YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/7870
KARAR NO : 2023/2371
KARAR TARİHİ : 03.07.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2018/4570 E., 2019/2631 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi
İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 23.02.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; “Müvekkilinin fuhuş, insan ticareti, fuhşa aracılık, şantaj, tehdit, özel hayatın gizliliğini ihlal etme, kişisel verileri kayıt altına alma, devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında verilen arama kararı uyarınca evinde ve iş yerinde yapılan arama neticesinde bilgisayar ve dijital verilere el konularak aramaya mütakiben gözaltına alındığını, dört günlük gözaltı süresi sonrasında 16.06.2012 tarihinde savcılık ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldığını, davacı hakkında hukuka aykırı verileri kaydetme, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, açıklanması yasaklanan bilgileri temin etme suçlarından dolayı açılan davada yapılan yargılama neticesinde beraat ettiğini, beraat kararının 21.10.2016 tarihinde kesinleştiğini belirterek haksız arama, el koyma, gözaltı ve yargılama nedeniyle 1.200.000 TL manevi ve şimdilik 63.796 maddi tazminatı haksız arama tarihi olan 13.06.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini” talep etmiştir.
2. Davalı vekili 24.03.2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; “davacı tarafından açılmış olan davanın haksız ve yersiz açıldığı, davacı tarafın maddi tazminat talebinin hangi hususlara ait olduğunun açık olmadığı, HMK’nın 116 maddesine göre ilk itirazlarını yaptıklarını ve açılan davanın öncelikle yetki, iş bölümü, ilk itirazlar yönünden incelenerek karar verilmesini talep ettiklerini ayrıca zaman aşımı itirazında bulunduklarını,sanık hakkında aynı konuda başka dava açılıp açılmadığının UYAP kayıtlarından da araştırılmasını talep ettiklerini, iş bu davanın hukuk davası niteliğinde olduğunu, maddi ve manevi tazminat talebinin dayanağının somut olarak tespitinin gerektiği, gerçekleşip gerçekleşmeyeceği ihtimale dayalı hususlara dayanarak ve geleceğe yönelik tazminat olarak talep edilemeyeceğini, maaş ile ilgili taleplerin idari yargı konusunu oluşturduğu, talep edilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğu, faiz başlangıç tarihini kabul etmediklerini, haksız ve yersiz açılan davanın öncelikle usulden, aksi takdirde esastan reddi gerektiğini” beyan etmiştir.
3. İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 08.06.2017 tarihli ve 2017/82 Esas 2017/195 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
4. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 18.06.2019 tarihli ve 2018/4570 Esas 2019/2631 Karar sayılı kararı ile düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 19.10.2021 tarihli, hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olduğu gerekçesiyle hükmün bozulması görüşünü içerir tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz istemi; maddi zarara ilişkin bilirkişi incelemesi yapılmadan eksik inceleme ile karar verildiğini, davacının beraat ettiği davada kendisini temsil ettirdiği avukata ödediği avukatlık ücreti ile arama ve el koyma kararının doğrudan maddi bir zarara neden olmadığı kabulünün hatalı olduğu, yeni cep telefonu ve bilgisayar cihazları satın almak zorunda kalan davacının bu zararlarının maddi tazminata dahil edilmesi gerektiği, müvekkilin İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesindeki dava nedeniyle terfi edememesi/kademe ilerlemesi yapamaması nedeniyle, maddi ve manevi kayıplarının oluştuğuna, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının düşük olduğuna ilişkindir.
III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince; davacının İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.02.2016 tarih, 2014/100 esas, 2016/37 karar sayılı dosyasında yargılanarak beraatine karar verildiği, bu kararın Yargıtay 16. Ceza Dairesince onanarak 21.10.2016 tarihinde kesinleştiği, davanın 06.03.2017 tarihinde süresinde açıldığı, davacının 13.06.2012 tarihinde gözaltına alındığı, 16.06.2012 tarihinde salıverildiği, toplam 4 gün gözaltında kaldığı anlaşılmıştır.
Davacı 63.796,00 TL maddi tazminata hükmolunmasını talep edilmiş ise de; oluşacak muhtemel maaş kayıplarının maddi tazminata eklenemeyeceği,davacının gözaltında kaldığı dönem için maddi zararları hesaplanırken harcamaları, ziyaretçilerinin yol harcamaları, yargılamanın devamı sırasında yaptığı benzeri giderlerin CMK’nın 141 vd. maddeleri kapsamında maddi zarar hesabına dahil edilemeyeceği, ancak; davacının beraat ettiği davada kendisini vekille temsil ettirdiği, davacı tarafça dosyaya sunulan ve beraat hükmünden önceki tarihte düzenlenen serbest meslek makbuzu üzerindeki 10.560 TL’lik bedelden, beraat hükmü ile birlikte davacı lehine hükmedilen 3.600 TL vekalet ücretinin mahsup edilmesi suretiyle hesaplanan 6.960 TL maddi tazminatın ödeme tarihi olan 15.07.2013 tarihinden itibaren faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
Davacı 1.200.000 TL manevi tazminata hükmolunması talep edilmiş ise de; manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerektiği, Davacının gözaltında geçirdiği 3 günlük süre, davacıya yapılan suçlama, davanın kamu oyunu uzun süre işgal etmesi, basında çıkan yazı ve yorumların davacıyı olumsuz etkilenmesi, usulsüz arama ve el koyma kararı ve itibarsızlaştırmanın boyutu nazara alınarak 50.000 TL manevi tazminatın 13.06.2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davacıya verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince; davacının İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/9 esas sayılı dava dosyasında TCK’nın 220/2, 135/2, 43 maddeleri gereğince cezalandırılması için dava açıldığı, yine İzmir 12. Ağır Ceza mahkemesinin 2014/20 Esas sayılı dava dosyasında Yasaklanan bilgileri temin etme suçundan hakkında dava açıldığı söz konusu bu davanın İzmir 12. Ağır Ceza mahkemesinin 2013/9 esas sayılı dava dosyası ile birleştirildiği, yasal değişiklik sonrası dava dosyasının İzmir 5. Ağır Ceza mahkemesinin 2014/100 sayılı esasını aldığı yapılan yargılama sonucunda atılı adı geçen mahkemenin 26.02.2016 tarih ve 2014/100-2016/37 karar sayılı ilamı ile atılı tüm suçlardan beraatine karar verildiği, CMK’nın 141 ve 142 maddeleri gereğince yasal ihtaratın yapıldığı, beraat eden sanığın (davacının) lehine 3.600 TL vekalet ücretine hükmedildiği, beraat kararının Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 21.10.2016 tarihli kararıyla onanarak kesinleştiği, kesinleşmiş beraat kararının davacıya tebliğ edilmediği anlaşılmıştır.
Davacının bu dava kapsamında 13.06.2012 tarihinde gözaltına alındığı, 16.06.2012 tarihinde Cumhuriyet savcılığında ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldığı belirlenmiştir.
Sanığın (davacının) İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.06.2012 tarih ve 2012/1734 sayılı Diş sayılı kararıyla 13.06.2012 tarihinde iş yeri ve evinde arama yapıldığı imaj alımından sonra 14.06.2012 tarihinde el konulan eşyaların davacıya teslim edildiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar davacı 2013 yılında bir üst rütbeye terfi edemediğini, 2013 eylül ayından emekli olduğu, 2016 yılına kadar alacağı maaş farklarını, yargılama süresince kaldığı otel masraflarını, arama neticesi bilgisayar, cep telefonu ve iletişim hattına el konulması nedeniyle yeni telefon ve bilgisayar alım ücretinden oluşan maddi zarar ile 10.560 TL vekalet ücreti ödemesi nedeniyle oluşan toplam 63.976 TL’nin maddi zarar kapsamında talep etmiş isede, aramanın ölçüsüz yapıldığı iddiasının olmadığı, arama sırasında uğranılan bir zarar tespit edilmediği, üst rütbeye terfi edememesi nedeniyle uğranılan zararın muhtemel zarar olup, otel masraflarının da bu kanun kapsamında talep edilemeyeceği, yine Yargıtay 12. Ceza Dairesinin görüş değişikliğine göre tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında beraat etmiş olması nedeniyle davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmolunması gerektiği, maktu vekalet ücretini aşan ve serbest meslek makbuzu ile ispatlanan kısmın ise davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı, bu nedenle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği yönündeki içtihadı nedeniyle maddi tazminatın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerektiği, davacı lehine belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda fazla manevi tazminata hükmolunduğu kanaatine varılıp, 3 gün gözaltında kalan davacı lehine yukarıdaki ölçütler dikkate alınarak hak ve nasafate uygun ve makul olarak kabul edilebilecek 3.000 TL manevi tazminata, 694 sayılı KHK ile 5271 sayılı CMK’nın 142. maddesine eklenen 9. fıkranın karar tarihinde yürürlükte olmadığı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan asgari ücret tarifesine göre vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/100 Esas, 2016/37 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının fuhuş, insan ticareti, fuhşa aracılık, şantaj, tehdit, özel hayatın gizliliğini ihlal etme, kişisel verileri kayıt altına alma, devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında verilen arama, el koyma kararı gereğince ev ve iş yerinde 13.06.2012 tarihinde arama yapıldıktan sonra davacının aynı tarihte gözaltına alındığı, 16.06.2012 tarihinde serbest bırakıldığı, yapılan yargılama sonunda davacının üzerine atılı hukuka aykırı verileri kaydetme, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, açıklanması yasaklanan bilgileri temin etme suçlarından beraatine hükmedildiği, beraat hükümlerinin 21.10.2016 tarihinde kesinleştiği, gözaltı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK’nın 142. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.
Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
1. Davacının eksik inceleme ile hüküm kurulduğuna ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Davacı vekili temyiz dilekçesinde maddi zararın tespiti yönünden bilirkişi incelemesi yapılmadığını ileri sürmüş ise de ilk derece mahkemesinde yapılan 08.06.2017 tarihli celsede davacı vekilinin tevsi tahkikat taleplerinin olmadığını beyan ettiği, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, incelenen dosya kapsamına göre delillerde ve işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığı anlaşılmakla davacının eksik inceleme ile hüküm kurulduğuna yönelik talebi yerinde görülmemiştir.
2. Maddi tazminata ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Davacının bir üst rütbeye terfi edememesi, arama neticesi bilgisayar, cep telefonu ve iletişim hattına el konulması nedeniyle yeni telefon ve bilgisayar alım ücretinden oluşan maddi zarar ile vekalet ücreti ödemesi nedeniyle oluşan zararının maddi zarar kapsamına dahil edilmemesi yönünde temyiz itirazlarının incelenmesinde; davacının üst rütbeye terfi edememesi nedeniyle uğranılan zararın muhtemel zarar kapsamında olduğu, tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında beraat etmiş olması nedeniyle davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmolunması gerektiği, maktu vekalet ücretini aşan ve serbest meslek makbuzu ile ispatlanan kısmın ise davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı, bu nedenle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği, yine yeni telefon ve bilgisayar alım ücretinden oluşan zararın 5271 sayılı Kanun’un 141 ve devamı maddeleri kapsamında maddi zarar hesabına dahil edilemeyeceği,davacı vekilince arama ve el koyma nedeniyle tazminata hükmonulması gerektiği ileri sürülmüş ise de 5237 sayılı CMK’nın 141/1-i maddesinde tazminat verilebilecek haller arasında “hakkında arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen” kişiler olarak gösterildiği, arama kararından sonra haklarında beraat veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilenler için tazminat öngörülmediği, kanunun öngördüğü şekilde “arama kararının ölçüsüz bir şekilde” gerçekleştirildiğinin davacı tarafından iddia edilmediği anlaşılmakla; bölge adliye mahkemesince davacının maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
3. Manevi tazminata ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatınDavacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, gözaltı süresi, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nesafet kurallarına uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespit edildiği anlaşıldığından davacı hakkında hükmedilen manevi tazminat miktarında isabetsizlik görülmemiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 18.06.2019 tarihli ve 2018/4570 Esas 2019/2631 Karar sayılı kararında davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.07.2023 tarihinde karar verildi.