YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/7868
KARAR NO : 2023/2370
KARAR TARİHİ : 03.07.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2017/3008 E., 2019/2338 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : İlk derece mahkemesi kararının kaldırılarak; maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne, manevi tazminat talebinin reddine
Davacı vekili ile Cumuriyet Savcısının temyiz istemi yönünden; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen hükmün, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 42 nci maddesi ile değişik 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca kesin olduğu belirlenmiştir.
Davalı vekilinin temyiz istemi yönünden; İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 10.06.2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; “müvekkili hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 2010/49007 sayılı soruşturma çerçevesinde davacının 17.810 adet kitabına ve yine 2010/98629 sayılı soruşturma dosyası çerçevesinde ise 2.752 adet kitabına el konulduğunu, yapılan yargılama neticesinde beraatine ve emanete alınan orjinal bandrollü olanların müvekkiline iadesine karar verildiğini, ancak yazılı başvuru yapılmasına rağmen iade işleminin yapılmadığını, bu kitapların bir kısmının zarar gördüğünün bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, açılan yersiz soruşturma ve dava nedeniyle müvekkilinin işini kaybetmesi, sağlık sorunları yaşamasından dolayı maddi ve manevi olarak çok büyük zararlara uğradığını belirterek haksız olarak el konulan ve iade edilmeyen, el konulan eşyanın emanette usulüne uygun saklanamamasından doğan maddi ve manevi zararların tazmini için 150.000 TL maddi ve 150.000 TL manevi olmak üzere toplam 300.000 TL tazminatın, kitaplara el koyulma tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte hükmedilmesine karar verilmesini” talep etmiştir.
2. Davalı vekili 26.07.2016 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; “davanın süresinde açılmadığını, tazminat talebinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davanın reddi gerektiğini” beyan etmiştir.
3. İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinin, 05.05.2017 tarihli ve 2016/261 Esas 2017/60 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
4. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 28.05.2019 tarihli ve 2017/3008 Esas 2019/2338 Karar sayılı kararı ile düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 20.10.2021 tarihli, vekalet ücreti yönünden hükmün düzeltilerek onanması görüşünü içerir tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz istemi; manevi tazminat talebinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.
Cumhuriyet savcısının temyiz istemi; ceza yargılamasında kolluk görevlilerince kitaplara suç unsuru taşıdığı için değil belki suç unsuru vardır düşüncesi ile el konulduğu, sanığın suç kastının bulunmadığı kabulü ile beraat kararı verildiği nazara alındığında yaklaşık 6 yıl süren dava nedeniyle davacının ticari itibarının zelenediği, el koyma işleminden sonra işlerinin bozulduğu, sağlık sorunları yaşadığını beyan eden davacı lehine makul manevi tazminata hükmedimesi gerekirken manevi tazminat talebinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.
Davalı vekilinin temyiz istemi; tazminat isteme koşulları oluşmadığından maddi tazminat talebinin reddi gerektiğine, davanın kısmen kabul edilmesi nedeniyle reddedilen kısım yönünden davalı lehine vekalet ücretine, davacı lehine ise maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine, manevi tazminata faiz hükmedilmesinin ve faiz başlangıcının hatalı olduğuna ilişkindir.
III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince; Serbest Mali Müşavir Veli Ak tarafından tanzim ile mahkememize ibraz edilen 13.03.2017 tarihli bilirkişi raporu içeriğinden; davacının kendisine iade edilen kitapların ve incelemelere göre iade edilmesi gerektiği halde iade edilmeyen kitapların toplam zararının 131.833,36 TL olduğu, manevi tazminat ve faiz talebinin mahkememiz takdirinde olduğu sonucuna varılmıştır. Tüm dosya kapsamıyla örtüştüğüne heyetçe tam bir vicdani kanaat getirilen davacının maddi zararının 131.833,36 TL olduğu konusundaki bilirkişi raporu tatminkar bulunmuş ve davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile mahkememizce 131.833,36 TL maddi tazminata hükmedilmiştir.
Yargıtay 12. CD 05/06/2012 esas 2011/9804 karar sayılı ilamında haksız el koymaya ilişkin manevi tazminata hangi şartlar altında hükmedilebileceğinin esasları yer almıştır; bu esaslar ”5271 sayılı CMK’nın 141/1-j bendinde eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan kişilerin, maddi ve manevi her türlü zararlarını, Devletten isteyebilecekleri, aynı Kanunun 142. maddesinde de tazminat ve miktarının hesaplanmasında tazminat hukukunun genel prensiplerinin dikkate alınacağı belirtilmiş, Anayasanın 19/son maddesinde de benzer düzenlemeye yer verilmiştir. 141. maddedeki “maddi ve manevi zarar” ifadesinden hareketle tazminatı gerektiren her durumda manevi tazminatın da verilmesi gerektiği kabul edilemeyeceği gibi, koşulları oluşmadığı halde malvarlığı değerlerine el konulanın hiçbir şartta manevi tazminat isteyemeyeceğinin kabulü de mümkün olmayıp, manevi tazminat şartları her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmeli, yapılan işlem nedeniyle elem ve acı duyulduğu veya kişilik haklarının zedelendiğinin ispatlanması halinde bu üzüntünün giderilmesi amacıyla manevi tazminata hükmedilmelidir.” şeklindedir.
Davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, el koyma süresi ile teslim alma süresi arasında geçen zaman, davacının 05.05.2017 tarihli celsede alınan beyanında da belirttiği üzere olayın cereyan tarzı gözönüne alındığında ticari itibarının zedelendiği, yapılan işlem nedeniyle elem ve acı duyduğu, kişilik haklarının zedelendiği ve benzeri hususlar da gözönüne alınmak suretiyle, zenginleşme sonucu doğurmayacak şekilde, hak ve nasafet kuralları da gözetilerek davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile takdiren 30.000 TL manevi tazminatın davalı hazineden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince; Dairece duruşma açılarak yeniden yapılan değerlendirme ve İzmir 1. Fikri ve Sınai haklar ceza mahkemesinin 2012/312 Esas, 2016/57 Karar sayılı dosyasının ve eklerinin incelenmesi sonucunda, maddi tazminatın kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesinin kararında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı ve davalı vekilinin maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği kanısına varılmıştır.
Ancak; kişilik hakkının zedelenmesinden zarar görenin uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebileceğini hükme bağlayan 6098 sayılı Türk borçlar kanununun 58. maddesi gözardı edilerek ve soruşturmaya konu olay nedeniyle davacının kitaplarına el konulmasının kişilik haklarının zedelenmesine yol açmayacağı ve ancak maddi tazminatın konusu olabileceği dikkate alınmaksızın manevi tazminat talebinin reddi yerine yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi kanuna ve hukuka aykırı bulunarak İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 05.05.2017 tarih, 2016/261 esas, 2017/60 karar sayılı kararının kaldırılmasına, davacının haksız olarak el konulan kitapları sebebiyle uğradığı maddi zarar karşılığı 131.833,36 TL maddi tazminatın haksız el koyma tarihi olan 10.06.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı hazineden alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan İzmir 1. Fikri Sınai Haklar Mahkemesinin 2012/312 Esas 2016/57 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının bandrolsüz veya bandrol yükümlülüğüne aykırı olarak bir eseri satma, dağıtma, ticari amaçla satın alma suçundan dolayı yapılan soruşturmalar kapsamında 10.06.2010 tarihinde davacının toplam 20562 adet kitabına el konulduğu, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 11.03.2016 tarihinde kesinleştiği, el koyma tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK’nın 142. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.
A. Davacı Vekilinin ve Cumhuriyet Savcısının Temyiz İstemi Yönünden;
Karar tarihi itibarıyla temyiz kesinlik sınırının 58.800 TL olduğu, bandrolsüz veya bandrol yükümlülüğüne aykırı olarak bir eseri satma, dağıtma, ticari amaçla satın alma suçundan dolayı kitaplarına el konulması nedeniyle davacı tarafından 150.000 TL maddi ve 150.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili talep edildiği, İlk Derece Mahkemesince 131.833,36 TL maddi tazminat ile 30.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline ilişkin verilen hükmün yalnızca davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesi neticesinde davacı tarafın manevi tazminata ilişkin talebinin reddedilmesi suretiyle hükmün düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, ilk derece mahkemesi kararının davacı tarafça istinaf edilmemesi dikkate alınarak davacı yönünden reddedilen maddi tazminat miktarının 18.166 TL, manevi tazminat miktarının 30.000 TL olmak üzere toplam 48.166 TL olması nedeniyle reddedilen miktarın kesinlik sınırında kaldığı anlaşılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 42 nci maddesi ile değişik 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer verilen temyiz sınırı ve reddedilen tazminat miktarına göre hükmün kesin olması nedeniyle davacı vekili ile Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 298 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle REDDİNE,
B. Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
1. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, incelenen dosya kapsamına göre delillerde ve işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığı anlaşılmakla; davalının maddi tazminat yönünden davanın reddi gerektiğine temyiz yönelik talebi yerinde görülmemiştir.
Ancak; soruşturma aşamasında el konulan kitapların ceza yargılaması neticesinde davacının beraat etmesi nedeniyle davacıya teslim edilmesine karar verildiği, hükmün kesinleşmesi üzerine de İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Emanet Memurluğu tarafından 2010/11187 emanet numarası ile 04.08.2016 tarihli düzenlenen emanet eşya teslim tutanağına göre 1727 adet kitap ve yine aynı tarihli 2010/11205 emanet numaralı teslim tutanağına göre 6548 adet kitabın davacıya teslim edildiği dosya kapsamı ve davacı beyanıyla sabit olup, Mahkemece, hükme esas alınan 13.03.2017 tarihli bilirkişi raporunda davacının kendisine iade edilen toplam 8275 adet kitaba ilişkin belirlenen 46.484,81 TL zararın da maddi tazminata dahil edilerek hüküm kurulması hukuka aykırı görülmüştür.
2. Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2007 gün ve 2 Esas, 63 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere; koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davalarında, ancak davanın tamamen reddi halinde davalı lehine vekalet ücretine hükmolunabileceğinden, davanın kısmen kabulü halinde davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi hukuka aykırı bulunmamıştır.
3. Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesince manevi tazminata ilişkin kurulan hükmün kaldırılarak davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verildiği anlaşılmakla; davalı vekili tarafından manevi tazminata faiz hükmedilmesine ve faiz başlangıcının hatalı olduğuna ilişkin temyiz itirazı yerinde görülmemiştir.
4. 5271 sayılı CMK’nın 142/9. maddesindeki “Tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbî avukatlık ücreti ödenir. Ancak, ödenecek miktar Tarifede sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamaz” hükmü gereğince bölge adliye mahkemesince davanın kısmen kabulü ile 131.833,36 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verildiği, karar tarihi dikkate alınarak, yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen 5.450 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 13.296,66 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
A. Davacı Vekilinin ve Cumhuriyet Savcısının Temyiz İstemi Yönünden;
Gerekçe bölümünde A bendinde açıklanan nedenle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 28.05.2019 tarihli ve 2017/3008 Esas 2019/2338 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekili ile Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle REDDİNE,
B. Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
Gerekçe bölümünün (B-1) ve (B-4) numaralı bentlerinde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 28.05.2019 tarihli ve 2017/3008 Esas 2019/2338 Karar sayılı kararının, 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 303 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi gereği hüküm fıkrasının 2 numaralı bendinde yer alan “131.833,36 TL” ibaresinin çıkarılarak yerine “85.348,55 TL” ibaresinin eklenmesi, hüküm fıkrasının 4 numaralı paragrafında yer alan “13.296,66 nisbi” ibaresinin çıkarılarak yerine “5.450,00 TL maktu” ibaresinin eklenmesi suretiyle, Tebliğnameye kısmen uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.07.2023 tarihinde karar verildi.