Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/7900 E. 2023/4811 K. 07.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/7900
KARAR NO : 2023/4811
KARAR TARİHİ : 07.11.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2019/845 E., 2019/1861 K.
SUÇLAR : Taksirle yaralama
HÜKÜMLER: İstinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak sanığın mahkumiyetine
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Ret, esastan ret ile hükmün onanması

Sanık müdafiinin temyiz istemi yönünden; duruşmada bulunan sanık ve müdafiine tefhimle bildirilen karara karşı, karar tarihi itibarıyla 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 291 inci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen 15 günlük kanunî süre geçtikten sonra 02.09.2019 tarihinde temyiz isteminde bulunulduğu görülmüştür.

İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararların; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir oldukları, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Aksaray 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 03.07.2019 tarihli ve 2019/845 Esas, 2019/1861 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle yaralama suçundan 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi gereğince beraatine karar verilmiştir.

2.Konya Bölge Adliye Mahkeme 3.Ceza Dairesinin, 03.07.3019 tarihli ve 2019/845 Esas, 2019/861 Karar sayılı kararı ile katılanlara karşı taksirle yaralama suçundan sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik katılanlar vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile sanığın, 5237 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinin dördüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 52 nci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları gereğince neticeten 3000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

3.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 15.10.2021 tarihli ve 2019/91045 sayılı sanık müdafiinin temyiz başvurusunun süresinde olmadığından bahisle reddi, katılanlar vekilinin temyiz istemlerinin ise esastan reddi ile hükmün onanması görüşünü içeren Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Katılanlar vekillerinin temyiz istekleri ayrı ayrı, sanık hakkında orantılılık ilkesine aykırı olarak az miktarda cezaya hükmedildiğine ve 5237 sayılı Kanun’un 50 nci maddesinin hükümlerinin uygulanmasının hukuka aykırı olduğuna,

2.Sanık müdafiinin temyiz isteği, hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanması gerektiğine ve bilirkişi raporlarının hükme esas almaya elverişli olmadığına İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1.İlk Derece Mahkemesince ”5237 sayılı TCK’nın 89/1 maddesinde taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişinin, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılacağı, 89/4 maddesinde fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunacağı düzenleme altına alınmıştır.

Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; iddia, sanıkların savunması, katılanların beyanı, sanıklar ve katılanlar vekillerinin beyanları, tanık anlatımları, keşif zaptı, alınan bilirkişi raporları, kolluk tutanakları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde katılalar … ve …’in Aksaray Merkez Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren … A.Ş’ne ait işyerinde işçi olarak çalıştıkları, sanıklar …’ın işletmenin yönetim kurulu başkanı, …’ın işletme müdürü, …’ın üretim yöneticisi, …’ın makina operatörü, …’un bölüm amiri, …’in işyeri çalışanı oldukları, 14.02.2015 günü saat:02.00 sıralarında müştekilerin çalışmış olduğu kaşar peyniri üretimi bölümünde peynir üretiminin tamamlandığı, peynir üretimi yapılan makinanın temizliği yapılmak amacıyla içerisinin suyla doldurulduğu, suyla dolu kazanın yaklaşık 80-90 derece sıcaklıkta suyla temizlendiği, bu esnada makinanın kapağının olağan dışı bir şekilde açılarak içerisinde bulunan sıcak suyun müştekilerin üzerine boşaldığı, müştekilerin alınan doktor raporlarına göre vücutlarında 2. derecede yanık meydana geldiği, müştekilerin yaralanmaları nedeniyle şikayetçi oldukları, olay nedeniyle meydana gelen kazada tarafların kusur durumunun tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapora göre, meydana gelen kazada, işyeren-yönetim kurulu başkanının asli kusurlu olduğu, işletme müdürü …, üretim yöneticisi …, makina operatörü …, bölüm amiri … ve işyeri çalışanı …’in tali kusurlu oldukları, kazada yaralanan işçiler … ve …’ın kusurlarının bulunmadığının bildirildiği, yargılama sırasında alınan beyanlarda iddianameye konu makinenin nasıl açıldığının tam olarak belirlenemediği, olay esnasında temizlik yapıldığı ancak bilirkişi raporlarının tamamında makinenin kendiliğinden açılmasının imkan dışı olduğu belirlenmiştir. Mahkeme heyeti tarafından bir keşif yapılmış olup bu keşfe ilişkin 22/04/2016 tarihli rapor dikkate alındığında raporda ”müştekilerin kromel haşlama makinesinin temizlik talimatına uygun hareket etmedikleri” yönünden rapor düzenlenmiş olup kusur izafesi yapılmamıştır. Aslında bu raporla birlikte dahi müştekilerin makineyi kullanma konusunda hataya düştükleri ve tam olarak kusursuz olmadıkları anlaşılmaktadır. Bu alınan raporda kusur izafesi yapılmadığın dosyamız yeniden bir bilirkişiye gönderilmiş ve dosya kapsamında bulunan 28/07/2016 tarihli rapora göre de soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporundan bambaşka düzenlendiği ve bu rapora göre müştekiler …, …, …, …, sanıklar … ve …’in kusursuz olduğuna, sanıklardan … ve …’un tali kusurlu olduğunu kanaat getirilerek herhangi bir sebep gösterilmeksizin adli kusurlu olan tarafın belirtilmediği ve müştekilerle ilgili bir yorum yapılmadığı görülmüştür. Bu hali ile dosya kapsamında bulunan tüm raporlar arasında çelişki olması sebebiyle Ankara Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesi’ne yazı yazılarak çelişkilerin giderilmesi ve dosyada bulunan tüm taraflar açısından değerlendirilme yapılması istenilmiş ve 13/03/2018 tarihli rapora göre de; sanıklardan …, …, … ve …’in kusursuz, sanıklardan … ve …’in tali kusurlu olduğunu buna karşın ise katılanlar … ve …’ın asli kusurlu olduğunu belirtmiştir. Kusurlarının tespit yapılır iken de bilirkişi raporunda ayrıntılı bir şekilde gerekçelendirilmiştir. Yargılama sırasında ilk keşif yapıldığı sırada alınan bilirkişi raporu ile son alınan bilirkişi raporunun en azından müştekilerin de kusuru olduğunu ilişkin ibarelerin olması ve 13/03/2018 tarihli bilirkişi raporunun her ne kadar tam olarak çelişki gidermemiş olsa da tamamı değerlendirildiğinde belirttiği hususlarda son derece makul ve mantıklı açıklamalar yapması sebebiyle hükme esas tutulmuştur. Katılanlar vekillerinin yeniden dosyanın bilirkişi raporu için gönderilmesi talebi yargılamanın geldiği aşama, dosya kapsamında dört ayrı raporun olması ve en son alınan raporun yeteri kadar tatmin edici olması dikkate alınarak reddedilmiştir. Bu rapor doğrultusunda sanıklardan … ve …’ın tali kusurlu olmaları sebebiyle sevk maddesi gereğince alt sınırdan uzaklaşılmaksızın cezalandırılmaları yoluna gidilmiştir. Duruşmalardaki tutum ve davranışları lehine takdiri indirim nedeni olarak görülmüştür. Her ne kadar sanıkların dosya kapsamında bulunan adli sicil kayıtlarına göre daha önceden sabıkaları olmasa da katılanların maddi zararlarının ödenemediğine ilişkin beyanda bulunmaları bunun yanı sıra vücutlarındaki yanık dikkate alınarak haklarında 5271 sayılı CMK’nun 231 maddesi uygulanmamıştır. Ancak sanıkların sicillerinde herhangi bir kesinleşmiş sabıkalarının olmaması, suç nedeniyle vicdani anlamda yeterince rahatsız olduklarına kanaat getirildiğinden haklarında takdiren 5237 sayılı TCK’nun 50 maddesi gereğince seçenek yaptırımlardan adli para cezası tercih edilmek suretiyle uygulanmıştır. Sanıklardan …, …, … ve …’in hükme esas alınan raporu göre kusursuz olmaları sebebiyle olay üzerine kast veya taksirlerinin olaması sebebiyle ayrı ayrı beraatleri yönünde karar verilmiştir. Bahsi geçen rapora göre katılanlar … ve …’ın cereyan eden olayda asli kusurlu oldukları kabul edildiğinden birbirlerinin yaralanmalarından sorumlu olabilecekleri dikkate alınarak mahkememiz kararı kesinleştikten sonra Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmasına, vekalet ücretlerine ve yargılama giderlerine hükmedilerek aşağıdaki şekilde ayrı ayrı hüküm kurulmuştur.”

Biçimindeki gerekçe ile sanık hakkında beraat kararı verilmiştir.

2.Kolluk görevlilerince 14.02.2015 tarihinde olay yeri krokisi çizilmiş, tanzim ettikleri olay yeri görgü tespit tutanağında, … süt ürünleri üretim işletmesinde kaşar peynir üretim bölümünde çalışan … ve …’ın, peynir üretimi tamamlandıktan sonra peynir üretim makinesini (kromel haşlama makinesi) içerisine kostik maddesi karıştırılmış sıcak (kaynamış) su ile makine yıkadıkları esnada, makinenin kapağının birden açılması neticesinde şahısların yaralandıkları, yapılan kontrolde kapağın bozuk görünmediği, işletme yetkililerinin kapağın kaynayan suyun basıncı ile açılmış olabileceğini bildirdikleri, olay yerini gösteren kameranın bulunmadığı bildirilmiştir.

3.Taraflar arasında uzlaşma sağlanamamış ve zarar giderimi gerçekleştirilmemiştir.

4.Kazanın gerçekleştiği makine bakım çizelgesi, yaralananların SGK kayıtları, iş güvenliği eğitimi belgeleri dosyada mevcuttur.

5.Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığınca aldırılan iş güvenliği uzmanı ve makine mühendisinden oluşan bilirkişi heyetince tanzim edilen 10.06.2015 tarihli raporda, kazanın kuvvetle muhtemel makinenin pnömatik sistemine gelen hava yolu veya piston arızası veya basınç farkının oluşmasından kaynaklandığı, sanığın işyerindeki makine, cihaz, …, gereç, tesis ve binalarda sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştığında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüğünde, işverene veya çalışan temsilcisine derhal haber vermek zorunda olmasına ve makine üzerinde rutin bir kontrol yaptırması gerekmesine karşın yalnızca arızalı parçaların bakım ve onarım işlemleriyle yetindiğinden bahisle tali kusurlu olduğu hususuna değinilmiştir.

6.Yargılama aşamasında mahkemece aldırılan 26.04.2016 tarihli makine mühendisi, elektrik-elektronik mühendisi ve mekatronik mühendisi üç kişiden oluşan heyetçe hazırlanan raporda, ilgili makinanın temizlik talimatında temizliğe başlanmadan evvel aktarma ünitesi üst kapağının alınması gerektiğinin bildirilmesine karşın bu kapağın alınmaksızın işleme başlanması suretiyle katılanlarca talimata aykırı hareket ettikleri, bu sebeple katılanlara kullandıkları makina ile ilgili eğitimin verilmemesinin kazada etkili olabileceği, kazada makinanın çalışma sisteminin etkili olmadığı, açıp kapatmak için mutlaka ”aç”, ”kapat” tuşlarına basılması gerektiği, makinanın kaza öncesi arızalarının mutat çalışan sistemlerde oluşabileceği, ekstrem bir bozukluğunun söz konusu olmadığı saptanmıştır.

7.Mahkemece dosyaya kazandırılan bir hukukçu, bir elektrik mühendisi, bir makine mühendisi, bir iş sağlığı güvenliği uzmanından oluşan dört kişilik bilirkişi heyetince düzenlenen 28.07.2016 tarihli raporda yazılı bir sistemle etkili kontrol sağlanması gerektiği, bakım onarımın uzman kişiler tarafından yapılması ve işçilerin iş sağlığı güvenliği yönünden gereği gibi eğitilmesi lüzumuna yer verilmiş, iş kazasının sebepleri olarak bu hususlar sayılmış, sanığın da anılan eksiklerde yeterli denetim mekanizması oluşturmadığından sonucun meydana gelmesinde tali kusurlu olduğu belirtilmiştir.

8.Kovuşturma aşamasında alınan 13.03.2018 tarihli, iki A sınıfı iş güvenliği uzmanı, bir mekatronik mühendisi, bir hukukçu, bir elektrik elektronik mühendisi olmak üzere beş kişiden oluşan bilirkişi heyetince sunulan raporda, olayın gece vardiyasında gerçekleştiği, olay sırasında işyerinde üretim yönetici, bölüm amiri, operatör ve işçilerin bulunduğu, vardiyada yönetim zaafiyeti bulunmadığı, vardiya yöneticilerinin fabrika müdüründen herhangi bir isteklerinin de olmadığı, işçilere aldırılan iş sağlığı güvenliği eğitimlerinin şimdilik yeterli olduğu, kişisel koruyucu donanım malzemelerinin sağlandığı, makinelerin periyodik bakımlarının yapıldığı, makinelerin arızalarına da müdahale edildiği ve anılan arızaların çalışmadan kaynaklı olağan fiziki arızalar olduğu, sıcak suyun işçilerin üzerine döküldüğü gider aparat montajında bozukluktan söz edilemeyeceği hususları birlikte değerlendirildiğinde sanığın olayda etken davranışının görülmediği tespit edilmiştir.

9.Katılanların kati adli muayene raporları dosyada yer almaktadır.

10.Sanık aşamalarda, fabrikada fabrika müdürü olarak çalıştığını, kazadan sonra yaptıkları tahkikat da, makina paneline basılmadan kapağın açılmayacağını, açılsa dahi panele dokunmadan kapağın kapanmayacağı kanaatine vardıklarını, bunun için bilirkişi incelemesi talebinin bulunduğu, söz konusu makinada kapağın açılması veya kapanması ile sisteme kayıtlı önceden bir arızanın olmadığını ileri sürmüştür.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
1.İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgular, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından isabetsiz görülmüş, duruşma açılarak, yeniden yargılama yapılmıştır.

2.Bölge Adliye Mahkemesince ”Sanık …’ın suç tarihi itibariyle Aksaray … A.Ş’ye ait iş yerinde yetkili işletme müdürü olarak görev yaptığı, suç tarihi olan 14.02.2015 tarihinde gece saat 02.00 sıralarında katılanların kromel haşlama makinesinin temizliğini yaptıkları sırada makinenin kapağının ani bir şekilde açılarak içerisinde bulunan sıcak suyun müştekilerin üzerine boşalması üzerine müştekilerin yaralandıkları şeklinde meydana gelen olayla ilgili olarak;

10.06.2015 tarihli bilirkişi raporunda; kazanın oluşumunun makinanın pnömatik sistemine gelen hava yolu veya piston arızası veya basınç farkının oluşmasından kaynaklandığı husususunun kuvvetle muhtemel olduğunun belirtildiği, raporda fabrika yönetim kurulu başkanının asli kusurlu olduğu, diğer sanıkların ise makine üzerinde rutin kontrol yaptırmayarak yalnızca arızalı parçaların bakım ve onarım işlerini yapmış olmalarından dolayı tali kusurlu olduklarının belirtildiği,

22.04.2016 tarihli bilirkişi raporunda ise; kazanın oluşumunda müştekilerin makinanın temizlik talimatına uygun hareket etmediklerinin, makinenin çalışma sisteminin kazanın oluşumunda etkili olmadığını, açıp kapatmak için aç ve kapat düğmelerine mutlaka basılması gerektiği, kazanın bu şekilde sonuçlanmasında katılanlara kullandıkları makine ile bilgili gerekli eğitimlerin verilmemesinin etkili olabileceğinin belirtildiği ve kusur izafesinin yapılmadığı,

28.07.2016 tarihli bilirkişi raporunda ise; kazanın bilinmeyen bir kişi tarafından panodaki düğmeye basılması ve kazadan sonra tekrar düğmeye basılarak kapatılması şeklinde meydana gelmiş olduğu, işletme müdürü olan …’ın, makine operatörü …’ın tali kusurlu oldukları, katılanların kusursuz oldukları, şirket yönetim kurulu başkanı …, işletmenin üretim yöneticisi …, bölüm amiri … ve olay anında pano açma kapama işini yapan …’in ise kusurunun olmadığının belirlendiği,

Kusur durumu ile ilgili raporlarda çelişki olması nedeniyle ilk derece mahkemesince 5 kişilik bilirkişi heyetinden yeniden rapor alındığı, bu raporda da; makinenin kapağının durup dururken açılmasının ve aynı zaman dilimi içerisinde aniden tekrar kapanmasının imkansız olduğu, birisinin kontrol paneline dokunmadan kapağın açılmasının ve kapanmasının imkansız olduğu, müştekilerin boru montajını tamamlamadan makine üzerinde olan …’e panodan butona basarak gideri açmasını söyledikleri, kapağın açılması ile montajın tamamlanmadığı yere yakın kısımdan fışkıran sıcak ve kostik karışımı suya maruz kaldıkları, durumu gören …’in panadon tekrar stop düğmesine basarak gider kanalını kapattığı kanaatinde olduklarını bu nedenle katılanların bu komutu erken vermesinden dolayı asli kusurlu oldukları, takım lideri … ve makine operatörü …’ın tali kusurlu oldukları, …, …, … ve …’in ise kusurlarının bulunmadığının belirlendiği, Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre bahse konu şirketin yönetim kurulu başkanı olan …’ın fabrikanın idaresi için işletme müdürü, üretim müdürü, bölüm amiri, takım lideri gibi görevlileri görevlendirdiği, meydana gelen kazada olayda kusurunun bulunmadığı, işyeri işletme müdürü olan ve tam yetkili olan sanık …’ın ise; 28.07.2016 tarihli bilirkişi raporu ve 10/06/2015 tarihli bilirkişi raporlarında belirtildiği üzere, işletme müdürü olarak asli kusurlu olduğu, yerel mahkeme tarafından hükme esas alınan en son 5 kişilik bilirkişi raporunun olayın oluşumuna ve tarafların kusur durumuna uygun bulunmadığı, diğer iki raporun ise, kazanın oluşumuna ve tarafların kusur durumuna uygun olarak düzenlendiği, kazanın oluşumunda; işletme müdürü olan sanık …’ın üzerine düşen iş yerinde bulunan makine, tezgah ve tesisin temizlik, bakım-onarım ve ayar gibi işlerinin yapılmasında bir sistem oluşturarak yeterli tedbir alınmasını sağlamamış, panodaki kilitleme sistemi getirilmesini sağlamamış, işçisini mesleki yönünden ve iş sağlığı güvenliği yönünden gereği gibi eğitilmemiş, bilgilendirilmemiş ve biçimlendirilmemiş, emniyetli çalışma alışkanlığı kazandırılmamış, denetlenmemiş ve geniş anlamda denetim mekanizması oluşturulmamış olmasından dolayı emniyetsiz şekilde çalışmasını engellememesi sebebi ile kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğu kanaatine varılarak sanığın taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına sebep olma suçundan cezalandırılması yerine yerel mahkeme tarafından yazılı şekilde beraatine karar verilmesi yönüyle yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılmasına oy birliğiyle mütaalaya uygun karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi uygun görülmüştür.”

Biçimindeki gerekçe ile sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir.

3.Sanık Bölge Adliye Mahkemesi huzurunda önceki savunmalarını tekrarladığını, beraatini talep ettiğini dile getirmiştir.

IV. GEREKÇE
A)Sanık Müdafiinin Temyiz İsteği Yönünden
Duruşmada bulunan sanığa ve müdafiine tefhimle bildirilen karara karşı, karar tarihi itibarıyla 5271 sayılı Kanun’un 291 inci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen 15 günlük kanunî süre geçtikten sonra 02.09.2019 tarihinde temyiz isteminde bulunulduğu anlaşılmakla, sanığın temyiz sebepleri reddolunmuştur.

B)Katılanlar Vekillerinin Temyiz İstekleri Yönünden
Aksaray Organize Sanayi Bölgesi … İşletmesi üretim kısmında, kaşar peynir üretim bölümünde çalışan … ve …’ın, üretiminin bitiminde kromel haşlama makinesini temizlemek amacıyla içine kostik madde karıştırılmış kaynar su koyduktan sonra çalıştırdıkları, anılan cihazın altında su tahliye bölümüne tahliye borusu monte ettikleri sırada, çalışır vaziyetteki cihazın aniden kapağının açılarak içindeki kaynar suyun katılanların üzerine döküldüğü, birinin basit tıbbi müdahale ile giderilemez, diğerinin ise hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanmasıyla sonuçlanan olayda,

Kaza sırasında işyerinde bölüm amiri, operatör ve işçilerin bulunduğu, vardiyada yönetim zaafiyeti bulunmadığı, düzenli görev silsilesi yapılarak organizasyonun sağlandığı, iş güvenliği uzmanı çalıştırıldığı, periyodik bakımları yapılan makinelerin arızaların çalışmadan kaynaklı olağan fiziki arızalar olduğu, bölüm yöneticileri tarafından iş sağlığı güvenliği tedbirlerine dair eksiklikler hakkında işbu sanığa yapılmış bir bildirimin de dosyada mevcut bulunmadığı hususları birlikte gözetildiğinde işletme müdürü olan sanık …’ın kusuru olmadığından bahisle hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.

V. KARAR
A.Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi Yönünden
Gerekçe bölümünde A kısmında açıklanan nedenle sanık müdafiinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B.Katılanlar Vekillerinin Temyiz İstemi Yönünden
Gerekçe bölümünde B kısmında açıklanan nedenle Konya Bölge Adliye Mahkeme 3.Ceza Dairesinin, 03.07.3019 tarihli ve 2019/845 Esas, 2019/861 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca takdîren Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3.Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.11.2023 tarihinde karar verildi.