Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/751 E. 2023/1245 K. 13.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/751
KARAR NO : 2023/1245
KARAR TARİHİ : 13.04.2023

MAHKEMESİ:Asliye Ceza Mahkemesi

Sanık hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan kurulan hükmü, müşteki …’ın temyiz hak ve yetkisinin bulunmadığı anlaşılmıştır.

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz eden Kültür ve Turizm Bakanlığı vekilinin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1…. 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 26.05.2016 tarihli ve 2015/21 Esas, 2016/392 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca beraat kararı verilmiştir.

2. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 01.01.2021 tarihli ve 2016/299399 sayılı, ret ve onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Müşteki …’ın temyiz isteği;
1.Kararın hukuka aykırı olduğuna,

ilişkindir.

B. Katılan vekilinin temyiz isteği;
1.Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,

2.Dava konusu yerin III. derece arkeolojik sit alanı içerisinde kaldığı ve eylemin izinsiz olarak gerçekleştirildiği gözetilmeksizin, eksik inceleme ile beraat kararı verildiğine,

3.Diğer temyiz sebeplerine,

ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
A. Yerel Mahkemenin Kabulü
1…. ili, . ilçesi, . Mahallesi mülki sınırları içinde 1929 nolu tapulama parseli üzerinde bulunan zeytin ağacını kökleyerek söktüğü, zeytin ağacının kendi arazisi üzerinde bulunduğunu iddia eden müştekinin sanık hakkında şikayetçi olduğu, yapılan soruşturma neticesinde suça konu zeytin ağacının bulunduğu yerin 3. derece arkeolojik sit alanı olduğunun tespit edilmesi üzerine sanık hakkında 2863 sayılı Kanun’un 65 inci maddesine muhalefet suçundan kamu davası açıldığı, mahkemece yapılan keşif neticesinde arkeolog bilirkişinin de mezkur raporunda dile getirdiği üzere her ne kadar kesilen zeytin ağacının 3. derece arkeolojik sit alanı olarak ilan edilen arazi üzerinde bulunduğu tespit edilmiş ise de; bu alanın ait doğal sit olduğu yolunda kayıt ve tapu şerhi bulunmaması nedeniyle doğal güzelliğin bozulmasına bir etkisi olup olmadığı yönünde görüş bildirmenin mümkün olmadığının bildirilmiş olduğu, söz konusu zeytin ağacının anıt ağaç niteliğinin bulunmadığı, bu yolda herhangi bir iddianın da olmadığı, mahkemece yapılan gözlemde de kesilen ağacın alelade bir tarım arazisi üzerinde bulunduğunun ve kesilmiş olmasının doğal güzelliğe olumsuz herhangi bir etkisinin gözlemlenmemiş olduğu hususları nazara alındığında sanığın eyleminin 2863 sayılı Yasayı ihlal kapsamında bulunmayacağı gerekçesiyle sanığın beraatine karar verildiği belirtilmiştir.

2.Sanık savunmasında; “Ben bu hususta daha önceden ifade vermiştim aynısını tekrar ediyorum, davaya konu zeytin ağacı benim tapulu arazimin sınırında kalıyordu, daha evvelce komşu tarla maliki olan müşteki de fen memuru getirip bu ölçümü yaptırmıştı ve zeytin ağacının benim arazim içinde kaldığı bu ölçüm sonucunda da anlaşılmıştı, zeytin ağacı zaman içerisinde kurumuştu, ben tekrar canlandırmak için çok çalıştım, ancak iyice kuruduğu için ve de tarlayı sürerken bize engel olduğu için zeytin ağacını kestim, arazinin üçüncü derece sit alanı olduğunu biliyordum, kesmeden önce izin almak amacıyla herhangi bir yere yazılı başvurum yoktur, fakat … Müze Müdürlüğünde memur bir arkadaşıma kesmemin bir sakıncası olup olmayacağını sormuştum bana herhangi bir sakınca olmadığı yolunda sözlü beyanda bulunmuşlardı, savunmam bundan ibarettir, başka da bir diyeceğim yoktur .” demiştir.

3. Mahkemece mahallinde 03.02.2016 tarihinde orman ve harita bilirkişisi refakatinde keşif icra edilmiştir.

4. Keşif neticesinde alınan orman ve fen bilirkişisi ortak raporunda; dava konusu ağacın 1929 parsel nolu tarlanın içinde kaldığı, dava konusu yerin III. derece arkeolojik sit alanı içerisinde olduğu, ağacın izin alınmadan sökülmesi eyleminin 2863 sayılı Kanuna aykırılık teşkil ettiği belirtilmiştir.

5. Mahkemece mahallinde suça konu kesilen ağaç nedeniyle sit alanının doğal güzelliğinin bozulup bozulmadığının tespiti amacıyla 18.05.2016 tarihinde arkeolog ve … bilirkişi refakatinde yeniden keşif icra edilmiştir.

6. Keşif neticesinde alınan arkeolog ve … bilirkişi ortak raporunda; dava konusu yerin III. derece arkeolojik sit alanı içinde olduğu, arkeolojik sit alanlarında doğal güzelliğin söz konusu olmadığı, dava konusu yerde olayın üzerinden zaman geçmesi nedeniyle zarar verilmiş kültür tabakası olup olmadığının tespit edilemediği, ağacın izinsiz olarak sökülmesinin 2863 sayılı Kanuna aykırılık teşkil ettiği belirtilmiştir.

IV. GEREKÇE
A. Müşteki …’ın Temyiz İsteği Açısından
Mağdur kavramı gibi kanunda açıkça tanımlanmamış olan “suçtan zarar görme” kavramının, gerek Ceza Genel Kurulu, gerekse Özel Dairelerin yerleşmiş kararlarında; “suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali” olarak anlaşılıp uygulandığı, buna bağlı olarak da dolaylı veya muhtemel zararların, davaya katılma hakkı vermeyeceğinin kabul edildiği, bu hususun, Ceza Genel Kurulunun 11.04.2000 gün ve 65–69, 22.10.2002 gün ve 234–366, 04.07.2006 gün ve 127–180, 03.05.2011 gün ve 155–80, 21.02.2012 gün ve 279–55, 15.04.2014 gün ve 599-190, 28.03.2017 gün ve 214-206 sayılı kararlarında; “dolaylı veya muhtemel zarar, davaya katılma hakkı vermez” şeklinde açıkça ifade edildiği ve Ceza Genel Kurulunun 25.03.2003 gün ve 41–54 sayılı kararında da “tazminat ödenmesi, itibar zedelenmesi ve güven kaybı” gibi dolaylı zararlara dayanarak kamu davasına katılmanın olanaklı olmadığının kabul edilmesi karşısında; 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçu yönünden müşteki …’ın suçtan zarar gören sıfatının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 237 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca mezkûr suçtan açılan kamu davasına katılma hakkının ve aynı Kanun’un 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği bu suçtan kurulan hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunmadığı anlaşılmıştır.

B. Katılan Vekilinin Temyiz İsteği Açısından
Müşteki … tarafından, kendi arazisi içerisindeki zeytin ağacının komşusu olan sanık tarafından kesildiği, bu alanın aynı zamanda sit alanı olduğu yönünde şikayette bulunulduğu, sanığın savunmasında, dava konusu ağacın müştekinin değil kendi arazisi sınırları içerisinde kaldığını, bu alanın sit alanı olduğunu bildiğini, ağaç kuruduğu için kestiğini beyan ettiği, mahkemece mahallinde iki kez keşif icra edildiği, icra edilen keşifler neticesinde alınan bilirkişi raporları ile, dava konusu ağacın intifa hakkı müşteki …’a ait 1929 parsel nolu taşınmaz içerisinde kaldığı, bu alanın III. Derece arkeolojik sit alanı olduğu, arkeolojik sit alanlarında doğal güzelliğin söz konusu olmadığı, ağacın koruma kurulunun izni ve denetimi olmaksızın sökülmesi eyleminin 2863 sayılı Kanun’un 9 uncu maddesine ve 658 nolu ilke kararına aykırı olduğu hususlarının tespit edildiği, bu hali ile sanığın izinsiz olarak ağaç sökme eyleminin arkeolojik sit alanına izinsiz müdahale niteliğinde olduğu gözetilmeksizin beraatine karar verilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
A. Müşteki …’ın Temyiz İsteği Yönünden;
Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenle 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçu yönünden müşteki …’ın suçtan zarar gören sıfatının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 237 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca mezkûr suçtan açılan kamu davasına katılma hakkının ve aynı Kanun’un 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği bu suçtan kurulan hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunmadığı anlaşılmakla, müşteki …’ın temyiz isteğinin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B. Katılan Vekilinin Temyiz İsteği Yönünden;
Gerekçe bölümünde (B) bendinde açıklanan nedenle … 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 26.05.2016 tarihli ve 2015/21 Esas, 2016/392 Karar sayılı kararına yönelik katılan vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

13.04.2023 tarihinde karar verildi.