YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/7005
KARAR NO : 2023/1648
KARAR TARİHİ : 15.05.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2019/216 E., 2019/1416 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, aynı Kanun’un 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 09.03.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; kamuoyunda İstanbul Askeri Casusuluk ve Fuhuş operasyonu olarak bilinen soruşturma kapsamında hakkında dava açılarak Kapatılan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2011/37 esas sayılı dosyasından atılı suçlardan toplamda 2 yıl 7 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilerek kararın Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin 05.12.2013 tarihli kararı ile sadece TCK 334/1 maddesi kapsamında hükmolunan 1 yıl 3 ay hapis cezası yönünden onararak kesinleştiğini ve 1 yıl 3 ay hapis cezasını infaz ettiğini, Anayasa Mahkemesine bireysel başvurusu sonucu tahliye edilerek İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/199 değişik iş sayılı kararı ile yeniden yargılanmasına ve infazın durdurulmasına karar verilerek aynı Mahkemece Kapatılan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2011/37 esas sayılı dosyasının kesinleşen kısmın iptaline ve üzerine atılı tüm suçlardan ayrı ayrı beraatine karar verildiğini, mahkemenin vermiş olduğu 1 yıl 3 aylık cezasının infaz edilmesi nedeniyle, hakim ve savcıların ağır hizmet kusurlarına dayanan karar ve işlemleri sonucunda kendisinin ve özellikle çocukları olmak üzere ailesinin çok ağır travmalar yaşadığı, 2.000.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine, hükmedilecek tazminata haksız fiilin ilk gerçekleştiği 09 Kasım 2010 tarihinden itibaren fiili ödeme tarihine kadar geçece sürei kapsayacak biçimde yasal faiz uygulanmasına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili 17.04.217 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkili mahkemede ve süresinde açılmadığını, kararın kesinleşmediğini, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
3.İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesinin, 15.12.2017 tarihli ve 2017/92 Esas, 2017/451 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
4. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 06.07.2018 tarihli ve 2018/1561 Esas, 2018/2199 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekilinin istinaf başvurularının kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi uyarınca hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek üzere üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
5.İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesinin, 31.10.2018 tarihli ve 2018/323 Esas, 2018/452 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
6. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 30.04.2019 tarihli ve 2019/216 Esas, 2019/1416 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
7. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 07.10.2021 tarihli, bozma görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz sebepleri
Hükmedilen tazminat miktarının az olduğuna, ilişkindir.
III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunla CMK’nın 141. maddesine, “Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir” şeklinde 3.fıkra eklenerek 141. maddenin 1.fıkrasındaki yer alan sınırlı tazminat nedenleri genişletilmiştir. Nitekim aynı Kanunun 86. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce suç soruşturması ve kovuşturması sırasında yapılan her türlü işlem veya alınan karar nedeniyle hâkimler ve Cumhuriyet savcıları hakkında hukuk mahkemelerinde açılan ve hâlen derdest olan tazminat davasına ilişkin dosyalar mahkemesince, Yargıtay incelemesinde bulunan dosyalar ise esası incelenmeksizin ilgili dairece yetkili ağır ceza mahkemesine gönderilir. Bu davalar ağır ceza mahkemelerince, Ceza Muhakemesi Kanununun 141. ve devamı maddeleri uyarınca Devlet aleyhine yürütülmek suretiyle karara bağlanır.” şeklindeki Geçici 8. maddeye de yer verildiği ve bu yasal düzenlemelere göre; CMK’nın 141.maddesine eklenen 3.fıkra ile tazminat sebepleri genişletilmiş olup hakimlerin ve Cumhuriyet Savcılarının vermiş oldukları kararlarda kişisel kusurları ve haksız fiil teşkil edecek başkaca eylemleri var ise ve bu eylemler nedeniyle maddi ya da manevi zarar doğmuşsa CMK’nın 141/3.maddesine göre suçtan zarar gören devlet aleyhine dava açabileceği dikkate alındığında, davacının başka suçtan tutukluluğunun yargılanmanın yenilenmesi öncesi hükmedilen 1 yıl 3 ay hapis cezasına mahsup edildiği de görülmüş olup 100,00 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince verilen kararla ilgili olarak, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin esasını oluşturan İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/179 Esas, 2016/46 Karar sayılı ceza dava dosyasında davacının açıklanması yasaklanan gizli belgeleri temin etme ve suç işlemek amacı ile kurulan örgüte üye olmak suçlarından yargılandığı, yapılan yargılama üzerine 29.01.2016 tarihinde beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 10.03.2016 tarihinde kesinleştiği, davacının 5271 sayılı Kanun’un 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen hâkim ve Cumhuriyet savcısının sorumluluğuna dayanarak tazminat talebinde bulunulduğu görülmekle, davanın yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’a tâbi olduğu anlaşılmıştır.
Davacının Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.11.2015 tarih ve 2015/355 Esas, 2015/360 Karar sayılı koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davası incelendiğinde talebinin dayanağının İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/188 Esas, 2015/143 Karar sayılı ceza dosyası olduğu, davacının Türkiye Cumhuriyeti İcra Vekilleri Heyetini cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmeye teşebbüs suçundan tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedilmesi üzerine tazminat talebinde bulunduğu anlaşıldığından tebliğnamedeki bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.
Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
Davacının talebine konu hakim ve Cumhuriyet savcılarının hukuki sorumlulukları nedeniyle talebe konu eylemlerin 18.06.2014 tarihinden önce olduğu dikkate alındığında eylem tarihinde yürürlükte bulunan 1086 veya 6100 sayılı Kanunlar uyarınca tazminat isteme koşullarının ilgili maddelere göre değerlendirilmesi gerektiği, davacının beraatine yönelik İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/179 Esas, 2016/46 sayılı karar gerekçesinde tespit edilen hususlar doğrultusunda tazminat koşullarının oluştuğu, davacının hakim ve Cumhuriyet savcılarının hukuki sorumluluklarına yönelik talebi ile ilgili olarak makul bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken tazminat miktarının çok az hükmedilmesi hukuka aykırı bulunmuş, davacı vekilinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 30.04.2019 tarihli ve 2019/216 Esas, 2019/1416 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.05.2023 tarihinde karar verildi.