Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/7295 E. 2023/1649 K. 15.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/7295
KARAR NO : 2023/1649
KARAR TARİHİ : 15.05.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
DAVA TARİHİ : 31.05.2016
HÜKÜM : Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi

Davalı vekilinin temyiz istemi yönünden; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen hükmün, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 42 nci maddesi ile değişik 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca kesin olduğu belirlenmiştir.

Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden; İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen hükmün; 6100 sayılı Kanun’un 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği hükmün temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 31.05.2016 tarihli dava dilekçesinde özetle ;müvekkilinin Deniz Piyade Kurmay Albay rütbesinde iken kamuoyunda “İstanbul Askeri Casusluk Davası” ismiyle bilinen dava kapsamında yargılandığını ve haksız yere hüküm giydirilmiş olduğu, söz konusu davanın yeniden yargılama aşamasında beraat etmiş ve beraat kararının 10.03.2016 tarihinde kesinleştiğini belirterek bu kumpas ve iftira nedeniyle açılan davadan dolayı emekliye ayrılmak zorunda kalan müvekkilinin yurtdışı göreve gidememekten, OYAK ödemelerinin eksik yapılmasından, ödenmeyen albay/kıdemli albay rütbeleri arasındaki maaş farkından, dava harcamalarından ve turizm rehberliği kaybından kaynaklı olmak üzere toplam 1.417.314 TL maddi, yaşadığı mağduriyet ve yaşadığı yıkıcı manevi sonuçlar itibarı ile 500.000,00 TL manevi tazminatın davacıya ödenmesi talep etmiştir.

2. Davalı vekili 22.06.2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini, oluşacak yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

3. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 30.01.2019 tarihli ve 2016/238 Esas, 2019/21 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 10.07.2019 tarihli ve 2019/1359 Esas, 2019/2435 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 17.10.2021 tarihli, davalı vekilinin temyiz talebinin esastan reddi ile davacı vekilinin temyiz talebinin kabulü ile hükmün bozulması görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Davalı vekilinin temyiz sebepleri
1.Davanın reddi gerektiğine,

2.Reddedilen miktar üzerinden davalı lehine vekâlet ücreti ödenmesi gerektiğine,
ilişkindir.

B. Davacı vekilinin temyiz sebepleri
1.Davacının emekli olduğu tarih ile dava tarihi arasındaki sürede emekli albay maaşı ile kurmay Kıdemli Albay maaşı arasındaki farkın, Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru harcının, dava dilekçesinde belirttiği diğer maddi zararlarının kabul edilmesi gerektiğine,

2.Serbest meslek makbuzundaki avukatlık ücretinin maddi tazminat olarak ödenmesi gerektiğine,

3.Hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğuna,
ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Davacının kamuoyunda “İstanbul Askeri Casusluk Davası” ismiyle bilinen dava kapsamında (Kapatılan) İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanarak hakkında mahkumiyet kararı verildiği, söz konusu mahkemenin kapatılması sonrasında çıkan yetki uyuşmazlığı neticesinde dosyanın İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği, İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/199 D.iş sayılı kararı ile söz konusu yargılamaya ilişkin olarak yargılanmanın yenilenmesine karar verilerek infazın durdurulduğu ve tefrik kararı ile dosyasının mahkemenin 2015/179 Esas sırasına kaydedildiği, mahkemenin 29.01.2016 tarih ve 2015/179 Esas, 2016/46 Karar sayılı ilamı ile de davacı da dahil olmak üzere tüm sanıklar hakkında beraat kararı verildiği ve kararın 10.03.2016 tarihinde kesinleştiği, davacının bu dosya kapsamında gözaltı, tutukluluk ya da tahliye kayıtlarına rastlanılmamış olduğunun İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi yazısında belirtildiği tespit edilmiştir.

Tazminata konu davanın süresi içerisinde ve yetkili mahkemede açıldığı belirlenmiştir.

Toplanan deliller, dosya kapsamı ve düzenlenen bilirkişi raporu dikkate alındığında, davacının dosya kapsamındaki maddi zararının 101.164,80 TL olduğu mahkemece kabul edilerek, maddi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile 101.164,80 TL maddi tazminatın davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, faiz hususuna ilişkin olarak ise, her ne kadar dava dilekçesinde maddi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren yasal faiz ile birlikte tahsili istenilmiş ise de, dava dilekçesinde verilen tedbir nedeni ile ne zamandan itibaren yurtdışına çıkılamadığı belirtilmediğinden ve getirtilen İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesinin dosyasından tedbirin başladığı tarih anlaşılamadığından, söz konusu bu maddi tazminatın dava tarihi itibari ile işleyecek yasal faizi ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Manevi tazminat yönünden ise, olayın niteliği ve davacının ağır bir suç isnadı ile yargılanmış olması, sosyal ve ekonomik durumu, yargılandığı dönemdeki mesleği, birçok üniversite mezunu ve birçok dil bilen bir kimse olması birlikte değerlendirildiğinde, dosya kapsamına ve hak ve nesafet kurallarına uygun düşeceği kanaatiyle davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabul edilerek 100.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte hazineden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Davacının Askeri Casusluk Davasında yargılandığı, ilk derece mahkemesince mahkum edildiği, daha sonra yapılan yeniden yargılama sonucunda beraat ettiği, bu dava nedeniyle davacının tutuklanmadığı gibi göz altında da kalmadığı, dava sebebinin sadece bu dava kapsamında yargılanıp beraat etmeye dayalı olduğu, CMK’nın 141. maddesinde dava sebeplerinin tahdidi olarak sayıldığı, sırf bir ceza davasında yargılanıp beraat etmenin tazminat sebebi olarak düzenlenmediği, ancak CMK 141 maddesine daha sonra eklenen 3. fıkraya göre 141/1 maddesinde sayılan hallerin dışında ” 1. Fıkrada yazılan haller dışında suç soruşturması ve suç kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk halleri de dahil olmak üzere Hakimler ve C. Savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği “

Askeri Casusluk Davasına bakan bazı yargı mensupları ve kolluk görevlileri hakkında terör örgütü üyesi olduklarına dair iddiaların ve bu kapsamda soruşturma ve kovuşturmaların bulunması, söz konusu davanın askeri teşkilat içerisinde bazı askerlerin bir üst rütbe ya da makama yükselmesinin önünü kesmek amaçlı kurgulanmış bir dava olduğuna dair iddiaların ve delillerin bulunması göz önüne alındığında davacı lehine CMK’nın 141/3 maddesi kapsamında sembolik bir tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde maddi ve manevi tazminata hükmolunmasının,

Kabule göre de; toplam maddi ve manevi tazminat miktarı üzerinden bir sefer vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde maddi ve manevi tazminat için ayrı ayrı davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi, reddedilen miktar üzerinden de yine ayrı ayrı hazine lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin,

Usul ve yasaya aykırılık oluşturduğu bu itibarla istinafta bulunan davalı vekilinin talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.

Tespit edilen hukuka aykırılık 5271 sayılı CMK’nın 303 ve 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-2 maddeleri gereğince yeniden duruşma yapılmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan, istinafa konu kararın;

1-Hükmün maddi tazminata ilişkin 1. Fıkrasının hükümden çıkartılarak yerine; ” Şartları oluşmadığından davacının açmış olduğu maddi tazminat davasının REDDİNE,” ibaresinin eklenmesi,

2-Hükmün 2. fıkrasında “100.000 TL” olarak belirlenen manevi tazminat miktarının “3.000 TL” ye indirilmesi,

3-Hüküm fıkrasındaki vekalet ücretine ilişkin ibarelerin tamamının hükümden çıkartılarak yerine; “1.056 TL maktu vekalet ücretinin Hazineden alınarak davacıya verilmesine,” şeklinde ibarenin eklenmesi suretiyle;

Sair yönleri usul ve yasaya uygun hükmün düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine, karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin esasını oluşturan İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/179 Esas, 2016/46 Karar sayılı ceza dava dosyasında davacı hakkında suç işlemek amacı ile kurulan örgüte üye olmak suçundan yapılan yargılama üzerine 29.01.2016 tarihinde beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 10.03.2016 tarihinde kesinleştiği ve davanın 5271 sayılı Kanunun 142 nci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı anlaşılmıştır.

A. Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
Davalı vekilinin temyizinin katılma yolu ile yapılmadığı dikkate alınarak İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen hükmün; karar tarihi itibarıyla temyiz kesinlik sınırının 58.800,00 TL olması, İlk Derece Mahkemesi tarafından hükmedilen 101.164,80 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminata ilişkin hükmün, Bölge Adliye Mahkemesince maddi tazminat talebinin reddi ile 3.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesi şeklinde düzeltilmesi nedeniyle hükmedilen toplam tazminat miktarının 3.000,00 TL’nin 6100 sayılı Kanun’un, 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 42 nci maddesi ile değişik 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca davalı açısından kesin olduğu anlaşıldığından, temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.

B. Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
B.1.Davacının Emekli Olduğu Tarih ile Dava Tarihi Arasındaki Sürede Emekli Albay Maaşı ile Kurmay Kıdemli Albay maaşı arasındaki Farkın, Anayasa Mahkemesine Yapılan Bireysel Başvuru Harcının, Dava Dilekçesinde Belirttiği Diğer Maddi Zararlarının Kabul Edilmesi Gerektiğine İlişkin Temyiz İstemleri Yönünden;
Davacının emekli olduğu tarih ile dava tarihi arasındaki sürede emekli albay maaşı ile Kurmay Kıdemli Albay maaşı arasındaki maaş farkının ödenmesi, Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru harcının maddi tazminat olarak ödenmesi, yurtdışı göreve gidememekten, OYAK ödemelerinin eksik yapılmasından, ödenmeyen albay/kıdemli albay rütbeleri arasındaki maaş farkından, dava harcamalarından ve turizm rehberliği kaybından kaynaklı maddi zararlarının ödenmesi talebine ilişkin davada bu taleplerin koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği, kaldı ki davacı hakkında koruma tedbiri uygulanmadığı da dikkate alınarak mahkemenin takdirinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

B.2.Serbest Meslek Makbuzundaki Avukatlık Ücretinin Maddi Tazminat Olarak Ödenmesi Gerektiğine İlişkin Temyiz İstemi Yönünden;
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 29.05.1957 tarihli, 1957/4 Esas ve 1957/16 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında da açıklandığı üzere, vekâlet ücreti yargılama giderlerindendir. Buna göre karşı tarafa yüklenmesi gereken vekâlet ücretinin bağımsız bir varlığı olamayacağından ayrı bir dava konusu da yapılamayacaktır. Davacının, kendi vekili ile yaptığı ve sadece tarafları bağlayan ücret sözleşmesi niteliğindeki vekâlet akdi uyarınca ödenmesi kararlaştırılan bedelin koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilmelidir.

Anılan içtihadı birleştirme kararı ve yerleşik Yargıtay uygulamaları nazara alındığında, tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında beraat etmiş olması nedeniyle davacı lehine maktu vekâlet ücretine hükmolunması gerektiği, maktu vekâlet ücretini aşan ve serbest meslek makbuzu ile ispatlanan kısmın ise davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı, bu nedenle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamına dahil edilmemesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

B.3. Hükmedilen Manevi Tazminatın Az olduğuna İlişkin Temyiz İstemi Yönünden;
Davacının talebine konu hakim ve Cumhuriyet savcılarının hukuki sorumlulukları nedeniyle talebe konu eylemlerin 18.06.2014 tarihinden önce olduğu dikkate alındığında eylem tarihinde yürürlükte bulunan 1086 veya 6100 sayılı Kanunlar uyarınca tazminat isteme koşullarının ilgili maddelere göre değerlendirilmesi gerektiği, davacının beraatine yönelik İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/179 Esas, 2016/46 sayılı karar gerekçesinde tespit edilen hususlar doğrultusunda tazminat koşullarının oluştuğu, davacının hakim ve Cumhuriyet savcılarının hukuki sorumluluklarına yönelik talebi ile ilgili olarak hükmedilen manevi tazminat miktarında hukuka aykırılık görülmediğinden tebliğnamedeki bozma isteyen görüşe de iştirak edilmemiştir.

V. KARAR
A. Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 10.07.2019 tarihli ve 2019/1359 Esas, 2019/2435 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekilinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B. Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 10.07.2019 tarihli ve 2019/1359 Esas, 2019/2435 sayılı kararında davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
15.05.2023 tarihinde karar verildi.