YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/780
KARAR NO : 2022/3359
KARAR TARİHİ : 26.04.2022
Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : Davacının davasının kısmen kabulüyle; 10.354,63 TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Tazminat talebinin dayanağı olan İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2008/198 Esas – 2014/481 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının kasten yaralama ve 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçlarından 11.12.2007 – 19.12.2008 tarihleri arasında 374 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 31.10.2014 tarihinde kesinleştiği, gözaltı ve tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK’nın 142. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu;
Davacının 50.000,00 TL maddi, 200.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesi talebine ilişkin söz konusu davada, yerel mahkemece 10.354,63 TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine hükmedildiği anlaşılmakla;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekilinin davanın reddi gerektiğine, manevi tazminatın fazla olduğuna, davanın reddedilen kısmı için davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ve sair nedenlere ilişkin, davacı vekilinin maddi tazminatın az olduğuna, cezaevi giderlerinin maddi tazminata eklenmesi gerektiğine ve sair nedenlere ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında davacı hakkındaki tutuklama müzekkeresinin infaz edilip edilmediği, infaz edilmiş olması halinde, infaz tarihlerinin ceza infaz kurumundan sorulması suretiyle davacının tutuklama ve tahliye tarihleri ile infaz edilen sürenin tereddüde mahal vermeyecek şekilde tespit edilmesi sonrası bir karar verilmesi gerektiği, davacı hakkındaki tazminata konu tutuklama kararının 12.12.2007 – 08.07.2008 tarihleri arasında Silivri Açık Ceza İnfaz Kurumunda infaz gördüğü, bu tarihten sonra ise Metris Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna sevk edildiği gözetildiğinde, Metris Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan tutuklamanın infaz görüp görmediğinin sorulması gerektiği ve gözaltı tutanağının Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde onaylı bir suretinin ilgili ceza mahkemesinden temin edilip dosya içine alınması gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre ise;
1-Dairemizin yerleşik uygulamaları kapsamında, davacının tutuklu kaldığı dönem için maddi zararları hesaplanırken cezaevi harcamaları, sigorta primleri, avukatlık ücreti ve benzeri giderlerinin CMK’nın 141 vd. maddeleri kapsamında maddi zarar hesabına dahil edilemeyeceği göz önünde bulundurulduğunda, maddi tazminatın, davacının tutuklu kaldığı döneme ilişkin net asgari ücret üzerinden hesaplanan “5.968,23” TL yerine, sigorta prim bedeli ve avukatlık ücretini maddi tazminat hesabına dahil eden hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak bu miktarın üstünde kalacak şekilde “10.354,63” TL olarak tayin edilmesi suretiyle, davacı lehine fazla maddi tazminata hükmolunması,
2-Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda eksik manevi tazminata hükmolunması,
Kanuna aykırı olup, davacı vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 26.04.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.