Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/7325 E. 2023/2110 K. 12.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/7325
KARAR NO : 2023/2110
KARAR TARİHİ : 12.06.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Davanın kısmen kabulü kararı

Davalı vekilinin temyiz istemi yönünden; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen hükmün, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 42 nci maddesi ile değişik 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca kesin olduğu belirlenmiştir.

Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden; İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen hükmün; 6100 sayılı Kanun’un 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği hükmün temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle;

Davanın niteliğine göre, davacı vekilinin duruşmalı inceleme isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesi gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 17.10.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının, suç örgütüne üye olma, Devlete ait gizli bilgileri temin etme suçlarından İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/100 Esas, 2016/37 Karar ve 26.02.2016 tarihli kararı ile beraat kararı verildiği ve bu kararın 21.10.2016 tarihinde kesinleştiğini, davacının bu yargılama nedeniyle gazete haberleri, yazılı görsel basın haberleri ve gündemde tutulan kumpas bilgileri nedeniyle isteği dışında emekliliğe zorlandığı bu sebeple emekli olmasına sebep olan tarihten itibaren maddi ve manevi ücretin yasal faiziyle birlikte devlet hazinesinden alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili 20.11.2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini talep etmiştir.

3. İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 17.07.2018 tarihli ve 2017/393 Esas, 2018/313 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

4. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 03.07.2019 tarihli ve 2018/3773 Esas, 2019/2325 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusun kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 17.10.2021 tarihli, davalı vekilinin temyiz talebinin reddi ile hükmün onanması davacı vekilinin temyiz talebinin kabulü ile hükmün bozulması görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Davalı vekilinin temyiz sebepleri
1.Davanın reddi gerektiğine,

2.Hükmedilen tazminat miktarının fazla olduğuna,

3.Yargılama giderlerinin tamamının Hazineye yüklenemeyeceğine ve Hazine lehine vekâlet ücreti ödenmesi gerektiğine,
ilişkindir.

B. Davacı vekilinin temyiz sebepleri
1.Davacının tabur komutanı olamaması sebebiyle oluşan maddi kayıplarının ödenmesi gerektiğine,

2.Davacının emekli olduktan sonra makine mühendisi olarak çalışabileceği halde asılsız iddialar nedeniyle işe alınamadığı, bu sebeple aylık mühendisin alabileceği ücretin maddi tazminat olarak ödenmesi gerektiğine,

3.Davacının kıdemli albay olamaması nedeniyle uğradığı maddi zararlarının ödenmesi gerektiğine,

4.Davacının emekli olması sebebiyle … nemalandırılmasının yapılmaması sebebiyle uğradığı maddi zararların ödenmesi gerektiğine,

5.Hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğuna,
ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Muvazzaf Subay iken kamuoyunda İzmir Casusluk davası olarak bilinen İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/100 esas sayılı dava dosyasına konu soruşturmadan ötürü iradesi dışında emekli olduğundan bahisle davacı tarafından maddi ve manevi tazminat isteminde bulunulmuş ise de;

CMK 141 maddesine göre kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan tutuklanan, tutukluluğun devamına karar verilen gözaltı süresinde hakim önüne çıkartılmayan kişilere özgü olarak haksız koruma tedbirinden kaynaklı maddi ve manevi zararların gerçekleşen tazmini gerekli zarar olarak istenebileceği belirtilmiştir.

İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.02.2018 tarihinde gözaltı ve tutukluluğa ilişkin olarak mahkemeye bildirmiş olduğu cevabi yazıda gözaltı tutuklama ve tahliyeye ilişkin bilgilerin olmadığının belirtilmesi yanında ayrıca dava dilekçesinde bu konuda iddianında bulunmaması karşısında CMK 141. maddenin 1. fıkrasında belirtilen tazminat hakkını mucip haksız koruma tedbirinin söz konusu olmaması ve ayrıca dile getirilen irade dışı emeklilikten kaynaklı hak kaybına bağlı, zarar gideriminin ise Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2013/3829 esas, 2013/9174 karar sayılı örnek kararında da belirtildiği üzere, idari yargıda dava konusu edinebileceği sonuç ve kanısına binaen davacının maddi ve manevi tazminat davasının yasal şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Davacının kamuoyunda İzmir Casusluk Davası olarak bilinen dava kapsamında Devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etmek, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak suçundan yargılandığı ve İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesince davacı hakkında beraat kararı verildiği, beraat kararının 21.10.2016 tarihinde Yargıtay 16. Ceza Dairesince onanarak kesinleştiği, kesinleşmiş kararın davacıya tebliğ edildiğine ilişkin herhangi bir belgenin bulunmadığı bu nedenle davacı vekilince 17.10.2017 tarihinde açılan davanın yasal 1 yıllık sürede açıldığı tespit edilmiştir.

Dosya içerisindeki belgelere göre bu dava kapsamında davacının oturmuş olduğu lojmanda 11.07.2012 tarihinde arama yapıldığı ve aramada 250 GB lık harddisk, 2 adet cep telefonu, 2 adet sim kart, 20 adet teyp kaseti, 1 adet video kaseti ve birtakım evraklara el konulduğu, beraat kararı ile birlikte el konulan eşyaların iadesine karar verildiği ayrıca 21.01.2015 tarihinde davacı hakkında yurt dışı çıkış yasağı adli kontrol kararı verildiği anlaşılmıştır.

İzmir Casusluk Davası olarak bilinen davada görev yapan yargı ve kolluk mensuplarının halen terör örgütü üyeliğinden yargılanmaları, bu dava kapsamında yargılanıp beraat eden davacı ve dosyanın diğer sanıkları ile ilgili olarak, kolluk görevlilerince delil uydurulduğuna dair iddiaların ve bu iddialarla ilgili yargılamaların devam etmekte olması dikkate alındığında, CMK’nın 141/3. maddesindeki dava şartının oluştuğu, yine davacı hakkında verilen beraat kararı ile yargılama süreci göz önünde bulundurulduğunda, davacının evinde yapılan ve ölçüsüz olarak kabul edilmesi gereken arama ve el koyma kararları nedeniyle CMK’nın 141/1-i maddesi gereği tazminat koşullarının oluştuğu kanaatine varılarak açılan davanın reddine karar veren yerel mahkeme kararı Dairece dosya kapsamına uygun görülmemiştir.

Maddi tazminat yönünden yapılan incelemede; davacı hakkında açılan dava nedeniyle davacının göz altına alınmaması ve tutuklanmaması göz önünde bulundurulduğunda, davacı vekilinin, davacının bu dava nedeniyle tabur komutanı olamamasından kaynaklı zararları, zorunlu olarak emekliye ayrılması nedeniyle maruz kaldığı zararlar, emekliliğinden sonra iş bulamaması nedeniyle meydana gelen zarar, kıdemli albay olamadan emekliye ayrılması nedeniyle meydana gelen zarar, kendi emsalleri Nato görevi kapsamında Afganistan’ a gönderildiği halde davacının gönderilmemesi nedeniyle oluşan zarar ve … nemaları ile ilgili oluşan zararlara ilişkin maddi tazminat isteği Yargıtay’ ın yerleşik içtihatları da göz önünde bulundurularak reddedilmiştir.

Davacının sanık olarak yargılandığı davada üzerine atılı suçun mahiyeti, davacı hakkında uygulanan ölçüsüz arama ve haksız adli kontrol kararları, davacının sosyal ve ekonomik statüsü, söz konusu davanın yerel ve ulusal basında sık sık gündeme gelmesi nedeniyle davacının itibarına verdiği zarar ile verilecek manevi tazminatın haksız zenginleşmeye sebebiyet verecek nitelikte olmaması hususları birlikte göz önünde bulundurularak, 10.000,00 TL manevi tazminatın hazineden alınarak davacıya ödenmesine, davacı vekilinin dava dilekçesinde dava tarihinden itibaren faiz istediği anlaşıldığından, taleple bağlılık kuralı gereği davacı için hükmedilen tazminata dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilerek davanın kısmen kabul ve kısmen reddine ilişkin yeni bir hüküm kurulmuştur.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin esasını oluşturan İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/100 Esas, 2016/37 Karar sayılı ceza dava dosyasında davacının suç işlemek amacı ile kurulan örgüte üye olma ve Devlete ait gizli bilgileri temin etme suçlarından yapılan yargılama üzerine 26.02.2016 tarihinde beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 21.10.2016 tarihinde kesinleştiği ve davanın 5271 sayılı Kanunun 142 inci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı anlaşılmıştır.

A. Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
Davalı vekilinin temyizinin katılma yolu ile yapılmadığı dikkate alınarak İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen hükmün; karar tarihi itibarıyla temyiz kesinlik sınırının 58.800,00 TL olması, İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen hükmün Bölge Adliye Mahkemesince ortadan kaldırılarak 10.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi nedeniyle toplam tazminat miktarının 10.000,00 TL olduğu, 6100 sayılı Kanun’un, 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 42 nci maddesi ile değişik 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca davalı açısından kesin olduğu anlaşıldığından, temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.

B. Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
B.1.Davacının tabur komutanı olamaması sebebiyle oluşan maddi kayıplarının ödenmesi gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Davacının talep etmiş olduğu tabur komutanı olamaması sebebiyle oluşan maddi zararlarının 5271 sayılı Kanun’un 141 inci ve devamı maddelerine göre belirlenmesi gereken maddi zarar kapsamında değerlendirilemeyeceğinden bu giderlere ilişkin maddi tazminatın reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

B.2.Davacının emekli olduktan sonra makine mühendisi olarak çalışabileceği halde asılsız iddialar nedeniyle işe alınamadığı, bu sebeple aylık mühendisin alabileceği ücretin maddi tazminat olarak ödenmesi gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Davacı vekili her ne kadar emekli olduktan sonra makine mühendisi olarak çalışabileceği halde asılsız iddialar nedeniyle işe alınamadığı, bu sebeple aylık mühendisin alabileceği ücretin maddi tazminat olarak ödenmesi gerektiğini belirtmiş ise de davacının makine mühendisi olarak çalışabileceği hususunun da ihtimale dayalı olduğu anlaşıldığından bu talebe ilişkin maddi tazminatın reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

B.3.Davacının kıdemli albay olamaması nedeniyle uğradığı maddi zararlarının ödenmesi gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Davacının talep etmiş olduğu albay olamaması sebebiyle oluşan maddi zararlarının 5271 sayılı Kanun’un 141 inci ve devamı maddelerine göre belirlenmesi gereken maddi zarar kapsamında değerlendirilemeyeceğinden bu talebe ilişkin maddi tazminatın reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

B.4.Davacının emekli olması sebebiyle … nemalandırılmasının yapılmaması sebebiyle uğradığı maddi zararların ödenmesi gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Davacının talep etmiş olduğu … nema kaybının 5271 sayılı Kanun’un 141 inci ve devamı maddelerine göre belirlenmesi gereken maddi zarar kapsamında değerlendirilemeyeceğinden bu talebe ilişkin maddi tazminatın reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

B.5. Hükmedilen Manevi Tazminatın Az olduğuna İlişkin Temyiz İstemi Yönünden;
Davacının talebine konu hakim ve Cumhuriyet savcılarının hukuki sorumlulukları nedeniyle talebe konu eylemlerin 18.06.2014 tarihinden önce olduğu dikkate alındığında eylem tarihinde yürürlükte bulunan 1086 veya 6100 sayılı Kanunlar uyarınca tazminat isteme koşullarının ilgili maddelere göre değerlendirilmesi gerektiği, davacının beraatine yönelik İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/100 Esas, 2016/37 sayılı karar gerekçesinde tespit edilen hususlar doğrultusunda tazminat koşullarının oluşmadığı dikkate alındığında davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi, davalı açısından kararın kesin olması sebebiyle bozma nedeni yapılmamıştır.

V. KARAR
A. Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 03.07.2019 tarihli ve 2018/3773 Esas, 2019/2325 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekilinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B. Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 03.07.2019 tarihli ve 2018/3773 Esas, 2019/2325 sayılı kararında davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
12.06.2023 tarihinde karar verildi.