YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/7161
KARAR NO : 2023/2035
KARAR TARİHİ : 06.06.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 24.07.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının çocuğun basit cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından dolayı 28.03.2012 tarihinde tutuklandığını, 288 gün aradan sonra 09.01.2013 tarihinde tahliye edildiğini, davacının 22.05.2013 tarihinde tekrar tutuklandığını ve 199 gün sonra 06.12.2013 tarihinde tahliye edildiğini, davacının toplam 487 gün tutuklu kaldığını, yapılan yargılama neticesinde davacının beraat ettiğini, davacının tutuklanmadan önce bankada sözleşmeli personel olarak çalıştığını, tutukluluk nedeniyle sözleşmesinin feshedildiğini, davacının bundan doğan kazanç kaybının 34.951,99 TL olduğunu, davacının ceza davasında kendisini temsil etmesi için avukata 20.000,00 TL ödediğini ve davacının üzerine atılı suç nedeniyle eşiyle boşanması sonucu doğan nafaka ve boşanma davası masrafları için 20.990,24 TL zararı olduğunu, ayrıca davacının isnat edilen suçun niteliğinden dolayı manevi zarara uğradığını, tüm bu nedenlerle 34.951,99 TL maddi tazminatın ve 400.000,00 TL manevi tazminatın 28.03.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 20.000,00 TL ve 20.990,24 TL’nin ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili 01.08.2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, deliller dava dilekçesine eklenmediğinden davanın usulden reddi gerektiğini, tazminat isteme şartlarının oluşmadığını, davacının kendi eylemi ile tutuklanmasına sebebiyet verdiğinden tazminat isteyemeyeceğini ve talep edilen tazminat miktarlarının fahiş olduğunu beyan etmiştir.
3. Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 21.12.2017 tarihli ve 2017/474 Esas, 2017/687 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
4. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 18.06.2019 tarihli ve 2018/365 Esas, 2019/1883 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekili ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
5.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 08.10.2021 tarihli tebliğnamesi ile temyiz taleplerinin esastan reddini talep etmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Davacı vekilinin temyiz sebepleri; maddi tazminatın gelir kaybına ilişkin kısmının eksik hesaplandığına, davacının ceza davasında kendisini temsil etmesi için avukata ödenecek olan 20.000,00 TL’nin maddi tazminata dahil edilmesi gerektiğine, davacının haksız tutukluluk neticesinde eşiyle boşanmasından doğan 20.990,24 TL zararın reddedilmesinin hatalı olduğuna ve manevi tazminat miktarının düşük olduğuna ilişkindir.
2.Davalı vekilinin temyiz sebepleri; davanın süresinde olmadığına, tazminat koşullarının oluşmadığına ve hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının yüksek olduğuna ilişkindir.
III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi gerekçesinde “Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/307 Esas 2013/264 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacının Cinsel Saldırı ve Hürriyeti Tahdit suçlarından hakkında açılan dava nedeni ile yapılan yargılama sonucunda mahkumiyetine karar verildiği, söz konusu bu kararın temyiz edilmesi nedeni ile Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 06/12/2013 tarih 2013/7512 Esas 2013/12817 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verildiği, bozma ilamı sonrası, yapılan yargılama sonucunda sanık hakkında Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 09/04/2014 tarih 2014/66 Esas 2014/140 Karar sayılı ilamı ile beraatine karar verildiği, davacının 28/03/2012 ile 09/01/2013 tarihleri ve 22/05/2013 ile 06/12/2013 tarihleri arasında tutuklu kaldığı, tutuklu kaldığı sürelerin mahsubuna ilişkin herhangi bir kararın bulunmadığı, söz konusu beraat kararının, 25/05/2017 tarihinde onanarak kesinleştiği, anlaşılmıştır.
Mahkememizce davacı tarafından açılan davaya ilişkin olmak üzere, aldırılan bilirkişi raporunda, davacının 28/03/2012 ile 09/01/2013 tarihleri arasında toplam 287 gün tutuklu kaldığı süreye ilişkin kazanç kaybının 16.780,89 TL, 22/05/2013 ile 06/12/2013 tarihleri arasında toplam 199 gün tutuklu kaldığı süreye ilişkin kazanç kaybının 11.635,53 TL olduğunun belirtildiği görülmüştür.
… Mahkememizce davacının dilekçesinin sonuç kısmında b bendinde belirtilen vekalet ücretine ilişkin talebin vekalet ücretine dair herhangi bir makbuzun ibraz edilmemesi, henüz bu ücretin tamamının alınmadığının beyan edilmiş olması, davacının dilekçesinin maddi zarar karşılığı olarak c bendinde belirtilen taleplerinin ise bu davaya konu yapılamayacağı anlaşılmakla, bu taleplerin kabul edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Ancak davacı vekili tarafından mahkememize açılan davacının tutuklu kaldığı süreye ilişkin çalışmamasından dolayı maddi olarak kaybına konu tazminat talebini içerir davaya ilişkin olmak üzere… açılan davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmakla; davacının toplam 486 gün tutuklu kaldığı, ekonomik ve sosyal durumu ve tutuklu kaldığı süre dikkate alınarak dosya kapsamına uygun bilirkişi raporu doğrultusunda, maddi tazminata ilişkin talebinin kısmen kabulü ile 28.416,42 TL maddi tazminatın, davalıdan alınarak davacıya verilmesine ayrıca, manevi tazminata ilişkin talebinin ise davacının üzerine atılı yargılama konusu suçun niteliği, davacının tutuklulukta geçirdiği süre (486 gün) şahsi, sosyal ve ekonomik durumu, tutuklu kaldığı süre içinde çektiği acı, üzüntü değerlendirilerek sebepsiz zenginleşmeye de neden olmamak üzere kısmen kabulü ile takdiren takdiren 16.500,00-TL manevi tazminatın davalı taraftan alınarak tutuklama tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davacı tarafa verilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” denilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesi gerekçesinde “… davacının anılan dosyada atılı her iki suçtan ilk olarak 28/03/2012 tarihinde tutuklanıp 09/01/2013 tarihinde tahliye edildiği, ikinci olarak ta 22/05/2013 tarihinde tutuklanıp 06/12/2013 tarihinde tahliye edildiği … İlk olarak Dairemizce; tazminat davasının dayanağı olan Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/66-140 E-K. sayılı ve 09/04/2014 tarihli ilamında, davacı (sanık) yararına beraat etmesi ve kendisini vekaletnameli bir müdafii aracılığı ile temsil ettirmesinden dolayı maktu vekalet ücretine hükmolunduğu gibi, davacı vekilinin dosyaya “Talimat ve ücret sözleşmesidir” başlıklı ve 10/01/2013 tarihli bir belge sunduğu, bunun dışında davacı (sanık) tarafından avukata yapılan ödemeyi belgelendirmeye yarar serbest meslek makbuzu, dekont ve benzeri herhangi bir belge ibraz edilmediği, dolayısı ile davacı tarafından avukata 20.000,00-TL. ödeme yapıldığının ispat edilemediği, kaldı ki Yargıtay 12. Ceza Dairesi tarafından gidilen ve Dairemizce de benimsenen görüş değişikliğine göre, tazminat talebinin dayanağı olan dava dosyasında davacının (sanık) beraat etmiş olması nedeni ile lehine maktu vekalet ücretine hükmolunduğu, maktu vekalet ücretini aşan kısmın ise davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı cihetle, işbu tazminat davasında maddi zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği, bu bakımdan da İlk Derece Mahkemesi tarafından bu talebin maddi tazminat kapsamına dahil edilmemesinde bir isabetsizlik olmadığı değerlendirilmiştir. İkinci olarak; davacının, tutuklanması nedeni ile eşinden boşandığı ve boşanma davasından kaynaklı olarak ta 20.990,24-TL. zarara uğradığı iddia edilerek bu miktar maddi tazminat olarak talep edilmiş ise de; anılan talebin CMK.nun 141. maddesi kapsamında değerlendirilebilecek nitelikte bulunmadığı, bu bakımdan yine İlk Derece Mahkemesi tarafından bu talebin de maddi tazminat kapsamına dahil edilmemesinde bir isabetsizlik bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Bunlardan ayrı olarak, Dairemizce, davacının Ziraat Bankası Ereğli/Zonguldak şubesinde banko asistanı olarak çalışmaya devam ettiği sırada ve 28/03/2012 tarihinde tutuklandığı, aynı tarih itibarı ile sözleşmesinin feshedildiği nazara alındığında, ilk tutukluluk dönemi olan 28/03/2012 – 09/01/2013 tarihleri arasını kapsayan süre için aynı yer ve işte çalışmaya devam etmesi durumunda alması gereken ve ancak tutuklanması nedeni ile alamadığı maaş ve sair haklarının maddi tazminat olarak ödenmesine, ikinci tutukluluk dönemi olan 22/05/2013 – 06/12/2013 tarihleri arasını kapsayan süre için ise, her iki tutukluluk dönemi için araya kesinti girdiği, ikinci tutukluluk dönemi için davacının artık eski işine devam edeceğinin kabul edilemeyeceği ve bu dönemde maddi kaybını gösterir itibar edilir nitelikte herhangi bir belge sunulmadığı gözetilerek, emek ve iş gücünün engelenmesi nedeni ile tutuklu kaldığı ikinci dönem için vasıfsız bir işçi gibi değerlendirilerek 16 yaşından büyükler için geçerli net asgari ücret üzerinden hesaplanacak miktarın maddi tazminat olarak hükmedilmesine karar verilmesi gerekirken, İlk Derece Mahkemesi tarafından, davacı yararına her iki tutukluluk döneminde sanki çalıştığı işe devam edecekmiş şeklindeki kabul üzerinden, bilirkişi tarafından yapılan hesaplama sonucu bulunan miktara itibarla fazla maddi tazminat hükmolunması isabetsiz bulunmuş … Bu halde, davacının ilk tutuklu kaldığı 28/03/2012 – 09/01/2013 dönemi için Dairemiz tarafından, davacının alması gereken maaş ve sair hakları olarak resen hesaplanan 21.684,90-TL. maddi tazminatın 28/03/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, ikinci tutuklu kaldığı 22/05/2013 – 06/12/2013 dönemi için de, net asgari ücret üzerinden resen hesaplanan 5.184,04-TL. maddi tazminatın 22/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı yararına maddi tazminat olarak ödenmesi gerektiği kanaatına varılmıştır. Öte yandan manevi tazminat olarak, davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçların niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlarda gözetilerek, zenginleşme sonucunu doğurmayacak şekilde hak ve nesafet kurallarına uygun makul ve makbul bir miktarın hüküm altına alınması gereklidir. İşbu dosyaya konu dava nedeni ile ise İlk Derece Mahkemesi tarafından davacı yararına hükmolunan manevi tazminat miktarının açıklanan ölçülere uymayacak şekilde az olduğu, ayrıca davacının iki ayrı tarihte cezaevine girmesi nedeni ile her bir tutuklu kalınan dönem için manevi tazminat takdiri ile faiz başlangıcının buna göre belirlenmesi gerektiğinin nazara alınmaması da isabetsiz görülmüş, buna göre de gerek maddi tazminat ve gerekse manevi tazminat hükümleri bakımından hatalı ve isabetsiz olduğu değerlendirilen İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davacı yararına az önce açıklanan şekilde maddi tazminat ile belirtilen ölçütler uyarınca, davacının ilk kez 28/03/2012 – 09/01/2013 tarihleri arasında (287 gün) tutuklu kalmasından dolayı 25.000,00-TL., ikinci kez 22/05/2013 – 06/12/2013 tarihleri arasında (198 gün) tutuklu kalmasından dolayı 15.000,00-TL. manevi tazminat takdiri, faiz başlangıçlarının da buna göre tespiti gerektiği vicdani kanaatına varan Dairemiz tarafından davanın kımsen kabul ve kısmen reddine ilişkin aşağıdaki şekilde yeni bir hüküm kurulmuştur.” denilmiştir.
IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/66 Esas – 2014/140 Karar sayılı ceza dava dosyası kapsamında, davacının çocukların cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından 28.03.2012 – 09.01.2013 tarihleri arasında 287 gün ve 22.05.2013 – 06.12.2013 tarihleri arasında 198 gün tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda her iki suçtan da beraatine hükmedildiği, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna yönelik beraat hükmünün 17.04.2014 tarihinde, çocukların cinsel istismarı suçuna yönelik beraat hükmünün ise 25.05.2017 tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 142 inci maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.
A. Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
1. Davacının tutuklanmadan önce çalıştığı bankadan gelen müzekkere cevabı doğrultusunda tutuklu kalınan ilk dönem bakımından hesaplanan maddi tazminat miktarında ve tutuklu kalınan ikinci dönem bakımından 16 yaşından büyükler için belirlenen net asgari ücret miktarı üzerinden hesaplanan maddi tazminat miktarında isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin bu hususlara ilişkin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 29.05.1957 tarihli, 1957/4 Esas, 1957/16Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında da açıklandığı üzere; vekalet ücreti yargılama giderlerindendir. Buna göre karşı tarafa yüklenmesi gereken vekalet ücretinin bağımsız bir varlığı olamayacağından ayrı bir dava konusu da yapılamayacaktır. Davacının, kendi vekili ile yaptığı ve sadece tarafları bağlayan ücret sözleşmesi niteliğindeki vekalet akdi uyarınca ödenmesi kararlaştırılan bedelin koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilmeyeceği gözetilmelidir.
Anılan ve yerleşik Yargıtay uygulamaları nazara alındığında, tazminat talebinin dayanağını oluşturan ceza dava dosyasında beraat etmiş olması nedeniyle davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmolunması gerektiği, maktu vekalet ücretini aşan ve serbest meslek makbuzu ile ispatlanan kısmın ise davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı, bu nedenle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamına dahil edilemeyeceği anlaşıldığından davacı vekilinin ceza davasında dolayısıyla davacının ödemek zorunda kaldığı vekalet ücretinin de maddi zarar hesabında göz önünde bulundurulması gerektiğine yönelik temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
3. Davacının haksız tutuklama nedeniyle eşinden boşanmasından doğan zararın doğrudan zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği ve bu talebin maddi tazminata dahil edilemeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin bu hususa ilişkin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
4. Davacı hakkında hükmedilen tazminat miktarının, davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, gözaltında kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin edildiği anlaşıldığından davacının hükmedilen tazminat miktarının düşük olduğuna yönelik temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
B. Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
1. 25.05.2017 tarihinde kesinleşen beraat kararı üzerine 24.07.2017 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu, tutuklu yargılanan davacının yapılan yargılama neticesinde beraat ettiği, tutuklama müzekkeresinin infaz gördüğü ve davacının tazminat isteyemeyecek kişilerden olmadığı anlaşılmakla, davacı lehine tazminat isteme koşulları oluşmuş olup, davalı vekilinin bu hususlara ilişkin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
2. Davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir manevi tazminat tayin edildiği ve davacı lehine ilk tutuklu kalınan dönem için son maaşı üzerinden, ikinci tutuklu kalınan dönem için asgari ücret üzerinden hesaplanan maddi tazminat miktarında isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin bu hususa ilişkin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 18.06.2019 tarihli ve 2018/365 Esas, 2019/1883 Karar sayılı kararında davacı vekili ve davalı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.06.2023 tarihinde karar verildi.