü saat 05:10 – 06:00 saatleri evinde arama yapıldığını, aramanın gece vakti yapılmasının kanuna aykırı olduğunu, Cumhuriyet savcısı tarafından verilen arama emrinin de kanunda öngörülen aramanın nedenini oluşturan fiil ile kararın veya emrin geçerli olacağı zaman süresinin açıkça gösterilmemesi nedeniyle hukuka aykırı olduğunu,hukuka aykırı olarak düzenlenmiş arama kararınında ölçüsüz sayılaması gerektiği bu nedenle CMK’nın 141/1-i maddesi koşullarının oluştuğunu, üniversite öğrencisi olan davacının CMK’nın 145. madde hükmüne göre davetiye ile çağrılması gerekirken olaydan 6 gün sonra evinde arama yapılarak yakalandığını, davacının yakalanma sebebi ve hakkındaki suçlamalarla ilgili olarak derhal bilgilendirme yapılmaması nedeniyle CMK’nın 141/1-g maddesi koşullarının oluştuğunu,yasal koşulları oluşmadığı halde gözaltı tedbirine başvurulduğunu, gözaltında tutulma süresinin makul olmadığını, tutuklama kararının hukuka aykırı olduğunu, tutuklama ve tutukluluğun devamına ilişkin kararın genel,soyut ve yetersiz gerekçeyle verildiğini belirterek davacının konutunda ölçüsüz arama-elkoyma tedbirlerine başvurulması, “hukuka aykırı yakalanıp, gözaltında tutulması ve tutuklu kaldığı” süreler için toplam 84.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini” talep etmiştir.

2. Davalı vekili 24.09.2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “zamanaşımı,derdestlik ve husumet itirazları olduğunu,davanın yetkili mahkemede açılıp açılmadığının tespiti gerektiğini, tazminat talebinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davanın reddi gerektiğini” beyan etmiştir.

3. İstanbul Anadolu 11. Ağır Ceza Mahkemesinin, 15.01.2019 tarihli ve 2018/384 Esas 2019/1 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

4. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 14.06.2019 tarihli ve 2019/947 Esas 2019/2026 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 26.10.2021 tarihli, davacı vekilinin temyiz isteminin esastan reddi görüşünü içerir tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz istemi; hükmün gerekçe içermemesi, davanın reddi kararının hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince; Yargıtay 12.Ceza Dairesinin 28.9.2015 tarih ve 2014/20040 esas sayılı kararında belirtildiği gibi; tutuklamanın uzun sürmesi, haksız gözaltı, hukuka aykırı soruşturma ve kovuşturma işlemleri nedeniyle açılacak tazminat davalarında, dayanak mahkeme kararının kesinleşmesi beklenmeyeceği gibi, davacının beraat etmesi koşulunun aranmayacağı da dikkate alınarak bu çerçevede yapılan inceleme sonucunda, davacının 25.03.2018 tarihinde gözaltına alındığı,03.04.2018 tarihinde tutuklandığı ve 04.05.2018 tarihli iddianame ile hakkında İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesine dava açıldığı, 06.06.2018 tarihli ilk celsede savunmasının alındığı ve tahliye edildiği, dosyada 21 sanık hakkında dava açılmış olduğu, soruşturma aşamasında 1 kez tutukluluk halinin uzatılmasına karar verildiği, 5271 sayılı CMK’nın 141/l-a,d maddeleri gereğince uzun süre tutukluluk halinin sürdürülmesi gerekçelerinin, makul sürede hakkında karar verilip verilmediğinin ve dolayısıyla davacının manevi tazminata hak kazanıp kazanmadığının belirlenmesi açısından, hakkındaki soruşturma ve kovuşturma işlemlerine ilişkin dosya kapsamı incelendiğinde tutukluluk hali ve yargılama süreci yönünden makul sürenin aşıldığı, arama tedbirinin hukuka aykırı uygulandığı ,yakalama tedbirine başvurulmasının hukuka aykırı olduğu, gözaltında tutulma süresinin makul süreyi açtığı ve tutuklamanın hukuka aykırı olduğu iddiaları yönünden dosyanın kapsamı , sanık sayısı, suçlamanın niteliği göz önüne alındığında tazminatı gerektirecek hukuka aykırı işlem bulunmadığı anlaşılmakla yasal şartlar oluşmadığından davanın reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince; yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre istinaf başvurusunda bulunan davacının ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
1.Davacının 5271 sayılı Kanun’un 141 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde düzenlenen “Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğun devamına karar verilenler”, (b) bendinde düzenlenen “Kanuni gözaltı süresi içerisinde hakim önüne çıkarılmayan”, (d) bendinde düzenlenen “Kanuna uygun olarak tutuklandığı halde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içerisinde hakkında hüküm verilmeyen”, (g) bendinde düzenlenen “Yakalama ve tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun olanak bulunmadığı hallerde sözlü açıklanmayan” (i) bendinde düzenlenen “Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen” hükümleri uyarınca tazminat talebine ilişkin yapılan değerlendirme;

5271 sayılı Kanun’un “Tazminat istemi” kenar başlıklı 142 nci maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“(1) Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir.

Ancak asıl davanın sonucuna bağlı olmayan ve asıl davada verilecek kararları etkilemeyecek talepler yönünden mutlaka davanın esasıyla ilgili verilen karar veya hükmün kesinleşmesi zorunlu değildir.
Somut olayda; tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasına ilişkin olarak davacı (sanık) hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından davacıya atılı terör örgütü propagandası yapmak suçundan dolayı yürütülen soruşturmada davacı hakkında Cumhuriyet savcısı tarafından CMK’nın 116,119,127,134/1-2 ve 668 sayılı KHK’nın 3/j maddesi gereğince arama, el koyma ve inceleme kararının verilmesi üzerine 25.03.2018 tarihli arama tutanağı içeriğine göre İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında arama yapılacağının söylenmek suretiyle davacının evinde hazurun eşliğinde saat 05.15 başlanılan aramanın saat 05.50 bitirildiğinin belirtildiği, verilen gözaltı kararı gereğince davacının yakalanarak aynı tarihte gözaltına alındığı, 30.03.2018 tarihli gözaltı uzatma kararı ile sürenin 03.04.2018 tarihine kadar uzatıldığı, Cumhuriyet Başsavcılığınca davacı hakkında terör örgütü propagandası yapmak suçundan tutuklanması talep edilmesi üzerine İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliğinin 03.04.2018 tarihli 2018/351 sayılı sorgu kararı ile terör örgütü propagandası yapmak suçundan davacının tutuklanmasına karar verildiği,davacı vekilinin tutuklama kararına 09.04.2018 ve 10.04.2018 tarihli dilekçelerle itirazlarının İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliğinin 17.04.2018 tarihli 2018/2041 D.iş kararıyla ve 02.05.2018 tarihli itirazının ise İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliğinin 04.05.2018 tarihli 2018/2512 D.iş kararıyla reddedildiği, davacı hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 04.05.2018 tarihli 2018/78845 Soruşturma numaralı iddianamesi ile davacı hakkında terör örgütü propagandası yapmak suçundan dava açıldığı, 25.05.2018 tensip ile tutukluğun devamına karar verildiği ve 06.06.2018 tarihli ilk duruşmada davacının sorgusu yapıldıktan sonra tahliyesine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Dosya içerisinde bulunan evraklar incelenerek somut olay değerlendirildiğinde; davacıya atfedilen suçun ciddi ve ağır olduğu, dosyadaki sanık sayısı, atılı suça ilişkin delillerin sayısı ve niteliği, sanığın üzerine atılı eylemlerin niteliğinden hareketle dosyanın karmaşıklık düzeyi dikkate alındığında,davacının tutukluluk halinin CMK’nın 102/2 maddesinde belirtilen tutukluluk süresini aşmadan sona erdirildiği, davacının makul sürede yargılama mercii önüne çıkarıldığı ve hakkında makul süre içinde hüküm verildiği, tutukluluk ve kovuşturma sürelerinin makul olduğu, arama tutanakları incelendiğinde, arama kararının ölçüsüz şekilde gerçekleştirilmediği ve davacının soruşturma içeriğiyle ilgili olarak bilgilendirildiğinin anlaşıldığı bu haliyle tazminatı gerektiren bir hak ihlalinin bulunmadığı anlaşıldığından; tutukluluk hali ve yargılama süreci yönünden makul sürenin aşıldığı, arama tedbirinin hukuka aykırı uygulandığı ,yakalama tedbirine başvurulmasının hukuka aykırı olduğu, gözaltında tutulma süresinin makul süreyi açtığı iddiaları yönünden dosyanın kapsamı, sanık sayısı, suçlamanın niteliği göz önüne alındığında tazminatı gerektirecek hukuka aykırı işlem bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

2. Dava vekilinin hukuka aykırı yakalanıp gözaltında tutulması ve tutuklu kaldığı süre için tazminat talebine ilişkin yapılan değerlendirme;
5271 sayılı Kanun’un “Tazminat istemi” kenar başlıklı 141 inci maddesi hükmüne göre;
“(1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;

e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,

Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.

Dolayısıyla somut olayda; davacının “dava dilekçesinde hukuka aykırı biçimde yakalanıp 10 gün gözaltında tutulması ve ardından tutuklanıp 64 gün tutuklu kalması sonucu uğradığı zararın tazminini” talep ettiği ve dosya kapsamından davacının 25.03.2018-06.06.2018 tarihleri arasında 2 ay 11 gün gözaltı/tutuklu kaldığı anlaşılmıştır.

Davacının tazminata esas ceza davası neticesinde beraatine karar verilmesi halinde ise gözaltı/tutuklu olarak geçirilen süreye ilişkin tazminata hak kazanacağı ancak bu hususta ilk derece mahkemesince bir değerlendirme yapılmadığı, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden yapılan inceleme de davacı hakkında PKK/KCK/YPG silahlı terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan yapılan yargılama neticesinde davacı sanığın neticesi itibariyle 6.000 TL adli para cezası ile mahkumiyetine, gözaltı-tutuklu kaldığı sürelerin TCK’nın 63. maddesi gereğince verilen para cezasından mahsubuna karar verildiği ve davacı sanık tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, dosyanın halen temyiz aşamasında olduğu anlaşılmakla; davacının haksız yakalama, gözaltı ve tutuklamaya ilişkin iddialarının 5271 sayılı CMK’nın 141/l-e maddesi gereğince değerlendirilerek davacının tazminata hak kazanıp kazanmadığının karar yerinde tartışılması gerektiği gözetilmemesi hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünün (2) numaralı bendinde açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 14.06.2019 tarihli ve 2019/947 Esas 2019/2026 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İstanbul Anadolu 11. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

29.05.2023 tarihinde karar verildi.