Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/7083 E. 2023/2131 K. 13.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/7083
KARAR NO : 2023/2131
KARAR TARİHİ : 13.06.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılarak davanın kısmen kabulü

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, aynı Kanun’un 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 07.09.2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının kamuoyunda Balyoz olarak bilinen dava kapsamında 24.09.2012 – 19.06.2014 tarihleri arasında tutuklu kaldığını, yapılan yargılama neticesinde beraat ettiğini, davacının tutuklandığı süreçte emekliye ayrılmak zorunda kaldığını, emekliye ayrıldığı tarih ile tekrar işe başladığı tarih arasındaki kazanç kaybının 116.110,05 TL olduğunu, alamadığı uçuş tazminatının 14.518,30 TL olduğunu, cezaevinde kaldığı süre boyunca maaşından 5.500,00 TL yemek bedeli kesintisi yapıldığını, davacının ailesinin cezaevine yaptığı ziyaretler nedeniyle 6.345,48 TL yol masrafı yaptıklarını, davacının cezaevi harcamalarının yaklaşık 17.600,00 TL olduğunu, davacının ceza davasında kendisini vekille temsil ettirmesi nedeniyle ödemiş olduğu avukatlık ücretinin 8.850,00 TL olduğunu, bu kapsamda davacının maddi kayıpları için 168.923,83 TL maddi tazminatın ve manevi zararı için 1.000.000,00 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili 19.10.2015 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılıp açılmadığının ve davacı vekilinin tazminat açma yetkisi bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, talep edilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, maddi zararın belgelendirilmediğini ve davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.

3. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin, 22.05.2018 tarihli ve 2015/279 Esas, 2018/114 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü ile 88.133,93 TL maddi ve 200.000,00 manevi tazminatın davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

4. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 13.03.2019 tarihli ve 2018/2787 Esas, 2019/776 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekili ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasıyla davanın kısmen kabulü ile 4.427,40 TL maddi ve 120.000,00 manevi tazminatın davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

5.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 30.09.2021 tarihli tebliğnamesiyle temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasını talep etmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Davacı vekilinin temyiz sebepleri; davacının emekliye ayrıldığı tarih ile tekrar işe başladığı tarih arasında çalışıyor olsaydı kazanacağı gelir ile uçuş tazminatının maddi tazminata dahil edilmesi gerektiğine ve manevi tazminat miktarının düşük olduğuna ilişkindir.

2.Davalı vekilinin temyiz sebepleri; tazminat koşullarının oluşmadığından davanın reddi gerektiğine ve hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının yüksek olduğuna ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi gerekçesinde “CMK.nun 141/1-e maddesinde kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilenlerin maddi ve manevi her türlü zararlarını devletten isteyebileceklerinin düzenlendiği,dosya kapsamı itibariyle davacı sanığın 24/09/2012-19/06/2014 tarihleri arasında tam olarak 1 yıl 8 ay 26 gün tutuklu kaldığı, İstanbul 4.Ağır Ceza Mahkemesinin 30/03/2015 tarih ve 2014/188 esas 2015/143 karar sayılı kararı ile davacı sanık hakkında beraat kararı verildiği ve kararın 08/06/2015 tarihinde kesinleştiği,davacının tazminat talebinin CMK.nun 141.maddesi kapsamında kaldığı anlaşılarak bilirkişi raporu ve tutuklu kalınan süre de nazara alınarak davanın kısmen kabulü ile;
Davacının belirlenen sosyal ve ekonomik durumu,tutuklu kalması nedeniyle duyduğu elem nazara alınarak haksız tutuklama nedeniyle talep ettiği 1.000.000,00 TL manevi tazminat talebinin kısmen kabul ile 200.000,00 TL manevi tazminatın 24.09.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş,

Davacının bilirkişi tarafından belirlenen miktar esas alınarak 168.923,83-TL maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 88.133.93 TL nin 24.09.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş,

Bu suretle davanın kısmen kabulü ile fazlaya ilişkin tazminat taleplerinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” denilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesi gerekçesinde “Dairemizce tüm dosya kapsamı incelendiğinde; Davacının beraat ile neticelenen davada 24/09/2012 ile 19/06/2014 tarihleri arasında tutuklu kaldığı, adli sicil kaydı incelendiğinde bu sürenin başka cezasından mahsup edilmediği anlaşılmakla, maddi tazminat talebinin değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmış, Davacının talepleri incelendiğinde tutuklu iken 13/01/2014 tarihinde emekliye ayrıldığı, Davacıya TSK tarafından maaşının 13/01/2014 tarihine kadar ödendiği, emekli olduktan sonra ise tüm özlük haklarının 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yapıldığı, Davacının Tutukluluğun başladığı 24/09/2012 tarihi ile emekli olduğu 13/01/2014 tarihi arasındaki maaşının ödendiği, Emekli olduğu 13/01/2014 tarihi ile tahliye olduğu 19/06/2014 tarihi arasında da tüm özlük haklarını ve emekli maaşını aldığı, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 19/12/2018 tarihli ve 2018/5571 esas nolu, 2018/12398 karar nolu kararında da belirtildiği üzere tutukluluğu sırasında 13.01.2014 tarihinde emekli olan ve 19.06.2014 tarihinde tahliye edilen davacının emekli olduğu tarih ile tahliye tarihi arasında tutuklu kaldığı süreye ilişkin olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca 16 yaşından büyükler için belirlenen net asgari ücret miktarı üzerinden hesaplanacak kazanç kaybı tutarının maddi tazminat kapsamında davacıya ödenmesine karar verilmesi gerektiğinden ve 01/01/2014-30/06/2014 tarihleri arasındaki aylık asgari net ücret 846 Tl olduğundan … davacının emeklilik tarihi ile tahliye tarihi arasındaki tutukluluğu nedeniyle 4427,40 TL olarak maddi kazanç kaybından oluşan tazminat olarak belirlenerek, davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar vermek gerektiği, … davacının özel bir havayolu şirketi olan Pegasus’ta işe alınması zorunlu olmadığından ve özel şirketin isteğine bağlı olup, davacının da tahliye olduğu 19/06/2014 tarihinden yaklaşık üç ay sonra 01/09/2014 tarihinde burada işe başlaması da nazara alındığında davacının emekli maaşı ile sonradan işe girdiği özel şirketteki maaş farkının maddi tazminata katılamayacağı, Davacının yıllık uçuş tazminatı olarak 14518,30 TL talep ettiği görülmüş ise de Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 20/11/2018 tarihli ve 2018/5276 esas nolu, 2018/10995 karar nolu kararında da belirtildiği üzere uçuş tazminatı miktarı maddi zarar kapsamına dahil edilemeyeceğinden maddi tazminata katılamayacağı … yemek harcamalarının Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 05/02/2018 tarihli ve 2017/3737 esas nolu, 2018/1031 karar nolu kararında da belirtildiği üzere maddi tazminata katılamayacağı … Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 05/02/2018 tarihli ve 2017/3737 esas nolu, 2018/1031 karar nolu kararında da belirtildiği üzere davacının ve ailesinin yargılama sürecinde yaptığı yol, konaklama ve benzeri harcamalarının maddi tazminata katılamayacağı … Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 05/02/2018 tarihli ve 2017/3737 esas nolu, 2018/1031 karar nolu kararında da belirtildiği üzere davacının cezaevi harcamalarının maddi tazminata katılamayacağı … Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 17/12/2018 tarihli ve 2018/6102 esas nolu, 2018/12245 karar nolu kararında da belirtildiği üzere, davacı tarafça dosyaya sunulan 26/08/2015 tarihli serbest meslek makbuzunun tazminat talebinin dayanağı olan 19/06/2014 tarihli beraat hükmünden düzenlendiğinin anlaşılması nedeniyle maddi tazminata katılamayacağı ve bu taleplerin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Manevi tazminat yönünden yapılan incelemede; Davacı lehine ilk derece mahkemesince hükmedilen manevi tazminat miktarı, davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı ve tutuklu kaldığı süre gözetildiğinde, sebepsiz zenginleşme sonucunu doğuracak ve hak ve nesafet ölçülerine uygun olmayacak şekilde yüksek bulunduğundan 120.000 TL manevi tazminata hükmedilmiş, hükmedilen manevi tazminata tutuklama tarihinden itibaren faiz yürütülmesine, maddi tazminata ise emeklilik tarihinden itibaren faiz yürütülmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” denilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/188 Esas – 2015/143 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının Türkiye Cumhuriyeti İcra Vekilleri Heyetini cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmeye teşebbüs suçundan 24.09.2012 – 19.06.2014 tarihleri arasında 633 gün tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 08.06.2015 tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 142 inci maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.

A. Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
1. Davacının 24.09.2012 – 19.06.2014 tarihleri arasında tutuklu kaldığı, tutukluluğu devam ederken 13.01.2014 tarihinde emekli olduğu ve emeklilik tarihinden önceki maaşlarının kendisine ödendiği göz önünde bulundurulduğunda, davacının emekli olduğu tarih ile tahliye tarihi arasındaki süre bakımından asgari ücret üzerinden maddi tazminata hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmamış olup, davacının tahliye olduktan bir süre sonra çalışmaya başladığı işyerinden aldığı maaşın üzerinden kazanç kaybı hesabı yapılması gerektiğine ilişkin davacı vekilinin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.

2. Yargıtayın görevi ülke genelinde uygulama birliğinin sağlanması ve benzer olaylarda aynı çözüm tarzının oluşturulmasıdır. Bu görev yerine getirilirken hukukun genel ilkeleri, ülkedeki pozitif hukuk normları ve uluslararası temel insan haklarına ilişkin kural ve kabullere uygun bir yorum ve uygulama benimsenmelidir.

Bu ilke yalnızca denetim mahkemeleri için değil, hüküm mahkemeleri için de geçerlidir. Hukuk devletinin en belirgin özelliği hiçbir kurum ve makam ayrımı gözetilmeden herkesin hukuk kurallarına uymasıdır.

Dairemizin yerleşik kararlarında da vurguladığı üzere, nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak ve emsal uygulamaların da altında olacak şekilde eksik manevi tazminata hükmolunması hukuka aykırı bulunmuştur.

B. Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
1. 08.06.2015 tarihinde kesinleşen beraat kararı üzerine 07.09.2015 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu, davacının tutuklandığı suçtan yapılan yargılama neticesinde bu suçtan beraat ettiği ve davacının tazminat isteyemeyecek kişilerden olmadığı anlaşılmakla, davacı lehine tazminat isteme koşulları oluşmuş olup, davalı vekilinin bu hususlara ilişkin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.

2. Davacı lehine emekli olunan tarih ile tahliye tarihi arasında kalan dönem için asgari ücret üzerinden hesaplanan maddi tazminat miktarında isabetsizlik bulunmadığı ve davalı lehine eksik manevi tazminata hükmedilmesi hususu bozma nedeni yapılmış olduğundan, davalı vekilinin hükmedilen tazminat miktarlarının yüksek olduğuna ilişkin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünün (A.2) bendinde açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 13.03.2019 tarihli ve 2018/2787 Esas, 2019/776 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

13.06.2023 tarihinde karar verildi.